UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



İnsanın İki Yüzü

27 Mar 2009
Barış Acar

Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 133-135.

Öykü forumdan kaldırılmıştır. (Bkz.:Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: İnsanın İki Yüzü

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________

Öykü: İNSANIN İKİ YÜZÜ (1.irdeleme metni)
Hazırlayan: Sanem Altındağ

İnsanlar, birbirlerinin davranışlarını kınadıkları ölçüde birbirlerine benzeyenler; kendilerini küçümsedikleri diğerleriyle tanımlayabilenler; ezdikçe ezmeyi, ezildikçe ezmeyi kanıksayanlar. Karşılaştığımızda bizi sinirlendiren bu insanlar, Çehov’un elinde ne kadar da gülünçleşiyor. “İnsanın İki Yüzü”, kunduz kürklü bir adamla tavşan kürklü bir adamın öyküsüdür. Öyküleme, kunduz kürklü yüksek memurun ağzından yapılır. “İnsanın İki Yüzü”nü anlayabilmek için, yüksek memur ile tavşan kürklü küçük memur İvan’ın arasındaki ilişki incelenmelidir. Bu ilişki, aralarındaki karşıtlıklar ve benzerlikler belirlenerek anlaşılabilir.

Birinin kunduz kürklü, diğerinin tavşan kürklü olması; Birinin yüksek memur olarak, diğerinin aynı dairede küçük memur olarak çalışması; Birinin yöneten diğerinin yönetilen olması kolaylıkla sayılabilecek karşıtlıklardır. Bu ikiliklerle sıkı sıkıya bağlı ve üstünde durulması gereken bir karşıtlık da birinin ezen diğerinin ezilen olmasıdır. Yüksek memurun şu söyledikleri bu karşıtlığı açıklıkla gösterir: “Beni gördüğü zaman da kaçacak delik arar, ne yapacağını şaşırırdı. Onu boğazlayacak, bir lokmada yutacakmışım gibi korkardı benden. Hele bir azarlamaya göreyim, ayaz vurmuşçasına zangır zangır titremeye başlardı.” Yönetici ,ezen, yüksek memur, “emri altında çalışan” İvan’ı ; sünepe, ezik, zavallı, acınacak, mıymıntı bir şeyden anlamaz olarak niteler. Yönetilen, ezilen, İvan, yöneticisinin karşısında kamburlaşır, ellerini iki yanına yapıştırır, dizleri bükülür, yerlere kadar eğilir.

Belirtilen karşıtlıkların kanıksanması ise iki karakterin benzeştikleri durumdur. İkisi için de toplumda ezenlerin, ezilenlerin olması, diğer insanların aşağılanabilmesi olağandır. Yüksek memur, “sıradan” insanların bindiği tramvaya binmeyi hoş görmez. İvan’ın sergilediği tutum ise daha çarpıcıdır. O, ezer ve ezilir. Tramvaydakileri azarlar, görevlilere hesap sorar, onları denetleyen bir yöneticinin olmamasından şikayet eder ve daha da ileri giderek, “Alçaklık sizin bu yaptığınız!” der. Bu öfkeli tavrı sergilemesinden hemen sonra, müdürünün de aynı tramvayda olduğunu fark ettiğinde ise sesi soluğu kesilir, birden çalıştığı dairedeki İvan oluverir.

Aralarındaki ilişkiyle birlikte karakterleri ayrı ayrı incelersek, öyküyü daha iyi anlayabiliriz. Yüksek memur, çalıştığı dairenin dışında da yüksek memurluğunu devam ettirir. Yüksek memurluğu üstüne yapışmış gibidir. Kunduz derili kürk giyer, tramvaya binmeyi yakışıksız bir durum olarak niteler. Aklına yatanı, toplumdaki konumunun gerektirdiklerinin önüne geçirmeyi tercih etmez, etse de gizler: ”…ama o gün kürkümü giydiğimden, kunduz derisi yakamı kaldırınca yüzümü kimse göremeyeceği için içim rahattı. Hem, biliyorsunuz, tramvayla yolculuk uzundur.” İvan ise, Rusya ile Batı arasındaki ilişki ve çelişkinin simgesidir. Batıya özenir, Batıya inanır. Tramvay görevlilerine şöyle der:” Avrupa’da olsa size çoktan gerekli cezayı verirlerdi.” Bununla birlikte İvan, Batının “başarı”sının kökenlerini Rusya’da arar gibidir. Fransız devlet adamı Léon Gambette’in akıllılığından söz ettikten sonra şöyle der: “Kendisi bir Fransız’dır ama gerçek bir Rus ruhu taşıdığına eminim. Yetenekli bir devlet adamıydı.”
Hem yüksek memur, hem İvan, hem de İvan’ın tavırlarına sinirlenen üçüncü kişi diğerlerine olan inancını yitirmiş, onlara katlanmaktan usanmış gibidir. Yüksek memur, “Gelin de zavallı bukalemunlara inanın siz!” der. İvan, tramvaydakilere kızar: “İnsanlarda nezaket denen şey kalmamış” diye söylenir. İvan’ın tavrına sinirlenen üçüncü kişi ise “Gel de bu adamlarla birlikte yaşa bakalım!”,”Bunların hepsi şaklaban, ikiyüzlü! Zor dayanıyorum, aralarında boğulacağım vallahi!” diye yakınır.

