Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Beyaz Mantolu Adam öyküsüyle ilgili bu başlıkta Nurten Öztürk şöyle bir soru sormuştu:
Bu soru şu aralar aklıma sıkça takılır oldu: okuyucu, örneğin bir öyküyü anlamak/ anlamlandırmak için sık sık yazara, ya da hakkında yazılan yazılara başvuruyorsa burada bir sorun var mıdır? Yazarın okuyucuya ulaşamadığından, dolayısı ile öykünün kendini anlatamadığından söz edebilir miyiz? Ya da okuyucunun alımlama gücünün/yeteneğinin zayıflığından mı söz etmeliyiz? Ya da hiçbiri mi?
Bu sorunun üzerinde özellikle durmak gerekli. Çünkü bu tümüyle yöntemsel bir ayrımın eşiğine getiriyor bizi. Ardından da bir yığın kuram sökün ediyor. Bu konuda her akımın farklı bir yol tutturduğunu söylemek mümkün. Berna Moran'ın, başucu kitabı olarak da nitelenebilecek, "Edebiyat Kuramları ve Eleştiri" kitabından kabaca bir sınıflama yapmak gerekirse;
- Yansıtma Kuramı ve Toplumcu Eleştiri
- Dışavurumculuk
- Sanatçıya Dönük Eleştiri
- Biçimci Okullar
- Okur Merkezli Kuramlar
ana başlıklar olarak belirlenebilir. Bunlardan "yansıtma kuramları" genel olarak sanat yapıtının dış dünyanın (reel gerçekliğin) bir yansıması olduğunu öne sürerken, "dışavurumcular" buna hiçbir şekilde katılmazlar. Yapıt, sanatçının ruhsal durumlarının bir dışavurumu temelinde değerlendirilir. Dolayısıyla onu anlamak için toplumsal yapıyı çözümlemek yerine sanatçının psişik eğilimlerine yönelmek gerekir. Moran'ın "sanatçıya dönük eleştiriler" olarak grupladığı yaklaşımlar ise, ikonografik bir analizi ön planda tutarak, sanatçının yaşamöyküsünün, onun içinde bulunduğu toplumsal ve bireysel koşulların yapıtın anlaşılmasında kritik önemde olduğunu belirtirler. Elbette, bütün "biçimci okullar" ve "okur merkezli kuramlar" bu yaklaşıma şiddetle karşı çıkar. Biçimci okullar, yapıtın kendi başına bir bütünlük arz ettiğini; dolayısıyla onun anlaşılması için topluma ya da sanatçısına değil, yapıtın kurucu öğelerine, o öğelerin işleniş biçimine bakılması gerektiği üzerinde durur. Okur merkezli kuramlar ise, yapıtın bir alımlama etkinliği olduğunu, -özellikle modern dönemlerle birlikte- her yapıtın alımlayıcı (okur, seyirci vb.) tarafından farklı bir bilgi birikimiyle bambaşka bir biçimde okunabileceğini öne sürer.
Çok kabaca ve hızlı yaptığım için birçok eksiği ve hatayı içinde barındırabilecek olan yukarıdaki tanımlardan sonra belki şu söylenebilir: Bu ana yönelimlerin herbirinin içinde farklı farklı okullar, farklı farklı akımlar da bulmak olanaklıdır. Hatta zaman içinde biçim değiştirenler, farklı yazarlar ve uygulayıcılar tarafından çok farklı yorumlananlar vb. de...
Belki bu başlık altında yavaş yavaş bu yöntemleri ele alıp tartışabiliriz.
Re: Öyküde Eleştiri Yöntemleri
Bir yapıt değerlendirilirken, yukarıda sıralanan kuramlardan birini tercih etmek zorunda olmadığımızı bu kuramlara ait yöntemlerin hepsinin kullanılabileceğini düşünüyorum. Okuduğumuz öyküyü bu yöntemlerden birini ya da tümünü kullanarak ele almak çok yararlı olur. Kitaplığım kırıldığı için kitaplarım üst üste yığılı, darma dağınık. Şimdi, verilen başlıklara bakamadım.
