UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Sözcük"ten "Öykü"ye...

06 Ağu 2008
Barış Acar

Doğaçlamaya ve rastlantının zoruna hep inanmışımdır. Hiç, biçim, sıra, izan gözetmeden hemen ekliyorum; ilk atölye ödevimiz:

""
narincir yazdı:
bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

Dileyen önden buyursun. Hoşgeldin Ramazan!

Kategori:

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Okurken buradan kopyaya neasıl gelecek diye merak ettim, sonra sürpriz şekilde kopya çıktı. Yaratıcılık. Tebrikler Nurten! Tekrarların sebebini Elif gibi ben de anlayamadım. Yoksa o da mı kopya?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Elif dedi ki:
Bu öyküde farklı bir biçem, biçim vs. mi denenmek istenmiş pek anlayamadım.

Kopyala yapıştır yapılırken bazı kısımlar öyküde tekrar tekrar yinelenmiş. Ben elimden geldiğince düzeltmeye çalıştım. Bir de Nurten'in bakması lazım sanırım.

(Böyle hatalar olmaması için önerim, metinleri foruma gönderirken sol üst taraftaki "quote" tuşuna basarak metni tırnak içine almanız ve paragrafların arasında birer satır boşluk bırakmanız olacaktır. Böylece monitör üzerinde göz metni daha rahat takip edebilir ve hatalarımızı daha çabuk görüp düzeltiriz.)

Ellerinize sağlık arkadaşlar, siz olmasanız forum kuruyup gitti diyeceğim hani...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurtencan neden daha fazla yazıp bizi böyle gülümsetmiyorsun içimizi ısıtmıyorsun demek istemiştim önceden yeniden diyorum e pes yani çok iyi bir tepki =))


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""

