Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Aslında konunun başlığı içeriğin ne olduğuna ilişkin yalın bir girizgâh oluşturmuş. Ben yine de niyetime dair kısa bir açıklamada bulunayım.
Bu başlık altında şu sıralar izlediğimiz, okuduğumuz eserler üzerine -listeye dinlediğimizi de katabiliriz- kısa, aydınlatıcı birkaç kelam etsek hem haberdar ol(a)madığımız yapıtlardan mahrum kalmamış oluruz hem de birbirimize yeni fikirler verebiliriz diye düşünüyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bu başlığın ilk iletisine de Tahsin Yücel'in "Gökdelen" adlı romanını konu etmek uygun düştü.
Romanın ana mevzusu, 2073 yılında şu anki iç karartıcı görüntümüzün iyiden iyiye koyulaştığı İstanbul'da geçmektedir. Romanın dayandığı iki nokta ise "Özelleştirme ve İstanbul'un maruz kaldığı mimarî kirlenme."
Yazar, bu iki konuyu çok ciddi savlar ileri sürmeden bir öngörü üzerinden anlatıyor.
Kitap, her ne kadar bilim-kurgu romanı adıyla anılsa da bana daha çok bilim tarafını boş verip kurgu tarafıyla ilgilenen yazarın gelecekten umudunu yitirişinin öyküsü niteliğinde. Özellikle Oğuz Atay'ı anıştıran mizahî dili ve bakış açısı, anlatımının ana öğesini oluşturuyor.
Okumayanlara öneririm.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Gokdelen'le ilgili daha once yazmis oldugum bir notu Tahsin Yucel - Gokdelen basligina aktardim. Belki konusmak isteyen baska arkadaslar olursa oradan devam edebiliriz diye dusundum. Bu ara izleyip dinlediklerimi ise aksam siralayayim istedim.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Tabi, seni uyarmayı unuttum Abdullah. Eren tam bir Yücel fanatiğidir, ona göre!
Tahsin Yucel - Gokdelen
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Gecen birkac hafta bol bol film izledim. Gecen hafta izledigim filmler sunlar (evet, psikopata baglamis durumdayim ):
Fargo (1996)
Intolerable Cruelty (2003) (Turkiye'de hangi isimle gosterildigini bilmiyorum.)
Je pense à vous (2006) (Turkiye'de hangi isimle gosterildigini bilmiyorum, Ingilizce'de Made in Paris olarak biliniyor.)
Journal d'un curé de campagne (1951) (Bir Kasaba Rahibinin Gunlugu)
Komm, süsser Tod (2000) (Gel Tatli Olum)
The Ladykillers (2004) (Turkiye'de de Ladykillers adiyla gosterildi sanirim.)
No Country for Old Men (2007) (Yaslilara Yer Yok)
Tian bian yi duo yun (2005) (Serseri Bulut)
Uc tane Coen Kardesler filmi izleyince, bu filmlerle benzer bir izlegi paylasan Blood Simple ve Orada Olmayan Adam'i (The Man Who Was't There) da izleyip Coenler uzerine bir seyler yazmayi dusunmustum, ama tatil geldi. Sonra artik. Izlemeyen arkadaslara Fargo'yu ve Yaslilara Yer Yok'u oneririm. Curuyen "Amerikan Ruyasi"ni Coenler'in esprili uslubuyla izlemek buyuk keyif. Bunun disinda, gectigimiz haftalarda Dardenne Kardesler'in filmleriyle tanistim. Ozellikle Rosetta ve Le Fils'in en begendigim filmler arasinda ust siralarda kendilerine yer edinebildiklerini soylemeliyim. Bulabilecek olanlara bu iki filmi de oneririm.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Eren'e paralel olarak Coenlerin dünyasına adım atmak isteyenlere özellikle ilk filmleri olan "Blood Simple" filmini salık veririm. Bu film ile bir nevi dertlerini ilk hamlelerinde ortaya koymuşlar diyebilirim. Ki son filmleri de bu filmin duraklarına uğraya uğraya ilerlemektedir.
