UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Nikolay Haytov - Patikacı

12 Eki 2010
Mehmet Sürücü

"Patikacı"
Nikolay Haytov
Çev: Naime Yılmazer
Dünya Poturunu Çıkarıyor
Bilgi Yayınevi, 1972, s: 66-77

Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi

Kategori:

Re: Nikolay Haytov - Patikacı

İlk Haytov öykümüz...


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Başkasının kunduralarını yamamanın “yürüyebilmeye” dolaylı yardımının, "patikacılık" ile bizzat yolu açarak sadece yürümek için değil aynı zamanda yürünecek güzergahı da tayin etme bağlamında öncelikli bir role terfi ediyor olması, yolların açılması ile zeminin düzelmesinin kundura yamama işine olumsuz etki yapacağı düşünülürse ne denli çok boyutlu izlekle “karşıkarşıya olduğumuz” daha iyi görülebilir..kunduracılık her halükarda iğrenç bir "meslektir", "meslek olmanın" kendisinden gelir bu iğrençlik..

bazı taşlar vardır, “yerinden edilemeyen” -patikacılar iyi tanır onları-, bunlar için bir araç olarak ne kazma yeterlidir ne de dinamit, etrafından dolaşmak suretiyle deve kuşluğu yapamaz da oldunuz mu “araçları” bir kenara fırlatıverirsiniz. Şöyle dersiniz: ” bir insan değilim, bir dinamitim ben” ve zaten o anda başkalarının "sizin yolunuzu" takip etmesinden mutluluk duymayı bırakırsınız.. yol ve yer arasındaki çizgi anlamsızlaştığında çok şey değişir, “değişmenin kendisi” bile..
not. bu yazı bir "patika olsun" diye yazılmadı, öyküye..öykünün "dibinde" patlamak amacındadır o.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Öykünün kahramanı kunduracı Blaşo'nun Sevgi Soysal'ın Ayı Boyamak öyküsünün boyacısına karakter olarak bu kadar benzemesi çok şaşırttı beni. Aynı ruh durumunu, neredeyse aynı yıllarda üretmiş Haytov da Soysal da.

Müdür'ün çingene ağzıyla konuşması çeviri için epey radikal bir seçimmiş gibi geldi bana.

Öyküyle ilgili yorumlarımı sürdüreceğim.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Haytov’un öykülerinde dil yalın ve anlaşılır. Sözcükler çoğunlukla gerçek anlamlarıyla kullanılmış.

Tüm Öykülerinde anlatılmak istenen tema mizahi bir örgüyle veriliyor. Haytov’un tarzını, iki ülkenin insanlarının farklılıklarını ve toplumsal yapılarını da göz ardı etmeden, Aziz Nesin’e yakın bulduğumu söyleyebilirim.

Haytov’un öykülerinde işlenen konular, sıradan insanların yaşadıkları, hepimizin her zaman, her yerde karşılaşabileceğimiz türde şeyler. Bu merkezi insan olan konular mizahi bir yaklaşımla işleniyor.

Tabi ki burada, gerçek mizah yapıtı kalitesi, değeri ölçüsünde, bizde neşe, gülme ve mutluluk kavramları ve duygularının ötesinde, buruk, acı bir hüzün ve yeri geldiğinde de kara kara düşünceler de uyandırıyor.

Başov, karşılık beklemeden, bir menfaat gözetmeden ormanda insanların yararına olduğunu düşündüğü patikalar yapıyor. O bir doğa aşığı, bir idealist. İyi kalpli, güzeli bulabilmek için patikalar açmanın, emek vermenin gerektiğini bilen birisi.

Öyküdeki Ayakkabı ustası Başov’un olayı, yani hiçbir çıkar gözetmeden, sadece insanlara veya bir şeylere yaralı olmak için yaptıkları, iki ayrı düzlemdeki etkileriyle, aslında aynı olan algılayış ve yaklaşımlarla ortaya konuluyor.

Birincisi; kendileri için yaptığını, onlara iyilik olsun, bir işe yarasın diye yaptığı insanların tutumu, alaycı, şüpheci, olanı, yapılanı beğenmeyen, yaklaşımı,
İkincisi; hâkim görüşün yaptıklarına mesafeli, şüpheci, sorgulayan ve altında “çapanoğlu” arayan yaklaşımları.
Aslında özünde iki yaklaşım da birbirine yakın, benzerdir.

Resmi görüş’ün ve sıradan, sokaktaki insanın bakış açısında açık olarak gözlenen; “bir insanın hiçbir şeyi çıkarı olmadan yapmayacağı” önyargısı, inancı hâkim.
.
İyi bir şey yapmaya çalışan, karşılık beklemeden, hiçbir çıkar düşünmeden bir şeyler yapmaya çalışan insanlar azınlıkta.

Toplumun her kesimindeki yaygın görüş; insana güvensizliğin, iyi, naif, sevgi dolu insanın tükenmiş olduğu yönünde olduğundan, başkalarıyla ilgili değer yargılarımızda, ilişkilerimizde şüpheci, indirgemeci, inanmayan, sorgulayan bir yaklaşımı benimseriz. Böylece de Başo’lara dağlar yasak edilir. O, ormanlara çalıları, taşları, kökleri yara yara patika yapmayı bir hüner, bir yeti, bir insanca güç, değer olarak taşıyan insanların eli kolu hepimiz tarafından bağlanmış olur. Patikacıyı öldürürüz, birbirimizin yüreklerine ulaşabilecek patikaların neden olmadığından yakınırız.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Yeni bitirdiğim Şolohov okumalarının etkisinden sanırım ama ben öyküde, daha çok rejimin bireyden bekledikleri/beklemedikleri doğrultusunda bir çıkış arayarak okudum. Yani "devlet"in görevi olan yol yapımını, bir bireyin üstlenmesi, hem de gariban, ayakkabı tamiri yapan birinin -keyfi olarak- üstlenmesinin devlet tarafından ne kadar kabul edilebileceğini düşündüm.

