UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

14 Oca 2010
Barış Acar

Eren'in Kemal Bilbaşar öyküsüne nazire denemesi aklıma yeni bir atölye çalışması fikri getirdi. Belki bizde yarım kalmış kimi öykü girizgâhları başka bir yazar tarafından yazılmayı bekliyordur.

Bir iki cümlelik de olsa başlanmış, yarım bırakılmış ya da tamamlanmayı bekleyen öykü parçalarını buraya not alırsak, kimbilir, faydası dokunabilir.

Kategori:

Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Madem öyle atölyeye girizgâh da benden olsun. Bugün not alınmış bir öykü giriş cümlesi:

""
Kimsenin bakmadığı duvar saati tıklarını nasıl içine kapıyorsa, abanoz ağacından yapılma tespihin taneleri de birbiri üzerine devrildikçe öyle ses çıkarıyordu.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Bir öykü mü ya da henüz yazılmaya karar verilmiş bir öykünün girişi mi olduğuna çok karar veremediğim bir başka örnek:

""
MİNİK DALGA

Minik dalga denizin içinde yitip gitmeden hemen önce şöyle düşündü: "Ne güzel, hayat!" Bir an görünüp kaybolan dalgaya bakıp iç geçirdi simit peşinde süzülen martı.

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Barış Acar dedi ki:
Bir öykü mü ya da henüz yazılmaya karar verilmiş bir öykünün girişi mi olduğuna çok karar veremediğim bir başka örnek:

""
Minik dalga denizin içinde yitip gitmeden hemen önce şöyle düşündü: "Ne güzel, hayat!" Bir an görünüp kaybolan dalgaya bakıp iç geçirdi simit peşinde süzülen martı.

Ben herhangi bir açıklama olmaksızın bu satırları okusaydım okuduğum şeyin kısa bir öykü olduğunu düşünürdüm.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Sanırım burayı bir tek ben kullanacağım; âlâ, korsan öykü için iyi mekân. Laughing out loud

""
TANIDIK

Her sabah, yorgun görünüyorsun bugün; ders aralarında, temposuz gördüm seni; sınav okurken, amma uyuşuksun; kahve içerken, höpürdeterek içme şunu; pencereden dışarı dalmışken, Karadeniz'de gemilerin mi battı; makale okurken, aralarda bozuk tesisat gibi "ııı"lama; yemek yaparken, ne kadar da mutlusun; yürürken, ayaklarını sürüme; araba kullanırken, vites atınca devir düşürüyorsun; sevişirken, hırlama... Durum saptaması yapmaya bayılan bir tanıdığım vardı.

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
ÇİMENLİK

Taze bir bahar sabahı geniş çimenlikte güneşe doğru yürüyorum.

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Bir girizgah mı yoksa kıpkısa bir öykü daha mı bilemiyorum. Ancak iştah açıcı olduğu kesin bu satırların.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
İKİLİ MANİKFESTO

“Durulanmalıyız” dedi kadın, olanca bilmişliğiyle. Tanıdık yenilgilere bulanmış sesiyle karşılık verdi genç adam: Nasıl?


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
TEKEL

Sanki hiç gün yüzü görmemiş gibi karanlık gecenin bulutları, üstünden yağmur damlaları süzülen Muş çadırını gözlüyor. Sokağa yalımlar saçan isli teneke kutuların üstünde demlenmiş bir bardak çay uzatıyor içeriden biri. İçemem diyorum, hele biraz üşüyeyim.

Ocak 2010
Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""

Gülüyor çayı uzatan. Hiç ısrar etmiyor, avucunun içindeki kesme şekeri ağzına atıp çaydan bir yudum alıyor. Cep telefonu çalıyor. Çayı, hemen önümüzde duran ters çevrilmiş sebeze-meyve kasasının üstüne koymak için kesme şeker dolu plastik bardakla birkaç sigara paketini elinin tersiyle biraz öteye itiyor. Konuşurken yanımdan uzaklaşıyor. Bögün tam kırk dokuz gün oldu, kendileri bilir, diyor nar gibi kızarmış tenekenin önünde oturan saçları yağlı bir çadır sakini. Tenekenin etrafına dizilmiş plastik taburelerden birini işaret edip oturaydın, ayakta kaldın, diyor. Yok, diyorum, üşümedim daha.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
Nedir dertleri kıyılarla, bu yorulmaz dalgaların? Nedendir, aradaki bu eksilmez hınç, bu bitimsiz inatlaşma? Her çarpışta bu heybetli yükseliş, bu bembeyaz öfke kuşanışları!


