UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

10 Tem 2008
abdullah şahin

Aslında konunun başlığı içeriğin ne olduğuna ilişkin yalın bir girizgâh oluşturmuş. Ben yine de niyetime dair kısa bir açıklamada bulunayım.

Bu başlık altında şu sıralar izlediğimiz, okuduğumuz eserler üzerine -listeye dinlediğimizi de katabiliriz- kısa, aydınlatıcı birkaç kelam etsek hem haberdar ol(a)madığımız yapıtlardan mahrum kalmamış oluruz hem de birbirimize yeni fikirler verebiliriz diye düşünüyorum.

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Bu arada, her yerde övülen "Dexter" adlı diziyi izlemeye başladım. Diziyi daha önce izlemiş olanların yorumlarını merak ediyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Dexter'ın başrol oyuncusu Michael C. Hall'ü daha önce Six Feet Under dizisinden hatırlayanlar oyuncuya karşı ciddi bir hayranlık duymuş olmalılar diye düşünüyorum. Keza birbirinden inanılmaz farklı bu iki karakteri de (kriminal incelemede görevli bir seri katil ile cenaze levazımatçısı bir eşçinsel) başarıyla canlandıran bir oyuncu Hall. Bu yüzden ben dizinin ilk sezonunu bu hayranlıkla izledim durdum. Gerilimi de hayli düzgündü filmin. Ama ikinci sezonundan itibaren neler oldu en ufak bir fikrim yok.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Evet, "Six Feet Under" dizisinde gayet başarılıydı.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Michael C. Hall bence inanılmaz bir adam.
Six Feet Under dizisinde canlandırdığı zaman zaman sünepe zaman zaman mazlum bir eşcinsel adamdan Dexter dizisinin kendinden emin bir o kadar da çekici katiline dönüşmesi şaşırtıcıydı.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Bu arada, her yerde övülen "Dexter" adlı diziyi izlemeye başladım. Diziyi daha önce izlemiş olanların yorumlarını merak ediyorum.

Heryerde övülme sebeplerini bilmiyorum, ama ben bu dizinin ilk sezonunu neden beğenerek izlediğimi bir önceki mesajımda ele verdim sanırım.
Elbette dizinin iyi-kötü zıtlığını bir ikileme dönüştürüken bildik yöntemlerin dışına çıkabilmiş olması da benim için bir başarıydı.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Az önce The Boy İn The Striped Pyjaması izledim. Film henüz vizyona girmediği için çeviri ismini bilmiyorum ama divx halinde "Çizgili Pijamalı Çocuk" olarak çevirmişler. Bakalım vizyondaki çevirisi ne olacak? Film Nazi Almanyasında bir toplama kampı ve oranın askeri birimindeki iki çocuğun (biri Alman diğeri Yahudi) gözünden döneme bakıyor. Onların arkadaşlığını anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı filmi sevenlere tavsiye edilir. Duygusal bir film ama yer yer klişelere de düşmüş. En iyi kararı izledikten sonra vereceksiniz...
Filmin girişinden:

""
Çocukluk, mantığın karanlık saati gelmeden önce sesler, kokular ve görüntülerle ölçülür. John BETJEMAN


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Az önce The Boy İn The Striped Pyjaması izledim.

Filmi birkaç yerde görmüştüm; ancak listeme almamıştım. Tavsiyenle filmi izleme programıma dahil edeyim.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"Cassandra Dreams", Woody Allen'ın "suç, kader, aile, kapitalizm, gençlik" gibi birçok kavramla altyapısını zenginleştirdiği, izlenmesi gereken bir film. Filmin en çok sevdiğim biçimsel yönü, olaylara müdahele edemeyen karakterlere benzer biçimde izleyici de filmin sürükleyiciliğinin etkisiyle olayları elinin altından kayıyormuşçasına izliyor.

Ayrıca Collin Farrel'ın oyunculuğunun da göz doldurduğunu belirtmek gerekir.

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Abdullah'ın hızına yetişilmiyor, ne güzel... Ben de dün "Hayvan Çiftliği"ni izledim. C.Orwell'ın meşhur romanının film uyarlaması... Romanı üniversitedeyken okumuştum ve sahne sahne aklımda kalmış; hiç unutmamışım. Filmi izlerken fark ettim. Filme gelince; çoğunda olduğu gibi kitabı aratıyor. Kitaptan:

""
"Bütün hayvanlar eşittir, bazıları daha eşittir."


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

:ugeek: Efenim,
Malûmunuz, tam havaya girmeye başladım derken bir anda forumun kapısını bile tıklatmaz oldum.
Adımı değiştirmek istemediğim için kimi arkadaşların haklı eleştirilerinden kaçma yolu olarak top sakal bırakıp gözlük kullanmayı seçtim. Bir parça olsun gizlenmemi sağlar diye umuyorum.