Barış, ben de Yücel'in dünyasına girmeye başlamıştım. Bu bilgiden sonra Eren'e rahat vermem artık. :twisted:
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
İzleyemediklerim; ben, Babel'i, 1900'ü, Redacted'i izleyeceğim vcd'im bi izin verse. Bilgisayarda izlemeyi sevmiyorum. aletlerden anlamıyorum. Vcd nin verdiği yanıtı anlamıyorum. İşaret parmağımla alnımda düz bir çizgi çizip "şurda ne yazıyorsa o" diyorum.
Geçenlerle bir tanıdığım Erendiz Atasü'nün Lanetliler'ini verdi bana, bir iki sayfa okudum sıkıldım. Oruç Aruoba'nın Yürüme'sine bakıyorum arada bir. Daha önce okuduğum bi kitabı, Yabancı'yı okudum. Zeki Demirkubuz'un Yabancı'dan esinlendiğini(esinlenmek sözü yanlış oldu. Olduğu gibi almış filmine.) kitabı yeniden okuyunca fark ettim. Unutmuşum.
Bariş vermişti cd sini, İranlı müzisyeni(Fariad ?...) dinliyorum. Ağlatıyor(beni). Başka... bi de Bursa Kumaş Pazarı'ndan kumaş aldım. Etek dikiyorum kendime.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Anayurt Oteli'ni ve Gündüz Vassaf'ın "Cehenneme Övgü Gündelik Hayatta Totalitarizm" kitaplarını okudum.
Anayurt Oteli, Atılgan'ın yazarlığının özgün yanlarını görmek için önemli ipuçları taşıyor. Oğuz Atay'ın muştulayıcısı olan kitap, kayıp bireyi nefis betimlemelerle anlatıyor. Ki bu tasvirleri yazar mekândan ziyade hareketleri, ruh hallerini belirginleştirmek için yapıyor. Atılgan'ın bu tasvirleri sinema diline yakın bir anlatım tutturmasını sağlıyor.
Vassaf'ın kitabını geç de olsa okuyabildim. Kapitalist sistemle nasıl kuşatıldığımızı, birilerini eleştirirken nasıl da kendimizi taşladığımızı fark etmediğimizi yalın, hoş bir anlatımla dile getirmiş. "Cennetin Dibi Modern Zamanlarda Eğlencelik Hayat" kitabı da sanırım bu kitabın tamamlayıcısı niteliğinde.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
fizik öğretmeni olduğumu duyanların bana sormalarından bıktığım şu kuatum teorisi nedir? sorusunu artık kendime de sormaya başladığım için bir dizi temel ve kavramsal kitalar aldım. önce "atom altı parçacıklar" adlı steven weinberg in bir kitabını okuyorum. bunun dışında cesare pavese nin yıllar önce okuduğum "tepedeki ev" kitabını yeniden okuyorum. Pavese en sevdiğim yazarlardan bir çünkü pavese okumak sanki biriyle sohbet eder gibi daha doğrusu bir yabancının size içini dökmesini sessizce dinler gibi....
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Son günlerde birkaç İran filmi izledim. Beğendiklerim arasında en öne çıkan, Hana Makhmalbaf'ın "Utanç" ı. Ve Majid Majidi'nin "Cennetin Çocukları".
En son,Yücel'in Mektuplar adlı öyküsünü okudum. Tekrar okuyacağım.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Gündüz Vassaf'ın "Cennetin Dibi" kitabını nihayet geçen hafta bitirdim. "Cehenneme Övgü" kitabı kadar doyurucu olmasa da kapitalist toplumdaki eğlence halinin gelecekte nasıl evrileceğini, kişilerin doyumsuzluğunun neleri oluşturabileceğini öngören bir kitap.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bugün Guguk Kuşu ile Coen Kardeşlerin, "No Country for Old Men" filmlerini seyrettim.
Coenleri tanıyanlar bilir, birçok filmde adamların asıl derdi "Amerikan rüyası" denen umudun boşunalığı, aldatıcılığıdır. Bu filmde de bu mesleleyi "kirli para, kirli ilişkiler" ağı içerisinde çok incelikle bir biçimde işlemişler.
