UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Sözcük"ten "Öykü"ye...

06 Ağu 2008
Barış Acar

Doğaçlamaya ve rastlantının zoruna hep inanmışımdır. Hiç, biçim, sıra, izan gözetmeden hemen ekliyorum; ilk atölye ödevimiz:

""
narincir yazdı:
bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

Dileyen önden buyursun. Hoşgeldin Ramazan!

Kategori:

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Evet öyle. Ben bu atasözünü bir öyküde ya da yazıda okumuştum ve talihsiz hep peşinden talihsizliği mi çağırır diye düşünmüştüm kara kara.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Kavuna Gel!
Gel abla, al abla, gel abla , al, abla! Kavooouuuunnnn! Kavuna gaeeeel! Bal bunlar, bal,bal bal! Alma bal, kavun al! Ekmeği bandır bandır ye! Bal bunlar ,bal,baal,baaaal!
Alma, armut, elma! Kavun al! Erik alma, incir alma! Kavoouuuuun! Sabah ye, akşam ye,öğle ye! Gel yende,al yenge,gel yenge,al yenge, kavuna geeeel! Alma, alma, alma! Alma ayva, nar! Kavun var kavun var! Kavuuun!
Kavouuuuuuuuuuuuunn! Sarımsak alma,soğan alma,! Kavuuunnnn! Kabak alma,karpuz alma,kavun aaal! Bal,bal, baaal!kavuuun! Fındık ,fıstık alma, kavuuun!.. Biber, fasulye alma! Kavun aal! Görümce alma börülce kavun aal! Düğünde ye, bayramda ye Kavun al!kavun,kavun,kavuuunn! Alma, şeftali, zerdali, kavuuunn!
Dere,tere,nane, kereviz,ceviz, semiz. Kavuuuunnnn! Patates, domates, patlıcan,havlıcan. Kavuuunnn! Gel abla, gel yenge, gel abi,gel amca, gel dayı,gel teyse, gel anne kavoooooouuuuuunnnn! Kıvırcık,dere,tere,nane! Al bi ‘tane, al bi’tane, kavaooouuuuuuuuuuuuuuuunn!...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurtenöztürk 'ün kavuuuooouuunu bal gibi olmuş. Yukarıda ki sözcüklerden herhangi biri için öykü yazılabilir, ancak son kelimenin düşkün olduğunu hatırlatalım. Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Gittim gitmesine de ninemin yanına, lokma almadım kestiği kavundan. Gözüm kavun mu görür benim. Bütün köyün diline düşmüşümdür şimdiden. Daha büyük bir olay olana değin anlatır anlatır gülüşürler çeşme başında. O sümsük Halil'in boş boğaz ablası da çoktan iki kere turlamıştır bütün köyü. Turan'ın da canı sıkkındır şimdi. Gitsem varsam yanına daha beter sarpa saracak işler. Dedemgil dövdürür bile bulsalar Turan'ı. Ninem'de konuşur durur boş boş. Yuvamın dirliği düzenliğiymiş. O Halil'de o densiz abla olduğu müddet Halil'in yuvası sakince kalır mı dimedim ben de gayrı. Kavuşturdum ellerimi göğsümde, çevirdim başımı cevizden yana. Bakmadan suratına. Turan hiç değilse güçlü. Anasına ezdirmez beni. Şehre göçecem diyor. Halil'de nerde o göt. Ninem de daha o TRT1'den kalma aşk masallarını sayıklıyor. Halil'e verirlerse beni dar ederim köyü Halil'e de. Allahın alığı. Ne cesaret gelmişler istemeye beni. Turan'ın gönlü benden kayar mı şimdi acaba? Götürem seni dese çoktan kaçardım onla bilmez mi? Ben yemiyorum ziyan olmasın bari diye çağrıdı çocukları kavuna ninem,tepsiyi devirmesin üstümüze dellenip diyor İbraim. Şimdiden düştüm dillerine. Ama fitil fitil getiricem bunu Halil'in burnundan. Sünepe. Bi aynaya bak da öyle çık karşıma, densiz. Bir traktör aldım diye adam mı oldun. Hey allahım. Çocuklar "Huysuz Gelin" diye isim takmışlar şimdiden bana. Gitsem varsam Turan'ın yanına tez zamanda kaçsak şehre. Ya istemezse beni? Allahım sen benim aklımı koru, iyice düşkün gibi. İnat Suna değil mi benim adım. İsteyecek hele bi caysın. Onu da vururum, Halil'i de.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yeni sözcüüüük : kurdeşen