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Barış Acar dedi ki:
Bir öykü mü ya da henüz yazılmaya karar verilmiş bir öykünün girişi mi olduğuna çok karar veremediğim bir başka örnek:

""
MİNİK DALGA

Minik dalga denizin içinde yitip gitmeden hemen önce şöyle düşündü: "Ne güzel, hayat!" Bir an görünüp kaybolan dalgaya bakıp iç geçirdi simit peşinde süzülen martı.

Barış Acar

Bence bu tastamam, güpgüzel bir öykü! Alkış


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
CÜMLE

Bir cümlenin sokağına girdim ki...

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
Hiçbirini göremeyeceğimi kesinlikle biliyorum. Ama her birinin bir eşya ardında gizli olduğu duygusundan kurtulamıyorum. Duyabileceğim bir sese sahip olmasalar da bir şimşek çakması süratinde çınlamalarıyla, varlıklarını, şüphe içindeki benliğime ısrarlı bir tehditle ihtar ediyorlar.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
Öykü Okuyan Köpek

Öykü okumayı öğrettiğim bir köpeğim var. Cin çarpmış gibi bakmayın öyle; öykü okumamı sevdirdiğim bir köpek aslında. Kitabı kucağıma alıp pencerenin yanındaki kanepeye kurulduğumda, öyle bir atlayışı var ve öyle dikkatle izliyor ki çevirdiğim sayfaları; böyle diyorum ben. Öykü okumayı seven köpeğim, her öykünün sonunda başını pencereden yana çevirip uzakta beklediği biri varmış gibi ışıksız gökyüzüne bakıyor. Ben onun aydınlık gözlerine bakıyorum; o kapkara göğe bakıyor. Geceleri, ben uyurken, gizli gizli aya karşı uluyup gözyaşı döktüğünden şüpheleniyorum.

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
..... uzakta beklediği biri varmış gibi ışıksız gökyüzüne bakıyor. Ben onun aydınlık gözlerine bakıyorum;

Öykü okunmasını seven bir köpek ve bu sevgiye daha büyük bir sevgiyle sarılan bir adam. Sanırım oldukça yalnız bir adam. Nedense bu ironik öykü oldukça hüzünlü geldi bana. Hüzün hissi 'ay', 'gözyaşı' ve 'uluma' kelimelerinin aynı cümle içinde kullanılmasında da kaynaklanıyor olabilir.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Uzun zaman önce başlamıştım. Okuduğum romanlardan çok etkilendiğim dönemlerdi sanırım. Devamını yazar mıyım bilmem. Umarım yazarım.

""
Topuklarıma ısıtılmış çivi sokulduğunda, ağzımda yuvarladığım şeylerin dilimin parçaları olduğunu fark ettim. Ağzımdan sızan kanlar lacivert gömleğimi mora boyamıştı. Bu cehennemden kurtulsam bile bir daha “r” ve “t” harflerini düzgün söyleyemeyeceğimi düşündüm.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

bülend dedi ki:
Uzun zaman önce başlamıştım. Okuduğum romanlardan çok etkilendiğim dönemlerdi sanırım. Devamını yazar mıyım bilmem. Umarım yazarım.
""
Topuklarıma ısıtılmış çivi sokulduğunda, ağzımda yuvarladığım şeylerin dilimin parçaları olduğunu fark ettim. Ağzımdan sızan kanlar lacivert gömleğimi mora boyamıştı. Bu cehennemden kurtulsam bile bir daha “r” ve “t” harflerini düzgün söyleyemeyeceğimi düşündüm.

Girizgâh için teşekkürler.

Bu tür öykülerde/ anlatılarda benim en çok düşündüğüm şey şu oluyor: Sinema alanında bu türün öyle örnekleri verildi ki, artık onları taklit etmeyen yeni bir şey yapmak olası mı? Sadece Testere, Hostel vb. son dönem örnekleri değil, İtalyan İstismar Sineması gibi örnekleri de göz önünde bulundurarak söylüyorum bunu. Öyle kaçık ve uç noktada örnekler var ki... Epeyce zor geliyor bana bu alanda "yeni"yi bulmak. Yalnızca, belki, Edgar Allan Poe geleneğini yeniden gözden geçirip işin psikolojik boyutları takip edilerek böyle bir girişim anlamlı olabilir gibi geliyor bana.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
YOLDA

Yolda giderken, belirli bir yolda değil, öylesine bir yolda, adamın birine çarptım. Daha önce başka adamın birine çarpmış biriydi bu. Özür dilerim, dedim. Dileme, dedi. Arkasını dönüp giderken daha önce çarptığı adamdan özür dilemem gerektiğini söyledi.

Hak verdim.