Guguk Kuşu için söylenecek, yazılacak çok şey var. Umarım müsait bir dönemde bu film üzerine bir şeyler karalarız.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Ben de, efendime söyleyeyim, henüz okumadımsa da, Tıkanma'yı aldım. Dövüş Kulubü filminin bir romandan uyarlandığını da bu kitabı alınca öğrendim. Nasıl okunuyor bilmiyorum biri bana okutabilirse sevinirim. Yazarın adı: Chuck Palahnıuk. Ferit Edgü'nün İlk Öyküler(Kaçkınlar, Bozgun, Devam) kitabını aldım. Sevgi Soysal'ı aldım okumaya Soysal'dan başladım. Zehir gibiyim mütemadiyen okuyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Vallahi, Eren ne hoş okuduklarından hep bir şeyler anlatıyor bize. Okuyamasak da okumuş kadar oluyoruz biz de. Keşke diper arkadaşlar da sadece kendi gözlerine okumasalar...
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Michael Guillen nin"dünyayı değiştiren beş denklem" adlı kitabını okudum.(tübitak yayınları) okuma programında bir boşluk yaratabileceklere tavsiye ederim keyifli bir kitap. hayatımızı şekillendiren buluşları ve bilim adamlarını anlatıyor ve anlattığı kavramı kurduğu hikayeyle destekliyor. ben bişey anlamam demeyin birşeyleri anlamlandırmak için iyi bir başlangıç olabilir
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Italo Calvino ile ilgili notlarimi baska bir basliga tasidim. Buradan da bu linke tiklayarak ulasilabiliyor. Bundan sonra baska yazarlarla ya da kitaplarla ilgili de benzer bir uygulama yaparsak belirli bir kisi ya da yapitla ilgili yapilan degerlendirmelerin uzun bir listenin icinde kaybolmasini engellemis oluruz, diye dusunuyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Yine içimden geçenleri okumuşsun.
Teşekkür ediyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
En son F.Edgü'nün "O/Hakkari'de Bir Mevsim" romanını okudum. Üniversitenin 2. yılında okumuştum. Kenarda köşede kalmış taraflarını, 3 yıldır Polatlı ve Adıyaman'ın köyünde çalışan bir öğretmen olarak tekrar gördüm.Romana daha da yakından bakabilmek, yaşanmışlıkları kıyaslayabilmek keyif verdi...
Kalpazanlar
Bugün “Kalpazanlar” adında bir film izledim ve çok beğendim. Film 2. Dünya savaşı sırasında Nazi Almanyası’ nda geçiyor. İngiltere ve Amerika’nın ekonomisine zarar vermek isteyen S.S’ler ; yetenekli, yaratıcı bir grup Yahudi’yi sahte para basmaları için farklı bir birliğe topluyor. Yaşama şartlarının biraz daha “iyileştiği!” bu ortamda sahte para basabilme ve insanca yaşayabilme çabaları, dayanışmaları beni etkiledi. Baş karakter Sorowitsch’in sterlinin taklidini bulduğundaki sevinci (Türk keteni kullanıldığını keşfetmesiyle), karısını toplama kampında bırakan Burger’in grupla olan ilişkileri görmeye değer… Ayrıntıları filmi izleyenlerle paylaşmak isterim…
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Filmi ben de izlemiş ve beğenmiştim. Özellikle atmosfer çok gerçekçi ve canlı aktarılmış. Zaten film bu sene en iyi yabancı film oscarını aldı.
İlgilenenler için bkz.: Beyazperde
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Son olarak Ranajit Guha'nın Metis yayınları arasından yayımlanan "Dünya-Tarihinin Sınırlarında Tarih" kitabıyla uğraşıyorum. Notları büyük olasılıkla Tarihyazımı diye bir başlık açıp oraya aktaracağım.
