UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

05 Mar 2009
nurten aksakal

Şimdilik bir kaç fotoğrafla başlayalım. Vakit buldukça, güzel kareler çekebildikçe yenilerini de ekleyeceğim.

İster içinizde filizlensin bu ayakların öyküleri, ister bizimle de paylaşın düşlerinizi...

Fotoğraflar öykülerini anlatacak kalemleri bekliyor.

Kategori:

Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Ayakların duruşundan hareketle kişilerin içinde bulundukları halet-i ruhiyeleri hakkında izlenimler sezinleyebiliyorum.

İlk fotoğrafta, erkek çocuğun rahatlığı; kızın ona bir şeyler anlatma çabası içindeki sabırsızlığı; ikincisinde orta yaşlardaki bir bayanın her an kalkıp gidecekmişçesine banktaki tedirgin oturuşu; sonuncusunda da kendisine güvenen ancak kafasında kırk tilkinin dolaştığı, kırk tarakta bezi olan birinin hâlleri canlandı gözümde.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Sevgili Nurten Öztürk şurada şöyle demişti;

""
Arkadaşlar, herkes parktan geçen bir ayakkabıyı yazsa ne güzel olur değil mi? Yani, şöyle yüz ayakkabı geçse!? Gerçi üye sayısı daha fazla, diyelim ki kırkı tatile gitmiş.

Bu öneri benim aklıma ayakların/ayakkabıların fotoğraflarını çekme fikrini getirmişti ve şöyle demiştim;

""
Ben de park bahçe dolaşıp 100 çeşit ayakkabı fotoğrafı çekeyim olmaz mı? Eee tabii çekeceğim/ çekeceğimiz fotoğrafları, fotoğraf başlığından ya da ayakkabı başlığından ulaşılabilecek bir yere de yükleriz.

İşte yukarıdaki fotoğraflar bu fikirlerin bir ürünüdür ve devamı gelelcektir. Şimdi öykü atölyesinin mudavimlerinin güzel öykülerini beklemektedir.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Bu fotoğraflara birer numara versek diyorum. Böylelikle öykü yazacaklar numaraya atıfta bulunarak yazarlar, "kim, neyi, hangi fotoğraf için yazdı?" sorusuyla cebelleşmeyiz. Ne dersiniz?


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Fotoğraflara birer isim vermiştim ancak bu islerin fotoğraflar hakkında öykü yazacakları yönlendirebileceği ya da sınırlandırabileceği kaygısıyla bu isimleri değiştirip ayıt edilebilmeleri sağlayacak isimlere dönüştürmüştüm.

Şimdi de Eren'in önerisi üzerine fotoğrafların hemen üzerine bir numara yazıyorum. Bu pratik ve akılcı öneri için sevgili Eren'e teşekkürler Flowers

Ancak sevgili Eren fotoğraflar üzerine de bir iki kelam edeydi beni sevindireydi ne gozel olurdu değil mi? Crying


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Numaralar tam da benim düşündüğüm gibi olmuş. Good Fotoğraflar üzerine kelamı bu fotoğraflardan öykü üretecekler zaten söyleyecekler diye ayrıca söz alma ihtiyacı hissetmemiştim. Akşam bakayım o zaman Smile


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Akşamı bekleyemedim:

İlk fotoğrafta ben kızda bir tedirginlik görmüyorum (zaten kızı da görmüyorum ya, neyse :mrgreen: ) Bence alışılmış bir sevgi söz konusu olan. Pek fazla gerilim göremiyorum.

İkinci fotoğraftaki kızın türbanlı olduğunu düşündüm. Fotoğrafın adı ponpon olmasa ponponlar o kadar dikkatimi çekmeyecekti.

