UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Muradhan ile Selvihan

02 Mar 2009
Barış Acar

Murathan Mungan
Lal Masallar
Metis Yayınları
İstanbul
2002
s. 47-74

Son indirme tarihi: 10 Mart 2007 (Bkz.:Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Muradhan ile Selvihan

Öykünün Billur Köşk'ü anlattığı bölümlerini su içer gibi okudum. Bu billur köşkün kızı olan Selvihan'a söz gelince bıraktım okumayı, bir soluk alayım dedim, heyecanım dinsin biraz.

Anlatımı öyle güzel ve renkli ki milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmiş fantastik bir film izliyor gibiydim.

Herkese iyi okumalar. El salla


Re: Muradhan ile Selvihan

" masala inanmayan gerçeğe inanır mı? " öykü-masal'ın başlarında yer alan bu cümle pek hoşuma gitti.

Ali Püsküllüoğlu'nun,(Türk Halk Öyküleri) Emrah İle Selvi' sinden:

""
" Nice yıllar önce, aşık Ahmet derler bir adam vardı. Sazla, sözle yaşar, geçinir giderdi İsfahan kentinde. (...) O zamanlarda, halk ozanları aşık kahvelerinde toplanır, halkın önünde yarışırlardı birbirleriyle. Sazda sözde kim usta, o çıkardı bu yarışlarda ortaya. " El elden üstündür' derler. Şu insanoğlu yarışmıştır hep birbiriyle. Çalışkanlıkta,beceride,bilgide. Sazda, sözde, ozanlıkta, aşıklıkta. Koskoca dağları delip yollar açmada. Irmaklar üzerine köprüler kurmada. Uçan kuşla, doğan ayla konuşmada. "

Geleneksel tadın biraz öne çıktığı bu öykü, yeni öyküye, azıcık da olsa tadından katsın istedim.


Re: Muradhan ile Selvihan

Muradhan ile Selvihan'ın hikayesi güzel dağ betimlemeleri ile başlıyor. Mungan, dağı kişileştirirken, dağ ile bir kişiliği de betimlemektedir sanki:

""
" Kimi dağların da başka tepelerin, dağların sırtına basar etekleri, yücelerden yücelir. Bu öyle değildi. ıssız, bucaksız bir bozkırın ortasında yapayalnız duruyordu. Ululuğu yalnızlığındandı. Hiçbir dağı, tepeyi koltuğunun altına almadan, hiçbir yere yaslanmadan, hiçbir dağın sırtına basmadan yüceliyordu. Ağırbaşlı, vakur, kendinden emin..."
Öyle düşündüm de, bu, Selvihan mıdır, Muradhan mıdır karar veremedim. Yoksa masal içinde önemli bir yer tutan bu betimlemelerin çoğu zaten kahramanları mı tarif ediyor?


Re: Muradhan ile Selvihan

Durun durun. Bugün çıktısını alıp okuyacağım öyküyü ben de hemen. :ugeek:


Re: Muradhan ile Selvihan

""
Durun durun. Bugün çıktısını alıp okuyacağım öyküyü ben de hemen. :ugeek:

hadi bakalım iyi okumalar...


Re: Muradhan ile Selvihan

""
Adına uygundu endamı.Selvihan'dı.Irmağın kıyısında dursa ırmak da dururdu.

""
Gözleri acem kilimleri gibi nakışlıydı;rengini kimseye demezdi.İnsanın gözünün içine baka baka gizlerdi rengini.

Bu tanımlamalar bana nasıl bir güzellik bu Selvihan'ın güzelliği diye düşündürdü kara kara. Acaba dedim, güzel olan Selvihan mı yoksa bu güzelliği böyle dillendirebilen anlatıcının yüreği mi?


Re: Muradhan ile Selvihan

Ak Nurten:

""
Bu tanımlamalar bana nasıl bir güzellik bu Selvihan'ın güzelliği diye düşündürdü kara kara. Acaba dedim, güzel olan Selvihan mı yoksa bu güzelliği böyle dillendirebilen anlatıcının yüreği mi?

