UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

10 Tem 2008
abdullah şahin

Aslında konunun başlığı içeriğin ne olduğuna ilişkin yalın bir girizgâh oluşturmuş. Ben yine de niyetime dair kısa bir açıklamada bulunayım.

Bu başlık altında şu sıralar izlediğimiz, okuduğumuz eserler üzerine -listeye dinlediğimizi de katabiliriz- kısa, aydınlatıcı birkaç kelam etsek hem haberdar ol(a)madığımız yapıtlardan mahrum kalmamış oluruz hem de birbirimize yeni fikirler verebiliriz diye düşünüyorum.

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Son olarak Kaan Arslanoğlu'nun İthaki yayınlarından çıkan Devrimciler adlı romanını okudum. Kitap İstanbul'daki devrimci gençler arasındaki ilişkiyi, mücadelelerini, bireysel farklılıklarını işlemiş. Çok zevk alarak okuduğumu söyleyemem, bilinmedik gözlemler, farklı yaklaşımlar bulamadım kitapta... Roman türüne olan mesafemi bir kez daha anladım.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Barış dedi ki:

Yıllar önce izlediğim Kraliçe Margot'yu yeniden izliyorum.

Bu filmin müzikleri en az film kadar yankı uyandırmıştı. Filmin müzikleri hala en severek dinlediğim şarkılardır.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Uzun zamandır rafta sırasını bekleyen Parajanov'un Color of Pomegranates (Sayat Nova) (Narların Rengi) filmini izleyebildim. 1968 yapımı film üzerine söylenecek çok şey var. Bunların tanıtıcı ve açıklayıcı kısımları şurada ifade edilmiş.

Ancak benim asıl ilgimi çeken aynı yıl yapılmış Jodorowsky'nin ünlü gerçeküstü filmi Fando y Lis ile dilsel birliği. Çok farklı topraklardan çok farklı hikâyeler anlatan iki usta yönetmenin birbirine yakınlaştığı noktalar çok ilgimi çekti.

Color of Pomegranates Parajanov.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Dardenne Kardeşler'in son filmi "Le silence de Lorna", Cannes'da en iyi senaryo ödülünü almış bir yapım. Film özetle öteki Belçika üzerinde durarak göçmen sorununu işliyor. Yönetmenlerin izlediğim bu ikinci filmleriyle beraber biçemlerini ve yansıtmaya çalıştıkları sorunları daha iyi görmeye başladım. Yalın, sakin, mesafeli bir kamerayla dertlerini anlatan yönetmenlerin Ken Loach'ınkine yakın bir dünyaları var diyebilirim.

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

İşçi filmleri Festivali'nde Sonbahar'ı kaçıranlar için yeni bir fırsat! Yarın.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Murathan Mungan'ın Gece Masalı öyküsünde adı geçen Truffaut'nun Piyaniste Ateş Ediniz (1960) filmini izledim. Keyifli bir film. Özellikle de Charlie Kohler/Edouard Saroyan karakterinin iç konuşmaları ile yaptıklarının tezatlığı müthiş. Filmle ilgili küçük bir değiniyi şurada okumak mümkün.

Truffaut sineması hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: Sinemaya Aşık Olan Adam:Francois Truffaut

Dün ayrıca 60'lı yıllar serisinden Robert Mulligan'ın yönettiği [url=http://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BClb%C3%BCl%C3%BC_%C3%96ld%C3%BCrmek_(film)]Bülbülü Öldürmek[/url] filmini izledim. Bugünden bakınca filmin etkisini sezmek güç. Ancak zamanında epey etkili olduğunu düşünmek de mümkün. Kişisel olarak, mahkeme sahnelerinden çok filmin ilk yarısını oluşturan çocukların hikâyesini sevdim ben.

Tirez_sur_le_pianiste.jpg To_kill_a_mockingbird.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yukarıdaki filmler iştah açıcı, yeni yüklediğim "e mule"la cebelleşmem bittiğinde izleyeceğim. Az önce "Düşler Ülkesi - Finding Neverland'ı izledim. Film "Peter Pan"ın yazarı Mattehew BArrie'nin bu eseri yazma öyküsünü, yaşamını anlatıyor. Fİlm hakkındaki bazı yorumlar burada : ... Herkesin izlemesi gereken bir film, tavsiye edilir...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Dün ayrıca 60'lı yıllar serisinden Robert Mulligan'ın yönettiği Bülbülü Öldürmek filmini izledim. Bugünden bakınca filmin etkisini sezmek güç. Ancak zamanında epey etkili olduğunu düşünmek de mümkün. Kişisel olarak, mahkeme sahnelerinden çok filmin ilk yarısını oluşturan çocukların hikâyesini sevdim ben.

