UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



"Sözcük"ten "Öykü"ye...

06 Ağu 2008
Barış Acar

Doğaçlamaya ve rastlantının zoruna hep inanmışımdır. Hiç, biçim, sıra, izan gözetmeden hemen ekliyorum; ilk atölye ödevimiz:

""
narincir yazdı:
bir tek sözcük üzerine yazmak. sevdiğim bir alıştırmadır benim. diyelim ilk sözcük kibrit birisi kibritten çağrışımla bir doğaçlama yapar ve sonunda yeni bir sözcük verir ödev. yazan bir sonraki sözcüğü belirleme hakkına sahip olur. her sözcük bir kere bir kişi tarafından yazılır. Ya da benzer bir şekilde bir sözcük sürekli açık kalabilir, isteyen herkes o başlığa yazabilir, gibi..

Dileyen önden buyursun. Hoşgeldin Ramazan!

Kategori:

Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Hikmet
Ne hikmetse!, diyordum ki, hik, dedim, kaldım. Anılar çıkageldi birden, “Ne hikmetse’ den çıkıverdi Hikmet ansızın. Tamamlayamadım kelimeyi, çevirdim sözü başka bir şey söyledim. Havada uçuştu kelimeler, hiçbiri yerine oturmadı,diğer konuşmalar takip etti uçuşanları,sesler sigara dumanı gibi dolandı odayı; boğucu, bulanık. Hikmet! Kelimeyi aklımdan geçirdim sadece, dilime indiremedim once. Sonra kaşınan yara gibi; hik.. hik..met, hiiikmet,hikmeeet,hiiiikmmmeeeet, dedikçe diyesim geldi. Hikmet, Hikmet!
Yol boyu tekrarladım; hikmethikmetmethikhikmethik! Tekrarladıkça anlamsızlaştı.
Eve gidince, sözlüğe baktım, hikmet’in sözlük anlamına. Sonra bendeki anlamı ne acaba, dedim kendi kendime, asıl bilmem gereken…ağzımda geveleyerek sordum: ne?. Artık rahatça Hikmet diyebiliyordum. Hikmet yazdım, sonra sadece üç nokta koyabildim önüne. Hikmet… İstedim ki üç noktayı da mümkünse arkadaşlar yazsın.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ben, adı Hikmet olan birinin öyküsünü yazmayı planlıyorum. Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Planlıyosun! E, başarılar! Thumb Up


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Hikmet Bey

2001 yılının bungun bir sabahı, eylülün ikinci Salısı, işyerine giden yokuşu tırmanırken Hikmet Bey "...ve işte bizim de ömrümüzden geçen yıllar" diye düşündü, elinin yeniyle alnına biriken boncuk boncuk ter damlalarını silip, uzun, soğuk ve bıktırıcı bir kışın gelmesi artık an meselesi dedi kendine.

Yeni sözcük, Nurten'in de iletisine atıfla: "Üç nokta"

Tek sözcük olmadı biliyorum ama Türkçeciler affımı kabul ederler inşallah.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Asıl duymak istediğim şeyi söylemiyor bir türlü. Yüklem istiyorum ben. Biraz sıkıntı, stres, diyor, susuyor. Gözlerimi gözlerine dikiyorum. Yutkunuyor. Kapı, kapı açık olunca, kapının açık olduğunu görünce, diyor, susuyor. Oturduğum yerden kalkıp yanına gitmek boğazını sıkıp o yüklemi çıkarmak istiyorum ağzından. Bakışlarıma mı yansıyor içimden geçen, bilmiyorum. Aceleyle devam ediyor.Sen, diyor, sen geçikince, seni beklemekten sıkılınca, diyor. Yüklemi silip götüren bu üç noktalar bir mermiye dönüşüyor, gelip gelip bir yerlerime saplanıyor. Kıçıma bir şey batmış gibi hızla kalkıyorum oturduğum koltuktan. Yarı yolda, olduğum yere mıhlıyor beni sesi. Avaz avaz haykırıyor: Yaptım. Çünkü yapmak istedim. Böyle olmasını istediğim için böyle yaptım.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

"üç nokta" nın işlevini öyküye ritmik olarak katabilmeni ve hatta bunu üç nokta kullanmadan yapabilmeni tebrik ederim valla. Alkış
Bu arada bu kelimeyle öykü yazan kişi olarak şimdi ki kelimeyi sen söylemelisin Elif'im.