Öyküye, “İnsanın İki Yüzü” adı, İvan’ın birbirinin tersi hareketlerini vurgulamak için koyulmuş gibidir. Bu iki yüz, iki farklı tutumu çağrıştırsa da, ezen-ezilen karşıtlığının kanıksanması bağlamında düşünüldüğünde, aynı bakış açısının sonuçları olur.

“İnsanın iki Yüzü”, çarpıcı bir toplum yergisidir. Yazıldığı dönemin toplumundaki çarpık ilişkileri, farklı kesimler arasındaki katı ayrımı, Batının Rus toplumu üzerindeki etkilerini mizahi bir dille ortaya koymuştur.


Re: İnsanın İki Yüzü

""
“İnsanın İki Yüzü”, kunduz kürklü bir adamla tavşan kürklü bir adamın öyküsüdür.

Sanem Altındağ'ın irdeleme metnindeki bu ifadeyi çok sevdim. Keza, çoğu kez basit mecazlar fazla tanımlanmış ifadelerin anlatamadığı şeyleri çarpıcılıkla anlatabiliyor. Birbirinden farklıymış gibi görünen bu iki tip aslında tam tamına birbirinin aynıdır. İkisi de kürklü adamlardır. Bu kürk o zamanın zenginlik simgesi olmanın ötesinde bir mevki göstergesidir. Birbirinden ayrı olduklarını düşünseler de, biri üstlerinin yanında süt dökmüş kedi gibi olan, diğeri daha ekonomik olduğu gerekçesiyle kimselere görünmeden toplu taşıma aracına binmek zorunda olan iki memurdur tiplerimiz. Dolayısıyla Çehov'un "insanın iki yüzü"nden çok, belirli bir tipteki insanın "asıl yüzünü" anlatmakta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kürk aracılığıyla yapılan tanımlamaların, bu dekadans insan tipinin doğal olandan ayrılmasının ve onun taklidine dönüşmesinin imgesi olduğunu düşünüyorum.

Ne demek istediğimi daha iyi anlatmak için bir iki fotoğraf eklemek istiyorum:

Öykümüzün kahramanları ilk görüntülerdeki gerçek canlılara benzemekten çok ikinci görüntülerdeki askıya asılmış suretlerdir.