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Başlardaki birkaç öykü dışında kısacık kısacık yazmış herkes. Öyle olması mı tercih edilirdi bilmem ki? Elimin ayarı da kaçıverdi. :roll:

""
Demek elinden gelmezdi böyle işler! Kızın, bakacağı varsa da bakmaz; varacağı varsa da varmazdı öyle mi? Ne sanıyordu bunlar kendini canım? Ne yani, alt tarafı birkaç güzel söz söyleyip şöyle etkileyici tarafından bir bakış gönderip hanidir pır pır eden kalbinin içindekileri döküvermek değil miydi yapacağı? Bunları düşüne düşüne yürüyordu.

Aynı sokakta oturuyorlardı yıllardır. Odasının durağı gören penceresinin kenarına oturur, saatlerce beklerdi onu bazen. Sigara üstüne sigara yakardı. Şu üniversite dedikleri ne tuhaf okuldu. Ne gittikleri saat belliydi ne geldikleri. Kendi, lise birinci sınıftan okulu bıraktığı yıllarda, bu kadar uzun süre oturmak zorunda kalmazdı pencere önlerinde. O zaman saatler belliydi. Sabah altı buçuk otobüsünün arkasından bakar, içinden el sallardı. Öğlen bir buçuk otobüsü, aldığı yere bırakırdı onu. Otobüsün şoförü de hep aynı kişi olmazdı. Değişirdi çoğunluk; ama hepsinin güven veren, babacan yüzleri vardı bu şoförlerin. Şimdilerde onlar da değişmişti. Artık aynı güven duygusunu vermiyorlardı. Zaten hangi otobüsle geleceği de belli olmuyordu. Hava karardıktan sonra indiği otobüslerin şoförleri hoşuna gitmezdi pek. Tekin olmayan bir şeyler vardı onlarda. Yüzleri de tanıdık değil miydi ne?

Birden durdu. Eli montunun cebine gitti. Telaşla karıştırdı. Sonra aynı telaşla diğer cebini karıştırdı. Aradığını bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla hafif bir soluk aldı. Ter boşandı bir anda sırtından. İkiye katladığı kağıdı çıkarıp baktı. Gülümsedi.

Fakat aşk'olsundu şu Selçuk'a. Hiçkimse ciddiye almamıştı onu. Selçuk'sa arkadaşlığını göstermiş, "üniversiteli oldum ben" deyip sırt çevirmemişti ona. "Şöyle, kendine çok güvendiğini belli eden, aynı zamanda sana güvenilmesini de sağlayacak bir şeyler söyle kendinle ilgili" demişti. İyiydi verdiği akıl. Ama ne diyecekti? "Lafı fazla uzatma" diye de tembihlemişti. Hem lafı uzatmayacak hem de çok şey söylecek. İşi hemen bağlayacak.

Aslında üniversiteye gitmemiş, hatta liseyi bırakmış da olsa genel kültürüne güveniyordu. Evet kitap okumakla başı hoş değildi pek. Ama bilgisayar oyunlarında üstüne yoktu. Gazetelerin spor sayfalarına da arada bakıyordu. Daha ne! Ama Selçuk yine yetişmişti. Onun sayesinde bir defada "zekiyim, espriliyim bir o kadar da duyguluyum" diyebilecekti. Sonra da ekleyecekti: "Yarın akşam sinemaya gidelim diyorum". Ama "Sinemaya gitmek ister misin? Götüreyim mi seni? Yani sen de uygunsan?" falan demeyecekti kesinlikle. Hayır! Bu resmen sümsüklük olurdu canım!

Elini yeniden cebine attı. Kağıdı çıkarıp baktı. Yalnız biraz söylemesi zor muydu ne? Buluşma yerine gidene kadar içinden tekrar ederek kafasındakileri toplamaya karar verdi.

-Bak Gülşen...

Olmadı.