Hadi bakalım şimdiki ödev sözcük nedir?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Nurten hatırlatmasa unutmuşum sözcüğü vermeyi. Sağ olsun Nurten.
Yeni sözcük 'dirsek'


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
BİR KOLEKTİF MONOLOG DENEMESİ:
AVLUDA ÜÇ KİŞİ

Bu öykü kısa çöpü çekmişin öyküsüdür. A.ını s.kiyim abi, bilip duruyodum böyle olacağını. İki lafından birinin başı “abi”dir. Ahhh! Ulan s.k kafa, hiç elin g.tü boklusuna kefil olunur mu lan? Kısa çöpü çekmiş, abi diye konuşur. Hadi oldun. Herifçioğlu sıçtı batırdı. Ulan, bas tokadı, çök gırtlağına, al parayı, de mi! Yok, ya.rak beyinliyiz biliyon mu abi biz. Küfrün desen, bini bir para. Parası pulu yoktur, ama bir yavuklusu olsun istenmiştir öyküde. Sen git adama, abi de, bir hata olmuş de, yaparız de, ederiz de. Nah yaparsın a. biti! Bu, adamın birine kefil mi olmuş ne! Adam parayı ödemeyip sırra kadem basınca, bizimkisi çıkmış alacaklının karşısına, öderim demiş. Gel şimdi bu kerhaneci i.nelerle aynı yere tıkıl kal. O g.tünü s.ktiğim i.nesi de dışarıda g.tünü s.ktirsin, i.ne! Bol bol Ayhan Işık izlemiştir küçüklüğünde. Bir keresinde onun bir filminde arkadan geçmiştir. Asıp kesmesi boldur. Adam beni çekti yanına. Hallederiz evvelallah abisi, dedi. Abisini s.ktiğimin i.nesi, pu.t! Bir müşkülatımız var, görürsün onu, borç morç kalmaz dedi. Gel zaman git zaman, esrar işine dolamışlar bunu. Torbacı. Yeşilçamsal nedenlerle öyküye sokulan elma yanaklı kızcağız, yoksul mahalle pencerelerden birinde ağlamaklı bırakılmıştır bir gün. Senin anlayacağın koca bir avuç ta.ağı saldı gırtlağımıza. Sıvazla babam sıvazla! Töbe töbe, ramazan ramazan. Allahını kitabını s.ktiler hayatımın. Enselenmiş sonunda. Atmışlar içeri. Ulan abi, deyiver bir, ne bok yiyecez şimdi. A.ını s.ktiğim dünyasında bir biz mi günahkarız be! Bizimki içeride asıl borçluyu görmesin mi! Öykü onun ama ceremesi de onun olsun istenmiş gibidir. Al ulan, bunu da al dedim sonunda. Verdim bıçağa. Verdim bıçağa. Hafif dolandırıcılıktan düşmüş o da, tesadüf. Bizimkinin tepesi atmış, bunu görünce. G.tünü deşip bağırsaklarını sıçtırdım i.nenin. Ulan dedim, mezarına mermerini ben dikeceğim ulan, i.nenin biri yatıyor burada diyeceğim. Öyle işte.


Barış'ın bu metnini okuyunca, "küfür" üzerine düşünme gereği hissettim. İlk olarak "küfür" ile "argo" nun ilşkisini kafamda netleştirmek için sözlüğe baktım, çok tatmin edici olmadı. Bu konuda (argo -küfür aynımıdır,değil midir değilse ne fark vardır?) tatmin edici bir açıklama gelirse birinden, memnun olurum. Bir tane sözlüğüm var.
Bir toplumu tanımak için sanırım küfür listesine de bakmak gerek. Hassasiyetlerini anlamak için. Metni baştan sona bir kaç defa okudum, maşallah argodan görünmüyor, ama meramını da iyi aanlatıyor,küfür ede ede. Öykü kişisinin,canının ne kadar yanmış olduğunu ne kadar öfkeli oolduğunu; hem kendine,hem karşıdakine ,hem hayata ve ne kadar çaresiz olduğunu, ettiği küfürlerden anlıyoruz daha çok. Ama metinde tam anlamadığım şeyler var, kim, ne dedi noktasında, daha doğrusu üçüncü kişinin monoloğunu bulmakta zorlanıyorum,.
Meğer ne çok küfür varmış!
barış'ı dil konusunda hep çok özenli bulmuşumdur. Taş işçisine benzetirim. Her taş özenle kırılır ilgili yere konulur. Adam küfrederekn bile özenli geldi bana. Küfür üzerine düşünmelerim devam edecek, yeni bir dil bulmuş gibiyim. Sağol barış.
Aslında argo üzerine küçük bir deneme yazabilir miyim diye düşündüğümden, buraya yazmayı geciktirdim. Ne mi oldu, yazamıyacağım anlaşıldı. Yazan biri olursa ne iyi olur.
Gerçi hakkını yemeyeyim -argoya o kadar mesafeliymişim ki- ilk Elif'in öykülerinde düşünmeye başlamıştım, argo üzerine. Bir kadının argoyu rahat yazması ilgimi çekmişti ve güzel gelmişti.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Taş işçisine benzetirim.
Taş işçisi değil de taş ustası desem daha iyi ifade etmiş olacaktım kendimi.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Ben, "dirsek" kelimesiyle ilgili bir öykü yazmadım, sadece içinde "dirsek" kelimesi geçen bir öykücük yazdım. Bu atölye için kabul edilebilir mi?