Tüm bu risklere rağmen iki ayda bir çıkan "Eleştirel Pedagoji" dergisini, özellikle meslektaşlarımla, paylaşmadan geçmeyeyim dedim. :ugeek:


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Katılıyorum, iki filmin karşılaştırılması güzel sonuçlar doğurabilir. Belki sinema dergilerinde böyle bir yazı yayımlanmış da olabilir. Bir kontrol etmek lazım.

Altyazı dergisinin aralık sayısında böyle bir yazı var.

""
:ugeek: Efenim,
Malûmunuz, tam havaya girmeye başladım derken bir anda forumun kapısını bile tıklatmaz oldum.
Adımı değiştirmek istemediğim için kimi arkadaşların haklı eleştirilerinden kaçma yolu olarak top sakal bırakıp gözlük kullanmayı seçtim. Bir parça olsun gizlenmemi sağlar diye umuyorum

Bu arada Fıstıkçı Şahap'a hoş geldin diyelim.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Adam öykü dergisinin Eylül-Ekim 1997 kısa kısa öykü özel sayısını okudum. Sanırım Barış'ın öykü kuramı başlığına yüklediği yazılar bu sayıdan. Yakında kısa kısa öykü üzerine ilgili başlıkta düşündüklerimi ve düşünemediklerimi yazmaya başlarım.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"Afro Samurai" beş bölümden oluşan bir manga. Japon anime kültürü ile Amerikan popüler kültürünün karışımı olan ilginç bir seri. Filmde bu karışım öncelikle başkahramanın zenci bir samuray olmasıyla belirginleşiyor. Bunun dışında rap dinleyen Budist rahipler gibi birçok ilginçlik barındırmakta film. Çizimleri, müzikleri ve mekân tasarımı konusunda izlenebilir; ancak bunların dışında filmden çok da bir şey beklememek gerekir.

images2.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"Zahrada" Slovak yönetmen Martin Sulik'in izlediğim ilk filmi. Film, günümüzün "Amelie" havasındaki filmlerinin 1995 yılında çekilmiş bir tür habercisi niteliğinde. Özünde babasıyla tartışan Yakup'un dedisinin eski evine zorunlu gidişini ve burada yaşadıklarını anlatıyor. Filmde Yakup'un eve gidişinden sonra onu "Jean-Jacques Rousseau, Wittgenstein" adlı karakterler ziyaret etmeye başlar ve film felsefe ile olan bağlarını böylece belirginleştirir.

Mesafeli mizah anlayışıyla insan-doğa ilişkisini anlatan izlenesi bir film.

http://www.sinema.com/film/6028/bahce

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Mesafeli mizah anlayışıyla insan-doğa ilişkisini anlatan izlenesi bir film.
Bu izlenesi filmi biz de izleyelim o zaman. Smile


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Server Tanilli'den "Nasıl Bir Demokrasi Bekliyoruz"u okuyorum bugünlerde, aynı zamanda da forum için öykü taramaya devam ediyorum antolojilerden. Tanilli'nin en iyi kitabı değilse de okunması gereken bir kitap...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Bugün eşimle birlikte "Ataol Behramoğlu ve Büyükada" adlı belgeseli izledik. Behramoğlu'nun adadaki yaşamı, adadaki izlenimleri ile ilgili bir belgeseldi. Troçki'nin bir zamanlar adada sürgünde yaşadığı evin bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttuğunu gördük. Ayrıca Melih Cevdet Anday'ın eşinin, tüm kitaplarının telif gelirlerini adanın güzelleşmesi ve gelişmesine harcadığını öğrendik. Adanın muhteşemliği de cabası...İz Tv ve belgesellerini ilgiyle izliyoruz...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

İsveç yapımı "Let The Right One In" filminin birkaç haftadır çeşitli yerlerde methini duyuyor; filmi izlemek için sabırsızlanıyordum. Nihayet bu akşam filmi izleme fırsatı buldum. Beklememe fazlasıyla değdi diyorum. İlkin filmin vampir filmi olması, bende tipiklik olabileceği endişesi uyandırdı; fakat yönetmen bu tuzaklardan harika bir şekilde sıyrılmayı bilmiş. Vampir gibi şiddete rahatça sırtını dayayıp filminin temposunu oluşturabileceği bir konuda bunları belli bir ölçüde kullanmayı bilmesini tebrik etmek gerekir. Hiçbir abartıya, gereksiz korku öğesine, piyasada izlediğiniz korku filmlerinin dayandığı dinamiklere yer vermeden; iki saat boyunca sizi koltuğa bağlayıp içten içe gerebiliyor. Ve de diğer yandan bir aşkı anlatmanın da altından kalkabiliyor. Son yıllarda izlediğim ve iyi ki izlemişim dediğim ender filmlerden biri.

En iyisi sizler de - özellikle Barış- izleyin de bol bol filmden konuşalım.