- Gülşenciğim, liseden sonra seninle pek ilişkimiz olmadı. Benimle ilgili pek bir şey hatırlamıyorsundur. Ama, bilmem aklında kaldı mı, lise yıllarında ne kadar kurdeşensem, şimdi de öyleyim...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Fıstıkçı şahap'ın yazdığı "kurdeşen" üzerine birkaç soru;

Bu genç aşık delikanlı, Selçuk'un kendisine verdiği akılla 'sinemaya gidelim diyorum' repliğini söylemek için bu kadar kıvrandığı için

""
Buluşma yerine gidene kadar içinden tekrar ederek kafasındakileri toplamaya karar verdi.

cümlesini yadırgadım. Aklıma ister istemez bu buluşmayı nasıl ayarladı sorusu takıldı. Acaba, orada kızın habersizce önüne çıkacağını mı kastediyor?. Yani buluşma yeri değil de karşılaşma ihtimalinin olduğu yer mi gitmekte olduğu yer?

Sevgili aşığımız cümlesini toparlayabilecek mi? Randevuyu kapabilecek mi? Ya da bir tokatla sarsılacak mı?Merak etmedim değil bu aşkın sonunu. Tabii ben kurdeşen aşığın sonu iyi olsun isterim.

son soru; yeni sözcük nedir sevgili fıstıkçı şahap?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sevgili Nurten Aksakal,

Aslında Selçuk'un öncelikli olarak tembihlediği, aşığımızın, sevdiği kıza, kendinden kısaca söz etmesi. Bunun için kısa ve öz açıklamalarda bulunmasını öneriyor: "kurdeşenim" demesini söylüyor örneğin. Yadırgadığın alıntıladığın cümlenin tamamı mı; yoksa yalnızca buluşacak olmaları mı çelişkili geldi sana? Anlayamadım. Pencere önlerinde saksı gibi bekleyen bir adamın, birine randevu vermesi biraz zor gibi. Haklı olabilirsin; ama buna ilişkin mutlaka bir ipucu taşımalı mı sence öykü? Bir şekilde olmuş olabilir bu. Ne dersin?

Yeni sözcük: "Kaşmir"


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yadırgadığım randevulaşabilmeleri değil. Bu kadar tedirgin olan ve ne söyleyeceğini bir başkasının ezberlettiği bu gencin öyküde gitmekte olduğu buluşmayı nasıl ayarlanmış olabileceği.

""
Haklı olabilirsin; ama buna ilişkin mutlaka bir ipucu taşımalı mı sence öykü? Bir şekilde olmuş olabilir bu. Ne dersin?

Elbette olmuş olabilir canım, neler olmuyor bu hayatta o da olmuş olabilir.
hadi bakalım şu kaşmir nasıl bir şey miş yazsınlar okuyalım bakalım. Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

tıkanmısız
Kaşmir nedir?
hindistan ve pakistan arasındaki sorunlu bölge ..
bazı kaynaklarda dünyadaki cennet olarak geçer , gerçekten de çok güzeldir.. * *
hindistan'a ait olan kısmı jemmu kasmir , pakistan'a ait olan kısmı azad kasmir olarak geçer..hatta * çin'e ait aksai chin isimli bir kısmı bile vardır .. bu kısım aslında pakistan'a ait olmasına rağmen ,pakistan çinle müttefik olabilmek için burayı 1963'te çin'e hediye etmiştir ama verdikleriyle kalmışlardır .. çin öyle mal mal izler savaşı ..
birde silk and cashmere kelimesinde geçen ve değişik açılımlar yaratan kaşmir yünü var genelde bu anlamda kullanılır ingilizce de
1. cashmere
2. 1. (someone) who has (a certain kind of) eyebrows, -browed. 2. bushy-browed. 3. colleted. -- gözlü 1. (someone) who has nice eyes and eyebrows. 2. (someone) who has an attractive face
3. kashmiri
4. kashmir
5. kerseymere
6. n. cashmere, kerseymere

Burdan yola cıkarak por çöz etkisi bakalım tıkanıklık açılcak mı?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

egemen kaşmirin de porçözü sen ol hadi bekliyoruz güzel bir öykücük =)))