Re: Öyküde Eleştiri Yöntemleri
Zaten dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. Bu yöntemlerden birini diğerlerine karşı benimseyenlerin de çok farklı tavırlar takındığını, rafine ve yalnızca kendi yöntemine bağlı kalarak ilerleyebildiğini öne sürmek güç. Ancak sonuçta yöntemsel ayrım konusunda soru gelip şuraya dayanıyor:
"Korkuyu Beklerken";
Kuşkusuz bu soru cümlelerine pek çok farklı soru da eklenebilir. Ancak sonuçta bir önceki iletimdeki yöntemlere göre geliştirdiğimiz açıklama biçimlerimiz bu ifadelerden birinde gelip düğümlenecektir. Yöntemsel ayrımların oluşma sebepleri de budur.
Öykü İnceleme Yöntemleri
Forumumuzun işleyişinin temel dinamiğini öykü değerlendirme uğraşı, bu uğraşın da ilk durağını "edebî eleştiri" oluşturuyor. Edebî eleştiri denince edebiyat dünyasında bilinen kimi ekoller, yaklaşım biçimleri, metni ele alış şekilleri bulunuyor. Bu başlık altında elimden geldiğince bu ekoller hakkında bilgi vereceğim. Başlık için seçtiğim şimdilik iki yapıt var. Zamanla, başlığı takip edenlerin ilgisiyle bu yapıtları genişletir; zengin bir okuma süreci yaratabiliriz.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Bu konuda yararlanacağım ilk yapıt, Emin Özdemir'in "Eleştirel Okuma" adlı eseri olacak.
Yazar, ilk bölümde okumanın işlevine değindikten sonra ikinci bölümde "Okumanın İletişimsel Boyutları" adı altında, bu uğraşıdaki öğelerin konumunu belirlemeye çalışıyor. Öncelikle bu boyutları "yazar, okur, amaç ve metin" olmak üzere dört öğede toparlıyor.
"Yazar"ı konuşma etkinliğindeki konuşan, kişinin; okuru ise dinleyenin yerine koyuyor. Hâliyle bu ilişkinin temelini dil etkinliği oluşturuyor. Bu ikili ilişkide verici ve alıcının içinde yaşadığı anlam evreni önemli bir rol üstleniyor. Eğer ki bu evrenler kesişmezse metin üzerinde oluşabilecek iletişim de ortadan kalkar. Bu ortaklığı Emin Özdemir şöyle açıklıyor yazar:
Kimi yapıtların anlaşılmasında yaşanan güçlüğün temelinde sanırım bu tanı yer alıyor. O hâlde metnin anlaşılması için okur gereken çabayı göstermelidir. Bunu da ancak okur, yeterli bir donanıma sahipse yapabilir. Aksi takdirde birçok metin okur için içine girilemeyen, ortaklık kurulamayan türden olacaktır.
E. Özdemir, her okuma ediminin bir amaca yönelik olduğunu, adı ne olursa olsun bu etkinlikten amaçlanan bir şeylerin -bilgi edinme, hoşça vakit geçirme, bir soruya karşılık bulma- mutlaka bulunduğunu açıklıyor. Amaç da okuyucuyu belirli bir iletişim konumuna sokar. Okuyucunun amacı da metnin yazılma amacına paralel olarak değişmektedir. O hâlde yazarın metnini oluştururken takındığı tutum, okuyucunun amacını da belirlemektedir. Buradan son öğeye yani "metin" bölümüne geçebiliriz.
