UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Superego - Camera Obscura

02 Eyl 2013
oktay

Thank you castle but Mario is with another princess.

Kategori:

Re: Superego - Camera Obscura

Bu güzel örnek oldu. Mario'yu sevmeme karşın bu öyküyü sevmedim. Keza ilk öyküdeki açık seçik olanı göstermek çabası yerine burada başlıkla bilgiçlik taslıyor gibi geliyor bana öykücü. Süperego'yla da, Camera Obscura'yla da ilgiyi isterse Mario öyküsünü okuyan okur da kurabilir. Bu işaret eden parmak bana Ahmet Mithat'ın "Ey kari*"sini anımsatıyor.

""
*Ahmet Mithat, “Teehhül, Mihnetkeşan, Firkat” ve “Çengi” romanlarıyla Türk romanının gelişmesine katkıda bulunur. Romanlarında kendi kişiliğini gizlemez, sık sık okuyucuya “ey kari! , ey karie!” diye seslenir. Okuyucuya kendi görüş ve düşüncelerini aktarır. Yerine göre, okuyucuyla karşılıklı sohbet eder. Onun vakaya üçüncü bir şahıs olarak karışması, şahsi düşüncelerini söylemesi, okuyucuya sorular sorup onları yine kendisinin cevaplandırması, meddah tekniğiyle yakından ilgilidir. (Kaynak)


Re: Superego - Camera Obscura

uydurma bir ifade olan süperego-camera obscura için "ey kari"-1
superego - camera obscura 'ya ilişkin bir şeyler...


Re: Superego - Camera Obscura

uydurma bir ifade olan süperego-camera obscura için "ey kari"-2

oktay dedi ki:
hep diyorum ki, hazcılık çileciliktir (ya da çilecilik hazcılık.) yaşamın merkezine hangisinin yerleştiğinin önemi yok: çileci süperego "yapmamalısın" derdi, post-modern hedonist süperego "yapmalısın" diyor. jackass, her şeye izin olduğuna dair düşüncenin bir hazcı yasa olarak alımlanmasıdır. (...)
şuradan alıntı


Re: Superego - Camera Obscura

uydurma bir ifade olan süperego-camera obscura için "ey kari"-3

""

Süperego - camera obscura, süperegonun salt baskı olarak algılanışının ters çevrilip, ‘kitlece’ “yasanın yokluğunun” bir yasa gibi tasavvur edilmek suretiyle edimselleşmeye dayanak kılınmasıdır. Günümüzde süperego, -durumun eskiden de ‘gizil olarak’ böyle olduğunu es geçmemek gerekir- baskının değil edimselliğin aracıdır.Bu kitlenin, edimselleşme tarzını ‘eskisine göre zıt’ biçimde tasavvur ederek, öyle yaşamasıdır. Yani “kitle içgüdüsü”, yasanın yokluğunu yasaya çevirerek, kendi edimselleşme tarzını kurtarmayı bilmiştir.Bu bağlamda insan tanrıyı sahiden de öldürebilmiş değildir.


Re: Superego - Camera Obscura

"Ey kari"ye ilkesel olarak karşı olduğumdan değil aslında, yine de Oktay'ın açıklamaları, işte, öyküye ters yönde çalışıyor dediğim bu: Açık seçikliğe karşı açıklamaya gereksiniyor. Öykünün buna neden ihtiyacı olsun? (Aynı soruyu Mario için sormadığımın altını çizerek.)


Re: Superego - Camera Obscura

uydurma bir ifade olan süperego-camera obscura için "ey kari"-4

""
Post-modernizm “tanrı öldünün” karikatürize edilmiş haline tekabül eder ve modernizmin relative olmuş, demokratik halinden beslenir.

“tanrı öldü, her şeye izin var” düşüncesi, artık zorunlu bir çıkarsama, bir “realitedir”, bu realite post-modernizmle kavramsal bir realitiye dönüşmüş ve ideolojikleşmiştir.

