UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Hazırlık (Çadır 2)

15 Ağu 2013
Mehmet Sürücü

gitmek
Belki hiçbir zaman gitmeye karar vermeyiz. İçimizde hep durur o verdiğimiz karar, zamanı gelince gideriz. Belki içimizde bir sürü gidişler, bir yerlerde, sessizce uyur da, biz gün gelir uyandırırız birini, gideriz. O mu bizi uyandırır yoksa? Kim bilebilir?

neden gidilir?
Kalamamaktan, kalmanın, mekânın boyunda daralan bir halka, insanın üzerine üzerine kapanan duvar oluşundan mı gidilir? Yeni bir yerin, başka bir kentin olmadığını, olmayacağını bile bile, buradaki taşın, yaprağın, yağmur damlasının orada da hep aynı, benzeri şeyler olacağını, gidişin sadece olunan yerle ilgili olduğu bilinir de, nasıl olur da gidilir?

ne aranır, ne istenir?
Olabildiğince daha az insan, insanın dışında canlı, Kendi sesleriyle sessizlik, gecenin herhangi bir saatinde, bir baykuş sesi, birkaç ateşböceği, yollara düşmüş bir kaplumbağa, derenin yüzeyinde döne döne sürüklenen bir yaprak, akan suyun yansılara böldüğü, dalgalı al-yeşil balık kuyrukları görmek, dinleye dinleye, ağustosböceklerini duymaz olmak, ateş yakmak, kendinle olmak, en sonda da dönmek.

çadır_örten, gizleyen, kendi kubbem
Bir yerlerde bir çadır olacaktı, bulup çıkardım. Tozunu silkeleyip, üzerindeki örümcek ağlarını temizleyince açık portakal rengi gülümsedi. Genişçe bir yerde, biraz zorlanarak da olsa kurdum. Birbirinin içine geçen alüminyum borular, irili ufaklı kazıklar, ipler, halkalar, gergi lastikleri, ip ayar düğmeleri, bir süre elimde işlevsiz, fazlalık gibi dolandıktan sonra yerini buldu.

gitmenin kaç yüzü var?
Geride kalanın puslu silik, Kalanda bırakılanın, mütereddit, belirsiz, Gidilene taşınanın, (delik kalburda su) kalanı, ulaşacağı belirsiz yüzleri.

bana ne gerek?
Kâğıt, kalem alıp, götürmem gerekenleri belirlemeye çalıştım. Silintilerle, karalamalarla gün be gün değişen bir liste oluşmaya başladı. Listenin fazla uzun olmaması gerekiyordu. Ama gerekenler, az gerekenler, gerekmeyebilir’ler, uzattıkça uzatıyordu kesin listeyi. Barınma, yiyecek ve gündelik kullanılacaklar olarak üç ana bölüme ayırdım malzemeleri. Her grupta alınacaklara karar verirken kararsızlıklar yaşadım.

gitmek nedir?
Gitmek, soluklaşan, belirsizleşen, varlığı çelişkili mekana bir çözüm. Ortada, görünür olmaya, sıradana direniş. Giderek, görünmemek, gidilen yerde sıradan olmak, göze batmamak, görünmez olmak gerek.

olsa, olmasa?
Bütün gün, sadece okumayı planlıyorum. Gece düşünemediğim bir aksilik çıkmazsa, birkaç mum yakarak okumamı sürdürebilirim. Benim için yanıma götürecek kitap seçmek hep sorun olmuştu. Yine oldu. Hızlıca, yirmi otuz maddelik bir yazar-kitap sıralaması yaptım. İlk, tombala torbasına elimi daldırıp, sallayıp çektiğimde yarısı elendi gitti. Sonra, devam, aynı yoldan. Kala kala; Füruzan, Ferit Edgü ve Edip kaldı. E-Kitap okuyucumu da yola çıkmadan dolu doluya şarj edersem, okunabilecek kitap seçeneklerimi çoğaltabilirdim. Bu da öylece halledildi. Deftersiz kalemsiz hiçbir yere gidemiyorum uzun zamandır. Ortalama kalınlıkta, spiralli bir defter, siyah, mavi, yeşil kalemlerle, birkaç uçlu kurşunkalem de alınca tamam oldu. Yiyecek konusunda düşüncelerim daha belirgindi. Yemek, özellikle sıcak yaz gününde hızla bozulabilecek et, tavuk, balık türü şeyler almayacaktım. Daha çok sebze, domates, patlıcan, salatalık, soğan türü yiyeceklerle öğün geçiştirecektim. Özellikle patlıcanı bol bol alıp, korda pişirmeyi planlıyor, közlenmiş patlıcanın yanık kabuğunu, kabuğunu soyarken altından beliren çıplak, ıslak kahverengiliği görüp, hafif yanık kabuklarının kokusunu duyar gibi oluyordum.

görünmez olmak
Gizlenmek, göze batıcı, belirleyici, fark ettirici işaretlerden, varlıklardan, nesnelerden kurtulmak, gitmek, ayakta değil çömelik, olabilirse yere uzanarak küçülmek, kamufle olmak, bir başkası olmak, varlığını bölümlemek, bölmek, bedensel oluş önemini yitirene kadar düşünmelere dalmak, herkesle, her şeyle aranda bir mesafe koymak, varolmaya en uzak noktayı hedeflemek.

Bahçeden biber, patlıcan, domates, salatalık topladım. Elim domates koktu, patlıcanın ince, nazik dikenleri battı. Bakkaldan tahin helvası, tuz, mum, silgi, kibrit aldım. Keskin, sivri uçlu bir çakı, birkaç karış ip koydum çantama.

İçimde bir şeyler kabarmaya başladı.

NOT; Bu düşünmeler yazıya dökülmeye çalışılırken, yoğun olarak Dem Ferde Grubunun müzikleri dinlenmiştir. Okurken dinlenmesi önerilir.

Fotoğraf; Ahmet Çekin, Ballıpınar Köyü İmamı, Senarist

Kategori:

Re: Hazırlık (Çadır 2)

Notları okurken şunu düşündüm. Sürücü'nün hikâye etme yeteneği çok güçlü. Gördüğü detaylar, onları sıralama ve birbirine bağlama, anlatma isteği hep ön planda.

Sanki çıkarım yapan, cevap arayan, hani "mutlakçı" diyebileceğim satırlar anlatımın bu doğallığını kesiyor. Oralar okura kalsa, her okur kendinden tamamlasa anlam dünyasını, belli bir anlama zorlanmasa tadından yenmeyecek.