UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

06 Ağu 2008
abdullah şahin

Ne zamandır bu başlığı açma niyetindeydim. Ama karşıma çıkan askerlik sorunu yüzünden bu başlığı öteleme fikri, zihnime yer edecekken "Narincir" böylesi bir başlığın açılmasına dair bir öneride bulundu. Ben de vakit nakittir düsturuyla kıraathanenin yolunu tuttum.

Bu başlıkta daha çok yazılış ve söyleyişleri benzeyen ancak bariz anlam farklılığı taşıyan sözcüklerin hangisinin doğru olduğunu -ki buna galat-ı meşhurlar da dahil- ve bu çerçevede sık sık yinelenen kimi imla yanlışlarını ve kurallarını tartışacağız.

Konunun açışını yapmak sanırım bana düşüyor.

Kategori:

Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Dilimizde yüklem, çoğul ekini sadece özne insan olursa alabiliyor. İnsan dışındaki varlıklar özne olduğunda, kişileştirme yoksa mutlaka yüklem tekil olmalı. Ancak insan olan öznelerde her zaman yüklem çoğul olamıyor. "Herkes gittiler." "İki kardeş yemeklerini yediler." gibi örneklerde yüklem tekil olmalı.

Verilen örneklerin her iki çekimi de doğru. Dilimizin kuralları açısından sorun teşkil etmiyor. Bunun yanında bahsedilen sorunsalı sanırım iki çoğul ekinin art arda kullanılmasından kaynaklanan, gereksiz yineleme oluşturuyor. "Çocuklar gitti." demek kulağa daha hoş gelmesi bakımından daha tercih edilesi görünüyor.

"İşaret etmek" geçişli bileşik eylem olduğundan "tanım eksiklerini" diyerek nesne alır şekilde kullanmalıyız. Bir başka örnekle daha belirgin hâle getirebiliriz. "Ahmet'e işaret etti." , "Ahmet'i işaret etti." Doğru tümce belli.

Bu arada Çağdaş, bahsettiğin açıklamaları merak ediyor, aynı merakla buraya eklenmesini bekliyoruz.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Ne zamandır soracağım, bu akşama denk geldi.

Ben bu "Kim o?" lafına gıcığım. Burada "o" zamiri yanlış kullanılıyor gibi geliyor. Ferit Edgü'nün de aynı isimli kitabında satır aralarında belirtti gibi "o" bir "orada bulunmayışı", "olmayışı" simgeliyor. Oysa kapının önünde olduğunu bildiğimiz birine "o" diye üçüncü tekil şahıstan sesleniyoruz. Hiç yakışık alıyor mu? Sanki "Senin varlığınla yokluğun bir kardeşim, neden geldin dayandın kapıma" der gibi. Yahu adam buz gibi az ötende duruyor işte, böyleyken tutup da "O" diye seslenmek (koca bir sıfır gibi)... Cık cık cık...

Gerçi benim kapımı aşındıranlar bilirler. Bir garip karşılarım adamı ben. Kapının öte tarafına, sanki içeri kapalı kalmışım gibi "Merhaba, benim, açar mısın?" gibi zırvaladığım olur. "Kim bu?" da diyorum arada, "Bu sesin sahibi kim ola?" manasında. Ha, arada sucu, postacı falan denk geldiğinde hiç ses etmiyorlar, sessizliklerinden anlıyorum benim tanımadığım biri olduğunu.

Hal böyleyken, Türkçe nere be usta?


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Foruma bugün yarın damlayacağını tahmin ettiğim Abdullah'a erken bir "hoşgeldin" diyeyim önce. Onun başlatıp askere gidene kadar sürdürdüğü başlık yokluğunda o kadar da aktif olamadı ne yazık ki. Bugün aklıma takılan bir dil yanlışı adayını şyle bir araştırayım dedim. Hangisi doğru, "yayınlamak" mı yoksa "yayımlamak" mı?