Selvihan'nın güzelliği ilham vermiş olmalı anlatıcıya, ya, gene de bilinmez; göz istediğini görür, gönül gördüğünü severmiş. Murathan anlatadursun, biz yeniden kulak kabartalım anlattıklarına ve söyleyeceklerimizi söyleyelim:
Konu, anlatılagelen halk hikayelerinden farklı değil. Halk hikayelerinde büyük oranda ortak yan: İki genç birbirini görür ve o saat, tutkuyla bağlanır birbirine. Bazen görmeden de rüyadan bilinir aşık olunacak olan. Kızın güzelliği yalnızca ay ile yarışır, erkeğin ise, güzelliği yanında, kimselerde eşi benzeri olmayan bir ustalığı vardır; ama ustalık, kızın ona aşık olması için yeterli, ona verilmesi içinse yetersizdir. Araya zenginlik, fitne-fücur girer, bir kavuşamama durumu sürer gider. Aşk büyür, ilden ile yayılır, ta bizim kulağımıza gelir. Sonu iyi biten var mı hatırlyamadım: Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin,Arzu ie Kamber,Emrah ile Selvi,Sürmelibey İle Telli Senem...
Bu öyküyü diğerlerinden farklı kılan, betimlemelerle öne çıkan anlatım biçimi/dili, diye düşünüyorum. Müthiş, masalsı betimlemeler var. (Gerçi, öykü içinde fazla, hatta öyküyü bozan betimlemeler olduğunu düşündüm bazı yerlerde. )
Bu öyküde klasik aşık söyleşmelerinin yerini dilsizlik; dilin yerini semah almış. Susmanın gücü öyküye yansımış.


Re: Muradhan ile Selvihan

""
Kızın güzelliği yalnızca ay ile yarışır, erkeğin ise, güzelliği yanında, kimselerde eşi benzeri olmayan bir ustalığı vardır; ama ustalık, kızın ona aşık olması için yeterli, ona verilmesi içinse yetersizdir. Araya zenginlik, fitne-fücur girer, bir kavuşamama durumu sürer gider. Aşk büyür, ilden ile yayılır, ta bizim kulağımıza gelir.

Nurten Öztürk ne güzel tanımlamış kavuşamayan aşıkları, dillere destan olan aşkları...

""
Bu öyküyü diğerlerinden farklı kılan, betimlemelerle öne çıkan anlatım biçimi/dili, diye düşünüyorum. Müthiş, masalsı betimlemeler var.

Bu saptamada bir şeye katılıyorum, bir şeye ise katılmıyorum. Evet katılıyorum; anlatım çok etkileyici destansı/masalsı. Hayır katılmıyorum; Selvihan ile Muradhan'ın aşkını diğer aşklardan farklı kılan bu aşkın anlatımı değil bence aşıkların özellikle de Muradhan'ın tercihi.

Şindi derse gitmek zorundayım dersten çıkınca bu konuya devam edeceğim.


Re: Muradhan ile Selvihan

Nurten Aksakal de değinmiş; alışık olduğumuz doğu masalları gibi bu masalda da uzun bir "girizgah" bölümü ile dağ tasviri verilmiş. Heybeti, büyük ve ululuğu tüm masallardaki "ulu" figürler gibi insanın masallardaki pasif halini belirlemek için açıklanmış. Evet insanlar genelde pasiftir masallarda; kader, ayrılık, birleşememe, ilahi aşk gibi figürlerle kaplanmış masallarda birey değil töre, oba, padişah, sultan vardır. Yani masalın başındaki dağ tasvirli girizgahın, masalın anlatılan yönüne yardım etmesi için yapıldığını düşünüyorum.
Tabi masalın girişini konuştuktan sonra diğer kısımlarına da değinmek gerekir. Bunun için bir de masallarla ilgili yazıları tarıyorum, yakında yazacağım...


Re: Muradhan ile Selvihan

Muradhan Selvihan'a, bizi birbirimize yar etmezler, kaçsak bulurlar, birilerine sığınsak yardım edenlere de kıyarlar diyor.
Selvihan ünlü aşıklardan örnekler veriyor, Leyla ile Mecnun diyor, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin diyor ama Muradhan, biz onlar gibi olmayalım diyor. Önce neden onlar gibi dillere destan bir aşkı reddettiğini anlayamamış onlarda neyi farklı bulduğunu kavrayamamıştım.

"Ben bir yol buldum sen beni bekle" diyerek Selvihan'ı gönderdiğinde onlardan farklı olmalarına sebep olacak nasıl bir yol bulmuş olabileceğini merakla bekledim.