kunduz kurku.jpg kunduz.jpg tavsan.jpg tavsan-kurku.jpg

Re: İnsanın İki Yüzü

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ

İNSANIN İKİ YÜZÜ
1. İRDELEME METİN ELEŞTİRİLERİ

• Öyküyü okuduğumda günümüzle yakın ilişkili kurulabilecek birçok yön gördüm. Ama irdeleme metninde bu güncellik işlenmemiş.
• Anlatım çok karışık yapılmış. Belli bir sıradüzen yok.
• İmla hataları göze çarpıyor. Örneğin ikinci tümce öbeğinde iki nokta üst üsteden sonra büyük harfle başlanmış. Yanlış bu.
• Başlangıç tümcesi çok uzun yazılmış. Defalarca okudum anlayamadım.
• Dördüncü tümce öbeğinde ‘’aklında yatanla’’ ne demek istenmiş. Kişiye bir eleştiri var ama aklına yatanın ne olduğunu belirtilmediği için bu eleştiride anlaşılmıyor.
• Birinci tümce öbeği kalkmalı ya da yeniden yazılmalı.
• Tüm irdeleme metni ezen-ezilen ikilemi ya da çatışkısı üzerine kurulmuş. Öykü çok canlı ve tüm anlatılan bu çatışkıdan doğmuyor. Başka yönlerde ele alınmalıydı.
• İrdeleme metniyle öykünün örtüştüğü noktalar az. Öyküyü yansıtmıyor bu metin.
• ‘’İnsanın iki yüzü çarpıcı bir toplum yergisidir’’ ne demek? Açılmalıydı.
• Üçüncü adam paradoksu var. Oysa bu öyküde üçüncü karakter yok.
• Üçüncü karakter var. Bu karakter bence biletçi.
• Üçüncü karakter yok. Bu nedenle irdeleme yanlış yerden sürdürülmüş.
• Giriş bölümcesi tümel insan kavramıyla başlayıp tekile indirgemeyle bitirilmiş. Bu durumda buradaki karşıtlığa bizde girmiyor muyuz?
• ‘’Hoşgörü’’ tolerans anlamında bir sözcüktür. Buradaki kullanımı yanlış.
• Ezen-ezilen ilişkisi çok genel bir yaklaşımdır ve birçok öyküde bu genel kavram izlek olarak kullanılabilir. Ama burada öykünün özgünlüğünü bu genel kavramla açıklamak doğru gelmiyor bana. Bu öyküyü öykü yapan yanı ortaya koymalıyız.
• ‘’…gibidir’’ sözcüğünü sık kullanılmış. Kimi yerlerde ardışık üç kez geçmiş. Bu hem metni zayıflatıyor hem de arkadaşımızın emin olamadığını gösteriyor.
• İvan’ın Rusya ile Batı Avrupa arasındaki tipleri simgelediği görüşüne katılmıyorum. Daha güçlü bir açıklama yapılmalıydı.
• İvan’daki değişim daha ayrıntılı verilmeliydi. Bunu ezen-ezilen çelişkisiyle vermek doğru olmamış. Öyküde bu daha açık ve vurucu verilmiş. Biz bunu temellendirmeliyiz.
• Öykü kunduz kürklü insanla tavşan kürklü insanın ilişkisinin çok ötesinde bir toplumsal ilişkiyi veriyor. İrdeleme bunu daraltmış.
• Üçüncü tümce öbeğinde ezen ve ezilenlerin dışında diğer insanlardan da söz ediyor. Kim bu insanlar peki?
• Üçüncü kişi yok.
• Ezen ezilen ilişkisi bolca anlatılırken İvan karakteri geri planda kalmış, atlanmış.
• Toplumsal altyapı incelemesi yok.
• Neden Fransız hayranlığı var bu insanlarda.
• Beşinci tümce öbeğindeki ‘’Bukalemun’’ acaba Çehov’un ‘’Bukalemun’’ öyküsüne bir göndermemi. Ya da tersi mi?
• İvan ezen biri olamaz. O ancak eleştiren, ya da gelişigüzel konuşan biri.
• Öyküyü çarpıcı kılan ne? Bunu göremedim metinde.
• Altıncı tümce öbeğinde ‘’Gibidir’’ sözü ‘’Çehov yanlış yazmış’’ der gibi bir anlam çıkartıyor. Oysa öykü gerçektende insanın ikiyüzlülüğünü anlatıyor.
• Az tümceyle söylenebilecek birçok bölümce, gereksiz tümcelerle uzatılmış.
• İrdelemede kavramların adı var ama hem içerik hem de anlam olarak birbirleriyle ilişkilendirilememiş.
• Kapitalizm iş ilişkilerinde nasıl insanın aşınmasına yol açıyorsa bürokrasi de insanı aşındırır. Burada o aşınma gösterilmeliydi. Bu yön eksik bırakılmış.
• Üçüncü karakter yok.
• Dördüncü tümce öbeğinin başında ‘’…öyküyü daha iyi anlayabiliriz’’ biçiminde biten cümlede ne demek istendiğini anlamadım. İlk üç bölümce yapılan irdelemeleri dikkate almayacak mıyız?
• ‘’Üstüne yapışmış gibi’’ ifadesi yanlış. O özellik zaten o kişinin doğasında olandır.
• Yüksek memurun derdi tramvaya binmek değil. Tramvayda görünmek. Bu açıdan metne katılmıyorum.
• İvan’ın batıyla ilgili söylediklerini inanıp inanmadığını bilmiyoruz. Belki öylesine çevresini sindirmek, farklı görünmek için söylemiş olabilir. Oysa metin bu sözleri baz almış. İvan karakteri çok önemli. İkisini de aynı anda yaşıyor çünkü.
• İrdeleme metni çok karışık geldi bana.
• Ben iki kişi var sanıyordum ama tekrar okuyunca üç kişinin olduğunu düşünüyorum.
• ‘’Çivide’’ ve ‘’Memurun Ölümü’’ öyküleriyle eşgüdüm var. Bu gösterilebilir.
• Bu insanlar tramvayda neden konuşuyor? Neden Fransa ve Batı Avrupa gündemlerinde? İrdeleme Rusya’dan bağımsız ele alınmış.
• Bence öykü sınıf farklılığına göre ele alınmamalıydı. Çehov burada küçük insanı anlatmak istemiş ve bu insanı bir kamu alana götürerek anlatmış.