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Sevgili Fıstıkçı Şahap,
" Aradığını bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla hafif bir soluk aldı. " yerine ben rahatlayıp derin bir soluk aldı" derdim. aradığını bulduğunu cebinden kapıt çıkardığında anlardık. düşündüm hafif soluk bulamadım, bana rutin aldığımız hafif soluk, ondan farklı olan da derin solukmuş gibi geldi.. neyse çok da önemli değil elbette...
bir de buluşma yeri meselesi bana da garip geldi. durağa gelmesi bekleniyor anlaşılan, neden "durağa" demiyorsun doğrudan?

bir de Selçuk beyimize yardım ettiğine göre, neden "aşk olsundu" Selçuk'a???


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Uzandı dizime gözlerini yumdu bir eliyle de göğsümü mıncıklıyor. Eşek kadar oldu hala aynı çocukça tavırlar. Kızamıyorum yine de, hele öksüz bir oğlan çocuğu olduğunu hatırlayınca Oidupus kompleksine bağlıyorum bu mıncırmalarını, yalamalarını, emmelerini. Annesiyle aşkını tamamlayamamış bir oğlan çocuğu o hala, ve beni birazda annesinin yerine koyuyor. Uzun uzun yüzüme bakıyor, bir şey demek ister gibi ağzını açıp sonra hüzünle gölgelenmiş gözlerini yere indirip susuyor. Arkamdan pencereden baktığını biliyorum ama dönüp bakmaya içim elvermiyor. Yoksa geri dönüp sarılasım,sıkı sıkı göğsüme bastırıp öpesim gelecek biliyorum. Ama birimizin evin geçimini sağlaması gerek, yoksa iki tembel açlıktan ölürüz. Leşimizi bulurlar tozlu kitapların ve gazete tomarlarının arasında.Bir şey dese kavga edebilsek daha kolay olacak bu sabah ayrılmaları. Akşama kadar aklımda o. Ben mi onu yoksa o mu beni sahiplendi bilmiyorum. Gitgide birbirimize benzedik sanırım, o uyurken sayıklamaya başladı ben süt içerken ağzımı şapırdatmaya. Dışarıya çıkmaz oldum, akşamları sırf onunla bir tabak peynirli makarnayı paylaşmak ve birlikte kitap okumak arzusu ağır bastığından. Koskoca bir kışı soba üstünde demlenen ıhlamur kokuları, karşılıklı esnemeler, ortalıkta dolanan yumaklar, başlanıp sıkılınmış yarım örgüler, daktilo tıkırtıları, mırıldanmalar, eski şarkılarda dalıp gidivermelerle birlikte geçirdik. Aramızdakileri hiç konuşmadık , bazen birbirimize sahip çıkmanın ötesinde bir şey değil gibi geliyor yaşadığımız.O zaman ona sessizce sarılıp gözyaşlarımla yüzünü ıslatıyorum, beni sevsin istiyorum benim onu sevdiğim kadar.Biliyorum bahar gelecek ve Kaşmir yine bir sokak sürtüğünün peşinde uzun zaman ortalardan kaybolacak. Sonra kulakları yırtılmış ağzı burnu yara içinde gelecek geri. Aman gelsin de….

sözcük: Süt


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

biliyorum ben mi onu sahiplendim yoksa o mu beni sahiplendi olmalı ki anlatım bozukluğu olmasın ama o zaman sahiplendim fazla geliyor batıyor nedense..
bu tür durumlarda yazar ne ka özgür??
RTFM değil di mi? Düşünceli


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Egemen dedi ki:
biliyorum ben mi onu sahiplendim yoksa o mu beni sahiplendi olmalı ki anlatım bozukluğu olmasın ama o zaman sahiplendim fazla geliyor batıyor nedense..
bu tür durumlarda yazar ne ka özgür??
RTFM değil di mi? Düşünceli

Şiir yazmıyorsa hiç özgür değil, şiir yazıyorsa çok nadir durumlarda hoş görülebilir.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Kaşmir'den müthiş hikâye çıkarmışsın Egemennon, ellerine sağlık. Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Bu öyküye şapka çıkarıyorum.... Flowers Nedense, bu satırları da burnumu çeke çeke yazıyorum. Crying