Sonra fark ettim ki onlar birbirlerine aşık olma biçimleriyle de diğer aşıklardan farklıydılar. Leyla ile Mecnun birbirlerine delicesine aşık oldular ve kavuşamadıkları tüm o zamanlar içinde aşkları başka bir aşka yaratanın aşkına döndü. Ferhat Şirin'e kavuşmak uğruna düştüğü dağlarda kula duyulan aşkı yöre halkına suyu getirebileme arzusuna dönüştü. Bu aşıkların bir insanoğluna, ölümlüye, yaratılana duyulan aşkları bir ölümsüzlük aşkına, yaratana duyulan aşka dönüştü. Halbuki Muradhan yaratan huzurunda huşu içinde semah dönerken Selvihan'a aşık oluyor ve bu aşkın tesiri onun semahının sekmesine sebep oluyor. Yaratan ile arasına bir yaratılan giriyor.

Tüm Anadolunun en iyi semaha duran kişisi Muradhan bu işten el çekip Selvihan'ı görebilmek ondan ayrı düşmemek uğruna köçek oluyor.

İşte Muradhan bu tercihiyle "gerçek aşk değil bu dünyada diğer dünyada bile yanmayı göze alabilmektir" diyor.


Re: Muradhan ile Selvihan

Ak Nurten:

""
Halbuki Muradhan yaratan huzurunda huşu içinde semah dönerken Selvihan'a aşık oluyor ve bu aşkın tesiri onun semahının sekmesine sebep oluyor. Yaratan ile arasına bir yaratılan giriyor.

Aslında bu ayrıntıya daha sonra değinecektim; Nurten'in güzel yorumu üzerine yazmak daha iyi olacak: burada sözü edilen âşıkların çoğu bildiğim kadarıyla aynı zamanda hak âşıklarıdır. Yani hak âşığı yaratılanla beraber, (yada sonradan) yaratana da âşıktır, pir elinden dolu içmişlerdir. Âşıklığın gücü de- sada, sözde, ustalıkta ve aşkta- burdan geliyor olsa gerek. Ama hangisi öncedir, araya kim girmiştir, bu, tabii ki önemli. Diğer üç ünlü aşk öyküsünde nasıldır bilmiyorum, ben haberi Emrah ile Selvi’den vereyim:

Emrah ile Selvi'den:
""
" (Emrah) Daldı gitti ve bir düş gördü. Düşünde, aksakallı bir pir, bir tas sunup,' iç oğul, iç bunu!"dedi. Emrah tası alıp içti ki ne içti,kana kana içti. Pir, tası bir daha doldurup sundu,' Al bunu da iç!' dedi.Emrah, onu da içti. Ve de o vakit,' Aman dede, yanıyorum,bir daha yok mu?' dedi.
Pir, ışık saçan gülümsemesiyle, bir daha doldurdu tası.' Oğul' dedi, 'bu aşk içkisidir. Birini yaradan,birini erenler aşkına içtin. Bunu da,Miroğlu Ahmet'in kızı Selvi Han aşkına içesin. Ta ki, onun aşkının ateşi gönlünü tutuştura!'
Emrah, pirin uzattığı tası bir dikişte içti. Böylece pir elinden üç dolu içen Emrah, bu son tastan sonra kendinden geçti."

Buraya bakılırsa, son tastan sonra kendinden geçmekte, bir anlamda, Selvihan'ın aşkı Yaradan'ın ve erenlerin aşkını örtmekte.

Muradhan ile Selvihan’da , mistik, masalsı havanın yoğunluğuna karşın, öykü gene de gerçekçi yanıyla öne çıkıyor.

Ve Ak Nurten’in:

""
İşte Muradhan bu tercihiyle "gerçek aşk değil bu dünyada diğer dünyada bile yanmayı göze alabilmektir"
dikkat çektiği gibi, Muradhan, bu aşkı, dünya aşkı yapmak istiyor.Ne yaşanacaksa bu dünyada yaşanmalı demeye getiriyor. Ve öbür dünyada yanmayı göze aldığına göre, Yaradan'a karşı kusur işleyerek ona olan aşkını ikinci plana mı itiyor? ( Sahi bunu niye söylüyor, bunun için ne yapıyor?)
Yanlış hatırlamıyorsam ( yanlış ise doğrusunu hatırlayanlar çıkacaktır.) diğer üç büyük aşk hikâyesinde kavuşmak öbür dünyaya bırakılmıştır. Sanırım bu da, öbür öykülerden ayırıyor bu öyküyü.
Muradhan, diğerlerinden farkı şöyle dile getiriyor; bu aynı zamanda öyküde gerçekçiliği öne çıkaran konuşmalardan biri: “
""
Her üçü de sevdalarını unutana dek sevmişlerdir. Oysa ben unutmak istemem. Seni unutup da serapları, suretleri, türküleri sevmek istemem. Ben seni sevmek isterim. Olduğun gibi seni. Görerek, işiterek, dokunarak, seninle birlikte yaşayarak sevmek isterim.”