Son fotoğraftaki elemanın saçı jöleli olmalı, eli de cebinde Smile


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

006 numaralı fotoğraf üzerine çok konuşulacak gibi görünüyor.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Abdullah dedi ki:
006 numaralı fotoğraf üzerine çok konuşulacak gibi görünüyor

Dilerim tüm ayaklar ve ayakabılar üzerine çok konuşulur.
Buradan Nurten Öztürk'ün kulaklarını çınlatmak isterim.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Nurtencan eline sağlık fotolar çok başarılı 06 favorim =))
öyküye çok müsait. Acaba istek de yapabiliyor muyuz ben öyküde geçirdiğimiz gibi topuklu, insanı deli eden yürütmeyen dişilik kokan bir ayakkabı fotosuyla arkasına basılmış yumurta topuk, burnu sivri ayakkabı fotosu istiyorum Alkış


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

""
Acaba istek de yapabiliyor muyuz ben öyküde geçirdiğimiz gibi topuklu, insanı deli eden yürütmeyen dişilik kokan bir ayakkabı fotosuyla arkasına basılmış yumurta topuk, burnu sivri ayakkabı fotosu istiyorum Alkış

Fotoğrafların devamını bekle bakalım, belkide bir gün bu poz çıkıverir karşıma bilinmez... Smile

Ancak bu arada makineyi insanların ayaklarına çevirerek peşlerinden koşturmak ve bu arada düşmemeye çalışmak hakikaten zor. Hele de benim gibi sakar biri için. Laughing out loud


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Ayak/ayakkabı fotoğrafı çekmek için dışarı çıktığım bir gün çekim isteğim gibi geçmemiş ve asık bir suratla eve dönüyordum. Derken önümden mosmor giyinmiş iki kız arkadaş geçti. Ayakkabıları bile mordu.

Eğer, makinemin yanımda olmadığı bir gün onlarla karşılaşsaydım çok üzülürdüm. O anda çektiğim fotoğrafların hiç birine kıyamadım hepsini yüklüyorum.

Fotoğraflar aynı ayaklara ait olduğu için aynı numarayla numaralandırıyorum..


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

009 reklam filminden alınmış gibi.

Hatta şöyle de sloganlaştırılabilir : Bu başlıktaki insanlar, daha çok "converse" markasını seçiyor.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

009 üzre:

""
Şeker Gibi Ayakkabılar

Gözleri dolu dolu çocuk bir annesine, bir karşısındaki ayakkabılara bakıyordu. Hemen ilerideki milli piyango gişesinin önünde sıraya girmiş annesi ayağını hızlı hızlı yere vuruyordu.

Dokunsan ağlayacaktı bacaksız. Fotoğraf makinemi arkaya doğru alıp, yanına gittim.

"En çok hangisini sevdin söyle bakalım."

Ağladı ağlayacak gözlerle bana baktı. Sonra kafasını çevirip ayakkabılara...

"Üstteki"
"Hangi üstteki?"
"En baştaki. Sarı kırmızılı olan."
"Cim bomlusun galiba."
"I-ıh!"
"O zaman neden onu seçtin?"
"Abimin çantası var. Aynı renk. Bana vermiyo hiç."
"Sırf o yüzden mi?"
"Bi de, şeker gibi."
"Hmm. Bu mantıklı. Ama senin ayağına büyük değil mi bunlar?"
"Annem de öyle dedi."
"Doğru demiş annen."
"Olsun. Büyüyünce giyerim ben de."
"Ama ya büyüyünce sevmezsen bu ayakkabıyı?"
"Severim."
"Şimdi seveceğini düşünüyorsun ama, o zamana kadar başka ayakkabılar görüp onları seversen?"
"Onları da alsınlar."
"O kadar çok ayakkabıya paraları yetmez ki annenle babanın."
"Bana ne!"
"Uslu çocuklar böyle yapmaz ama..."
"Saysaldan çıkçak ya!"
"Ne?"
"Paraları yeter. Babam tam on milyon liralık saysal oynadı. Bu sefer çıkçak dedi."
"..."

Yanaklarından yaşlar dökülmeye başladı.
"Bana ne! O ayakkabıdan istiyom işte."

O kadar şekerdi ki, makinemi çıkarıp bir fotoğrafını çekmek istedim ki kadın karşımda bitti:

"İzin aldınız mı?"
"Efendim?"
"Fotoğrafını çekmek için izin aldınız mı dedim?"
"Ben sadece ayakkabılarını çekiyordum."

Zırıl zırıl ağlayan çocuğu kolundan çekiştirerek uzaklaştı.

