UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Sözcük"ten "Öykü"ye...

06 Ağu 2008
Barış Acar

Doğaçlamaya ve rastlantının zoruna hep inanmışımdır. Hiç, biçim, sıra, izan gözetmeden hemen ekliyorum; ilk atölye ödevimiz:

""
narincir yazdı:
bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

Dileyen önden buyursun. Hoşgeldin Ramazan!

Kategori:

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

meleklerle ilgili ifadeler sihirli dizileri hatırlatsa da başa yerleştirilen kameranın öyküsünü anlatmak için gerekli gibi görülüyor. ya da başka bir kılıf bulunabilirdi belki. kamerayla kaydedilenler arttıkça zihinde oluşan yorgunluk ve kirlilik kısımlarını beğendim. sonda lütuf olarak bilinçaltını verirken tam olarak neyi kastettiniz? bilinçaltımızın da bir tür kamera oluşunu mu yoksa daha başka bir yönünü mü?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nermin korkmaz dedi ki:
meleklerle ilgili ifadeler sihirli dizileri hatırlatsa da başa yerleştirilen kameranın öyküsünü anlatmak için gerekli gibi görülüyor.

Üstelik meleklere inanmam. Kafamda kurgunun böyle gelişmesi, masalları çok sevmemden kaynaklı sanıyorum. Laughing out loud
nermin korkmaz dedi ki:
sonda lütuf olarak bilinçaltını verirken tam olarak neyi kastettiniz? bilinçaltımızın da bir tür kamera oluşunu mu yoksa daha başka bir yönünü mü?

Sanırım şöyle yanıtlamak en doğrusu: Gördüğümüz, duyduğumuz her şeyi zihnimiz kaydediyor, ancak bilinçaltımıza gizliyor. Bu gizleme işleminin, bizi, öyküdeki Zeynep'in yaşadığı lanetten kurtardığını düşünüyorum.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sevgili Çağan, öykünüzü keyifle okudum. Elif'in de sevdiğini belirttiği

""
Sadece yerle gök arası ulaşım hızlı olsun diye kullanılıyordu asansör. Çünkü kendi tüyden hafif varlıkları, salına salına yaklaşık bir yılda katedebiliyordu bu mesafeyi.
cümleler öykü içinde nasıl bir naifliğin bizi beklediğinin habercisi gibiydi. Bu öyküden güzel bir film bile çekili doğrusu. Ellerine sağlık.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

arkadaşlar, kaç gündür leke ile ilgili bir öykü kurmaya çalışıyorum ama galiba çıkmayacak. biri yazsa da kurtulsam Crying


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""

Oyun biter bitmez kalkmıyor yerinden. Gözü ilk sıradaki koltuklarda, ilk sıranın en ucunda oturan gri montluda. Baktığını belli etmeyen, kaçamak bakışlar bunlar. Kalabalık seyirci grubu salonun kapısında yığılma yapıyor. Gri montlunun kapıya yaklaşmasına var daha. Çantasındaki küçük aynada yüzüne bakıyor, kaşını düzeltiyor. Gri montlunun kapıya yaklaştığını görünce çıkışta onunla yan yana düşebilmek için şimdi kalkıyor yerinden. Yürüyor, geç kalacak, öndekileri gülümseyerek, birazcık itelemesi gerekecek, yapıyor. Kapıda karşılaşıyorlar. A, meraba diyor, şaşkın bakışlarla. Nasıl, beğendin mi oyunu? Ben beğendim, diyor gri montlu. Sen? Ben de ben de... Yürüyorlar minik adımlarla konuşmadan. Öyle istiyor ki ona dokunmayı, öyle kalabalıktan, sıkışıklıktan doğan zorunlu bir temas değil, daha özel, daha senli benliymiş gibi bir dokunuş. Kalabalığın akışına kapılıp ondan uzaklaşmayacak, izin vermeyecek kalabalığın bunu yapmasına. Bedenini iti iti verenlere direniyor gri montluya belli etmeden. Akan kalabalığın kendilerini sürüklemeyeceği bir yol bulup kenara çıkıyorlar. Oyunla ilgili bir şeyler mi sormalı? Ama ona dokunmak istiyor. Sence oyunda aaa dirseğin, bir yere sürtmüşsün galiba, dur sen göremezsin, leke olmuş. Eğiliyor azıcık, gri montlunun koluna, lekeye yani, dikkatle bakıyor. Tutuyor kolu tek eliyle, nazikçe ama. Öteki eli kumaşı okşuyor, toz lekesini çıkarmak için. Gri montlu, hoşnut mu bu durumdan? Gülümsüyor. Biraz mahcup, zahmet oldu, der gibi sanki. Nereye sürtünmüşüm ki? Toz lekesinin çıktığına kanaat getirince başını kaldırıp gri montlunun gözlerine bakıyor. Oluyor bazen, bir yerlere çarpıveriyoruz farkında olmadan. Sen ne tarafa... diyor gri montlu, işaret parmağıyla sağ gözünü oğuşturarak. Durağa... Kısacık bir sessizlik. Gülümsüyorlar. Birlikte yürüyelim istersen. Olur, çok sevinirim, diyor gri montluya gülümseyerek. Birlikte yürüyorlar.