“Her şeye izin var” yasa yok demektir.artık yargıç ölmüştür, cellat da öyle..ancak yasanın yokluğu bir yasa, tanrı, baba olmuştur(post-modernist kavrayış onu böyle kavramıştır) ve demokrasi ve liberalizm ile birleşerek "kültürel ve politik çoğulculuğu" kutsamıştır. Bu politeizme bir geri dönüşe işaret eder: “tanrı öldü, öyleyse tanrılar yaşasın, artık her tanrıya izin var”
Tanrının ölümü buna hazır olmayanlarca olarak yanlış anlaşılmıştı. Nietzsche çekiçle putu parçalamaya başladığında, etrafa saçılan molozlar sahiplenilip tapınılmak için tapınaklara götürülmeye başlandı.politeist kimlik siyaseti böyle oluştu. Put birdi, bin oldu, atomikleşti..çekiç yıkım için yetersiz kaldı, bu çekicin başarısızlığı değil, putperestin ya da nietzsche'nin "zayıf/kölesinin" o öngörülmüş ve tam da bu yüzden bulantı yaratan "başarısıdır"


Re: Superego - Camera Obscura

süperego-camera obscura için "ey kari" serisi, barış'ın haksızlık ettiğini düşündüğüm için buraya ekleniyor. peki, neden haksızlık edildiğini söylüyorum? çünkü "ey kari" meselesinin bu başlık altında ortaya çıkışının sebebi, barış'ın Superego-Camera Obscura'yı okurken mehmet sürücü'nün mario başlığındaki konumuna yerleşmiş olmasıdır. mehmet sürücü mario 'dan habersiz olduğu için eren başlığa müdahalede bulunmuştu, barış superego-camera obscura dediğim şeyden habersiz olduğu için başlığa müdahalede bulunuyorum.yoksa, "öykü açık seçik olmadığı için" değil. "açık seçiklik", öyküye ait kendinde bir nitelik değildir ve bu bağlamda "ey kari" de yapısal bir imkansızlıkla damgalanmıştır.

***

""
"Oyun denen şeyin de dil denen şeyin de aynı mantıksızlık üzerine inşa edildiğini düşünüyorum" (...)Her dil bir zaman ve mekânın dilidir" - Barış

küçük bir çekince ile katıldığım düşünceler.o çekinceme şimdi değinmeyeceğim. şimdi bu alıntıları "açık seçikliğe" doğru genişletelim... "bir öykünün niteliği olarak açık seçiklik" her zaman "öykünün diğer metinlerle ilişkisi" bağlamında çıkabiliyorsa yani zaman ve mekandan bağımsız olamıyorsa, bir öykünün "açık seçik" olduğunu/olmadığını söylediğimizde aslında pek de bir şey söylemiyor olduğumuzu kabul etmemiz gerekir.

Ahmet Mithat'ta ey kari bir üslup ile ortaya çıkarken Barış 'ın bu öyküde bulduğu "ey kari" ile öykücünün üslubu çakışmamaktadır. tam da bunun için Barış, "superego - camera obscura'daki ey kari, öyküyle ters yönde çalışıyor" diyor. çünkü Ahmet Mithat'ın ey karisi -ki metinle ters yönde işlediği söylenemez, çünkü orada ey kari bir üslup olarak da ortaya çıkar- ile Barış'ın öyküde "bulduğu" ey kari birbirinden farklı...işte haksızlık dediğim şey buna da ilişkin.

kısaca; açıklamaya gereksinim duyan "açık seçik olmaktan uzak öykü" değildir, çünkü hiç bir öykü açık seçik değildir zaten. olduğunu iddia etmek, zaman ve mekandan bağımsız bir dil olduğunu iddia etmektir.


Re: Superego - Camera Obscura

eğer öyküde ahmet mithat'ta olduğu üzere üsluptan "da" kaynaklanan bir ey kari olduğu düşünülüyorsa onun üzerine ayrıca konuşabiliriz tabii.


Re: Superego - Camera Obscura

Açık seçikliği açmam gerekecek sanırım. Smile