UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Sözcük"ten "Öykü"ye...

06 Ağu 2008
Barış Acar

Doğaçlamaya ve rastlantının zoruna hep inanmışımdır. Hiç, biçim, sıra, izan gözetmeden hemen ekliyorum; ilk atölye ödevimiz:

""
narincir yazdı:
bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

Dileyen önden buyursun. Hoşgeldin Ramazan!

Kategori:

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ne ayakmış. Ben de ilgiyle izliyorum bu "yazışmaları". Ayrıca Egemen'in son mesajındaki özenini (noktalama, vb.) fark etmiş olduğumu belirtme gereği duyuyorum. Teşekkürler Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Çok yakın arkadaşım, daha doğrusu beni onunla tanıştıran arkadaşım "kart kokoş" diyor ona; ama benim "tık tık Selma" diyesim gelir hep. Yürürken omuzlarını arkaya atarak ayakkabılarının tıkırtısını sayıyormuş gibi yürür: tane tane...tık... tık... tık. Tam parktan çıkmak üzereydim ki benzer bir ses duydum döşeme taşların üzerinde:tık... tık... Olduğum yerde oturdum,ters yöne, yeniden uzattım bacaklarımı. Kaybolana kadar arkasından baktım, bordokırmızı ojeleri, beyaz gömleği, altın sarısı küpeleri, Selma'ya ne çok benziyor. En çok ayakkabısına baktım, topuklu ama hiç rahatsız edici görünmüyor, üzerinde yayalanarak yürüyor sanki. Ayakkabılara bakmak birden eğlenceli geldi. Oturduğum yerden gelip geçenlerin yalnızca ayakkabılarına bakarak yaşantıları hakkında fikir yürütmeye başladım. Nedense keyfim yerine geldi akşam akşam, oturduğum yerde. İlk gelen orta yaşlı bir ayakkabı. Ütülü gri pantolonu ayakkabıların tümünü örtmüyordu, biraz kısa, paçaların arkası yıpranmış. Bu ayakkabıların nasıl bir yaşamı olabilir? Nasıl bir evin girişinde çıkarılıp, nereye konuluyorlar? Nereye yürüyor olabililer, her sabah yada her akşam yada her öğleden sonra yada haftada bir...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

!-Öncelikle yeni sözcük tabii ki: ayakkabı.
2-Barış ve eren ilginize teşekkürler; ama siz de buyurun!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yaf biri bana şu madencilerin giydiği kasketlerden nerde satılıyor söylesin Allahaşkına Eren the diyalog writer lı havalarda giyecem Boxing
Elimden geldiğince geri döne döne düzeltmeye çalıştım ama fark ettim ki benim noktalama işaretleriyle problemim yazarken de seslendirmemden ileri geliyor. Biraz serpiştirme usulu oluyor yani bu döne döne çabam. Bilinç akışı şeklinde yazan biri olarak ne kalem ne de tuşlar yetişebiliyor zihnime o da beni çabuk caydırıyor bıktırıveriyor yazdığım şeye yabancılaşıyorum. Gelen taşların büyüklüğü sayesinde şapkayı alana dek daha dikkatli olmak için yazdıklarım etrafında bir iki dönencem söz...benden de size Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Arkadaşlar, herkes parktan geçen bir ayakkabıyı yazsa ne güzel olur değil mi? Yani, şöyle yüz ayakkabı geçse!? Gerçi üye sayısı daha fazla, diyelim ki kırkı tatile gitmiş.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Hiç de beklemediği bir anda, ansızın çalan bir telefonla sevgilisinin evine giden makosen ayakkabının altına sakız yapıştı parktan geçerken.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Açıkçası fikrim beni heyecanlandırmıştı, farklı kalemlerden, parktan geçen onlarca ayakkabı! Atelye için uygun bir çalışma gibi gelmişti...Hala öyle geliyor.
Barış bir sözcük vermemiş, ben en iyisi ayaykkabı vakasını bitirip başka sözcüğe yol açayım.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Eger ayakkabilari yazmak isteyen baska arkadaslar da olursa onun icin ayri bir baslik da acabiliriz. Ancak atolye calismalarinin koordinasyonunu genellikle Baris yapiyor. Bakalim o ne diyecek...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Barış da onaylarsa, atelye ruhuna uygun bir çalışma olacağını düünüyorum. Öneri güzel gibi geldi! Tabi tek benim güzel bulmam yetmez, bir iki kişinin daha:evet evet! demesi lazım sanırım,haklısın.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurtenöztürk dedi ki:
Barış da onaylarsa, atelye ruhuna uygun bir çalışma olacağını düünüyorum. Öneri güzel gibi geldi! Tabi tek benim güzel bulmam yetmez, bir iki kişinin daha:evet evet! demesi lazım sanırım,haklısın.