O an, sağında solunda o aptal kalabalık olmasa, yürüyen merdivenlerin üstünde o güruhun içinde sıkışıp kalmasa, olduğu yere kendini bırakıvermek avazı çıktığı kadar bağırmak isterdi. Hoş o beyinsiz et yığınlarıyla çevrili olmasaydı bu denli öfkelenmesine, çığırdan çıkmasına da bir sebep olmayacaktı. Canı bu kadar yanmasaydı yürüyen merdivenleri kullanmazdı elbette, üstelik böyle herşeye daha çabuk öfkelendiği günlerde işe gitmek zorunda olmasa sokağa bile çıkmazdı.
Nihayet merdivenlerin sonuna geldim derken böğründe tiksintiyle karışık bir acı duydu. Zaten herşey hiç de berbat değilmiş gibi bir de magandanın birinden dirsek yemişti.Kendisine dirsek atarak önüne geçen,insanları yara yara merdivenleri çıkan şu adamın peşinden koşup onu yakalayıp alnının çatına bir kurşun sıkmak istiyordu. Halbuki başka bir gün olsa "yazık, kimbilir neye canı sıkılmış, şu telaşanına bak, hastası mı var acaba" derdi şu şehir ayısının arkasından. Asla bir silah sahibi olmamalıyım diye geçirdi gene içinden. Bunu kimbilir kaçıncı kez söyledi o gün kendine.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

ayrı yazılması gereken "de" leri "da"ları saymazsak, bir fizikçi için bence harika olmuş! Good

Bir şeyi merak ettim. Öykü kişisinin sinirli o gün, bunu anlıyoruz. Anlatıcı da hiç sakin değil, o niye sinirli ki? Düşünceli

De haydı,
sözcük verme sırası sende.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurten aksakal dedi ki:
Ben, "dirsek" kelimesiyle ilgili bir öykü yazmadım, sadece içinde "dirsek" kelimesi geçen bir öykücük yazdım. Bu atölye için kabul edilebilir mi?

Oyku esasinda o ilke uzerine kurulu benim anladigim kadariyla. Bir oykuyu bir sozcukten gecirmek. O nedenle icinde dirsek gectigi surece sorun yok. Hatta ben isi sakaya vurup sadece "degdirsek", "sevdirsek" gibi sozcukleri kullanip hic "dirsek" demesek bile kabul edilebilecegi gorusundeyim. Ama sanirim bunu benden baska kabul eden olmaz Tongue


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Elif yazdı;
Bir şeyi merak ettim. Öykü kişisinin sinirli o gün, bunu anlıyoruz. Anlatıcı da hiç sakin değil, o niye sinirli ki? Düşünceli

Galiba asıl sinirli olan anlatıcının ta kendisi. Ama anlatıcı hep mi sinirli, yoksa o da öykü kişisinin arasıra düştüğü sinir kirizlerinden birini mi yaşıyor. Crying kimbilir?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Kendisine dirsek atarak önüne geçen,insanları yara yara merdivenleri çıkan şu adamın peşinden koşup onu yakalayıp alnının çatına bir kurşun sıkmak istiyordu.

Bence "dirsek" uygun bir şekilde yerini almış daha ne olsun. Eline sağlık Nurten.
""
Asla bir silah sahibi olmamalıyım diye geçirdi gene içinden. Bunu kimbilir kaçıncı kez söyledi o gün kendine.