Daha çok Hegel'in "Dünya-Tarihi" kavramıyla hesaplaşıyor Hintli araştırmacı. Derdi de, Hegel'den Collingwood'a uzanan ve Batı geleneğinin tüm dünyayı kendi penceresinden görme/ yorumlama eğilimine karşı eleştirel bir düşünüş gerçekleştirmek...
Karanlıktaki Gözler
7 Eylül akşamı NTV'de "Karanlıktaki Gözler" adında bir belgesel yayınlandı. Türkiye'de yaşayan Afrikalı mültecileri, onların yaşamlarını anlatıyordu. Afrikalıların gözünden görünen Türkiye son derece kötüydü... Polislerin muameleleri, insanların onları çalıştırıp paralarını vermemeleri, kötü yaşam koşulları, uğradıkları saldırılar, ırkçılıklar, kadınların Taksim'de yürürken hep duydukları "kaç para?" sözleri, tacizler, çalışma izni olmadıkları için kimseyi şikayet edememeleri, daha neler neler... Bir Afrikalı haykırıyordu : "Biz uyuşturucu satmıyoruz, sadece ülkemizdeki savaştan kaçtık. Ülkenizde insanca yaşayıp, çalışmak istiyoruz, polislerden dayak yemekten bıktık. Başka çaremiz olsa biz de istemeyiz burada olmayı.." Kanım çekilerek izledim...
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
En son bölük gazinosunda bulabildiğim Puşkin'in "Erzurum Yolculuğu", Çehov'un "Kaştanka" adlı öykü kitaplarıyla; Jules Verne'in " 80 Günde Devrialem" kitaplarını okuma fırsatım oldu.
Her bir kitabı hevesle okudum; ancak Puşkin'in eseri beni diğerlerine nazaran daha çok içine çekti. Söz konusu coğrafyada bulunmamın ve Puşkin'in nefis gözlemleriyle kitabın çekiciliği katbekat arttı.
Bunların dışında Adam Öykü'nün eski sayılarından birini okudum. Dergide birçok güzel öykünün yanında "Ryunosuke Akutagawa" adlı Japon öykü yazarının "Bir Korulukta" isimli öyküsü nefisti. Öykü, bir cinayet olayını dört kişinin farklı değerlendirişi temelinden yola çıkarak "doğru, değer, ahlak, öznellik-nesnellik" gibi kavramların sorgulanmasını sağlıyor.
En kısa zamanda - yaklaşık dört ay sonra - öyküyü foruma ekleyeceğim.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bu arada usta yönetmen Akira Kurosava'nın "Roshomon" adlı filmi, Ryunosuke Akutagawa'nın malum öyküsünden uyarlanmış.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Merak ettim araştırdım:
Ayrıca şu sitelere de bakılmasında fayda var:
Rashōmon And 17 Other Stories (Ryūnosuke Akutagawa)
Rashomon
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
forumda artık bazı başlıklarla ılgılenılmıyor mu?okuduklarımız,ızledıklerımız,dınledıklerımız başlıgında en son hazıran sonlarında ıletıler yazılmış.daha sonra hıcbır sey yazılmamış.yoksa ben mı goremıyorum
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Başlığa girilen mesajların tarihleri hemen mesaj başlığının altında yazar. Mesela sizin bu başlığa yazdığınız son mesajın başlığının altında şunlar yazıyor:
gönderen tülay filtekin tarih 09 Eki 2008, 00:27
Sizin gördüğünüz haziran sonuna denk gelen tarih, mesajı yazan kullanıcının adının altında yazan tarih. O tarih kullanıcının foruma ne zaman kaydolduğunu gösteriyor.