Sen tek başına yazmak istersen ona da engel olan çıkmaz herhalde. Ama o zaman benim önerim, atölyenin altında yeni bir başlık açıp orada yavaş yavaş yazmaya başlaman olacaktır. Belki ileride katılanlar olur, kim bilir?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

İki ayaykkabı geçmişti, yani iki çift, onlarla dolanıyordum ki, yanımda bir karartı hissettim, elimin ucuna hafif dokunarak bir el kondu ardından yere . İrkilerek toparlandım, ayaklarımı altıma çektim. Yapışkan gülümsemeyle, gözümün içine ısrarla bakan iki göz:
-Parkta oturmayı seviyonuz, teminden beri bakıyom, kımıldamadan oturuyonuz.
Parkta herhengi iki insan konuşabilir doğallığını vrmeye çalışarak:
-Evet severim diyorum.
Beni açıkça inceleyip:
-Ben de severim, sıksık gelirim, evim şu karşısı zaten.
Sessizlik olmasın diye:
- Hı, ne güzel, gibi anlamsız bi’şey diyorum.
-Siz geliyonuz mu, daha önce hiç görmedim burda?
Hayır, derken, kalkmaya hazırlanıyorum.
- Durun, hemen kaçıyonuz, ne güzel konuşuyoz, vaktiniz varsa bişeyler ısmarlıyayım, böyle güzel bayanı yalnız bulmuşken... sohbet ederiz.
Şimdi kafam zonkluyor.
Kalkıp, oturduğumdan beri, kanamış ayağıma nasıl giyeceğimi düşündüğüm ayakkabılarımı, tereddütsüz ayağıma geçiriyorum


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Yeni sözcük:Akşam

Eren,bu da güzel fikir. Olabilir. Tanışma odasına da duyururuz.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurtenöztürk dedi ki:
Yeni sözcük:Akşam

Eren,bu da güzel fikir. Olabilir. Tanışma odasına da duyururuz.


Yazanın eline vurmak günah! Sen yaz yeter ki Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sanırım Barış zaten fikri beğenmiş olacak ki altına sakız yapışan bir "makosen ayakkabı"yı yazmış.

Bence yeni bir başlık altında harika olur. Üstelik bu bana mükemmel bir fikir daha verdi. Ben de park bahçe dolaşıp 100 çeşit ayakkabı fotoğrafı çekeyim olmaz mı? Alkış Alkış Alkış Alkış Alkış


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

eee tabii çekeceğim/ çekeceğimiz fotoğrafları, fotoğraf başlığından ya da ayakkabı başlığından ulaşılabilecek bir yere de yükleriz.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten, fikrin bence güzel, hatta, ayakkabı footoğraflarına mı öykü yazsak? Foto gelince, herkes istediğini seçip yazar.
Yüz Ayakkabı Yüz Öykü! Biraz kampanya gibi mi oldu ne?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Akşam! Tarancı' nın ünlü şiiri aklımda sabahtan bu yana:

"Haydi abbas, vakit tamam;
aksam diyordun iste oldu aksam.
kur bakalim çilingir soframızı;
dinsin artik bu kalp agrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumana,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi besiktas'tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi baştan."
Akşama dair başka da bi'şey demek istemiyorum.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

YENİ SÖZCÜK:TOZ


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Az önce, koluna özenle yerleştirdiği mantosunun üzerindeki mini mini iplik parçalarını, saç kıllarını temizleye temizleye çevresindeki insanlarla sohbet etmiyor muydu bu kadın, diye sordum yanımdakine. Yanımdaki, gözlerini kadından ayırmadan, hııı, öyle ediyordu, dedi. Daha demin, belli belirsiz bir tebessümle gülümseyerek konuşan, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş hanım hanımcık bu hoş kadın şimdi yerlerde debeleniyordu. Arı mı soktu n'oldu, sarası mı var ki, ay yoksa kötü bir haber mi aldı... Herkes birbirine soru soruyor, şaşkınlıkla kadını izliyordu. Kimse yanına gitmeye cesaret edemiyordu. Çünkü kadın, eteğinin dizlerinden yukarıya sıyrılmasına aldırmadan boşluğa tekmeler atıyor, şu, gençlerin yerlerde dönerek yaptığı dansın figürlerine benzer hareketlerle çırpınıp duruyordu. Boğazına bir şey kaçtı bunun, can çekişiyor dedi biri; biri ağzını açıp parmağını soksa, ittirse boğazına takılanı kurtulur. Kimse yerinden kıpırdamıyordu. Kadının yatıp yuvarlandığı yerden bir toz bulutu yayılıyordu izleyenlere doğru. Kimse bulunduğu yeri terk etmiyor, sadece elleriyle ağızlarını kapatıp koca koca meraklı gözleriyle kadını izlemeye devam ediyorlardı.

yeni tümce: sinek üçlüsü


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Daha sudan çıkmış balık misali etrafımı göremeden yazıyorum, kusuruma bakmayın lütfen. Bir deneyeyim dedim.