yeni sözcük: mecra


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sevgili Elif'in leke konulu öyküsünü çok hoş buldum. Kısacık olmasına rağmen çok yerinde ayrıntılar vererek, karakterleri sözcük israfına kaçmadan tanıtıyor. Örneğin,

elif cinar dedi ki:
Çantasındaki küçük aynada yüzüne bakıyor, kaşını düzeltiyor.

Küçük ayna taşıması karakterin kadın olduğunu anlatıyor, kaşını düzeltmesi gri montlunun erkek olduğunu eleveriyor. Hem de çok güzel yakalanmış bir ayrıntı, hakikaten kaşımızı düzeltiriz, nedense. Çok hoş... Thumb Up

Sevgili Nurten'e de teşekkür ediyorum.

nurten aksakal dedi ki:
Bu öyküden güzel bir film bile çekili doğrusu. Ellerine sağlık.

Animasyon yapmak gerekir sanıyorum, özellikle meleklerin olduğu sahneler için. Hayal edince ne güzel oldu gerçekten Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nazlı nazlı salınarak şımaran bir ifade bulamadım yan tarafta.
Crazy

Güzel yorumlar için de:

Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
'bu kadar tedirgin olma! o artık yetişkin sayılır. bırak önüne çıkan fırsatı değerlendirsin. yeni sesler duysun. yeni yaşamlar tanısın. kendine benzemeyenlerle tanışsın.' 'ya yanlış mecralara kayarsa gönlü? yanlışa sapar da dönemezse geriye?' 'yanlışı doğruyu sen öğretmedin mi ona?' 'öğrettim ama...' 'aması yok! yanlışı da görecek. belki kayacak. ama elbet doğruya dönecek. görgüsü artacak ki gönlü bilenecek. bunca yıllık kızını tanımaz gibi konuşma! nasıl hassastır vicdanı nazlı'mın! yüreklidir de; karşı çıkmayı bilir hatamıza, sinip oturmaz. akıllı yeğenim benim! kara çıkarmayacak yüzümüzü, göreceksin!'

yeni kelime: irade


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nermin Korkmaz, bu güzel öykü için teşekkürler...
Good

Sakıncası yoksa bir şey sormak istiyorum. Sadece bu öyküde değil, diğer iletilerde de, noktalardan sonra küçük harf kullanıldığını fark ettim. Bunun gözden kaçan bir hata değil, bilinçli bir seçim olduğunu düşündüm. Bu kullanımın tercih ediliş nedenini merak ettim. Niye?
:ugeek:

'irade'yle ilgili de, sanırım, Nurten Öztürk bir öykü tasarlıyor.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Elif Hanım, teşekkür ederim beğeninize. Noktadan sonra küçük harf, dikkatsizliğimden. Dilbilgisi kurallarını önemsiyorum. Yazım bitince yapıyorum düzeltmeleri. Düzeltmeden göndermişim. Bundan sonra dikkat edeceğim. Uyarınız için çok teşekkürler.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ben teşekkür ederim. Ama sahiden bilinçli bir seçim olduğunu düşündüm, cümlelerini bu biçimde kuran(büyük harf kullanmadan yani) tanıdığım biri vardı, onun için böyle düşündüm sanırım. Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

elif cinar dedi ki:
'irade'yle ilgili de, sanırım, Nurten Öztürk bir öykü tasarlıyor.

Hani öykü? Nerede? (Hesap da soruyorum artık, işe bakın Islık ) En sıkıntılı olduğum konulardan biriyle ilgili bir öykü bekliyorum. İlgililerin dikkatine Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

elif cinar dedi ki:
""

Kalabalığın akışına kapılıp ondan uzaklaşmayacak, izin vermeyecek kalabalığın bunu yapmasına. Bedenini iti iti verenlere direniyor gri montluya belli etmeden.
Laughing out loud Thumb Up

Elif, ayrıca pek iradeli buldum kıpkısa öyküdeki bu tutumu.

""
...salonun kapısında yığılma yapıyor.
Gözden kaçan yanlış bir kullanım.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Çağan dedi ki:
elif cinar dedi ki:
'irade'yle ilgili de, sanırım, Nurten Öztürk bir öykü tasarlıyor.

Hani öykü? Nerede? (Hesap da soruyorum artık, işe bakın Islık ) En sıkıntılı olduğum konulardan biriyle ilgili bir öykü bekliyorum. İlgililerin dikkatine Smile

""
Hani öykü? Nerede?
İşte irade! Alkış

Ben tasarlıyorum evet, ama Elif Çınar da tasarlayacaktı bayram dolayısı ile vaz mı geçti acep? Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten Öztürk dedi ki:
Hani öykü? Nerede?

İşte irade! Alkış


Laughing out loud Hakikaten yahu... Alkış


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

'irade' sözcüğünü ben verdim. Bu ne demek, sözcük vermeye hak kazandım demek, yani(Bu yılki, Haldun Taner Öykü Ödülü'nü alan Murat Özyaşar'ın deyimiyle yazacak olursam: yaniki) sözcük vermek için gerekli ödevi yaptım demek, bu, ben zaten bir öykü yazdım, bu sayfadaki en son öyküyü ben yazdım demek.
RTFM
Nop!

Ne tembel üyelerimiz var yahu! En son öyküyü kim yazmış, sözcüğü kim vermiş hiç takip yok, tatil rehaveti çökmüş bazı Nurten ve Çağanlara! Utangaç


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Ne tembel üyelerimiz var yahu! En son öyküyü kim yazmış, sözcüğü kim vermiş hiç takip yok, tatil rehaveti çökmüş bazı Nurten ve Çağanlara! Utangaç

Tatil bitti, bugün itibariyle. Başlığın ve forumun hareketleneceğine eminim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Boncuk boncuk terler akmaya başladı alnından burnunun ucuna doğru. Avuçları da terliydi ya buz kesmişliğine bakılırsa nemli bir demir parçasına benzetilebilirdi ayaları. Kaskatı kesildi bir iki dakika içinde. Ortamdaki uğultu, baslarıyla gümbür gümbür çalan müzik bile çok uzaklardan bir fısıltı gibiydi. Dipsiz bir kuyunun içine süzülür gibi çekiliyordu. Hayır düşmüyordu, yavaş yavaş iniyordu kuyunun dibine. Sırtı boynu bütün vücudu tere batmıştı. Resmen kuyunun dibinde suyun içindeydi artık. Birinin onu çekip çıkarması gerekiyordu bu soğuk ve ıslak kuyudan. Sabitlenmiş bakışlarıyla şarap dolu bardağı kırmaya çalıştığını zannedebilirdiniz. Kımıldamadan dik dik bakıyordu kadehe. Sağlıklı düşünmeye çabalıyordu boşu boşuna. Henüz çok erkendi bu bara gelmek için. Özellikle de aylarca hastanede tedavi gördüğünü söyleyemeyeceği bu kızla. En azından şu anda söyleyemezdi. Yıllarca bir gölge gibi izlemişken ve nihayet kokusunu duyabilecek kadar yakınına sokulabilmişken, elini tutabilmişken, onun sesinden adını duyabilmişken "canım" diyebilmişken ona olmazdı. Sorgular gibi bakmasına ve belki de çekip gitmesine katlanamazdı. "Tamam canım gidelim" diyivermişti, "Grubu dinlemeye gidelim mi?" diye sorunca o. İradesini sınamak için çok yanlış bir sınavın içindeydi. Adı Ali'ydi ve o bir alkolikti.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten,