Yazar, metni "Okumaya konu olan, basılı ve yazılı, anlam ve anlatım bütünlüğü bulunan her şey geniş anlamda metindir." ifadesiyle tanımlıyor; "Bir bakıma yazıya dönüştürdüğü bildiriyi taşıyan bu şeyin adıdır metin." diyerek tanımı başka bir şekilde belirlemeye çalışıyor. Yazarın bildirisine gör metinler iki gruba ayrılıyor. Biri, anlatılanların gerçek yaşamdaki nesneler, varlıklar, olaylar, olgularla ilgili olan; hayal gücünün olmadığı, öncelikle bir anlamı, özü doğrudan bir söylemle anlatan "öğretici metinler"dir. Bunları "makale, deneme, eleştiri, gezi yazısı" vb. metinler oluşturuyor. Diğerini ise "yazınsal metin" denen ve bizim asıl üstünde duracağımız "öykü, roman, masal, şiir" vb. gibi kurmacaya dayanan metinler oluşturmaktadır.
Bu girizgahtan sonra yazınsal metinden yola çıkarak yazımı genişletmeye çalışacağım.
Alıntılar: Emin Özdemir, Eleştirel Okuma, Ankara, Ümit Yayıncılık, 1997:24,25
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Ben de ara ara, Bilge Karasu'nun Susanlar kitabından okur ve yazar arasındaki ilişkiye dair düşüncelerini aktarabilirim.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Çok güzel olur. Böylece başlığı daha da zenginleştiririz.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Yukarıda da değindiğim gibi bizim hakkında düşüneceğimiz, fikir yürütmeye çalışacağımız metinler yazınsal metinler olacak. O hâlde ilkin yazınsal metinleri E. Özdemir'in nasıl tanımladığına bakalım:
Bir romanın, öykünün genel atmosferine bakılarak yazınsal metinler hakkında rahatça fikir yürütebiliriz. Bunun yanında, bu tanımda özellikle yazarın, yazınsal metinde amacına uygun olarak metnini düzenlediğiyle ilgili kısım üzerinde durmak istiyorum. Metin üzerinden yazarla okur arasındaki iletişimi dil sağladığına göre yazınsal metinlerde yazarın "konusuna, iletisine, oluşturmak istediği dünyaya" paralel olarak tek iletişim aracı olan dilini kurguladığını ve yazarın üslubunun oluştuğunu söyleyebiliriz. Hâliyle metindeki dünya kendi dilini, kendi sözcüklerini dayatacaktır.
Konu-üslup meselesine daha sonra sık sık değineceğiz. Biz, şimdilik yazınsal metinlerin sınırlarında dolaşmaya devam edelim. E. Özdemir, bu tanımlardan sonra önemsediğim şu saptamalarda bulunuyor:
Sanırım bu belirlemeler, yazınsal metnin ne olduğu hakkında doyurucu bilgiler içeriyor. Daha sonraki iletimde yazarla okur arasındaki son ayağa belki de en önemlilerinden birine, "iletişim konumu"na değineceğim.
Alıntılar: Emin Özdemir, Eleştirel Okuma, Ankara, Ümit Yayıncılık, 1997:33-35
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Abdullah, teşekkürler. İlgiyle izliyorum, umarım katkılarım da olur. Bu aralar "umarım" demeyi daha uygun buluyorum.
Barış'ın açtığı bir başlık vardı, Oğuz Atay okurken bir soru üzerinden açılan... Başlığı çok geç görmüştüm, şimdi de anımsayamadım, o da bu başlığa girmez miydi?
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Ben de anımsayamadım bahsettiğin başlığı, merak da ettim şimdi. Barış nerede, duymuyor mu sesimizi?