Otobüs durağında beklerken durağın tam karşısına düşen büfenin önünde durmuş bana baktığını gördüm. Tanıdık biri mi diye şöyle bir süzdüm. Tanıdık gelmedi. Başımı başka tarafa çevirip gelen geçen kalabalığı seyretmeye başladım. Saatime baktım. Bir şey arıyormuş gibi çantamı karıştırdım. Cep telefonumu kurcaladım. Onun hâlâ bana baktığını hissediyor, bu nedenle doğal davranamıyordum. O tarafa bakmamak için nasıl oyalanayım, şimdi neyle meşgul olayım diye düşünürken, hemen arkamda sıra bekleyen genç bir adam omzuma hafifçe dokunup "pardon, biri size işaret ediyor herhalde." dedi. Genç adamın başıyla işaret ettiği yöne, karşıdaki büfeye baktım. Gelen geçen kalabalığın çarpıp sarsmasına aldırmadan orada duruyor, gülümsüyordu. "Ne var?" anlamında başımı salladım. Sol kolunu öne doğru uzatıp burnunun hizasına getirdiği elini yumup işaret parmağını ileri geri hareket ettirerek beni çağırıyordu. Deli midir, nedir, diye mırıldandım. Arkamdaki genç adam da benim bu fikrime katıldı, "Yaz ortasında, hem de bir kadın mantosuyla dolaştığına bakılırsa deli olmalı." dedi Önümde bekleyen sakallı bir bey karıştı lafa. Bizi azarlar gibi, "Belki de deli değildir, belki bir öykü kahramanıdır, bilinmez ki..." diye mırıldandı. Otobüs beklemekten vazgeçip sıradan çıktım. Tedirgin, geldiğim yöne, Güvenpark'a doğru yürümeye başladım. Parkın içine girince dönüp arkama baktım. Mantolu adam gülümseyerek, bana yetişmek için acele etmeden, mantosunun eteklerini havalandıra havalandıra peşim sıra yürüyordu.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Tırstım, adımlarımı hızlandırdım çiçekçilerin orda duraksadım telefon ediyor gibi yapsam geçer gider mi ki ? Bir dizimi kırıp hafif havaya kaldırarak destek aldığım bavul büyüklüğündeki çantada bir şey bulmak imkansızdı telefon kartını bulmak için çaresizce debelendim. Sonra bulmuş gibi yapmaya karar verdim sonunda birini aramayacaktım ya, arıyor gibi yapacaktım, bu arada o da yavaşladı.Islığını duydum, 9.senfoniydi. Pek neşeliydi, baktım göz ucuyla, durmuş kıvrılmış parmakla bana gel gel yapıyordu yine. Tövbe tövbe gündüz gündüz sapık mıdır nedir? diye söylenerek başımı salladım. Tezgahta bir sürü uyduruk isimli parfüm satan oğlan "Efendim teyze" dedi. Teyze mi ne teyzesi baksana arkama adamlar takacak kadar pür-i tazeyim ben daha teyze senin anandır dicektim , önümdeki kulubede yüksek sesli anlamadığım bir dilde konuşarak apışarasını kaşıyan, kaytan bıyıklı adam çıkınca hiç düşünmeden giriverdim içeri. İçerisi yoğun şekilde sigara kokuyordu, tiksinerek ahizeyi elime aldım numaraları tuşlar gibi yaptım ama tam 7 numara çevirdim. Takıntılıyım, dedikleri kadar tuhafım belki de bu beyaz mantolu adam da ondan beni seçti. Hafifçe döndüm nerede diye bakınmaya çalışıyordum ki biri camı tıklattı boş bulunup küçük bir çığlık attım, hala kıvrılmış işaret parmağıyla gel gel yapıyordu, çantam yere saçıldı. Kapıyı açıp çantamdan dışarı fırlayan defteri, kalemi, kırık ruj kapağını, mendil pahalı diye çantamda taşıdığım tomar edilmiş tuvalet kağıdını, bir yerlerim sökülürse diye yanımda bulundurduğum iğne iplik setinin plastik kutusunu , cep aynamı, kedimin fotoğraflarını, yırtık pırtık cüzdanımı, tamponumu toparlamaya çalışıyordum , baktım o gel gel yapan parmağın diğer arkadaşlarıyla birlikte o da uzanıp topluyordu oraya buraya kaçan zımbırtılarımı. Kalbimin gümbürtüsü kulaklarımı zonklatıyordu, dizlerimin bağı çözüldü sandım, ellerim tutmuyordu. En son tamponumu uzatan elinden almak yerine yeniden yere düşürdüm o bir daha uzattı utancım ikiye katlandı. Islık çalmayı bırakmıştı.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Bir olayın farklı iki tarafından kesintiye uğratılmadan devam ettirilmesi pek güzel olmuş. Beyaz Mantolu Adam'ı İstanbul'dan Ankara'ya getirmek güzel fikir Elif. İkinize de, vallahi bravo! "E, pes yani" leriniz çok olsun . Devamı gelsin...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Öyküyü kopyalarken oluşan hatadan dolayı özür dilerim. :oops: Ayrıca yüreklendirici eleştirileriniz için de teşekkür ederim. Cheers
Beyaz mantolu adamın parmağının yarattığı esrarengiz olayları keyifle okudum. Hem Elif'in Hem de Egemen'in akıllarına sağlık vallahi. Alkış


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Balkonda oturuyoruz. Dört kişiyiz. Yanık tenli olanı Datça'yı anlatıyor. Müthiş güzeldi diyor, fırsat bulursan mutlaka git. Kaldığı otelin hem ne kadar ucuz, hem ne kadar temiz, hem ne kadar denize yakın, hem ne kadar sivrisineksiz olduğunu anlatıyor.
Ah, ben insanları izlemeyi ne çok seviyorum. Seviyor olmalıyım. Yoksa bakışlarım gidip gidip ne demeye onların devinimlerine yapışsın. Sigaramın tüten dumanını izleyip kendimi Datça'nın ince kumlarına uzanmış kitap okurken hayal etmek dururken üstelik bakışlarımı kaçırmak elimdeyken ne demeye ne demeye iki sandalye ötemde oturan yine yanık tenli, yine Datça'dan gelen şortlu adamın işaret parmağını sol ayağının aşık kemiğinin hemen altına bastırışını, oradaki deriyi bastıra bastıra ovuşunu, ovup ovup çıkardığı kirleri iki parmağıyla balkondan aşağı atışını izleyeyim ki!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Elif ablam da ben de kelime vermemişiz ben onun metninden balkonu aldım....