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

tembel değilim ama sözcükten öyküye sanırım kısa kısaya taktığım için bana daha yakın geliyor... övgüler için teşekkürler... Eren the diyalog writer bu ka sert olmasana ve de gerçekçi


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurtencim Kaşmirin gidecek olması mı dokundu Huh!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

size harika bir arkadaşımı tanıştıracağım kendisi benim gibi engelli ama harika yazıları olan bir çocuk 10 yaşında bu öyküyü gönderdim ona ve yazma antremanı yapmayı önerdim cevaben yazdığını buraya koymak istedim affınıza sığınarak kendisinin bilgisayarı kullanırken çok zahmet çektiğini de belirtmem gerek ama harika şeyler yazıyor öylesine umut dolu sevgi dolu ki yazdıkları ... aramızda olması beni çok mutlu edecek...
öyküyü gönderdikten sonra hocam tarafından erotik çağrışımlı olduğu ve anlaşılmayacağı konusunda sıkı bir eleştiri de yedim ki haklı ben bu kısmını düşünmemiştim ama gelen cevapla içim rahatladı ve çok mutlu oldum ...

Sevgili Egemen Abla,
Cevabımı geciktirdiğim için çok özür dilerim.Bu aralar ödevlerim çok fazla olduğu için hiçbir işime yetişemiyorum.Bu akşam da annemin işleri vardı ama daha fazla geciktirmek istedim.Umarım bana kızmamaışsındır.Bana ödev olarak süt kelimesini verdiğini söylemiştin.Ben senin Kaşmir adlı öykünü çok beğendim ve onu devam ettirmek istedim.Bu oyununuzun kuralına aykırı mı bilmiyorum.Eğer kabul edrseniz oyuna bu kuralı da ekleriz.Ben de bu oyuna katılmakla kalmaz sizin grubunuza da katılmış olurum.
Şimdi "Süt"adlı öykümü yazıyorum
"Benim adım Kaşmir.Ben yıllar önce annem tarafından sokağa bırakılmış bir sokak kedisiyim.Bana bunların hepsini söyleyen kimdi biliyormusunuz?Ben bir sokak kedisiydim.Hiç kimsem yoktu.Beni sahiplenen,bana annelik yapan ve benim de kendisini annem yerine koyduğum bir ablam var.Onun adı Egemen.Bir gün sokakta gezinirken kulübe gibi bir yer görmüştüm.Hava çok soğuktu.O zamanlar yerde yatıyordum.Üzerimdeki örtü ise kardı.Çok üşüyordum.Üstelik karnım da açtı.Ben hiç düşünmeden bu kulübeye girdim.Dışı kulube gibi olmasına rağmen içi çok güzeldi,sıcacıktı.İçeriyi ısıtan aletin ne olduğunu düşünürken gözüme küçücük bir kanepe çarptı.Bunun üzerine ısıtan aleti falan unutuverdim.Hemen kanepeye sıçradım.Kanepenin minderini patilerimle kaldırdığımda altından bir sürü yün yumağı çıktı.Kırmızı,sarı,mavi,yeşil...Görebildiğiniz her tür renkten yumaklar vardı.Ben renkleri pek ayırmam.O yüzden herhangi bir yumağı çekip ağzıma aldım.Minderi yerine koydum patimle..Sonra koltuğa sırtüstü yatıp yumağı havada patilerimle döndürmeye başladım.Bunu yaparken sevinçten miyav miyav diye sesler çıkarıyordum. Tam o sırada içeriden bir abla geldi.İlk önce beni görünce korktu.Sonra benim iyi bir kedi olduğumu anlayınca bana yaklaştı.Aç olduğumu gözlerimden anlamıştı.O zaman onun,benden önce de birçok hayvan beslemiş olduğunu anladım.Hayvanların dilinden çok iyi anlıyordu.Elinde bir tabak sütle yanıma geldi.Tabak da tam kedilerin içebileceği gibiydi.Koltukta sütü içemeyeceğimi düşünüp yere atladım.O sırada beni eline aldı.Elleri sıcacıktı.Annemin elleri gibiydi.Annemi hiç tanımamıştım ama anne duygusunu hissetmiltim.Bunu o sağladı.Tabağı eline doğru çekti ve beni yere bıraktı.Ben sütü içerken o da şöyle fısıldadı"Artık senin adın Kaşmir olsun küçük kedicik.Yünü çok sevdiğine göre kaşmir adını da seversin.Kaşmir çok yumuşak bir yündür.Senin de tüylerin kaşmir kadar yumuşak.Sen benim küçük kaşmirimsin."Bu kelimeden sonra sütümü bırakıp ona atılmak istedim.Süt kokan dilimle onun elini,yüzünü yalamaya başladım.Aslinda süt de bırakılacak bir süt değildi hani. "