"Yayımlamak" kitap, dergi, gazete vb. basılı neşriat için (ing. publish anlamında), "yayınlamak" ise TV ve radyo yayını yapmak anlamında (ing. broadcast anlamında) kullanılır sanıyordum. Oysa işin aslı öyle değilmiş. Benim de düştüğüm bu yanılgıya düşen pek çok insan olduğunu fark ettim. Ancak gerek TDK gerekse Dil Derneği "yayınlamak" diye bir fiil (eylem) olmadığını söylüyor. Hem kitap, dergi, vb için hem de TV yayınları için kullanılması gereken fiil "yayımlamak".

Örnek cümleler:
"Nâzım Hikmet'in yeni ortaya çıkarılan notları yakında yayımlanacak."
"Televizyonda o dizinin yayımlandığı saatlerde herkes evine çekilip diziyi izlemeye koyuluyor."

Bu konuda Vikipedi yazarları da kendi aralarında bir tartışma yürütmüş ve hem TDK'dan hem de Dil Derneği'nden görüş almışlar. O yazışmaları da buraya aktarayım:

""
Dil Derneği'nin Türkçe Sözlük'ünü incelediğinizde de göreceğiniz gibi, "Kitap, gazete, dergi gibi şeyleri basmak ve dağıtmak" anlamında "yayımlamak" eylemi kullanılmaktadır. Bu sözcük eskiden "neşretmek" eylemiyle karşılanırdı. "Yayınlamak" eylemi yoktur. Yayımlanmış şeylerin adı "yayın"dır; eski karşılığı da "neşriyat"tır.

Sevgi Özel
Dil Derneği Başkanı


""
Fiil olan "yayımlamak" sözü, Güncel Türkçe Sözlük'te şu biçimde tanımlanmıştır: "1. Kitap, gazete, dergi gibi şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek. 2. Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak. 3. Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek."

İsim olan "yayın" ise, "Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat."olarak tanımlanmaktadır.

Fiil olarak kullanılan "yayımlamak" sözü yerine, "yayınlamak" biçiminde bir yazım yanlış kabul edilmektedir. "Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu bu yıl yayımlanacak." cümlesi, bu sözün doğru kullanımına bir örnektir.

Bilgilerinizi rica ederim.

Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN
Türk Dil Kurumu Başkanı


Görüşler oldukça açık ve birbirini destekler nitelikte.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Vallahi ne diyeyim. Ben de yıllardır bu kullanıma özen gösteririm. Ancak "yayınlamak" eylemini de kullanıyorum ben. Günümüzde bunun biraz şöyle yerleştiğini düşünüyorum: Yayımlamak - Dağıtmak, dağıtımı yapılmak, Yayınlamak - Basılmak, basılı ya da sunulmuş hale gelmek. Bir yazının yayımlanması dendiğinde ben onun bir medya aracılığıyla dağıtılmış, dolaşıma sokulmuş olduğunu anlıyorum, bir yazının yayınlanmış olduğundan bahsedildiğinde ise onun yayın haline geldiği fikri canlanıyor diye düşünüyorum.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Öncelikler hoş bulduk Eren,

"Yayımlamak ve yayın" meselesi alıntılarda doğru açıklanmış. Anlatım bozukluğu derslerinde aynı şekilde anlatagelmişimdir. Bir de İsmet Zeki Eyuboğlu'nun "Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü" kitabında, sözcüklerin morfolojisi nasıl açıklanmış diye bakayım dedim. "Yayın"a dair bir açıklama yokken, yazar "yayımlamak" için ilginç bir ilgi kurmuş:

"Makarna kesilmeden önce hamur düz bir yüzeyde oklava ile ince ince yayılır, yufka durumuna getirilir, sözcüğün 'yaymak' eylemiyle bağlantısı bundandır" (s.741)


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Grup: Küme, ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü...