Re: İnsanın İki Yüzü

Çehov'un , toplumda iki farklı mevkiyi işgal eden insan karakterini merkeze alarak yazdığı bir öykü. Günlük hayatın en sıradan olayları, onun ilgi alanına girdiği ve kalemiyle bir önem ve anlam kazandığı bilinen bir şey. Fakat nedense, ezik karakterli tiplerin davranış ve tepkileri, hep abartılı veriliyor Çehov öykücülüğünde.


Re: İnsanın İki Yüzü

Öyküyü okuyucunca, daha doğrusu öykünün sonunu okuyunca içim burkuldu. Keşke dedim memur, amirinin de orada olduğunu anladığında istifini hiç bozmadan devam etseydi aynı biçimde konuşmaya. Ama bir bildiği vardır Çehov’un. Anlatmak istediği başka bir şey. Memur takımına çatmak istemiş olmalı diye düşündüm. Boşuna mı giymiş tavşan kürkünden yakalı paltoyu memur. Yüksek dereceli memura özeniyor ancak tavşan kürklüsünü alabiliyor.
Kunduz kürklü, kendini o kalabalığın arasında bulunmaya yakıştıramıyor ama beri yandan “hem biliyorsunuz tramvayla yolculuk ucuzdur.” diyor. Kunduz kürke nasıl sahip olduğunu da ele veriyor onun bu sözleri.
Tavşan kürkü yakalı memurun tramvayın karanlık olmasından yakındığı bölüm bizim belediyecilik hizmetlerini anımsattı. Laughing out loud


Re: İnsanın İki Yüzü

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________

İNSANIN İKİ YÜZÜ (Son İrdeleme Metni)
Hazırlayan : Sinem Altındağ

1-“İnsanın İki Yüzü” adlı öykü birinci tekil anlatımla yazılmıştır. Öyküde üst düzey bir memur yaşadığı bir olayı anlatır; bir akşam bindiği tramvayda, aynı dairede çalıştığı İvan’ı görür. İvan’ın davranışları dairedekinden çok farklı olduğu için bir süre gördüğü kişinin İvan olup olmadığından emin olamaz.

2-İvan, iş yerinde üstlerinin önünde eğilen, onlardan korkan; amirinin zavallı, acınacak diye nitelediği biridir. Böyle birinin tramvayda, arkadaşlarıyla kendini dinletmesini bilen bir tavırla Avrupa siyasetinden söz etmesi, yolculara ve görevliye kızması ilk bakışta garip görünebilir. Ama İvan, 19. yy Rus toplumun ağır baskı sonucu kişiliksizleşmiş bireyini örnekler. Bu yüzden, tramvayda rahatsız olduğu durumlara tepki göstermesi bilinçli olmasından değil, koşullandırılmış olduğundandır. Amirinin de tramvayda olduğunu görünce, İvan’ın tutum değiştirip, dairede davrandığı gibi davranmaya başlaması, duruşunun ezilip büzülmesi de kişiliksizliğini gösterir. Amirini fark etmeden önce sert bir biçimde dile getirdiği eleştirisini, üst düzey memuru görünce sürdüremez.

3-İvan’ın tramvaydaki konuşmaları, dönem toplumunun Avrupa’ya ve Rusya’ya bakışına ilişkin bilgi verir. İvan’a göre Avrupa’nın örnek alınması gerekir. Fransız devlet adamı Gambette ona göre çok yetenekli bir devlet adamıdır. Ama, İvan , Gambette’in “ruhu”nu Rusya’da arayarak Avrupa’nın başarısının kaynağını kendi ülkesinde arar. Bu durum, Rus toplumun batılılaşmasındaki çarpıklığın iyi bir örneğidir.

4-Yüksek dereceden memur, öykü boyunca İvan’ın diğerlerine karşı tavırlarını ve “bukalemun”luğunu eleştirir. Ama İvan, yüksek memurun aynası gibidir. İvan’ın tramvaydaki aşağılayıcı tavırları, üst dereceden memurun iş yerindeki tavırlarıyla benzeşiktir. Üst düzey memur, birlikte çalıştığı memuru “emrim altında çalışıyor” diye niteler, iş arkadaşlarını azarlamakta hiçbir sakınca görmez. Memur, İvan’a bukalemun der, ama kendisinin “sıradan” insanların kullandığı olarak nitelediği tramvayla yolculuk yapması, tanınmamak için de yüzünü gizlemesi bukalemunluktur.

5-Yüksek dereceden memur ve İvan, 19 yy. ikinci yarısı Rus toplumunun tipik karakterleridir. İkisi de öykünün adının da betimlediği üzere ikiyüzlüdürler, gösteriş meraklısıdırlar, diğerleriyle birlikte yaşamaktan rahatsızlık duyarlar ve kendilerini onlardan üstün görürler. İki karakter de insana olan inancını yitirmiş, geleceğe güvensizlikle bakan karakterlerdir.