Re: Muradhan ile Selvihan

Muradhan'ın "ben unutmak istemem" derken gerçekliği yani bu dünyanın aşkını tercih ettiğini ne de güzel anlatmış oluyor değil mi?

""
Lakin senden geçersem divane olurum, senden geçmessem yaşatmazlar, ne kavuşması mümkündür, ne de ayrılması. Bir müşkül iştir. Öyle bir yol bulmalı ki, hem seni yitirmemek, hem de bir kemliğe hedef olmamamk gerek. Bir gizli yol olmalı ki, aklımızın ışığına düşmemiş olsun yolu.

Bu satırları okurken hala farkında değildim; Muradhan'ın bir yaratan aşkından uyanıp bir yaratılana gönül verdiğinin. Derken şu cümle dikkatimi çekti;

""
Düşünerek bulup çıkarmalıyız aklımızın kutusundan.
"Düşünerek bulup çıkarmalıyız onu."

Düşünmek, mutlak tesilmiyetin tam karşısındaydı ve Muradhan, semahlardan sonra kuytulara çekilen tekmil obalarda bir eşi olmayan bu hünerli yiğit Selvihan sevdasında muradına ermek için düşünmek gerek diyordu.


Re: Muradhan ile Selvihan

İki Nurten'in de yorumları masalın özünü kavramamızı sağlamış. Teşekkürler. Evet, diğer aşklarda kavuşamama ve yazgının kabulü, bu yolda pasif olma durumu vardı. Ama Muradhan ile Selvihan'da "aşk için nice aşktan geçme" var. Tüm masallarda olduğu gibi aşkların en güzelinin hangisi olduğuna farklı bir inanış var. Burada "semah" bir anlamda manevi yönü, itikatı, inanışı simgeliyor ve semahı bırakıp "köçek" olabilecek kadar yüce tutuyor aşkını Muradhan. Uğruna tüm değerlerinden vazgeçebiliyor.
Diğerlerinden farklı olarak yazgıya baş eğme, kabullenme ve değiştirilemeyecek bazı olaylar karşısındaki duruş bu masalda tamamen değişiyor. Onca bekleyişe rağmen saray giriş ve kendisinden beklenmediği halde "köçek"likle Selvihan' yakın olma... Belki de masalı beğenilir kılan bu.
Son olarak Murathan Mungan'ın masal dilini , öykü dilini ne kadar ustalıkla kullanabildiğine dikkat çekmek lazım. Forumla birlikte başlayan Mungan okumalarını, farklı kitaplarıyla da birleştirmiş olanlar görecektir bu ayrımı. "Kaf Dağının Önü", "Lal Masallar" diliyle, akıcılığıyla okurunun aklında yer ediniyor.


Re: Muradhan ile Selvihan

Emrah, pir elinden üç dolu içti de ne oldu, diyenler var ise; hemen belirteyim: Emrah, sazına sözüne, civar memleketlerde emsal bulunmayan bir âşık oldu, ilk sözünü de gene aşık olan babasına söyledi. Aldı, Emrah bakalım ne dedi:

""
Hayat bağlarından üzüm yiyende,
Söyle babam,söyle, tadı nicedir?
Üç yüz altmış dallı ağaç diyende,
Bil babam, ağacın adı nicedir?
(...)

Aşkı gönlüne düşen Selvi'yi görüp bildikten sonra söyledikerinden bazıları:

""
Bir nazenin bana gel gel eyledi,
Varmasam incinir, varsam incinir ,
O nazik elinden, ince belinden
Sarmasam incinir, sarsam incinir.

Kaşları mihraptır, gözler harami,
Dillerinden döker Tanrı kelâmı,
Gelir bin naz ile verir selâmı,
Almasam incinir, alsam incinir.

""
Tutam yar elinden tutam,
Çıkam dağlara dağlara,
Olam bir yaralı bülbül,
İnem bağlara bağlara.