Gurup: Ay, güneş, yıldız vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi, güneşin batması, batış... (TDK)


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

"Yayınlamak-yayımlamak" ikilemi benim de kafamda yer etti günlerdir. Tamam, anlaşıldığı üzere "yayımlamak" doğru ama "Bu kitabın yayın haklarını elinde bulunduran..." şeklindeki söyleyiş yanlış mı yani? Bilmiyorum ama bence ,galat-ı meşhur lugati fasihten yeğdir( yanlışın yaygını, kitabi doğrudan iyidir), sözü burada geçerli. Yani yanlışı doğrusunun önüne geçmiş ve bir süre sonra belki yanlış da olsa bizlerin kullandığı sözcük doğru kabul edilecek.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Cihan Başbuğ dedi ki:
"Yayınlamak-yayımlamak" ikilemi benim de kafamda yer etti günlerdir. Tamam, anlaşıldığı üzere "yayımlamak" doğru ama "Bu kitabın yayın haklarını elinde bulunduran..." şeklindeki söyleyiş yanlış mı yani? Bilmiyorum ama bence ,galat-ı meşhur lugati fasihten yeğdir( yanlışın yaygını, kitabi doğrudan iyidir), sözü burada geçerli. Yani yanlışı doğrusunun önüne geçmiş ve bir süre sonra belki yanlış da olsa bizlerin kullandığı sözcük doğru kabul edilecek.

"Bu kitabın yayın haklarını elinde bulunduran..." dediğimizde "yayın" eylem değil. Hem TDK hem de Dil Derneği başkanlarının açıklamalarında "yayın" ve "yayımlamak" ele alınmış. Yanlış olan "yayınlamak", yoksa "yayın" değil.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
Eren yazdı:
"Bu kitabın yayın haklarını elinde bulunduran..." dediğimizde "yayın" eylem değil. Hem TDK hem de Dil Derneği başkanlarının açıklamalarında "yayın" ve "yayımlamak" ele alınmış. Yanlış olan "yayınlamak", yoksa "yayın" değil.

Sanırım Cihan'ın söylemek istediği de "yayımlamak" eylem hâli ise "yayma hakkı" olarak sözcük öbeğine en uygun olanı "yayım" türünden bir sözcük olmalı. "Yayın" sözcüğünün ilgili tümceye uygun olmaması da bundan kaynaklanıyor.

Ki pekâlâ "kitabın yayım hakları" türünden bir kullanım da mümkün. Kulağımız "yayın haklarına" alışık galiba.

Yayım
1 . Yayma işi.
2 . Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir:
"Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır."- R. N. Güntekin.
3 . Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir.

Kaynak: http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=yay%c4%b1m


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Son tartışmayla biraz benim de derdim açılmış oldu. Ben hâlâ ısrarlıyım bu kullanımda:

""
Günümüzde bunun biraz şöyle yerleştiğini düşünüyorum: Yayımlamak - Dağıtmak, dağıtımı yapılmak, Yayınlamak - Basılmak, basılı ya da sunulmuş hale gelmek.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
Barış Acar yazdı:
Son tartışmayla biraz benim de derdim açılmış oldu. Ben hâlâ ısrarlıyım bu kullanımda

Barış, yazdıkların genel eğilimi gösterse dahi sözcüklerin aldıkları ekler buna pek izin vermiyor. Şöyle ki:

Her iki sözcük de "yay-" eyleminden türemekle beraber sözcüklere ulanan eklerin işlerliği aynı özelliği göstermiyor.

Öncelikle "-ım, -im" eki eklendiği sözcükteki eylem anlamını bir parça sürdürür. Ve kimi zaman geniş süreli kılış anlamını bu eki alan kök korur. " Geçim, bakım, verim, sürüm, basım, tutum, kırım, yıkım, ölüm, doğum, sayım, seçim, yayım" gibi birçok sözcükte fark edileceği üzere sözcük eylem anlamını ekin işlerliğiyle bir parça devam ettirebilmektedir.

Ancak aynı durum "-ın, -in" eki için söylenemez. Çünkü bu ek sözcüğe eylem anlamı katmaktansa bu eylemin ürününü gösterir. "Yığın, ekin, tütün, dizin, yayın, ışın, basın" gibi örneklerde bu farklılığı daha net görebilmekteyiz.

Bundan ötürü "yayım" işin eylem hâline, "yayın" ise bu eylemin ürününe morfolojik olarak da uygun düşmektedir.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
Bundan ötürü "yayım" işin eylem hâline, "yayın" ise bu eylemin ürününe morfolojik olarak da uygun düşmektedir.