""
Evde en çok balkonu seviyorum diyor sigarasından çektiği nefesi dumanlayarak boşluğa salıyor. Gözleri uzaklarda, memelerini kavuşturduğu kollarıyla ileri fırlatmış, balkon demirine dayanarak. Saçlarına kar yağmış görmeyeli, şu dudak seğirmesi değişmemiş ama, canı sıkkın biliyorum yüzünde gezinen denizin kıyıdaki oynaşmasına benzer bu ufak pıtırtıdan. Evin içi kasvetli diyor, ama burası nefes alınacak tek yer.Eskiden lebiderya olan ev şimdi küçük bir çerçeveden görüyor denizi iki dev apartmanın arasına asılmış gibi duran. Odaları basık tavanlı, minyatür gibi küçücük, mutfak desen kapkaranlık dapdaracık iki yabancı girse mutlak tedirgin edici bir ten teması yaşamak zorunda, banyosu küf kokuyor o yüzden atıyorum kendimi balkona diyor. Aslında bu elinden düşmeyen sigarasını fosurdatmak için biraz da bahane bence, ama ses çıkarmıyorum. Durduğum yerden yüzünü yakın çekime ayarlı bir kameranın vizöründen görür gibiyim tüm çizgileri ışıkla yıkanmış netlikte flaşsız ve rütuşsuz. İnsanların yıllarla çizilen anı çizgilerini yaşanmışlık izlerini seviyorum, yaşlanmak hikayenin yavaş okunması bence. O da tüm çektikleriyle çizgileri kontur gibi netleşmiş derin bir güzellikle önümde. Bir tek gözlerindeki o muzur kız çocuğu daha içerlere bir yerlere çekilmiş küsmüş olmalı elinden oyuncağını alanlara. Ölen sevdiklerimizin geride kalan gölgesi evi kasvetli kılan diyorum yarayı kanırtmak ve irini deşmek isteyerek belki ağlasa bu kadar katılaşmış kalamaz umudum.
Birden vahşi kaplan bakışlarıyla yüzümü pençeliyor. Sonra o bakışla örtüşmeyen bir ses, bir kız çocuğu sesi... Biliyor musun burası bizim iki kişilik meyhanemizdi lebiderya olmasıda cabasıydı, ben iki tabure alırdım, o masayı sürüklerdi. Sonra tam ortasına bahçenin hüsnüyusuf, akşamsefası ya da leylaklarıyla doldurulmuş mevsimine göre neşeli bir vazo koyardık. İki paket sigara ki sohbetin katmerlisinde sarhoş kafayla bakkala gitmek gerekmesin. Sonra evde ne varsayla uyduruk mezeler düzerdim hemencik, yoğurtlu semiz otu, börülce, kavun, peynir, kalamata zeytin üstüne kekik...O da kolonları masanın altına taşırdı. Pikaptan gelen ses Müzeyyen Senar’ı, Zeki Müren’i, Mediha Şen Sancakoğlu’nu, Safiye Ayla’yı aramıza alır, masamızda söyletirdi. Dönsek kemancıları da görecek gibi olurduk omzumuzun üstünden. Gün ışıyana dek içerdik el ele diz dize sesi burda boğuklaştı gözleri doldu ama ağlamadı. Sadece balkondan içeri geçerken zemindeki sandalye çiziklerini düşen yaprakları almak bahanesiyle okşadığını gördüm bu kez.

Yeni kelime: Bahçe


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Balkon öylkülerini güzel olmuş ellerinize sağlık Smile

Ben de katılayım dedim sözcükten öyküye Smile

""

“Kapı çalıyor kızım baksana. Ben mi bakayım ayıp yaa”

“ Tamam, anne ellerimi kurulayıp bakıyorum hemen ” zayıf uzun vücutlu kadın ellerini eski bir elbezine kurulayarak kapıya doğru yürüdü.