Barış Acar


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Üç ayrı öykü için üç ayrı başlangıç yazmıştım evveli:

""
“Böyle bir fahişeyi evime nasıl getirebildin?” diye bağırdı babam. Bunu bir soru olarak algılayıp cevap verebilmeyi ne çok isterdim. Fakat babam bir cevap için değil cevabın neden olacağı sorunların hesabını sormak için bağırıyordu. Annem öldükten sonra bütün kadınlar “fahişe” olmuştu babamın gözünde. Annemi çok seviyordu ve onun ölümü babamı çok değiştirdi.

""
Yaşamın verdiği ağırlık beni ezemez. Ben yüzümdeki çizgilerin beni bağlayamayacağını bildiğim kadar, ruhumun; ergenlik çağına yeni girmiş, dünyanın dönüşüne aldırmayan, çevresindeki olayların kendisi için oluverdiğini düşünen asi bir gencin ruhuyla eşdeğer oluğunu da biliyorum.
Benim tiyatromda henüz gençlik perdesi kapanmadı: Hala şarkılara eşlik edip sevincimden ağlayabiliyorum.
El yazım bir sismograf kâğıdındaki çizgiler gibi olsa da duygularım ölü bir adamın bakışları kadar dik ve düzgün.

""

Önümde sıkı sıkıya bağlı bir şekilde yatıyordu. Parmaklarını kesişimi görmesi için, başının etrafına yerleştirdiğim camdan bir bölmenin üstüne koymuştum ellerini. Beraberliğimiz süresince bana yaşattığı her acıyı şimdi parmaklarıyla sayıyordum. Onu bağlamadan önce içirdiğim karışım bütün çığlıklarını boğazında tutuyordu. Benim acılarımı içimde tuttuğum gibi.
Neyse ki işim bitmişti. Az sonra saçlarını kazımaya başladım. Geriye çıplak güzel bir baş bırakarak yere yığılan saçlar, bana bir şeyi hatırlatmıştı: Nöroloji mastırı yaparken tanışmıştım onunla; saçları hala o zamanki gibiydi.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""

Baba

Pencereden dışarıyı gözleyen bir kadın vardı. Birinin gelmesi bekliyordu sanki. Ama beklediğinin gelmiyeceğini biliyor gibi gözlüyor. Sanırım ağlıyor, oradan anladım. Ama sessiz ağlamaya çalışıyor. Ellerini ağzına siper de ediyor galiba. Sanırım arkasındaki çocuk ağladığını anlamasın istiyor. Arkasındaki kanapede oturan çocuk... Televizyon izliyor. İzlemek istemiyor aslında ama izliyor yine de. Annesi ağlarken onun da ağlaması lazım gelir, biliyor. Önceden ağlardı. Alıştı galiba artık ağlamıyor. Televizyondaki adam komik bir şey söylediği zaman çocuk da ellerini siper ediyor ağzına... gülmemek için. Annesine ayıp olur. Ağlamazsa annesine ayıp olur(Taş gibilik... duygusuzluk...). Televizyon izlerse annesine ayıp olur(Annesi ağlarken başka şeyle uğraşmacılık...). Kalkıp televizyonu kapatırsa annesine ayıp olur(Başka şeyler...). Annesi ağlarken gülerse annesine ayıp olur(Dalga geçer gibilik...). Kalkıp odasına giderse yine ayıp olur(Yalnız bırakmalık....).

Geçen gün dayısıyla karısı gelmişlerdi, ozaman dayısı anlattı bunları. "Gel" demişti, "erkek erkeğe konuşalım seninle." annesiyle yengesi de kadın kadına konuşuyorlardı o sıra. Annesi de yine ağlıyordu. "Annen ağlıyor" demişti dayısı(Buradan anlamıştı annesinin içeride ağladığını, televizyona dalmış, anlamamıştı daha önce.), "peki sen ne yapıyorsun? Televizyon izliyorsun. Gülüyorsun. Böyle olur mu? Olmaz. Annen ağlarken televizyon izlenmez, başka şeylerle uğraşılmaz. Ayıp olur. Hele gülme? Hiç gülünmez, ne o öyle dalga geçer gibi... Bir tek sen varsın, sen de yalnız bırakmayacaksın anneni. Ağlarken yanında olacaksın. Tamam mı?" o da "Tamam," demişti hemen. Keşke demesesiydi. Keşke aklına gelseydi de o zaman sorsaydı... Annesi, o televizyon izlerken ağlamaya başlarsa ne yapacaktı? Televizyonu kapatmak başka şeylerle uğraşmak olur muydu? Televizyonu kapatsa ayıp olur muydu? Olur!