Oldukça ikna edici görünüyor.

Bu durumda "yayın haline gelmek" için "basılmak" sözcüğünü kullanmak gerekecek. Tabii iş sinema-tv yayınlarına gelince yine karışacağa benzer ama hadi hayırlısı. Good


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Ben de Abdullah'ın açıklamalarının dilin kendi mantığına pekala oturduğunu düşünüyorum fakat kullanımda sıkıntı yaşanacak gibi...


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Kimi zaman göçüşme diye adlandırılan ses olayının etkisiyle, iki harfi yerlerini değiştirerek birbirinin yerine kullanmak dilimizde sık rastlanan yanlışlardan biridir. "Köprü" yerine "körpü", "kirpik" deneceğine "kiprik" denmesi gibi birçok örnekte bu hatayı görebiliyoruz. Bunlardan birçoğu hemen fark edilebilirken kimisi arada kaynayıp gidebiliyor.

"Hafriyat" böyle yanlış kullanılabilen sözcüklerden biri. Sık sık "harfiyat" diye yanlış yazılıp söylenebiliyor. "Hafriyat" Arapça'dan dilimize giren ve "Toprağı kazma, kazı. (TDK)" anlamlarını taşırken "harfiyat" diye dilimizde bir sözcük yoktur.

Bu arada bu sözcük anlam kayması yoluyla "yapı döküntüsü, artığı, moloz" anlamında da kullanılmaktadır.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Ben de bu vesileyle küçük bir "anlama kayması" yaratarak şu linki vermiş olayım: Hafriyat Smile


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Çok iyi ya. Bu sanatçıların ortaya çıkardığı döküntüler pek estetik olsa gerek. Alkış


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Yayınlamak ve yayımlamak

""
Öncelikle "-ım, -im" eki eklendiği sözcükteki eylem anlamını bir parça sürdürür. Ve kimi zaman geniş süreli kılış anlamını bu eki alan kök korur. " Geçim, bakım, verim, sürüm, basım, tutum, kırım, yıkım, ölüm, doğum, sayım, seçim, yayım" gibi birçok sözcükte fark edileceği üzere sözcük eylem anlamını ekin işlerliğiyle bir parça devam ettirebilmektedir.

Ancak aynı durum "-ın, -in" eki için söylenemez. Çünkü bu ek sözcüğe eylem anlamı katmaktansa bu eylemin ürününü gösterir. "Yığın, ekin, tütün, dizin, yayın, ışın, basın" gibi örneklerde bu farklılığı daha net görebilmekteyiz.

yayım ve yayın dışında "-ım, -im eki ile -ın, -in ekinin aynı sözcük için örneklerini bulabilir miyiz? Ben denedim ama bulduklarıma -ın değil -ıntı almak zorunda kaldım
kazı, kazım, kazıntı
kır, kırım, kırıntı


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

"sayın" ve "sayım" var Huh!


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
yayım ve yayın dışında "-ım, -im eki ile -ın, -in ekinin aynı sözcük için örneklerini bulabilir miyiz? Ben denedim ama bulduklarıma -ın değil -ıntı almak zorunda kaldım
kazı, kazım, kazıntı
kır, kırım, kırıntı

"Basın-basım, kesim-kesin, ekim-ekin, akım-akın" aklıma gelen birkaç örnek.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Yıllardır okuduğum her Yaşar Kemal kitabında karşıma çıkan bir sorun var: Yaşar Kemal kitaplarında özel adlara gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmıyorlar. Oysa, yanlış hatırlamıyorsam, bize ayrılmaları gerektiği öğretildi. Bu konuya bir açıklık getirebilir misiniz?

Örnek:

""
"Salmandan birkaç kere söz etmek zorunda kalmış, yaşlı Yörük, bir kezcik olsun ne babasından, ne Salmandan, ne de Salmanın onu nasıl olsa öldüreceğinden konuşmuştu."

Benim bildiğim kadarıyla kurala uygun olması için şu biçimde yazılmalı:
""
"Salman'dan birkaç kere söz etmek zorunda kalmış, yaşlı Yörük, bir kezcik olsun ne babasından, ne Salman'dan, ne de Salman'ın onu nasıl olsa öldüreceğinden konuşmuştu."