"Ben sana yabancılarla konuşma demedim mi!"
"Ayakkaplar..."
"Eve gidince görürsün sen ayakkabıyı."


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Sevgili Barış'ın öyküsündeki diyaloglar nedense çok tanıdık geldi bana. Laughing out loud

Ellerine sağlık Barış. Cheers


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

003

""
Bir yaz günü öğle vakti Sakarya Caddesi'nde çiçekçilerin hemen yanındaki o betondan heykelin önünde durdu. Pantolonunun paçalarına baktı. Sol bacağını dizden kırıp azıcık yukarı kaldırdı. Eliyle bir iki vurdu pantolonunun paçalarına. Gömleği, pantolonu tertemiz, jilet gibiydi. Ellerini ceplerine sokup etrafına bakındı. Beklediği kadının geldiğini görünce başını kadının geldiği yönün aksi tarafına çevirdi. Kadın yanına gelip merhaba deyinceye kadar öylece kaldı. Kadın gelip merhaba dedi. Beriki gülümseyerek, ağaç olduk sıcağın altında dedi. Kadın niye geç geldiğini anlatmak için ağzını açmıştı ki, yürü hadi deyip yola koyuldu. Kadın arkadan arkadan yürürken nesini seviyorum ben bu adamın diye geçirdi içinden. Adımlarını hızlandırıp ona yetişti. Nereye gidiyoruz diye sordu. Başını çevirmeden, bir kere de soru sorma, dedi. Tuna Caddesi'ne gelince kadını kolundan çekiştirip bulvar tarafına yönlendirdi. Adımlarını hızlandırdı. Kaç saat izin aldın dedi. Kadın, iki saat dedi. Niye akşama kadar gelmeyeceğim demedin, dedi beriki. Kadın, babamın çiftiğimi orası, ancak o kadar alabildim dedi. Gelen taksilerden birine el edip otomobili durdurdu. Kapıyı açtı. Kadın, öyle şaşırdı ki onun bu davranışına kapıdan önce kendisi mi girecek, yoksa o mu girecek anlayamadı. Hadi diye koluna dokundu adam. Önce kadını bindirdi ve ilk kez, şoförün yanına değil de kadının yanına oturdu. Kadınla şoför aynı anda sordular: Nereye? Kadınun usulca sorusunu şoförün kalın sesi bastırdı. Şoföre bakıp Tuzluçayır dedi gömleğinin yakasını düzeltirken. Kadına dönüp şoförün görmesinden tedirgin belli belirsiz gülümseyerek, bir kere de soru sorma dedi. Kadın onun şakaklarından akan tere baktı. Öndeki koltuğun arkalığını kavrayan ellerine, baş parmağındaki taze yanık izine, kısacık saçlarına, terden ıslanmış koltuk altlarına. Yanına sokulup ona belli etmemeye çalışarak adamın kokusunu içine çekti. Derin derin soluk alıp ciğerlerini onun kokusuyla doldurdu. Beriki, sanki arabayı kendisi kullanıyormuş gibi, gözünü ayırmadan yola bakıyordu. Kadın onun gözlerini kırpıştırışını izledi. Terden tel tel olmuş siyah kirpiklerine, bembeyaz, pürüzsüz sol yanağına baktı. Ayağıyla ayağına dokundu. Adam yoldan gözünü ayırmadan gülümsedi. Yine gözünü yoldan ayırmadan eğilip kadına, yeni aldım, seninle buluşacam diye, beğendin mi, dedi ayağındaki hardal rengi ayakkabıları gösterirken. Kadın, gülümsedi. Şoförün görmesinden tedirgin olup kızacağını bile bile uzanıp onun yanmış parmağını okşadı.


Re: Hep Ayaklarıyla mı Yürür Bu İnsanlar?

Ellerine sağlık Elif. Ben de öyküyü okurken öyküdeki kadın gibi neresini sevmiş bu kaba saba herifin diye düşünmeden edemedim.

""
Şoförün görmesinden tedirgin olup kızacağını bile bile uzanıp onun yanmış parmağını okşadı.

Anladım kadın bu adamın herbir şeyini seviyor.