UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Komik Olmaya Çalışınca Komik Duruma Düşüyorsun

08 Tem 2010
eren

Daha önce iki film vesilesiyle "bir filmden koptuğum anlar" diye adlandırabileceğim video alıntıları yapmıştım. Biri Swing Kids filminin son sahnesi, diğeri ise The Reader filminde protagonistlerin aşk duyguları içinde kırlarda bisikletle gezdikleri sahneydi. Benim izlemekten bıktığım ama Hollywood'un çekmekten bıkmadığı sahneler.

Barış, özellikle ikincisi bağlamında Hollywood'un "hayalgücünün kurgu masasında yapılmış yerinde bir çözümlemeyle manipüle edici yönde kullanılması"nı "başarıyla" gerçekleştirdiğini düşündüğünü söylemişti ("buna başarı denebilirse" diye de ekleyerek). Dilerseniz o sahneyi hatırlayalım:

İster inanın ister inanmayın, böyle sahnelerle karşılaştığımda filmi durdurmak zorunda kalıyorum. Vücudumun manipülasyona verdiği yoğun tepkiyi ancak bu manipülasyon çabasını keserek ve bir düzine küfür ederek dindirebiliyorum. Böyle sahnelerle karşılaştığım filmler üzerine konuşurken de o sahnenin bana yapmaya yeltendiği şey aklımdan bir türlü çıkmıyor. O nedenle, film ne hakkında olursa olsun, ne kadar ilginç şeyler söylerse söylesin, o sahne filmi yutuyor.

Bu konuyu tekrar gündeme getirmemin nedeni bir başka film. Barış'ın paylaştığı "Kısa ve Faydalı Bir Sivil İtaatsizlik Rehberi" bana ne zamandır Woody Allen filmi izlemediğimi hatırlattı. Ben de izlemediğim ne kadar Allen filmi varsa sıraya koyup zaman buldukça izlemeye başladım. Sıra Hollywood Ending'e geldiğinde, yalnızca ismine bakarak biraz kuşkulanmış mıydım, yoksa bunu şimdi mi uyduruyorum, emin değilim.

Film uzun süredir işsiz olan uyumsuz sinema yönetmeni Val'in (Woody Allen) eski eşi tarafından yeni çekilecek bir filme önerilmesiyle başlıyor. Eski eşinin müstakbel eşi olan yapımcı bu fikirden hoşlanmasa da kabul ediyor. Derken olaylar gelişiyor.

Hastalık hastası olan Val'in içinde bulunduğu zor duruma bir de filmin senaryosunun kendi hayatıyla olan benzerlikleri eklenince "kahraman"ımızda psikosomatik körlük başlıyor. Bana daha önce alıntıladığım sahneleri hatırlatan da Val'in körlüğünün başrolde olduğu bir sahne. İzleyelim...

Bu sahnede Val (Woody Allen) kör, fakat bunu filmin -hiçbir şeyden haberi olmayan- yapımcısına belli etmemeye çalışıyor. Ama yapımcıyı göremediği için sürekli yanlış yere bakarak konuşuyor. Önce onun da kanepede oturduğunu düşünüp o tarafa anlatıyor kafasındakileri, sonra da yerini değiştirdiğini fark edip başka tarafa. Her iki durumda da yapımcıyı ıskalıyor. Bu sahne de izlerken durdurduğum sahnelerden biriydi. Yapımcı hiç konuşmuyor olsa, Val'in onun yerini tahmin etmesinin kolay olmadığını savunabiliriz belki. Ama durum öyle değil, yapımcı da sürekli konuşuyor. Yani Val sesin geldiği yönü kestirebilir. O zaman Val neden sürekli başka taraflara bakıp duruyor? Çünkü durumun ne kadar komik olduğunu, böyle saçmasapan şeylerin olabileceğini, hatta olmakta olduğunu seyircinin gözüne sokmak istiyor. Bu farsı komik bulmadığım gibi Woody Allen'a sinirlenmeden edemiyorum. Açıkçası bu sahneyi komik bulacak birilerinin varlığına da inanmak istemiyorum.

Sinirle bunları düşünürken bir yandan da soruyorum kendime: acaba burada benim göremediğim bir şey mi yapıyor Woody Allen, diye. Böyle sahneleri gözümüze sokup duran filmlerle dalga geçmeyi düşünüyor olabilir mi? Ne yazık ki bu düşüncemi doğrulayan hiçbir şey görmedim filmde. Basit bir senaryonun basit bir filme dönüşmesinden ibaret göründü izlediğim bana. Üstelik komik de değildi.

Bu kadar yakınmadan sonra iyi bir şey söyleyerek bitirmeyi çok istiyorum. Ama konuyu değiştirmeden bunu yapabilmem hayli zor. O nedenle eğlenceli bir film önererek kapatayım bu notu: Schultze Gets The Blues (2003). Komik olmaya çalışmadan komik olabilen bir film izlemek isteyenler için...

Kategori:

Re: Komik Olmaya Çalışınca Komik Duruma Düşüyorsun

Sorun bana kalırsa, büyük oranda, fars komedisinin taşıdığı karakterden kaynaklanıyor. Allen'ın izlediğim filmlerinden biri değil Hollywood Ending. Bununla birlikte yönetmenin bütün filmlerinde aynı işleyiş biçimi kullandığını düşündüğümden söz almam garip olmayacaktır herhalde.