“ Hoş geldin Fatma teyze. Geç içerde annem..”

Ev sahibi arkadaşının sesini duyar duymaz canlandı girişe doğru genç ve canlı adımlarla yürüdü.

“ Hoş geldin Fatma. Ne iyi ettin. Ne var ne yok? Oğlan nasıl? Gelin ?”

“ Adı yere batsın o gelinin ” Fatma Hanım’ın boynundaki damarlar gerilmiş yüzü kızarmaya başlamıştı. Ellerini sinirli sallaya sallaya başladı anlatmaya:

“ O gelin yok mu o gelin…. Büyü yaptı oğluma büyü .. Aldı avucunun içine.. Ne isterse yaptırıyor… Merdaneli çamaşır makinesi dedi ertesi gün geldi. Televizyon isterim dedi ertesi gün geldi… Şimdi de tutturmuş apartman dairesi isterim!!”

“ Aaa ne diyorsun Sen Fatma… Serhat oğlum ne diyor peki ?”

“Ne desin kafasını sallayıp bakarız diyor.”

“ Aaa olur mu hiç öyle şey. Kaç yıldır oturuyorsunuz bu evde. Serhat , Selvi , Nazlı hep bu evde doğdu büyüdü.. ”

“ Değil mi ama .. Hem ben bahçesiz evde nasıl otururum. Bahçeye çıkıyorum , güllerimi,menekşelerimi suluyorum..Ne yapacağım o beton evde duvarlarımı sulayıp koklayacağım”

“ Değil mi bacılığım değil mi.. Biz bahçeli evde doğup büyüdük rahat edemeyiz öyle apartman dairesinde”

“ Hem beslediğim tavukların yumurtasını yemeyi biliyor taze taze..”

“ Doğru ya. Apartmanda nasıl beslersiniz tavuk filan ”

“ Yaz gelince nasıl güzel oluyor benim bahçem. Güller bir tarafta kırmızı, sarı ,beyaz Meyve ağaçları bir tafta rengarenk..Arkadaşlarını çaya çağırmayı , güzelim çardağım altında oturmayı biliyor..”

“ Yok bacılığım yok ben yaşayamam öyle bahçesiz evde söyleyeceğim Serhat’a laf anlatsın karısına..Hep onun dediği mi olacak hem.Azıcık da anacığını dinlesin. Dokuz ay karnımda taşıdım bu boya getirdim bir de benim istediğimi yapsın.”

“Değil mi ama hiç mi hatırı yok emeklerinin.. Ama büyü yaptırdıysa gelin dinlemez seni .”

“Yaptırmıştır o cadı..”

“Bozdururuz biz de üzme tatlı canını..Kimse seni bahçenden de , mahallenden de koparamaz”

İki kadın konuşurken evin büyük kızı bulaşıkları yıkamayı bitirmiş yanlarına gelmişti..Fatma Hanım sinirlenip kızdıkça gizli gizli gülüyordu. En sonunda dayanamadı:

“ Fatma Hanım teyze belki gelinin ayrı eve çıkacaktır. Seni götürmek istemez apartman dairesine. Sen de ayrılmak zorunda kalmazsın çok sevdiğin bahçenden.”

Fatma Hanım renkten renge girdi..İyice sinirlendi…Boynundaki damarlar şişti şişti ve bağırmaya başladı:

“Olur, mu öyle şey. Serhat’ım beni almadan bir yere gitmez. Annesini bir başına bırakır mı hiç. Hem ben olmazsam ne yemek pişer bu evde ne de temizlik olur. Ağzına kurt düşer bizim gelinin..Olmaz beni bırakıp gitmez Serhat…Kesin büyü yaptırdı o kadın kesin….”


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Çoktandır boşlamıştık burayı. Hadi biz, Egemen'le ben bir aydır uğramamışız. Öztürk Nurten mayısta girmiş en son, e pes yani!