Şunu anladım ki bu düşünce çok insanın aklından geçiyor. Vay halimize!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

O zaman yeni sözcüğümüz "basit" olsun mu?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Altmış altıncı kez "Ama normal bir çocuktu o neden kızdın ki" dedi. Sizin defterinizde "Hadi abicim kız zil zurna üçümüz de abanalım,değdirelim"in karşılığı normal olmaksa kabul dedim, öfkeden dilim damağım kurumuş, gözlerim kan çanağı...Altmış yedinci kez aynı cümleyi tekrar ederse boğazına atlamayı planladığım yüze bakarken dizlerimin bağının çözüldüğünü duyumsadım.
Gece, yuvarlanan bira sayıları ile doğru orantılı olarak ilerlemişti, baştan belliydi birşeyler olacağı . Yeni bir din olan eğlencenin zikr ayininde bangır bangır bir müzikle kafa sallayıp kendinden geçen müritler, gittikçe hayvani içgüdülerine boyun eğerken, zıvanadan çıktım. Zor attım kendimi Eski Beyrut'tan dışarı.Yoksa katil olayazdım.Bunu söyler söylemez kadınıma değdirmek için aynı anda hamle yapan 3 herifçioğlunun arasına dalarak beline sarılıp çektim, baktım ki kurtarmanın yolu yok. Hem alan memnun, hem satan zil zurna...
Delicesine bir yağmur İstanbul' un kokuşmuş yüzünü yıkıyordu, midem bulandı, daha yeni yakmıştım ki kusmukla birlikte ileri fırladı, su birikintisine düştü sigaram.
Ben basit bir adamım, anlamam öyle modern ilişkilerden, bir gecelik tensel paylaşımlardan,...Yanımızdaki kıza sarkıntı olacak adam anında anasından doğduğuna pişman edilir, racona ters bir defa. Geri kafalıyım abicim, abanmak, değdirmek, ellemek, götürmek bana normal gelmiyor, basit adamın anlayışı da düz olur .
Değdirsinler bakalım ben o çüklerini kesip elllerine veriyom mu vermiyom mu g..veren döllerinin...

Yeni kelime Yara


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Egemen dedi ki:
Hem alan memnun, hem satan zil zurna...

Bayıldım bu küçücük bir sözcük değişkliğinin uzun uzadıya anlatmanın yerini doldurabilen gücüne. Bu Egemen var ya bu Egemen aslında Nilüfer!


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

üstelikde ne güzel bu egemen var ya hani nilüfer olan =))
elif teyzem sana hocanın yusuf hocanın istanbuldan bir kucak dolusu selamı vardı sanırsam sanki ben öyle hatırladım =)))
sevgilerimle
bir de imlayı öğrensem.... sanırım uzun zaman yazmadığım için kısalarla nefes açıyorum henüz...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Hep sustu, hep pustu, hem de suçtu. Hep geçti, hep yavaştı, hem de zamansızdı. Hem düştü, hem kalktı, hep yaraydı.

"halı"


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

O da ne be... dedi, elimdeki sopaya gözlerini kocaman açmış bakarken.
Uyku mahmuru bön bir korku ile bulanmış yüzüyle kedi yavrusu kadar çaresiz diye düşündüm. Hınzırca gülümsedim çalar saat seni uyandıramayınca aklıma bu geldi dedim, gözümle kalınca tahta sopayı işaret edip.
O ha dedi. Kalk da yardım et o zaman. Bahar temizliği yapılacak, halıları silkeleyeceğiz,ilk sopayı sen salla bakalım. Yüzüne bir gülümseme yayıldı kendisi yerine kurban olan halıya incitmekten korkar gibi usulca basarak kalktı.

UYKU


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

nurtenin yarası hoşuma gitti Laughing out loud ... ferit edgü kısası ve oruç aruoba dengeli şiirselliği.
hep, hep .. hem de ... güzellik vermiş tekrarlarıyla...
Daha yaralı birşey beklerken naneli limonata etkisi yaptı Ağustos'ta. Utangaç Flowers


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Dirsekti, yaraydı, halıydı derken elden geçirilmeyi bekleyen epey bir külliyat birikiyor bu başlık altında.

Kedisinin adı Uyku olan bir adam tanımıştım bir zamanlar, keşke biri onun öyküsünü yazsa...


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Ağır demir kapının gıcırtısıyla uyandım, "Kim ki bu satte, gelen mi giden mi?" derken "Uykum kaçtı,Uykum kaçtı! diye çığrınan sesini duydum dedemin. Uyku, babaannemin emanetiydi. Fırladım yataktan. Sokağa, dedimin yanına koştum. Ailece mesai yapacaktık şimdi. Miskin halam bile benden önce kapının eşiğine dikilmişti. Annem bir eliyle gözlerini ovuştura ovuştura merdivenlerden iniyordu, diğer elinde bir tas süt. Babam sokağın başında, dizlerinin üstünde emekleye emekleye Uyku' ya sesleniyordu; gel pisi pisi....

"kavun" a ne dersiniz?