Fars komedisi, Antik Yunan'dan Chaplin'e dek binlerce örneğini sayabileceğimiz, belki de en yaygın olarak kullanılan mizah türü. Temel hareket noktası da uyumsuzluk/ saçmalık fikrine dayanıyor. Tabii, bunun çok basit uygulamaları (Recep İvedik örneğinde "halkı en çok güldüren" de diyebiliriz buna) olduğu gibi, zekice kurgulanmış, yaşanan gerçekliği yeni bir gözle görmemizi sağlayacak derinlikte olanlarına da rastlamak mümkün (Yine Allen filmi olan Zelig'de bunun çok başarılı bir örneği görülebilir). Allen'ın söz espilerinden başlayarak durum komiğine kadar sürekli bunun üzerinde hareket ettiğini düşünüyorum. Elbette bu kadar çok film çeken bir adam için, yavanlığa ve tekrara düştüğü çok sayıda örneğin de bulunduğunu hesaba katmalı.

Gelelim manipülasyon meselesine. Farsın içerdiği öğeler manipülasyona örnek midir ya da manipülatif olarak kullanılabilir mi? Manipülasyonu ben, genellikle, gerçekliğe dair çarpık bir yanılsama üretme aracı olarak görüyorum. Yani her türden yönlendirme için değil de, Marks'ın "yanlış bilinç" anlamında kullandığı ideolojik kafa karışıklığı yaratma anlamında değerlendiriyorum manipülasyonu. Dolayısıyla Allen'ın yaptığını manipülasyon olarak yorumlamak yerine farsın ilkel biçimi olarak görmeyi yeğliyorum.

(Keza, film üzerinden konuşacak olursak, o sırada adamın panik içinde olduğunu, kulaklarının iyi duymadığını, odanın akustiğinin yanılsama yarattığını vb. düşünerek pek çok kaçış yolu da yaratılabileceğini sanıyorum bu sahnenin inandırıcılığı için. Öyle olmasa da, Eren'in de dikkat çektiği gibi, komiğin uçlara doğru çekilerek kristalleştirilmesi anlamında bunun hoşgörülebileceğini düşünüyorum.)


Re: Komik Olmaya Çalışınca Komik Duruma Düşüyorsun

Benim sözünü ettiğim Barış'ın yukarıda tanımladığı "manipülasyon"a göre biraz farklı. Daha çok izleyiciye belirli bir ruh hali dikte etmek benim aklımda olan şey. "Burada gülünecek," "şimdi hüzünlenmeniz gerekiyor, biraz ağlayabilirseniz daha iyi olur," "bu sahnede şu adama çok sinirlenmelisiniz ki birazdan ona yapacaklarımız garip görünmesin" gibi şeyler. Beni rahatsız eden, filmi -ya da kitabı- bir anda çöpe atmama neden olan daha çok bu. Bunun her zaman "ideolojik çarpıtma"yla birebir örtüşmediğini düşünüyorum.

Fars konusunda yeterince yer vermemişim. O konuda genel olarak Barış'ın düşüncelerine katılıyorum. Yerli yerinde kullanıldığında benim de hoşuma gider, üstelik beni farsa güldürebilen bir yönetmene/ yazara daha çok saygı duyarım. Çünkü, Barış'ın da ifade ettiği gibi, en yaygın tür olmakla birlikte zordur da fars. Benim dönüp dolaşıp hatırladığım, her izlediğimde güldüğüm Monty Python neredeyse baştan aşağı farstır. Kısacası farsa karşı değilim, inandırıcı olamamaya karşıyım.

""
Keza, film üzerinden konuşacak olursak, o sırada adamın panik içinde olduğunu, kulaklarının iyi duymadığını, odanın akustiğinin yanılsama yarattığını vb. düşünerek pek çok kaçış yolu da yaratılabileceğini sanıyorum bu sahnenin inandırıcılığı için. Öyle olmasa da, Eren'in de dikkat çektiği gibi, komiğin uçlara doğru çekilerek kristalleştirilmesi anlamında bunun hoşgörülebileceğini düşünüyorum.

Bir kaçış yolu arayacak olduktan sonra elbette eninde sonunda bir cevap bulunabilir, ama neden? Olmamış işte, adam becerememiş, beni inandıramamış, yaptığı şey üzerine bir kez daha düşünmeye üşenmiş; ne diye ben kalkıp "ama aslında iyi niyetli, canım benim, o şöyle yapmak istemiştir kesin" diyeyim? İzlediğim sahne başarısızsa, bende yaratması gereken etkiyi yaratamıyorsa, yönetmen adına bahaneler bulmak yerine "başarısız" demeyi tercih ediyorum.


Re: Komik Olmaya Çalışınca Komik Duruma Düşüyorsun

eren dedi ki:
Olmamış işte, adam becerememiş, beni inandıramamış, yaptığı şey üzerine bir kez daha düşünmeye üşenmiş; ne diye ben kalkıp "ama aslında iyi niyetli, canım benim, o şöyle yapmak istemiştir kesin" diyeyim?

Ben çok güldüm halbuki. Laughing out loud


Re: Komik Olmaya Çalışınca Komik Duruma Düşüyorsun

Sanırım Eren'in manipülasyondan kastı hem kör göze parmak hem de sitcomvari yönlendirmeler. Türk dizileri sayesinde kaliteli ve sorgulayan olamayan genel izleyicinin kanıksadığı durumlar. Sorgulayan izleyici aynı zamanda huzursuz ruh olarak da adlandırılabilecek zeka sahibi bu tür bir parmağın göze uzatılışına eğer o parmak da bir sarsaksa sinirlenecektir doğal olarak. Ancak bunun filmin izlendiği modlada alakası olduğunu düşünüyorum. Türk filmlerinde fars yapalım diye bir bilinçle olmasa bile ne kadar çok fars öğesi olduğunu düşünürsek biraz daha rahat bir izleyiciyim sanırım.
Manipülasyonun Marx'ın kast ettiği anlamına gelince haberler filmlerden daha etkin bir örnek =))