nurten aksakal dedi ki:
Sabitlenmiş bakışlarıyla şarap dolu bardağı kırmaya çalıştığını zannedebilirdiniz. Kımıldamadan dik dik bakıyordu kadehe. Sağlıklı düşünmeye çabalıyordu boşu boşuna. Henüz çok erkendi bu bara gelmek için.
Good
Bana sorarsan metnin bütününe baktığımızda en son cümle okuyucuya fazladan bilgi veriyor. Gene ufak bir öneri: "...bu bara..." yerine "...bir bara..." dense sanki daha uygun...
Ya yeni sözcük?..


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Bana sorarsan metnin bütününe baktığımızda en son cümle okuyucuya fazladan bilgi veriyor.

Kahramanın bir alkolik olduğunu öykücüğün ortalarında anlıyoruz zaten. Son cümleyi kahramanın bir alkolik olduğuna açıklık getirmek için yazmadım. Alkoliklerin katıldıkları terapilerde konuşmaya başlamadan önce kendilerini gruba tanıtmak için söyledikleri "adım ....... ve ben bir alkoliğim" klişesine gönderme yapmak istemiştim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Yeni sözcük "sinema" olsun.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Selam Nurten Aksakal, ben de öyküde biraz açıklayıcı bir olduğunu düşünüyorum ama genel olarak beğendim. Good Bir de 'anlında' kelimesini bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı yazdın?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Aksakal'ın öyküsünü ancak okuyabildim. Bence de çok başarılı bir öykü olmuş. Sataşmayayım şimdi fizikçi filan diye.
Elleri dert görmesin Aksakal'ın! Alkış

Bana lüzumsuz, yersiz, anlamsız gelen tek sözcük:

nurten aksakal dedi ki:
Resmen kuyunun dibinde suyun içindeydi artık.
cümlesindeki resmen sözcüğü oldu.

E, vallahi, bravo! Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nermin dedi ki:
anlında' kelimesini bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı yazdın?

Teşekkür ederim, hatamı fark etmemiştim. Hemen düzelttim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten neden daha fazla yaz mıyorsun? sorumu yineliyorum... Bence sondaki gönderme eğer alkolik bir dostu olan varsa anlaşılacak bir detay. Açıkladığın zaman esprisi de ortaya çıkmı oldu sanırım herkes için ellerine sağlık.
Elif ben sana ne diyeyim Elif sin işte kutsal kitabın başlangıcı olan harfsin sen, hala en iyi öyküyü kendimi tenzih ederek ufak tefek hatunlar yazıyor da ısrar ediyorum yahu.. Özlemişim hemi de çok... Güneşi gördümü izleyip böğürmüş biri olarak sanata şapka çıkarıyorum.. Yazmak zorundayız aydınlık için barış ve sevda adına bu bir zorunluluk yazmazsak delirebiliriz.
Abasıyanık'a saygıyla Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Esmer, dünyalar güzeli bir kadın bir kafede otururken mesaj geldi telefonuna:
"Elif ben sana ne diyeyim Elif sin işte kutsal kitabın başlangıcı olan harfsin sen, hala en iyi öyküyü kendimi tenzih ederek ufak tefek hatunlar yazıyor da ısrar ediyorum yahu.."
Düşündü esmer, dünyalar güzeli kadın, bu mesajı kim yazmış olabilir diye, zira mesaj gönderenin adı çıkmamıştı telefonda. Esmer ve dünyalar güzeli kadın esmer ve güzel olduğu kadar zekiydi de...
Noktalama işaretlerinden, cümlelerin sıralanışından bu mesajın kime ait olduğunu anladı ve o da bir mesaj yazdı:

"Egemen Nilüfer, ben betim atelyesine yazdım barnağımı ama bir yorum alamadım senden. Bak kalbimi kırma Bursa'yı avucumun için gibi bilirim!"
Esmer ve dünyalar güzeli ve zeki kadın kahvesinden bir yudum daha alıp Ahmet Arif'in, Ankara'nın nesi için "hasretin nazlıdır Ankara" demiş olabileceğini düşündü, bulamadı. Egemen Nilüfer'e bir mesaj daha yollayıp ona sordu. Kahvesinden son yudumu da alıp gri, soğuk binalarla dolu sokaklardan birine yol almak üzere kafeden çıktı.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

"Naziredir deyü, kocaman elli bir adamın nasırlı avuçlarına sıkıştırıp ilanı aşk etme aşamasına bile getirdim" yazdı gönder tuşuna bastı, deli kız gönderildi yazısını görene dek baktı telefona. Esmer kadın, dünya güzeli, zeki ve de bir içim suydu bunu anmamıştı,kısacık mesaj servisinde harfler nasıl yetsin onu anlatmaya diye düşündü deli olan. Öteki derin uykusunda sağ eline dair bir öykü kurgulaya dursun, beriki Cemil Kavukçu'nun gelecek olduğu etkinliği planlıyordu ertesi akşam için. Aynı gün annesi hastanede damardan şifası sayılan zehri alıyor olacaktı. Beriki annesinin kollarını hatırladı damarın içinden çekilen bir metreye yakın ince tüpün, kendi kalbinden çekilirmiş gibi içini acıtan anı fotoğraflamıştı beyninde. Sol elini havada salladı, kovaladığı sinek miydi ki elini sallayınca dağılsın. Birden, sol elinin başparmağında ayrık otu gibi bitiveren şeytan tırnağına takıldı gözü, biryerlere takdırıp kanatmıştı. Hayret elbisesine bile kan damlamıştı ama o ayırdına varmamıştı.Ayrı gayrı durmasınlar dedi sağı sola bir vurdu Şap!Hah şöle kardeş olun, yan yana durun, ne o sağcı solcu... Esmer beyaz, damarlı damarsız, eldivenli eldivensiz, tüylü tüysüz, uzun kısa.... Sizi kandırıyorlar kuzum el-alem. Siz kardeşsiniz, bir ananın elisiniz gövdeniz aynı, bakın parmaklarınız bile yan yana hadi bakayım dedi sarılın birbirinize görmeyeyim bir daha. Et tırnaktan ayrılır mı?
Kocası kapıdan kafasını uzattı şaşkın baktı "Töbe töbeee gecenin üçünde neden el çırpıyor bu kadın delirdi galiba" uykulu gözlerini ovuşturup aldık deliyi olduk veliyi dedi, çişine gitti.
kelime: Kedi