Melisa'ya bu güzel öyküyü bizimle paylaştığı için teşekkür ederim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Birlikte yürüdüler. Neşeliydiler. Yeni tanışmanın verdiği bir tutukluk olsa da, belki de bu tutukluğu örtbas etmek için, adam durmadan konuştu. Konuşurken sesi titredi, bir iki kez dili sürçtü. Yoldan geçen kadınların baştan aşağı kendini süzdüğünü fark etti kadın. Bugün güzelim demek, diye düşünüp sevindi. O sevinip gülümseyerek yürüdükçe adam neşelendi. Yol ayrımına varıp durdular. Adam, sen ne tarafa?, diye sordu. Kadın, anında cevap verdi, bulvardan aşağı yürüyeceğini söyledi. Tokalaşıp ayrıldılar. Adam, benimle bir çay içer misin diye sorsaydı belki bu neşeli yürüyüşler tekrar edecekti.


Yeni sözcük: cesaret


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Yürüdü…Hızlı adımlarla.Sevdiği pencereye çıkmış onu bekler gibi…Yürürken heyecanla çırptı yüreği..Her şeye yeten , ekmeğini paylaştıran , kavgaya giren , ağlayan ,gülen yüreği..Seven ama sevdiğini söyleyemeyen yüreği…

Düşünceleri ayak uydurdu adımlarına…Sevdiğinin gözleri,elleri,saçları,dudakları,bakışları…Omuzlarından eksik olmayan şalı geldi gözlerinin önüne…Narin ellerine bir beyaz gül yaraşır diye düşündü..Kopardı gülü karşısına çıkan ilk bahçeden…Yürüdü yürüdü… Adımları hızlandı hızlandı. Ve o evi gördü..Yüreğini hızlı hızlı çarptıran o evi…Hayal etti içindekileri… Sevdiği oturmuş ahşap bir koltuğa ..Kar beyaz elbisesi sarkmış koltuktan..Mavi şalı beyaz omuzlarında.Kucağında minik tekir kedi…Hafif hafi okşuyor kafasını… İlerledi ilerledi… Kapıyı çalmak için uzattı elini...Yavaşça kalkan eli hızla indi…Beyaz gülü her zaman ki yerine bıraktı ve aynı yürek çarpıntısı ile döndü geldiği yoldan…

YENİ SÖZCÜK : ATEŞ


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ellerine sağlık Melisa,
öyküde "cesaret" i daha doğrusu cesaretsizliği anlatmışsın, sözcüğün kendisini de cümlenin bir yerinde kullanıyoruz. Kural bu. Good


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Melisanın diyaloglarını sevdim özellikle sonunda kızın mutfaktan gelip iğneyi sokmasına kadının buna tepkisine güldüm canlı bir anlatım ellerine sağlık...
Elif abla ben betimleme atölyesine destek vereceklerini söyleyip vermeyenleri kınamak adına yazmamaya karar verdim bir süre....
Cesur bir karar mı bu Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Dolmuş, durağa varmadan, yerinden kalkıp kapı önünde bekledi. Öndeki arabaların hareket etmesini bekleyen şoföre dönüp birader kapıyı açsana, dedi. Şöför dikiz aynasından bu diklenerek konuşan adama tek kaşını kaldırarak baktı. Elini vitesten boşluğa düşürüp aheste aheste düğmeye bastı. Beriki gözlerini dikiz aynasında fazla uzun tutamadı inmek için arkasında bekleyen yolcuların dırdırından. Dolmuştan inip ceplerini karıştırarak parkın merdivenlerine doğru yürüdü. Sigara paketini ağzına götürüp dişleriyle paketin içinden bir sigara çekti. Ceplerini karıştırıp çakmağını aradı. Çakmağı yanına almadığını anlayınca sigarayı ağzından alıp etrafına bakındı. İşporta tezgâhının önünde sigara içen adamı görünce ona yöneldi. Konuşmadan adamın sigarasını işaret etti. Adam, ateş mi istiyon gardeşim dedi. He, ateş istiyom dedi. Ne işaret ediyon, doğru dürüst istesene dedi, işportacı. Lan veriyosan ver vermiyosan çek git işine, diye bağırdı beriki. Sen çek git lan, burası benim mekânım ibne, kime çek git diyon, sen siktir git, dedi. Berikinin mahmur gözleri birden canlandı, büyüdü büyüdü, kocaman oldu. İbne sensin lan, diye bağırmaya kalmadı, başı bir anda adamın ağzının üzerine kapandı. Etraftan başka işportacılar koşturup geldi. Kavga büyüyecek diye düşünürken, arkamdan bir ses duydum. Hadi hanım hadi, yolu kapama, seyredeceksen şöyle kenarda bir yerde seyret. Yolun ortasında durmuş tiyatro seyrediyor, millet işine gücüne gidecek, diyordu bir adam. Ağzımı açtım, bir süre öylece kaldım. Adam, çoktan yanımdan uzaklaşmış, bulvar tarafına koşturuyordu. Ağzımı kapatıp hızla yoluma devam ettim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Egemen dedi ki:
Elif abla ben betimleme atölyesine destek vereceklerini söyleyip vermeyenleri kınamak adına yazmamaya karar verdim bir süre....