Yazar yol yapımının gerisinde, bireyin istekleri, saçma da olsa özgürlükleri ile devletin tahammülünü ölçmüş gibi geldi bana. Hem de bizim pek alışık olmadığımız bir hikayeyle.

Yılanların Öcü'nü hatırlayalım; bizde ezilen ve garip olanın ekmeğine, hakkına müdahale olur ve yazarın gözünden kahramanın da yardımıyla ezilen -ezen tartışması ; ezenin ezene müdahelesinden sonra başlar genellikle. Burada ise tam tersi bir çıkış var. Adamın biri keyfi olarak yol yapar ve devletin gözüne gözüne bu durumu sokar. Sonunda ise "Nesinvari" bir şekilde yasak karşına dikilir.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Cihan, benim de aklımdan bunlar geçmişti okuduğumda. özellikle "sosyalist bir ülkede" diğerkamlığın yabancı olması insanlara, çok ironik gelmişti.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Daha önce başladığım, öykü üzerine yorum ve düşüncelerimi yazma işini sürdüreyim:

Çingene ya da Roman şivesi seçimi ilginç geldi bana öyküde. Çok fazla yerde de kullanılmamış. Gerçekten orijinal dilde de böyle bir öğe saptanmış da o yüzden mi böyle çevrilmiş; yoksa Türkçe'deki şive farklılıkları üzerinden bir ayrım mı yaratılmaya çalışılmış merak ettim doğrusu.

Öykünün temel izleği aşağıdaki cümlelerde gizliymiş gibi geldi bana:

""
Öyle taşlar vardır ki kımıldamazlar bile. Bunlar damarsızdır. Damarsız taş da, insan da kötüdür. Tutulacak yanları yoktur. Ne kazmaya gelir ne de küreğe. İstersen çevresinde dolan, o kıpırdamaz.

Bunun yanında "yollar nereye ulaştıklarına göre değerlidir" temalı konuşma da bu izleği ören önemli unsurlardan.

Cihan Başbuğ, konuyu ele alış tarzı bakımından öyküyü Aziz Nesin öykülerine benzetmiş. "Humor" yüklü söylem gerçekten de buna yol açıyor. Ancak konu bakımından Rus edebiyatından Platonov'la yakınlığı olduğunu düşündüm Haytov'un. Geçen yıl kasım ayında okumuştum Platonov'un Dönüş kitabını. O da sosyalist rejimin içinden bir eleştiri kuruyordu öykülerinde. Buradan bakınca, oktay'ın vurguladığı "diğerkâmlık" sorunu epey trajik bir boyut kazanıyor bence. Aşağıdaki satırlar bunun en güzel örneği:

""
"Nedir bu yaptığın dik yollar" dedi. "Onlar insan için değil kartallara göre."

Haytov'un sistem içindeki kemikleşmeyi göstermek için seçtiği;

""
"İşte sana kimliğim" dedim. "Baksan da bakmasan da Blaşo'yum".

ifadesi bana Jerzy Kosinski'nin -daha sonra Hal Ashby tarafından filme de çekilen- Being There romanındaki Chance the gardener'ın "ismime bakacağınıza bana bakın, işte buradayım" diyen durumunu anımsattı.

""
Sayın yoldaş bu kimlik 53'ten kalma, o zamandan beri köprülerin altından ne sular aktı.

Bu cümle ise beni epey bir araştırma yapmak ve spekülatif davranmak zorunda bıraktı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Bulgaristan tarihindeki en önemli olay, Stalin yanlısı Vulko Chervenkov'un 1950 yılından parti sekreterliğine getirilmesi. Bu süreçte toprak reformuyla birlikte kollektifleştirme çabaları başlamış. Ancak asıl ilginç olanı, Stalin'in öldüğü yıl olan 1953 ile birlikte Chervenkov da görevden alınmış ve yerine Türk dış politikasını da yakından ilgilendiren Todor Jivkov geçirilmiş. (kaynak)

Haytov'un "o günler geride kaldı" vurgusu yaptığı zaman dilimi olarak tam da Stalin'in öldüğü yılı seçmesi bir tesadüf olmasa gerek diye düşündüm. Dolayısıyla Haytov'un bu öyküde sosyalizm eleştirisi (en azınsan Stalin üzerinden) yapıp yapmadığı sorusu havada kaldı. Eğer metni politik olarak okumaya çalışırsak, ikisi de Stalin ilkelerine bağlı olduğunu söyleyen iki liderden birini diğerine tercih ediyor Blaşov. Hatta, Bulgaristan'ın ekonomik anlamda rahatlama dönemini getiren Jivkov'a kıyasla Stalin'in yaşadığı dönemdeki lider olan Chervenkov'a yakın durması, yazarın sistem eleştirisinden çok bir zihniyet eleştirisi yaptığını gösteriyor bana.


Re: Nikolay Haytov - Patikacı

Barış Acar'ın öyküyü götürdüğü taraf daha önce dikkatimi çeken bir yanı değildi. Ama İp uçlarını bir dedektif titizliğiyle ele alışı doğrusu kıskanmama neden olmadı değil.

Bu konu yeni dikkat çektiği ayrıntılar üzerinde bilgi edinmeye çalışmaya ve düşünmeye değer bence.