Tabii en güzeli bunu Yaşar Kemal'e ("Yaşar Kemale" mi demeliydim?) sormak olurdu, ama kendisinden bu konuda yanıt alabileceğimden kuşkuluyum Tongue


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Eren, belirttiğin gibi Yaşar Kemal özel adlara eklenen çekim eklerini ayırmıyor. Yazarın romanlarını okurken dikkatimi çekmişti bu yaklaşımı ve her romanında bu uygulamasını ısrarla sürdürdüğünü gördüm. Bunun dışında da birkaç bilinen yazım kuralına riayet etmiyor usta yazar. Gelelim doğru mu yanlış mı meselesine.

Bana kalırsa yazarın bahsedilen yazım kuralına uymaması doğru bir uygulama. Çünkü "Özel adlara eklenen çekim eklerini ayırın, yapım eklerini ayırmayın." kuralına, öncelikle bu ekleri karıştıran birçok kişi uymakta zorlanıyor. Hani bu durum, kişinin kendi eksikliği derseniz başka yerlerde sıkıntılar başgösteriyor. Mesela "-lar, -ler" çokluk eki, kimi zaman yapım eki işlevi görüp çekim eki olmaktan çıkıyor. "Aliler dün tatile çıktı, Parislere kadar gitmiş geçen yıl." gibi tümcelerde çekim eki olmadığından bu ekin, eklendiği sözcükten ayrılmaması gerekiyor. Bu durumda çokluk ekinin hangi tümcede yapım, hangisinde çekim eki olduğuna karar veremeyen birisinin kafası karışır. Veya birkaç yıl önce TDK, kurum ve kuruluş adlarına eklenen çekim eklerinin ayrılmaması gerektiğini yazım kurallarına yeni bir kural olarak ekledi. Bu kez bu adların özel olup olmadığı, özelse niye ayrılmadığı soruları kişilerin zihinlerini kurcalıyor. Bunun gibi uygulamada görülen sıkıntılar, kişileri müşkül durumlara sokabiliyor.

Sonuca gelirsek özel adlara eklenen her tür ek bitişik yazılsın derim. Ha bire "Bu hangi ekti, nasıl yazılacaktı?" türünden soruları düşünüp ekin doğru yazımına karar vermeye çalışacağımıza; her iki eki bitişik yazalım. (Ki yazım kurallarının yazımda kişileri rahatlatma amacıyla oluşturulduğunu, bizde ise tam tersi bir durum olarak kişileri sıkıntılara soktuğunu hatırlatayım.) Ben de birçok kişi gibi ayrı yazmaya alışığım; ancak eklerin ayrılmamasının yazım kolaylığı sağlayacağını düşünüyorum.

Son bir not, kesme iminin şu durumlarda kullanılması elzem; ötekiler keyfi görünüyor:

1. Yazımda olası anlam karışıklarını gidermek için kullanılmalı: "Kadı'nın sesi çok güzel, Kadın'ın sesi çok güzel."
2. Kısaltmalara getirilen ekler için kullanılmalı: TDK'nin, BM'de, TV'ye.
2. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konmalı: 1985'te, 8'inci madde; 7,65’lik
3. Bir sözcükte düşen bir ünlünün yerine konmalı: Karac'oğlan, N'oldu
4. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konmalı: a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi, Türkçede -lık'la yapılmış sözler.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Abdullah,

Ayrıntılı açıklaman teşekkürler. Ekleri ayırmamanın yazanın işini kolaylaştırdığı doğru, ama okuyanın işini de bir ölçüde zorlaştırıyor diye düşünüyorum. Genel olarak dilin çok kurallı olmasının makul olmadığını düşünüyorum. Dediğin gibi, dilin kuralları kullanımı kolaylaştırmak için olmalı, zorlaştırmak için değil. Öte yandan, senin de dikkat çektiğin olası yanlış anlamalar beni bu konuda ikilemde bıraktı. Bu konuda dilimizin henüz yeterince rafine olmamış olduğunu düşünüyorum. Konuyu Yapı Kredi'ye de yazdım. Bir yanıt gelir mi, bilmiyorum, ama gelirse buradan paylaşırım.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Bu haftaki Cumhuriyet Kitap'ta Feyza Hepçilingirler -Dil Günlükleri'nde- "bıçak sırtı" deyimini ele almış. Deyimin bugün kullandığımız anlamının yanlış olduğunu; bıçak sırtında olmanın herhangi bir tehlike arz etmediğini, keza bıçağın sırtının tehlikeli olmadığını söylemiş. Deyimin gerçek anlamı:

""
3850.Bıçak sırtı.
Çok yakın (aralık), çok az (fark)
Kaynak: Ömer Asım Aksoy - Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin bugün sıklıkla yanlış kullandığımız anlamının ise, İngilizce'den aktarılan bir deyimle karışmasından kaynaklandığını söylüyor Hepçilingirler: "be on the razor's edge". "Bıçağın keskin yüzünde olmak" gibi çevirebilirim sanırım bunu. Bu deyimi yakınlığı yüzünden "bıçak sırtı"yla karıştırıyormuşuz da haberimiz yokmuş. Smile


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Barış Acar dedi ki:
Bu deyimi yakınlığı yüzünden "bıçak sırtı"yla karıştırıyormuşuz da haberimiz yokmuş. Smile

"Galat-ı meşhur" desek? Islık


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
Eren yazdı:
"Galat-ı meşhur" desek? Islık

"Galat-ı meşhur" için Wikipedia'nın verdiği örnek de güzelmiş:

""
Örneğin Türkçede "İngiltere" denilerek kastedilen Büyük Britanya'dır; İngiltere, Büyük Britanya'yı oluşturan bölgelerden birisidir sadece, ancak bu kullanım o kadar yaygındır ki yanlış kabul edilmez.
Kaynak


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Yaşar Kemal'in çekim ekleri konusunda Yapı Kredi Yayınları'na yönelttiğim soruya yanıt geldi:

""
Sizin de belirttiğiniz gibi, çekim eklerinin ayrılmaması tamamiyle Yaşar Kemal'in tercihidir.

İlk baskı kitaplarda -Varlık Yayınları- kullanmış ama daha sonra hepsini kaldırmıştır.

Yazarın tercihine saygı göstererek biz de değiştirmedik, hatta sormadık.

Saygılarımızla, hoşçakalın,

Aslıhan Dinç
Yapı Kredi Yayınları
Yayın Koordinatörü


Tabii bu yanıt beni tatmin etmedi. Yayınevinin yazarına böyle bir şeyi meraktan da olsa sormaması sizce de garip değil mi? Şimdi Yaşar Kemal'e nasıl ulaşabileceğimi düşünmeye başladım. Smile Var mı bir yolunu bilen?


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

""
Yayınevinin yazarına böyle bir şeyi meraktan da olsa sormaması sizce de garip değil mi?

Bence bu yaklaşımları garip değil. Her yazarın imla konusunda ayrı bir tutum takındıklarını göz önünde bulundurursak, yayınevinin yazarın tercihini sorgulaması onların yazarla ilişkilerini aşar diye düşünüyorum. Bunun yanında merak konuna bir şey diyemeyeceğim.

Bu arada Y. Kemal'in bu tutumunu çoğu yazarda görmemiz mümkün. Sanırım yazım kolaylığı bakımından bu yolu tercih ediyorlar.


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Aslında ben de sorgulamaktan çok meraktan sormayı kast etmiştim. Yazarın ne düşündüğünü, bu tercihi neye göre yaptığını öğrenmek için. Ben yine de Yaşar Kemal'e sormak istiyorum bu soruyu. Var mı kimsede telefonu? Tongue


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Benim numaramı çevir santralden kendini iste, çıkanın dahilisini Elif'e faks çek; odur!


Re: Hangisi Doğru? [Dil Yanlışları]

Eren, sanırım sen Yaşar Kemal'e ulaşma konusunda ciddisin. Bizlerde bir deneyelim bakalım nasıl ulaşılabilir?