Bu cümlede itiraz ettiğim bir kaç noktaya değinmek isterim.
1) 'abla' sözcüğü yanlış yerde kullanılmış. Yanlış yerde de değil, çok gereksiz kullanılmış. Bu sözcüKün bu cümlede bulunmaması gerekiyor. Bu cümleyi ögelerine ayıracak olsak, özne ne? Elif abla, çok saçma, kullanılan isim, örneğin, Nurten filan olsaydı uyardı. Çok çok gereksiz. Bilmiyorum.
2) Destek sözcüğünün yer aldığı bir cümleden ben neden kösteklik yapılıyor gibi bir anlam çıkarıyorum?

İletinin tamamı hakkındaki düşüncem ise:
Yukarıdaki çamura yatma çabalarım nafiledir, zira,
Nilüfer, son derece haklıdır! Crying

Az önce sözcük vermeyi unutmuşum:
köstek


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Oyunun kuarllarını yavaş yavaş öğreneceğim Smile
Öykü gerçekten çok samimi olmuş..Kendimi sokaktaki kavga izliyormuş gibi hissettim bir an..
Ellerine sağlık Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Egemen dedi ki:
Melisanın diyaloglarını sevdim özellikle sonunda kızın mutfaktan gelip iğneyi sokmasına kadının buna tepkisine güldüm canlı bir anlatım ellerine sağlık...

Yorumun için teşekkürler....


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Uzun zamandır elim değmemiş, uzaktan izlemiştim atölyede yaptıklarınızı. Yavaştan güç toplayayım ben de.