Bu arada katkılarını bekliyorum.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Sanırım Nurten'in sözünü ettiği başlık şu: Kısa Öykü, Kısa Kısa Öykü ve Tartışmalar
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Hımm. Bu başlık daha çok kısa öykünün niteliğine, ne olduğuna ilişkin. Bizim başlığımız daha genel bir yaklaşımı içeriyor. Bunu başlık ilerleyip açıldıkça daha iyi gözlemleyeceksiniz. Aralarında doğrudan bir ilgi kurmak zor.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
İletişim konumu için E. Özdemir: "Yalın bir tanımla iletişim konumu, yazarın yazarken, okurun da bir metni okurken takınacağı tutumdur." diyor. Peki bu tutum her metin, dönem, yazar için aynı olabilir mi? Bu soruyu da Akşit Göktürk'ün bir yazısıyla örnekliyor. Bu güzel yazıyı olduğu gibi aktarıyorum:
Alıntılar: Emin Özdemir, Eleştirel Okuma, Ankara, Ümit Yayıncılık, 1997: 37-39.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
"Fabl"a olan itiraz çok hoş. Teşekkürler abdullah.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
A. Göktürk'ün yazısını önemsiyorum. Kafka okumalarında ve diğer okuma uğraşılarında önemli bir bakış açısı geliştiriyor.
Bu arada yazılara devam edeceğim; yalnız birkaç gün forumdaki arkadaşlara okuma, yorumlarını başlığa ekleme şansı tanıdıktan sonra.
Re: Öykü İnceleme Yöntemleri
Yukarıda iyi ki sormuşum, Barış'ın verdiği link benim dediğim başlık değil; ama tekrar anımsamak iyi oldu, orada yazılanlar da çok ilgiyle okuduğum yazılardı, bu sayfaları okuyanlar o sayfalara da ilgisiz kalamaz diye düşünüyorum, birebir başlığın konusu olmasa bile konu ile ilşkili. Kastettiğim başlık ise: Öyküde Eleştiri Yöntemleri.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Abdullah'ın programında halihazırda Berna Moran'ın da olduğunu bildiğimden ilgili başlıkları birleştirdim. Teşekkürler Nurten.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Nurten Aksakal, birkaç gün önce, bir cümleye dair bir öneride bulunmuştu. Çok ilgimi çekti bu öneri. Cümleyi ikimiz de okuyoruz, yani biz alıcılar, ya da alımlayıcılar, aynı metni okuyup farklı şeyler düşünüyoruz. Cümle, Nurten Öztürk'ün, Bir Mesvim, Bir Pazar öyküsünden:
Nurten Aksakal, şöyle diyor:
Ben, kesinliğin cümleye, anlatıya daha uygun olduğunu düşünüyor ama neden böyle düşündüğümü bilmiyorum. Öykünün kendisi mi sağlıyor bunu, yazarı tanıyor oluşum, öykünün geçtiği yere dair bilgi sahibi oluşum mu, bilmiyorum. Bu yazdıklarım, bu başlığı ilgilendiriyor mu, bunu da bilmiyorum, bu iyi bir örnek oldu mu, bundan da emin değilim.
Ama Nurten Aksakal'la benim farklı düşünüyor olmamız, öykünün bize hissettirdikleri düşünülürse, öykü açısından olumlu bir şey herhalde.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
İlk tümcedeki "hep" kesinlik ifadesi, ikinci tümcede "olasılık" anlamının baskın olmasını istiyor sanırım. Ben de şimdi üstüne biraz daha düşününce Nurten Aksakal gibi tümcenin olasılıkla bitmesi daha iyi olur diye düşündüm.
Tabii bu durum bir tercihi karşılar, doğru veya yanlışı değil.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Ben cümleyi okuduğumda karın akşam üstleri yağmaya başladığına dair genel bir kanı olduğuna ancak bu kanının tamamıyla doğru olmadığına vurgu yapılmak isteniyor diye düşündüm. Önerimi bu sebeple gündeme getirdim. Ve bu kanıya kapılmama sebep olan şey "hep" kelimesiydi.
Çok doğru, çünkü her kelime, yoğunlaştığımız şeylerin farklı olmasından dolayı başka anlamlar çağrıştırabiliyor.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Abdullah'ın yaptığı alıntıdan yukarıdaki kısım modernizm bağlamında önemli. Özellikle de "sınırlanmayış" ve "kesin göndergeye bağlanmayış" noktalarında.