Re: Muradhan ile Selvihan

Bu arada bilinen aşk hikayeleri ile ilgili bazı yorum ve bilgilerimiz hatalı olabilir, bir göz gezdirmek faydalı olabilir diye:
Ferhat ile Şirin

Kerem ile Aslı

Leyl ile Mecnun


Re: Muradhan ile Selvihan

Ilk basta, kullanilan uslup, yalnizca Yasar Kemal'de gordugum bir uslup oldugu icin rahatsiz olmustum ben bu oykuyu okurken.
Sadece Yasar Kemal boyle yazmali, digerlerinin ne haddine diye dusundum. En cok Muradhan tasvirleri etkiledi beni. Dansini, bedenini tasvir edisi cok farkliydi.
Yazarin erkek bedenine daha dikkat ediyor olmasindan mi bilmem, ama Selvihan tasviri olagan masalsi bir tasvirken Muradhan tasviri bence bir hayli yenilikci.
Orneklerle bu soylediklerimi acmaya calisacagim en kisa zamanda. Simdi yeni oykunun ciktisini almam gerekiyor. Boxing


Re: Muradhan ile Selvihan

Cihan Başbuğ:

""
Burada "semah" bir anlamda manevi yönü, itikatı, inanışı simgeliyor ve semahı bırakıp "köçek" olabilecek kadar yüce tutuyor aşkını Muradhan.
Çok iyi ifade etmiş Cihan.
Good
""
Diğerlerinden farklı olarak yazgıya baş eğme, kabullenme ve değiştirilemeyecek bazı olaylar karşısındaki duruş bu masalda tamamen değişiyor.
Bu konuda biraz farklı düşünüyorum; bana göre, bu masal olayların gidişatı ve sonu açısından, bildiğimiz öteki masallardan hiç ayrılmıyor. İstemler farklı dillendiriliyor, ayrıntılar biraz değişiyor fakat sonuç değişmiyor. Hatta Lal Masallar' da yer alan, Âzer ile Yadigâr' da da olaylar benzer bir seyir izliyor. Sonuçta, beraber ölüm, seçiliyor. Ölümü seçmek ne anlama geliyor? Başkaldırı mı? Yoksa, boyun eğme mi? Biraz başkaldırı; ama daha çok boyun eğme.

Acarçağdaş:

""
Ilk basta, kullanilan uslup, yalnizca Yasar Kemal'de gordugum bir uslup oldugu icin rahatsiz olmustum ben bu oykuyu okurken.

Sanırım üslup benzerliği, her iki yazarın da, masallardan, halk hikâyelerinden diğer geleneksel anlatı biçimlerinden çok iyi beslenmiş olup bunu kendi alanlarına çok iyi aktarıyor olmalarından kaynaklanıyor. Zaman zaman aynı benzerliği ben de hissettim çünkü.


Re: Muradhan ile Selvihan

Lâl Masallar'da beni en çok etkileyen masal, Ulak ile Sadrazam oldu. Yazarın müthiş betimlemelerine, pikolojik tahliller ve çok farklı bir aşk öyküsü de eklenince güçlü bir masal çıkmış ortaya. Masal mı, öykü mü? Her ikisi de olabilir. Tarihi yalnızca tarihi olaylar: Sebebpler,sonuçlar; fethedilen yerler, çizilen haritalar, ok-yay sayısı, askeri güç açısından okumaya alışmış; hep güçlü ve üstün olmaya koşullandırılmış mantığın, bakıp, asla üzerinde düşünemeyeceği bir ayrıntı. Tarihin sayfalarında yer bulmayacak olan, ancak tarihin en gerçek yanlarından... Padişahını, bir seferin başlarında kaybetmiş bir sadrazamın neler yaşayabileceğini daha önce düşünmemiştim.
Bir aşk, sadakat ve cesaret öyküsü. Bir tarih öyküsü.
Bu öyküde ölümün üzerine mecburi bir gidiş var, sonuna kadar yaşama azmini koruyan.
Kitaptaki en lal öykü, Ulak ile sadrazam .
Muradhan ile Selvihan'ın öyküsünün lallığı, onların öykülerinin dışarıya sır vermemesinden kaynaklanıyor, öykülerini ikisinden başka kimse bilmiyor. Kimse onlardan bir şey duymuyor; ama ikisi bir dil bulup konuşuyor.