Çocukların yaşamlarına, arayışlarına ilişkin sahnelerin ağırlıklı olduğu filmin ilk yarısı ile tecavüz davasına ayrılmış olan ikinci yarısı farklı filmler gibi. Ben her iki bölümden de keyif aldım. Barış'ın filmi izlerken söylediğine göre avukat Atticus Finch'in zenci sanığı(Tom Robinson) savunmak için yaptığı savunma konuşması sinema tarihinde önemli bir sahne sayılıyormuş. Bu sahneyi izlerken söz konusu dışlamaların ve yargılamaların yaşandığı bu ülkeye günümüzde bir zencinin başkanlık ediyor olduğuna inanmak oldukça güçleşiyor.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Büyük Ekonomik Buhran yılları olan 1930'larda ABD'nin güney eyaletlerinden Alabama'da, ırza geçme suçundan tutuklu siyah bir adamın savunmasını üstlenen, onu savunurken de önyargılı ve hoşgörüsüz kasaba halkına karşı duran ilkeli ve cesur bir avukatın öyküsünün anlatıldığı bu siyah beyaz film uyarlandığı roman kadar ses getirmişti.

[url=http://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BClb%C3%BCl%C3%BC_%C3%96ld%C3%BCrmek_(film)]Kaynak: Vikipedi[/url]


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Son olarak Hayallerin Peşinde (Revolutionary Road)adlı filmi izledim. Bu yıl Kate Winslet'in çok filmini izledik ama sanırım bu en çabuk unutacağımız filmi olacak.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Refik Halit Karay'ın Memleket Hikayeleri isimli öykü kitabını henüz bitirdim. Üzerine bir şeyler yazmadan önce, onunla aynı dönemde yazan yazarlarımızın da bir iki öykü kitabını okumak istedim. Esendal'ın bir kitabını buldum, ondan başlayacağım. Sabahattin Ali ve Sait Faik'in, Refik Halit Karay'la hemen hemen aynı dönemin yazarları olduğunu henüz öğrendim. Allahım! dedim kendi kendime ben ne kadar cahilim ve dedim ki, ne çok öykü kitabı var okunması gereken. Esendal'ın öykü kitabına yeni başladım demiştim ya, ilk üç öyküyü okudum. Muhteşem! İzlenimlerimi yazacağım...

Bu arada,

""

Oğuz Atay, Fikret Ürgüp'ün açtığı kulvarda derinleşmeyi... öyküde yeni anlatım imkânları geliştirmeyi denemiştir.

diye bir cümle okudum bugün bir yerde. Fikret Ürgüp okuyan var mı aramızda?


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Elif zaten yakında belki de güz döneminde M. Şevket Esendal'ı inceleriz... Ben Bekir Yıldız'ın kitaplarına ulaşamazsam Esendal'ınkileri tamamlayıp foruma yükleyeceğim.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

DÜn cnbc-e'de "Ben Çünkü Biz" - "I Am Because We are" adlı belgeseli izledim. Bir Afrika ülkesi olan Maldivi'yi, oradaki yokluğu ve AIDS'ten ailesini yitirmiş çocukların dramını anlatıyor. Madonna bu ülkeyi ziyaretinden sonra yaşamının tamamen değiştiğini ve tüketici bir yaşamdan sıyrıldığını anlatıyor. Madonna bu ülkeden bir evlatlık çocuk da edinmişti. Afrikada'Ki sorunların, hastalıklar karşısındaki çöaresizliğin anlatıldığı belgesel Cannes'te özel ödül almış...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"I Am Because We are" yapımcılığını Madonna'nın yaptığı, ailelerini aids hastalığı dolayısıyla kaybetmiş ve sokakta yaşamaya mahkum olmuş çocuklarla ilgili bir belgesel. Belgeseli yine Madonna yazmış.

""
Bu akşam belgesel türü bir film izledim. Malavi'yi anlatıyordu. Orada geçen bir söz pek hoşuma gitti: "Varım, çünkü varız."

Anlaşılıyor ki belgeseli aynı akşam nurten öztürk de izlemiş (link).

I AM BECAUSE WE ARE.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Az önce O'Horten'ı izledim. Film daha önce bu sayfada konuşulduğu için film hakkında bilgi vermeyeceğim. Sadece tavsiye edeceğim, fırsatını bulanlar izlesin.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Ben bu filmin izlendiği zamanı kaçırmışım sanırım. Çünkü bu filme dair bir not anımsamıyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

O'Horten

Film, Norveç'te yaşayan makinist Horton'un durağan yaşamını, mesleğine sarılmış kişiliğinin emeklilikle ve yeni tanıştığı arkadaşlarla bir anda değişmesini, kendini yeniden tanımasını anlatıyor.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Filmin tanıtıldığını ben de anımsamıyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Cihan filmden söz edince filmi bir ara izlediğimi anımsar gibi oldum. Ama bu yaşlılık alameti sayılabilecek cümleleri kurmam da iyiye işaret değil.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Sevgili Cihan filmin linkine bakındım ve ben de filmi hatırlayamadım. Acaba "En Yakın Köy" öyküsündeki ihtiyarın ardından onca atıp tutunca lanetlendim(dik) mi?