Sevgilerimle Egemen Abla.Alara...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
nurtencim Kaşmirin gidecek olması mı dokundu

Sadece kaşmir'in gid3ecek olması değil bunun böylece kabullenilivermesi galiba


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

"Süt" öyküsünü severek okudum. Yazarının ellerine sağlık. Başka bir gözden dünyaya bakmak sanatın asıl işi, bu işi gözüpek bir biçimde üstlenmiş ve güzel de sonuçlar elde etmiş. Tebrikler. Alkış

Bu arada, Egemen abla'dan daha mı özenli bir Türkçe kullanmış ne! Islık


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Barışım kesinlikle =)))
nurtenim kedi besleyen herkes bunu doğal olarak kabullenmek zorunda kalır. onlar bizi sahiplenir aslında ve de ne zaman sevilmek isterse o zaman sevebilirsin ne zaman çekip gidesi gelirse gider gelesi gelirse de gelir bunu defalarca yaşaya yaşaya öğrendim sanırsam Crying


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

demek ki kedi severliğin bir yanı hep hüzün öyle mi? Smile


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

kedi sahibi olmak hem cok eglenceli hem cok neşeli hemde hüzünlüdür neden dersen asla sahip olamazsın sadece sahiplenilirsin ama o da sadık bir sahip olmaması göz önüne alınarak yine de onlarda bizim gibi o kadar farklı karakterlerdeler ki Kedi PAFF adlı kitabı öneririm kesinlikle incecik ama acaip bir metindir insan sevgi sahiplenme kedi ilişkiler üstüne bence başyapıtlardandır....
sahi Alaranın kelime vermesi gerektiğini bilmediğinden dolayı bu seferlik ben veriyorum
Zeytuni....=))


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

sabah kahvaltıda acılı zeytuni yedim.

yeni sözcük: kabak


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Kahvaltı da acılı zeytuni mi yedin, hay Allah iyiliğni versin, neden yanına kabaktan bir aculi mücver yapmadın?
Yeni sözcük: zeytuni


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Birisi bizimle dalga geçiyor, Salim, dedim, kapı zilinin hemen altına iliştirdiğimiz notun altına iliştirilen bir başka notu görünce. Göbeğini kaşıya kaşıya esneyerek yanıma gelirken, n’oldu sabah sabah dedi, Salim. Onun sinirimi zıplatan bu uyuşuk halini görmeye dayanamadığımı düşünürken ben, Salim, kapı tokmağına asılı ekmekle sütü içeriye aldı. İkimiz de başımızı uzatıp zilin altına bantla yapıştırdığımız “Bebek var!” yazısının altına iliştirilmiş öteki nota baktık: “Üzgünüm! Yapabileceğim bir şey yok!” yazıyordu. Ne demek bu Salim, ne demek… diye sordum. Bir zamanlar delisi olduğum zeytuni gözlerindeki çapağı temizlerken o, “Dangalağın biri şaka yapmış aklı sıra,” dedi. Kapıyı kapatırken tepkimi anlamsız bulduğunu göstermek için beni bomboş gözlerle süzüp banyoya geçti.

Yeni sözcük: üçgen


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

"Senin için pek çok şey yapmak istedim, ama sen bunu istemedin." yazılıydı önce notta. Sonra yırtıp attım, üzgünümle başlayan bulduğun notu koydum oraya. Seni, beni, bir de dünyayı kapsayacak sevgimiz demiştim. Oysa senin aradığın başka üçgenlerin kuşattığı evrenlermiş. Gözlerimin mavisine vurulduğunu söylerdin hep. Yalanmıydı?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Yeni sözcük: kabak tatlısı