""
Dolmuş, durağa varmadan, yerinden kalkıp kapı önünde bekledi. Köstebeği kimse görmedi. Öndeki arabaların hareket etmesini bekleyen şoföre dönüp birader kapıyı açsana, dedi. Köstebek ön tekerin önünden burnunu uzatıp adama doğru kaçamak bir bakış attı. Şöför dikiz aynasından bu diklenerek konuşan adama tek kaşını kaldırarak baktı. Köstebek burnunu geri çekti. Elini vitesten boşluğa düşürüp aheste aheste düğmeye bastı. Arabanın altından arka tekere doğru hızlı bir çıkış yaptı köstebek. Beriki gözlerini dikiz aynasında fazla uzun tutamadı inmek için arkasında bekleyen yolcuların dırdırından. Dolmuştan inip ceplerini karıştırarak parkın merdivenlerine doğru yürüdü. Sesler duyunca zaten gün ışığında güç bela gören gözleri iyice kamaştı, gözüne fener tutulmuş kedi gibi çakılıp kaldı dolmuşun orta yerinde. Sigara paketini ağzına götürüp dişleriyle paketin içinden bir sigara çekti. Ceplerini karıştırıp çakmağını aradı. Çakmağı yanına almadığını anlayınca sigarayı ağzından alıp etrafına bakındı. Biri beni mutlaka görmüş olmalı diye aklından geçirdi köstebek. Sanki hiç kıpırdamasa, kılını bile oynatmasa onu görmeden geçip gidebilirlerdi. İşporta tezgâhının önünde sigara içen adamı görünce ona yöneldi. Konuşmadan adamın sigarasını işaret etti. Adam, ateş mi istiyon gardeşim dedi. He, ateş istiyom dedi. Ne işaret ediyon, doğru dürüst istesene dedi, işportacı. Lan veriyosan ver vermiyosan çek git işine, diye bağırdı beriki. Bağırtıların arttığını duyan köstebek ne yapacağını bilemedi. İstemsizce bir adım geri gitti. Sonra bu hareketine bin pişman oldu. Ya gördülerse onu? Sen çek git lan, burası benim mekânım ibne, kime çek git diyon, sen siktir git, dedi. Kesinkes onu görmüşlerdi. Yapabilecek bir şeyi kalmamıştı artık. Kalbinin delice çarptığını duydu. Berikinin mahmur gözleri birden canlandı, büyüdü büyüdü, kocaman oldu. İbne sensin lan, diye bağırmaya kalmadı, başı bir anda adamın ağzının üzerine kapandı. Etraftan başka işportacılar koşturup geldi. Sırtüstü yere düştü köstebek. Kavga büyüyecek diye düşünürken, arkamdan bir ses duydum. Hadi hanım hadi, yolu kapama, seyredeceksen şöyle kenarda bir yerde seyret. Yolun ortasında durmuş tiyatro seyrediyor, millet işine gücüne gidecek, diyordu bir adam. Bir iki titredi. Ağzı sanki son bir şey söylemek ister gibi açılıp kapandı. Ağzımı açtım, bir süre öylece kaldım. Adam, çoktan yanımdan uzaklaşmış, bulvar tarafına koşturuyordu. Dolmuş yola koyulduğunda arka teker bir taşa çarpmış gibi hafifçe yerinde zıpladı. Ağzımı kapatıp hızla yoluma devam ettim.

Yeni sözcük: Yuva


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Evlerine gitmek için telaş içinde kendi dolmuşlarını bulmaya çalışan yolculardan birkaçı, dolmuşun tekerleğine yapışmış tekerlek döndükçe dönen köstebeğe tiksintiyle baktılar. Neyse ki hava henüz kararmamıştı da dünyadan ayrılırken kendisine dikilen bu korkunç son bakışları görmedi köstebek. O, asfaltta oradan oraya sürüklenerek toz olup gideceğinden habersiz, yerin altında açtığı yolların özlemiyle, yuvasına, toprağa duyduğu özlemle, ezilmiş burnunu son kez titretti.
Ezilmiş burnu, tekerleği, dolmuşu, yanından yöresinden gelen geçenleri görmeden yürüyen bir kadın kendi kendine söylendi: "Öncesi sonrası vardı; öncesi, sonrası... Allah benim belamı versin!"

Yeni sözcük: ünlem


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Barış'ın, kahramanları aksi bir adam ve şaşkın bir köstebek olan öyküsü için:

Betimlemeler ve olay örgüsü çok başarılı ve bir o kadar da keyifli. Cheers

Öykü anlatımı "Tanrı" anlatıcı ile ilerlerken öykü sonuna gelindiğinde "ben" anlatıcıya dönüşüyor. Önce, bu anlatıcının gözünden izlemişiz demek ki olayları diye düşündüm. Ancak sonra "ben anlatıcının" öykünün başında da olayları aktarabilmesi için dolmuştaki yolculardan biri olması gerekir diye düşündüm. Ama bununla ilgili bir ipucu da yok. Acaba ben bir yerde bir şeyleri mi atlıyorum yoksa öyküde bir anlatıcı sıçraması mı var? Confused


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Elif'in öyküsü için:

Her zaman ki gibi muhteşem bir devam öyküsü. Flowers
Zavallı kirpicik. Sad


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten Aksakal dedi ki:
Acaba ben bir yerde bir şeyleri mi atlıyorum yoksa öyküde bir anlatıcı sıçraması mı var?