Ancak kurmaca konusunda Akşit Göktürk'le aynı fikirde değilim.
diyor Göktürk. Öncelikle "kesin göndermesi olmayış"ın "bir göndergesi olmama" durumundan farklı olduğunu belirtmeliyim. Kafka'nın öyküsü gerçek dünyaya sayısız gönderme taşıyan bir metindir. Kaldı ki, asıl sorun, klasik fabl'da gördüğümüz gerçeğe yapılan açık göndermenin kurmaca olarak değerlendirilmemesinde yatıyor. Tilki'nin hikâyesi de bal gibi kurmacadır. Belirli bir tarihsel dönemin, sosyo-kültürel yaşantının ürünüdür. Başka bir kültürel çerçeveden bakıldığında hiç de gerçek gibi görünmeme olasılığını içinde barındırmaktadır. Dolayısıyla kurmacadır. Genel geçer ahlâk kurallarına yaslanması onun kurmaca oluşunu etkilemez.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Bu bazen alışıldık gelen her şeyin gerçek ya da doğru olduğunu zannetmemize sebep olan yanılsamalara benzetilebilir sanıyorum.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Kısa bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum.
Şimdiye kadar genel olarak "metin" kavramı üzerinde durup yazarla okuyucu arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalıştım. Bundan sonra yazılarımı özel olarak "yazınsal metin"leri merkeze alarak hazırlayacağım.
İlkin yazınsal metnin ne olduğunu, yazınsal metinden ne murat edildiğini iki açıklamayla göstermeye çalışayım. Emin Özdemir, kitabında "yazınsal metin" ile "öğretici metin"lerin farkını açıklamak için Ahmet Oktay'dan şu alıntıyı yapar:
Ahmet Oktay, yazısını yazınsal metinlerin tümüyle kurmaca olduğu savıyla bitirir. Buradan Akşit Götürk'ten aktardığı ikinci bir alıntıya geçer E. Özdemir. Bu alıntı bu tür metinlerdeki kurmaca meselesine eğiliyor:
Bu alıntılar Barış'ın tartışmaya açtığı "kurmaca meselesi"ni hareketlendirir umarım.
Alıntılar: Emin Özdemir, Eleştirel Okuma, Ankara, Ümit Yayıncılık, 1997:91,92
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Önceki iletide dile getirdiğim itiraza karşın Abdullah Emin Özdemir'in alıntı yaptığı Akşit Göktürk'ün kitabından daha detaylı açıklamalar gösterdi. Araştırmacı gerçekten konusunu iyi ele almışa benziyor. Abdullah bunları da aktarabilirse tartışmaya kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
En kısa zamanda aktaracağım.
Seçme Kısa Öyküler ve Karşılaştırmalı Öykü Çözümlemeleri
Son olarak Metin BÜLBÜL'ün "Seçme Kısa Öyküler ve Karşılaştırmalı Öykü Çözümlemeleri" adlı kitabını okudum. Kitapta kısa öykü örnekleri ve bazı öykülerin çözümlemeleri yer alıyor. Kısa Öykünün kapsamı üzerine de bilgiler var. Ayrı bir başlıkta alıntılar yapmadım çünkü kitapta ayrıntılı ve derin örnekler yok. Ama bu başlıkta zaman zaman bazı bölümleri sunacağım.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Aynı kitaptan :
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Aynı Kitaptan :
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Cihan eline sağlık. En kısa zamanda okuyup yorumlarımı ekleyeceğim.
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Abdullah'a Akşit Göktürk'ten beklediğim alıntıları yapması için para teklif etmeyi düşünmeye başladım. Mesela yüz akçe...
Re: Öyküde İnceleme ve Eleştiri Yöntemleri
Biliyorum Barış uzadı biraz. Yarın toparlar, eklerim başlığa. Yüz akçeyi de isterim.