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
Kimsenin oturamayacağı evler yapıyordu. Dokununca dağılan evler. Kül renginde, kendi de kül olan evler. Hani terastan Boğaz'a bakarsın ya; işte öyle, insana susamış evler. Alev alev evler.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Atölyedeki etkinlikleri epeydir boşvermişiz hepimiz. Fırsattan istifade öyküde geniş zaman kullanımı üzerine tuttuğum notlardan bir tane ekleyeyim:

""
Rüzgâr suyun yüzüne şöyle bir vurur. Deniz dalgalanmaksızın su bir nebze ürperir. Nursel Hanım, ileriki masada kendini kaptırmış taş oynayan kocasına göz ucuyla bakıp, “Bir gün de vaktinde bitir, kör olasıca,” diye geveler ağzında. Güneş, saat daha altı buçuk olmadan batmaya başlamıştır. Kimseler kalmamıştır sahilde. Tüm vaktini yazlığında geçiren emeklilerle, tarla tapan işlerini bırakmış, her biri dükkân sahibi köylüler bir. Bir de iskân izniyle her yerden ev almış yabancılar: İngilizler, Fransızlar. Onların da ayaktakımı işte. Yapılan bütün siteler, yeni evler, apartman bozması koca koca yapılar, hep onlar için. Nazmi Beyler’in bir bacağı kısa kızı, değnekleriyle denizin dibine kadar gelip, suya şöyle bir dokunur. Yüksek perdeden “Ayy!” der, “Çok soğuk bu su!” Nursel Hanım kafa sallar. “Eylül’ün sonu. Soğuk olacak elbet. Yazki gibi, hamam suyu kalacak hali yok ya.” Nazif Dayı, suya sırt üstü uzanmış. Arada bir ayak parmaklarını oynatmasa uyumuş mu, uyanık mı, belli değil.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
Buhran
Sokağın sonu alev alevdi; kanla nemlenmiş asfalt kokusu; konuşsana; cesetler, çıplak suratlar, ezilenler, bağıranlar; korkunç, patlak gözler; şimdi kaçmalı; kentin her tarafında ansızın başlamış bir kan sağanağı mı bu; kalabalıktan bana doğru koşup gelen adamı tuttuğum gibi ne oldu, dedim; gözbebekleri koca koca olmuş, soluk soluğa; bir an, geniş bir nefes çekti; üzerime çullanacak; ölmüş, dedi hırıltılı bir sesle; ölmüş, ölmüş; kim, dedim; kim; beni itip koşa koşa uzaklaştı; sırtımı kalabalığa verip onların kaçışına katıldım.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

"Buhran"ı okurken Camille Claudel filminden bir sahne geldi gözümün önüne. Sokakta bir adam "Hugo öldü!" diye ağlayarak koşuyordu.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

""
korsan öykü için iyi mekân.

bu niteleme hoşuma gitti. Birkaç gündür boğuştuğum bir şeyi ne yapsam diye düşünüyordum.

""
ADSIZ (Çalışmaya bir ad yakıştıramadım)

Bir gün, işte o kasabanın denize kenar mahallesindeki Ihlamur sokak, bundan böyle artık ikindileri tanımayacağını, tüm günlerdeki ikindilerle bir işi olmadığını, ikindiler yokmuş gibi davranacağını duyurdu. O günden sonra da bir günün içerisinde ikindi yokmuş gibi varlığını sürdürmeye başladı.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Bence bunu öyküler forumuna taşımalı. Keza bir girizgah ya da denemeden epey öteye taşmış kendisi. Smile


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Daha çok eksikleri var.

Şu cümleden çıkmıştı;

"Bir gün, bir sokak artık ikindiyi takmayacağını söyledi."

Sonra araları doldurdum. Fazla yığdığım, doldurduğum yerler var. Bunların ayıklanması gerek, bir de kasabayı biraz daha belirginleştirmem gerekiyor gibi.


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Nedir, ne değildir bilemedim. Bir anlık hevesin ürünü.

""
Bir dakika dursam. Biraz olsun düşünebilsem. Kimse beni görmese, işitmese. Ancak ben, tüm bunlarla kendime işkence ederken -daha doğrusu işkence edermiş gibi davranırken- herkes, gizli gizli beni izlese. Haberlere düşsem; şair ruhlu adamın vicdan muhasebeleri türü manşetler atsalar hakkımda. Beni dostlarına, ailelerine anlatsalar. Ah ulan, deseler. Bir delikanlı vardı dün, sorma. Hep birlikte üzülseler sonra hâlime. Karşıma kızlarını oğullarını geçirip beni onlara kötü bir örnek olarak gösterseler. Hadi gelin! Eşinize, dostunuza, herkese haber verin. Harika bir gösteri olacak. Yakacaksınız beni! Bir kez daha saldıracaksınız! Söz ama, söz; ben de geleceğim! Her evi, kendi ellerinizle şekil verip sonra taptığınız putlarla dolduracağım! Ben paşa olacağım, paşa!


Re: Henüz Yazılmamış Bir Öykü İçin Girizgâhlar

Güzel giriş olmuş. Devamını merak ettirdi. Smile