Garip garip hareketler sergiliyordu, hiçbir anlam verememiştim. Ne yapıyorsun diye sorduğumda sana hayatın anlamını anlatmaya çalışıyorum demişti. Derken o kasavetli duman altı yerden zar zor attık kendimizi derin yeşilliklerin kucağına. Her şey çok güzeldi, sanki daha beş dakika önce dumandan zehirler yüzünden can çekişen onlar değilmiş gibi akciğerlerim şimdi sevgilisi ile birlikte olmanın tadını çıkartıyordu, bu da beni güçlendiriyordu, derken, arkadaşım bana bir deste kâğıt uzattı. Baktım. Bir anlam veremedim(keza vermeye de çalışmadım). Çek dedi. Çektim.

Kafam allak bullak olmuştu. Onunlayken bir saniyem diğerine savaş açıyordu. Çok az konuşurdu ama öyle bir havası vardı ki sanki her sözünde altının yanında kifayetsiz kalacağı değerde bir maden saklı. Anlam veremiyordum dahası anlamlı olduklarından da şüpheliydim zaten sözlerinin.

Üç dedi ve sustu.

Klişe kelimesi geliyor yine… “Anlıyor musun?” dedi.
Neyi dedim ve kendisinden bekleneni verdi. Sessizlik.

Merakım sonunda kuşatmıştı bedenimi. Baktım çektiğim kâğıda. Basit bir kâğıttı. Ne bir asaleti vardı maça papazı gibi nede zarafeti vardı kupa kızındaki. Şaşırmıştım.

İlk defa değişik bir şey söyledi. “Yorumla.” Tek kelime edemeden desteyi açtı. Elli bir tane sinek üçlüsü… “Anladın mı?” dedi. Başımı öne eğdim.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

her türlü yoruma açıktır Smile
yeni sözcük : kerata


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Vay kerata, şuna bak büyümüş de babasına kafa tutuyor. Seviyormuş peh! cebinde harçlığın olmasa öyle pastane köşelerinde koklaşabilecek misin bakalım, Kanlıca'da yoğurt sefaları ,boğazda martılara simit atmalar.Ulan eşşoğlusu, kimin parasıyla kime artizleniyorsun sen. Bir de sevgilimin yanında onurumu kırma baba diyor, bacaklarını kırcam haberi yok veledü ellezinin. Yaşın kaç başın kaç da sevgili peşinde dolanıyorsun sen.Ekmeğini al eline, hele bir faydan olsun ailene de kendine de.Ondan sonra al karıyı git otur evine ne bok yersen ye. Adam olmuş da sıpa bir de dikleniyor. Kesim senin harçlığını da o nefesin kokmayacak mı bakalım. Hep senin yüzünden, sen verdin buna yüz bu kadar tek çocukmuş sanki sadrazamın sol taş... beyimiz. Ben ne yapacağımı biliyorum o eşek sıpasına, sen de hiç ağlama gözümün önünde, hırsımı senden çıkarmayayım.Madem sevgilisi varmış beyimizin çalışcak o zaman kazancak hovardalık edeceği parayı.

KELİME:UYURGEZER


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Babamın sözleri kulağımda çınlamıştı gece boyu. Hiç duymadığım sözler söylemiş, onda görmediğim bir tutum sergilemişti. Sevecen, anlayışlı babam gitmiş, yerine bu konuşmaları yapan, anlayışsız bir adam gelmişti. Kızdığı şey işsizliğim miydi, birini seviyor olmam mı? anlamadım. "Ondan sonra al karıyı git otur evine ne bok yersen ye.", "...tek çocukmuş sanki sadrazamın sol taş... beyimiz." Bunlar nasıl sözlerdi... Aklım almıyor, zaten kafam da çalışmıyor dünden bu yana. Uyurgezer gibi girdim içeri: Gazete ilanınız vardı?..

Yeni kelime: İş


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Gazeteyi aldım. Deniz kenarında bir çay bahçesine gittim. Kendime bir çay söyledim. Gazetenin iş ilânı sayfalarına bakmak gelmedi içimden. Spor sayfasını açtım. Aslında çay bahçesine gelirken yolda öyle kararlıydım ki ilân sayfasına bakmakta. Bir an önce bir iş bulup babamın karşısın çıkacaktım. Başım dik, konuşacaktım. Senin parana ihtiyacım kalmadı artık diyecektim ama sanki gizli bir güç gelip bu kararlılığımı elimden aldı, spor sayfasına bakacaksın dedi. Hiç aklımda yokken ve de gazetelerin spor sayfaları yaşamım boyunca hiç mi hiç ilgimi çekmemişken tuttum spor sayfasını okumaya başladım. Sayfada aşağıda görülen fotoğraf vardı ve beni çok etkilemişti.