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yanında rakı ve peynir olursa ohhh mis derim =)))

barış külliyatı dürtüklerin sayesinde ben daha da azdıracağım sanırsam ki en kolay ya da tanıdık gelen bana bu antremanlar daha nefes açıyorum...
Friends sevcem daha öteki başlıkları daha dur Düşünceli kedisinin adı uyku olan adamı bende yazmak istiyorum bana ne bana ne... :mrgreen:
bu arada smiley denen adamcıkları kullanmayı da öğrendim ne keyif az sonra datçaya bavul topluyor olacağım sizden de rüzgarına kekiklerine kedi ve köpüşlerine can babasına ve çiseleyen yağmuruna selam ederim efendim söz verdiğimiz gibi....


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Kaçma! Dur! Dur kızmıycam! Of, nefesim kesildi ardında, gel diyorum buraya kız. Yığılcam şimdi aha buraya. Yeminle kızmıycam. Ne bakıyon öyle, yalan mı konuşcam bu yaşımda? Gel. Hah şöyle aferim. Gel kuzum benim gel. Gel ninesinin bitanesi. A benim huysuzum, fidanım. Kızcağızım. İyiliğin için diyoruz hep, neden anlamazsın inat edersin söğüdüm. Ağlama kurban olduğum ağlama. Bak göreceksin. Unutulup gidecek. Görücü de unutacak kırdığın bardakları, dedengil de. Biz hayırlı aile onlar diye verelim seni dedik. İyi huylumuş Halil hep öyle duyduk. Evin barkın huzurlu olsun dedik evladım. Yokluk çekme dedik. Sevmez olur muyuz seni hiç, ister miyiz üzülesin? İstemiyosan varma Halil'e. Ammaa ben sağken de vermem seni o haydut Turan'a. Babası da delibozuktu onun. Bi dirlik düzenlik yüzü görmediler. Armut dibine düşer evladım. Gel söz dinle. Başka kısmet mi yok sana. İstemiyosan varma Halil'e. Ama Turan da deme bak ölümü öp. Bunca yıldır gördüğüme hürmet et ceylanım. Gel oturalım asmanın altına, sana kavun keseyim. Tatlı tatlı konuşalım.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

yeni sözcük "bereket"


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Gittim gitmesine de ninemin yanına, lokma almadım kestiği kavundan. Saçlarımı okşaya okşaya, çalı dikeni gibi sert ellerini ellerimi süre süre konuştu. Dedeni bir sevdim ki, gözüm ondan başkasını görmezdi, dedi. Babam beni kendi akrabalarından birine verecekti beni. Duyunca, senin gibi ben de deliye döndüm. Ölürüm de varmam dedim. Bir gece aldım iki çift çorap, iki yemeni, bir hırka, biraz da ekmek koyduğum çıkınımı yanıma. Geceleyin çıktım evden. Bir ay var o gece, yerde gezen böcüğü bile görürsün karanlıkta. Eğile büküle, yata sürüne koştum, dedenin beni beklediği hendeğe atıverdim kendimi. Oracıkta aldık muradımızı. El ele, soluk soluğa, kan ter içinde vardık bizi saklayacak civar köylerden birine… Keşke babamın sözünü dinleseydim dedi lafının sonunda. Keşke ninem beni dövmeseydi de benim sana ettiğim gibi güzel güzel anlatsaydı. Gün görmedim bu deyyusun yanında dedi. Üstüme oynaş sevdi, dövdü… Neler etmedi ki… Sevgi neymiş, dedi. Dinledim ses etmeden. Saçlarımı öptü. Haydi git de evin işin gör. Gün batıyor, babanlar gelir şimdi, dedi. Tamam, dedim. Evin işini gördükten sonra, Turan’a haber saldım. iki çift çorap, iki yemeni, bir hırka, bir ayna, biraz da çörek koydum çıkınımın içine. Geceyi bekledim. Bereket, ay yoktu o gece.

"düşkün" yeni sözcüKümüz


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
Bir ay var o gece, yerde gezen böcüğü bile görürsün karanlıkta. Eğile büküle, yata sürüne koştum, dedenin beni beklediği hendeğe atıverdim kendimi.

Bu bana bir atasözünü hatırlattı; "Öksüz oynaşa çıkınca ay akşamdan doğarmış" Laughing out loud


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

Her durumda şanssız anlamında mı? Ben duymamıştım bunu.


Re: "Sözcük"ten "Öykü"ye...

""
2107. Öksüz hırsızlığa çıkarsa ay ilk akşamdan doğar. (Öksüz oynaşa çıkmış; ay akşamdan doğmuş.) Talihsiz kimse bir şeyden yararlanmaya kalkışsa karşısına akla gelmekdik engeller çıkar.

Alıntı: Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Cilt 1, İnkılap Yayınları, 1988, s. 406