Buna göre sorunuzun yanıtı: bu başlığa sizin mesajınızdan önce en son yazılan mesaj 05 Eki 2008, 17:19 tarihini taşıyor. En son ben izlediğim bir belgeselden söz etmiştim, onunla ilgili olarak Nurten'le kısaca yazışmıştık.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bir başka iletimde değindiğim gibi boş vaktim çok olduğundan bol bol kitap okuyabiliyorum. Buraya geldiğimden bu yana
Jose Saramago'nun "Bütün İsimler ve İncildeki İkinci İsa", Tahsin Yücel'in "Yalan" , Necati Cumalı'nın "Zeliş", Melih Cevdet Anday'ın "İsa'nın Çilesi", Yaşar Kemal'in "Yağmurcuk Kuşu" adlı romanlarını okudum. Bir de Musa adlı iki ciltilik bir roman okudum ve tekrar popüler kaygılarla yazılan eserlerden tat alamadığımı fark ettim.
Öncelikle Tahsin Yücel'in "Yalan" romanı beni hayal kırıklığına uğrattı. Romanın adı ile içeriğinin hiç uyuşmadığını söyleyeceğim. Her ne kadar Yücel, romanında yaşantımızdaki yalanı ifşa etmeye çalıştığını söylese de bana kalırsa belirginleştirmeye çalıştığı tema "yalan" değil "yanılgı" olabilir. Yusuf Aksu'nun yaşamı boyunca peşinden koştuğu aslında koskocaman bir yanılgı. Etrafında zamanla biriken kişiler de bu yanılgının çevresinde öbekleşmişler. Bir tür Aksu'nun yanılgısını devralıyorlar. Yazarın kısırlaştığı nokta "yalan" diye peşine düştüğü kavramı çeşitlendirememesi; sürekli belli bir tezin peşinden gitmesi.
Saramago'nun "İncildeki İkinci İsa" adlı romanı yukarıda sıraladığım kitaplar içinde en çok etkilendiğim yapıttır diyebilirim. Yazar, romanında ilahî olanla, insanî olanı mükemmel bir biçimde birleştirmiş. Romanda tüm masumluğuyla bir insanın peygamberlik görevine seçilirken ne tür sıkıntılar yaşadığını, sizi İsa ile özdeşleştirerek anlatıyor. Bir taraftan Meryem'i Yusuf'tan hamile bırakırken, diğer taraftan Tanrı'yı şöyle konuşturur: " O benim de çocuğum, benim isteğim üzerine dünyaya geldi." Romanda yazar İsa'yı her haliyle göstererek, okuruna şunu sorar: "Hangi isa'ya inanıyorsun? Peygamber İsa'ya mı yoksa insan İsa'ya mı?"
Yaşar Kemal'in "Yağmurcuk Kuşu" romanı "Kimsecik" üçlemesinin ilk basamağı. Şu an ikinci kitap olan "Kale Kapısı"nı okuyorum. Üçlemeyi bitirdiğimde yorumlarımı buraya eklerim.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Siz Yaşar Kemal'den haberlere devam ederken ben "dinlediklerim"le araya reklam alayım o zaman.
Dün akşam Alman ve Türk konservatuvar öğrencileirnin oluşturduğu Jungenç'in konserine gittim. Ferit Alnar'dan "Prelude"ü ve Cihat Aşkın'la beraber bir Mozart keman konçertosu çaldılar (Re Majör No. 4). Ancak asıl bomba Schubert'in Bitmemiş Senfoni olarak anılan 8. Senfoni'siydi.
Daha önce Academy of St. Martin-in-the-fields'den Neville Marriner yönetimindeki kayıtları dinlemiştim. Bende bu etkiyi yaratmamıştı. Ama gençlerin yaptığı bu canlı yorum o kadar etkileyiciydi ki bunu nasıl anlatabileceğimi çok kestiremiyorum doğrusu. (Bir de tabii Emre'nin kardeşi Ezgi Tandoğan'ın müthiş fagot soloları inanılmaz etkileyiciydi benim için.)
İrkin Aktüze senfoniye ilişkin notları aktarırken şöyle söylüyor:
NOT: Yukarıda verdiğim "8. Senfoni" linkiyle hiç değilse bir iki bölümünü quicktimeplayer kaydıyla dinleyebilirsiniz.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Yasar Kemal'in "Kimsecik" uclemesiyle ilgili mesajlar kendilerine ait bir baslik acilarak oraya tasinmistir: Yaşar Kemal - "Kimsecik".