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Bugün birkaç yorumun üzerine izlediğim "Ive Loved You So Long" filmi "Sonbahar, Hunger" filmlerinden sonra izlediğim, hapishane konulu üçüncü film. Ve diğer iki film kadar başarılı. Geçen yıl kimi Avrupa festivallerinden ödülle dönmüş, geçen yılın en iyi filmlerinden biri sayılıyor. Film, hapisahane sürecine dair hiçbir söz almazken, yıllar boyunca tutsak yaşamanın bireyin ilişkilerindeki, sonraki yaşamındaki etkisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu arada başrol oyuncusunun performansı harikaydı.

Mutlaka izleyin derim.

http://www.sinemalar.com/film/22574/Ive-Loved-You-So-Long/

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Filmde gördüğümüz, Emile Friant'ın "Acı" adlı tablosu filmle ilgili çok şey anlatıyor.

normal_Doleur.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Mutlaka izleyin derim.

Sevgili Abdullah senin de dediğin gibi "listeye eklendi". Daha doğrusunu söylemek gerekirse Barış'a bu filmin bizde bulunup bulunmadığı sorulacak ve varsa izlenmeye çalışılacak.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Sevgili Abdullah senin de dediğin gibi "listeye eklendi".

Nurten, sana da şöyle eli yüzü düzgün, kendi hâlinde bir e-mule ayarlayalım. Çok memnun kalırsın, benden söylemesi.

""
Daha doğrusunu söylemek gerekirse Barış'a bu filmin bizde bulunup bulunmadığı sorulacak ve varsa izlenmeye çalışılacak.

Barış filmi bulamazsa ben seve seve gönderirim.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Pazartesi akşamı Elif, Barış ve ben Wim Wenders'in "Amerikalı Arkadaşım" filmini izledik. Patricia Highsmith'in Ripley'nin Oyunu isimli romanından uyarlama olan film oldukça eğlenci bir film. En azından ben izlerken çok eğlendi. Film için sürükleyeci gerilim ifadesi kullanılmış. Ancak dediğim gibi ben filmi izlerken çok eğlendim. Wenders'in beni zaman zaman rahatsız eden bir mizah anlayışı vardır. Bu mizah anlayışı "Amerikalı Arkadaşım" filminde farklı bir tat bıraktı bende.
Dennis Hopper'ın oyunculuğu da film kadar güzeldi.(Belki de filmleri güzel yapan en önemli şey oyuncuların performanslarıdır)


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Nurten dedi ki:
Pazartesi akşamı Elif, Barış ve ben Wim Wenders'in "Amerikalı Arkadaşım" filmini izledik. Patricia Highsmith'in Ripley'nin Oyunu isimli romanından uyarlama olan film oldukça eğlenci bir film. En azından ben izlerken çok eğlendi. Film için sürükleyeci gerilim ifadesi kullanılmış. Ancak dediğim gibi ben filmi izlerken çok eğlendim. Wenders'in beni zaman zaman rahatsız eden bir mizah anlayışı vardır. Bu mizah anlayışı "Amerikalı Arkadaşım" filminde farklı bir tat bıraktı bende.
Dennis Hopper'ın oyunculuğu da film kadar güzeldi.(Belki de filmleri güzel yapan en önemli şey oyuncuların performanslarıdır)

Ben bile sevdim filmi. Hem de Wenders olmasına rağmen. :roll:


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Şu sıralar yukarıda ufak bir afişi olan "Death Note" adlı, Japon anime serisini izliyorum. Anime üst seviyede bir tempoya ve güzel bir kurguya sahip. Birçok hayran kitlesine sahip animeyi, bir anime serisi izleyeyim düşüncesinde olanlara öneririm.

Bu arada animenin tanıtımı için şu siteye bakılabilir: http://deathnote.anime.web.tr/

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Uzun zamandır anime izlememiştim Abdullah, "Death Note" ile ilgili verdiğin linklere baktım iştahım kabardı. Smile


Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Uzun zamandır anime izlememiştim Abdullah, "Death Note" ile ilgili verdiğin linklere baktım iştahım kabardı. Smile

Barış; gayet güzel tasarlanmış, alt metinleri zengin bir anime . Birkaç anime sitesinde ve planetta yılın animesi ödülünü kazandığını da ekleyeyim.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"Synecdoche, New York" filmi bu sene İstanbul Film Festivali'nin kapsamında olan filmlerden biri. Filmi benim için çekici kılan ilk unsur, başrolünde "Capote" filminden beri daha bir ilgiyle takip ettiğim "Philip Seymour Hoffman"ın oynuyor oluşuydu. Bu filmde de rolünün hakkını vererek güzel bir performans ortaya koymuş. Film, sabah sabah dünyaya dair bir anlamsızlık fikri hissettirecek kadar kasvetli ve bir o kadar da karışık bir konuya sahip. Zaman arasındaki hızlı geçişler, karakterlerin ruh hâllerindeki ani değişimler, olaylardaki sıçramalar filmi zor bir hâle sokuyor. Zaman ve emek isteyen filmlerden hoşlananlara öneririm.

http://2009.ifistanbul.com/filmler/synecdoche-new-york.aspx

imagesç.jpg