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Dün geç saatte gene Afrika ülkekeri ile ilgili bir belgesel izledim. Daha doğrusu o ülkelerden Türkiye'ye gelen (mültecileri )insanların öyküleri vardı. Birazcık da ülkekeri gösteriliyordu. Yarı uykulu olduğumdan hayal meyal hatırlıyorum.Ülkesinden kaçmak zorunda kalan biri " ülkemiz çok zengin bir ülkedir, yrealtı kaynaklarımız, yerüstü... ama biz neden bu kadar yoksuluz anlamıyorum..." diyordu. Gerçekten anlamıyor muydu;yoksa herkesin bunu anlayıp, bir şey yapmıyor olmasını mı anlamıyordu? Benim anlayıp anlamadığım şey o çünkü.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Nihayet T. Capote'nin romanından uyarlanmış olan Breakfast at Tiffany's filmini izleyebildim.

Açıkçası Blake Edwards'ın zorlayıcı mizahına rağmen keyifli bir film olmuş Tiffany. Tabii Audrey Hepburn'ün muazzam güzelliğinin de bunda az payı yok değil.

Hepburn'ün yaşamı için resmi sitesine bakılabilir.

audrey hepburn.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Audrey Hepburn ne kadar güzel bir kadın. Sanırım estetik yaptırmamış (tamamen tahmin). Sanki estetik yaptırmayan güzellerin yaşlılıkları da güzel oluyor.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Ülkemizde şiir çevirisi ekseninde, üzerinde durulacak, hep anımsanacak türden işler yapılıyor. 1950'li yıllarda Amerika devletinin tek, ama tek çekindiği ve korktuğu muhalif Şair Allen Ginsberg'in unutulmaz "Howl" (Uluma) şiirinin tam, eksiksiz ve kusursuzca çevirisi işte o sözünü ettiğimiz türden (bizce çok önemli) bir çalışmadır...Howl'ın tamamını dilimize kazandıran Şenol Erdoğan'ın Allen Ginsberg'ı tanıtan yazısıyla beraber "Neden Howl" gibi bir öznel sorusunun yanıtını da bu yapıtta bulabilisiniz... //defter

"Allen, dünya ile uğraşıyordu; Allen, Amerika’yla, Başkanla uğraşıyordu; yaşasaydı şimdi Allen Iraktaydı ve göt deliği Bush ile uğraşıyordu; Ginsberg makine çağıyla boğuşuyordu. Deliydi, delirmiş ya da delirtilmişti: sadece rüyalarında Blake kendisine şiirler okuduğu ya da Wittman’ı süpermarkette gördüğü için değil. Öte yandan onu delirten şey dünyaydı, âşık olduğu “koca oğlan Amerika”ydı. Allen’ın deliliğini psikanaliz sonlandıramazdı elbet, doktoru kendisine sürekli olarak “sen normalsin” diyordu; “Bingo! normalim” dedi Allen, o zaman durum çok basit, “ben normal olansam dünya delirmiş durumda..." //Şenol Erdoğan

Borges Defteri


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Az önce The Burning Plain adlı filmi izledim. "21 Gram" ve "Paramparça Aşklar Köpekler" Filmlerinden tanıdığımız Arriga'nın filmi tek kelimeyle muhteşem, herkese önerilir. Film, İf İstanbul'un açılış filmiydi geçen yıl...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Film çok güzele benziyor; izlemeye çalışacağım. Good


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Cihan yazdı:
Son olarak Hayallerin Peşinde (Revolutionary Road)adlı filmi izledim. Bu yıl Kate Winslet'in çok filmini izledik ama sanırım bu en çabuk unutacağımız filmi olacak.

Cihan'ın aksine ben filmi beğendim. Amerikan, orta sınıf anlayışı üzerine kurulu yaşantının monotonluğunu yönetmen çok güzel işliyor. Yönetmen, bir önceki filmi American Beauty'de bu orta sınıfın ahlaksal değerlerini irdelerken bu filmde çıtayı daha da yüksek tutmuş. Bunun yanında sadece belli bir ülkenin yaşam şeklini eleştirmekle kalmıyor, insan yaşamında tercihlerin ne denli önemli olduğunun da altını çiziyor. "Çok zeki ve sıradışı olabilirsiniz eğer ki tercihiniz bunlarla eşdeğer değilse diğer insanlardan bir farkınız kalmaz." şeklinde özetlenebilecek bir altmetin sunuyor.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Düşünceli
Amerikan Güzeli'nin de dilini beğenmemiştim. O "hiç"liği kavrayamamıştım. Bu filmde de benzer sıkıntılar yaşadım sanırım...Filmi izledikten hemen sonra bilgi, yorum paylaşımı yapmak ve filmi bu doğrultuda kavramak önemli. Bazen benzer filmlere çok farklı tepkiler verebildiğimi seziyorum. Hatta denebilir ki en fazla önyargıyı filmler konusunda barındırıyoruz...


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Sam Mendes'in adı geçince Six Feet Under'a tekrar baktım. Filmi bir şekilde onun yönettiği şeklinde kodlamışım. Halbuki Alan Ball'muş. Ney vesileyle bu müthiş diziyi yeniden anmış oldum. Hâlâ son sezonunu izleyemedim; ama son yıllarda izlediğim en başarılı TV serisiydi.