Benim sevgilim neden bu tür sporlara ilgi duymuyor, neden ünlü bir sporcu olup madalyalar almıyor diye düşünmeye başladım. Düşündükçe sevgilimden soğudum. Onun beyhude bir hayat yaşadığı hissine kapıldım. Babacığım dedim kendi kendime ben bu kızın nesini seveyim de onunla bir ömür geçireyim. Onunla yaşamak için gece gündüz çalışmak mı? Peki o ne yapmış, bir spor dalında uzmanlaşıp müsabakalara mı katılmış, bir madalya mı almış. Elinde cep telefonu arkadaşlarına, bana mesaj yazmaktan başka ne yapmış allah aşkına dedim. Gazeteyi koltuğumun altına alıp ilişkim hakkında düşündüklerimi babama anlatmak için evin yolunu tuttum.

Yeni sözcük: imza

zlug5je8smrfs8mb3z3bjpnsdt48bj31.jpg

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

elif cinar dedi ki:
Hiç aklımda yokken ve de gazetelerin spor sayfaları yaşamım boyunca hiç mi hiç ilgimi çekmemişken tuttum spor sayfasını okumaya başladım.
Evet, öykünün kişisini bilemiyorum, ama yazarının gazetelerin spor safyalarıyla yaşamı boyunca hiç mi hiç ilgilenmediği belli oluyor. Zira, gazetelerin spor sayfaları okunmaz. Spor sayfalarına bakılır. Çünkü okunacak bir şey yoktur. İlla "okuyacağım" diye tutturanın da bir koca gazete sayfasını okuyup bitirmesi aşağı yukarı 15 saniye alır. Çünkü, dedim ya, okunacak şey yoktur Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Eve döndüğümde benim için bırakılmış bir zarf tutuşturdu elime annem ve bu zarfı, sen çıktıktan sonra karayağız bir delikanlı getirdi,dedi. Gelen delikanlının, bunu oğluna ver okusun, ayağını denk alsın, dediğini de eklemeyi unutmadı. Zarfı açıp içinden çıkan notu hızlı hızlı okumaya başladım. Şöyle yazıyordu notta:
" Sen kimi kandırdığını sanıyorsun numaracı! Gazetelerin spor sayfaları okunur mu da banka yayılmış gazete okuyom ayaklarına yatıyon. Okunmaz, n'apılır, spor sayfalarına bakılır. hadi okunur diyelim, okuyup bitirmek on beş saniye alır. Bak bi daha öyle gazete okuyomuş gibi parka gelip yalandan artizlik yaparsan ağzını burnunu kırarım." Şaşkına dönmüştüm. Yazılanları okuyup bitirdikten sonra bir isim, bir imza aradım. Sadece, "gazeteyi adam gibi okutma ve yaşatma derneği üyesi" yazıyordu. Sevgilim hakkında aldığım kararı, babamı, babamın zehir zemberek sözlerini, iş ilânlarını her şeyi her şeyi unuttum. Elime aldığım bir gazetenin spor sayfasını açıp saat tuttum ve sayfadaki yazıları okumaya başladım. Ne acele ediyordum, ne de ağırdan alıyordum. Tamı tamına otuz üç saniye sürmüştü okumam.

Yeni sözcük: tığ


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

sanırım forumda en çok sevdiğim bölümler arasında bu başlık geliyor. Allahım öylesine keyifle okuyorum ki hepinizin yüreğine ve zekanıza sağlık Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

aynı zamanda en aktif başlık da bu heralde Thumb Up


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Otuz üç saniyeden sonra biraz daha düşündüm, aklımdan silinenler yavaş yavaş aklıma geldi. Şimdi ne yapmalıydım? İş aramaya devam mı etmeli, kız arkadaşımın üzerine mi gitmeli, yoksa babama bir kaç gün surat asıp her şeyin eski haline dönmesini mi beklemeliydim? Yarı uzanır vaziyette kanapedeydim. Annem bu arada bir kaç kez girip çıktı, bir sancısı var belli, ama söyleyemiyor bir türlü. Sırf konuşsun diye:
Anne ne girip çıkıyorsun, bir şey mi arıyorsun? Hemen atladı, lafımın üstüne:
Yok, bir şey aramıyorum da... Birazdan baban gelir... Öyle uzanmışsın ya... Huzursuzluk çıkmasın gene. Yoksa gelen iş tekifi mi de keyfini çıkarıyorsun?
Yok be anne ya, ben kim, iş teklifi kim!
Öyle deme tığ gibi oğlansın, bilgin, becerin de cabası, seni beğenmeyip de kimi beğenecekler.

Kelime:savsaklamak


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten, ayakkabılara ne oldu?