Benim yazdığım kısımlar italik olanlar. Benden önceki iletide Elif'in gönderdiği öyküye bir köstebek ekledim ben sadece. Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Benim yazdığım kısımlar italik olanlar. Benden önceki iletide Elif'in gönderdiği öyküye bir köstebek ekledim ben sadece.

hımm, aslında anlamalıydım bu denli güzel bir anlatının Elif'in kaleminden çıktığını. Laughing out loud
Bu atölyedeki öyküleri okumaya hiç ara vermemek gerekiyormuş demek ki :oops:

Öncelikle öyküyü çok beğendiğimi tekrarlayayım. Sonrasında da yukarıda Barış'a yönelttiğim soruyu Elif'e yineleyeyim:
Öykü anlatımı "Tanrı" anlatıcı ile ilerlerken öykü sonuna gelindiğinde "ben" anlatıcıya dönüşüyor. Önce, bu anlatıcının gözünden izlemişiz demek ki olayları diye düşündüm. Ancak sonra "ben anlatıcının" öykünün başında da olayları aktarabilmesi için dolmuştaki yolculardan biri olması gerekir diye düşündüm. Ama bununla ilgili bir ipucu da yok. Acaba ben bir yerde bir şeyleri mi atlıyorum yoksa öyküde bir anlatıcı sıçraması mı var?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurten aksakal dedi ki:
hımm, aslında anlamalıydım

:oops: Utangaç Flowers

nurten aksakal dedi ki:
"ben anlatıcının" öykünün başında da olayları aktarabilmesi için dolmuştaki yolculardan biri olması gerekir diye düşündüm. Ama bununla ilgili bir ipucu da yok.

İpucuna gerek var mı ki, hiç düşünmedim. Bunları anlatan tanrı anlatıcı değilse anlatılanlara tanık olan biri, yani dolmuştaki yolculardan biri anlatıyordur. Bunun için, "dolmuşta olanları izliyordum..." diyerek ben anlatıcının varlığını özellikle belirtmem gerekmedi. Dikkatin için teşekkürler... Friends


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yeni sözcük: ünlem


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""

- Oğlum aval aval bakma suratıma. Oku cümleleri, ünlemi hangi cümlenin sonuna koyman gerekiyor bak bakalım.
-"Pardon, eski terminal ne tarafta" öğretmenim.
- Benim salak oğlum niye buna konsun, bu cümle soru cümlesi değil mi?
-Evet, öğretmenim.
- Oku.
-"Defol git başımdan"
- Bu ne cümlesi?
- ...
- Kızgınlık var değil mi?
- Bilmiyorum, öğretmenim.
- Çocuğum, biz n'apınca defol git diye bağırırız.
- ...
- Geçen ders anlatmadım mı, koca kafalı! Kızınca, üzülünce, sevinince, şaşırınca, korkunca... demedim mi?
- Abim balkonda sigara içerken ben yanına gidince, hiç kızmadan, sinirlenmeden söylüyor, defol git lan başımdan diye. Ama eski terminali soran orayı bulamayacağım diye korkuyorsa belki öğretmenim ünlem oray...
- Otur yerine sersem, otur yerine!

yeni sözcük: sersem


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ünlem Good
Barış Köstebek eklemesi yeni bir bakış açısı katmış Elif'in ( taze olan teyze olan değil) ve tedirgin ediyor insanı ellerine sağlık Good
peki neden köstebek bir simgeselliği de vardır mutlaka sen yazdıysan öküz altında buzağı aramak lazım...
Betimleme sözü verenlere birşeycikler demiyorum ben artık hıhhhhhhh Nop!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Betimleme sözü verenlere birşeycikler demiyorum ben artık hıhhhhhhh

Bu sözü artık üstüme almıyorum. Çünkü ben sözümde durdum. Merak edenler buradan ödevime bakabilirler. Artık gerisini sözünde durmayanlar düşünsün. Laughing out loud