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Aynı kafede esmer, dünyalar güzeli ve zeki bir kadın daha vardı, bu aya sen doğma ben doğayım diyecek denli güzel kadının, güzelliğini gölgede bırakacak bir de melekesi vardı, o da sezgi gücüydü. Öyle köşede otururken mesaj sesiyle irkildi ve gelen mesaj kendi önünde duran telefona gelmiş gibi ona ayan oldu, önündeki ekrandan okur gibi okudu mesajı. Şöyle yazıyordu: "Elif ben sana ne diyeyim Elif sin işte kutsal kitabın başlangıcı olan harfsin sen, hala en iyi öyküyü kendimi tenzih ederek ufak tefek hatunlar yazıyor da ısrar ediyorum yahu..." Esmer, dünyalar güzeli kadın, bu mesajı kim yazmış olabilir diye,düşünedursun o, okur okumaz bildi mesajın uzak bir yerden Bursa'dan geldiğini, peşisıra da kimden geldiğini. Sonra mesajı okuyup hemen cevap yazmaya koyulan, esmer, dünyalar güzeli ve güzel olduğu kadar zeki olan kadının yazdıklarını da kendi yazmışçasına noktası virgülüne bildi."Egemen Nilüfer, ben betim atelyesine yazdım barnağımı ama bir yorum alamadım senden. Bak kalbimi kırma Bursa'yı avucumun için gibi bilirim!" Bildi bilmesine de, zekâsına sezgi gücüne ne kadar yüklendiyse de bu mesajlaşma pek şifreli geldi ona ve de şifresini çözemedi. Sonra da, herşeyi çözecek değilim a dedi, belki yıllar yıllar öncesindedir mânası belki de kimsenin çöeneyeceği bir dostluk lisanıdır deyip kendini teselli etti. Sonra her nasılsa mesajı gönderen dünyalar güzeli esmerin, kahvesinden bir yudum alırken "Ahmet Arif'in, Ankara'nın nesi için 'hasretin nazlıdır Ankara' demiş olabileceğini" düşündüğünü sezdi, kendi de düşündü bir vâkit çayını yudum yudum içerken, neden hasreti nazlıdır ki Ankara'nın?.. İnsan yaşadığı kentle de etle tırnak gibi mi oluyor ne? Evvelce yaşanmış olanlar mı?.. Sonra düşündü düşündü, bin saniyede binbir düşünce geçti aklından; ama binbirini de beğenmedi. Sonra birden, of ben ne bileyim niye nazlı; esmer, dünyalar güzeli ve zeki kadın onca düşünmüş bilememiş de ben mi...Tam bu sırada ayağına bir kedi dolandı, tüyleri yağmurda hafif ıslanmış, kirli kara bir kedi. İrkildi, kalktı.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sözcük: sancı

""
Pencerenin kenarında oturmuş, taa üniversitede okuduğu zamandan kalma insanın tenine değince hatır hatır kaşındıran, kırçıl, kalın battaniyeyi beline iyice bastırdı. Televizyondan bir bağırtı geldi. Bir kadın programında tartışan kadınların bağırtısı. Sesini kıstı televizyonun. Pencereden dışarıya baktı. Genç bir kadının kızıyla el ele yürüyüşünü izlemeye koyuldu. Kadının da çocuğun da yüzünü göremiyordu. Mutlu olduklarını tasavvur etti. Ana kız yürüyüşe çıkmışlar, belki alış veriş için bir markete gidiyorlar. Akşam babaya güzel yemekler yapmayı planlıyor genç anne. Yemekten sonra banyo yapıp sevişmeyi planlıyor kocasıyla belki. Bu kadınla kızının hikayesini yazmalı dedi. Hikaye deyince arada bir girdiği uzunhikaye forumuna epeydir girmediğini düşündü. Bilgisayarın olduğu oda buz gibiydi. Orada oturunca hemen yapışıyordu sancı. Hiç kusura bakmasınlar dedi, ben canımı sokakta bulmadım. Havalar düzelene kadar giremem foruma. Böbreklerim ağrıyor. Bakışları pencerede kalmış bunları düşünürken irkildi birden. Baktığı yerde kimse yoktu. Genç kadınla kızı kaybolmuştu. Aman zaten öyküsü yazılacak nesi vardı ki onların diye geçirdi içinden. Perdeyi hırsla çekip battaniyeye daha bir sarındı. Televizyonun sesini açıp bakışlarını oraya dikti. Sancı hafif hafif yokluyordu belini.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ama yaa! siz oyun bozanlık ediyorsunuz, hani benim "sinema" sözcüğüme ne olacak? Crying