Ferit Edgü - Çığlık
"Çığlık"
Ferit Edgü
Çığlık
Yapı Kredi Yayınları - İstanbul - 2002:69-72
Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi
"Çığlık"
Ferit Edgü
Çığlık
Yapı Kredi Yayınları - İstanbul - 2002:69-72
Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Daha önce okuduğumuz öykülere göre uzun ancak kendisini bir çırpıda okutan bir öykü.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Abdullah öyküyü rastlantı sonucu seçmemiş sanırım. Öykü müthiş bir biçimde Kafka'nın Gelip Geçenler'ine benziyor. Sanki Edgü, aynı olayı alıp detaylandırarak yeni yeni kavramlar sokmuş öyküye ya da Kafka'nın etrafında dolandığı sorunları daha bir açık dile getirmeye çalışmış öyküyle.
Tabii öykünün Much'un Çığlık tablosunu anımsatmadığını söylemek de güç:
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Evet, F. Edgü'deki Kafka etkisini çok açık hissettiren öykülerden biri. Öykü, özellikle "vicdan, yasa, hak" gibi kavramları açımlamaya fırsat tanıyor.
Much'un tablosu aklıma gelmemişti. İyi ki anımsattın.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Belki de öyküyü tekrar okumam gerekecek, çünkü ben Barış'ın ifade ettiği gibi bu öyküde Kafka'nın gelip geçenler öyküsünde kurduğu gerilimi bulamadım. Buradaki gerilim daha farklı geldi bana. Dedim ya belki de öyküyü tekrar okumalıyım. Günün yorgunluğuyla metnin tadına varamamış olabilirim.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Her iki öyküyü de tekrar okudum. "Gelip geeçnler" öyküsünde bir gece sokakta yürümeye koyulan bir adamın karanlığın ve dolunaydan kaynaklanan muhtemel gölgelerin etkisiyle bir tür paranoyaya kapılıp bir suça tanık olma olasışığında neler yapa(maya)cağı şeyler hakkında fikir yürütmesiyle ilgili iken "Çığlık" öyküsü ortada vuku bulmuş bir olay karşısında sessiz kalan adamın belkide vicdanından yükselen çığlık hakkında yorum yapması ve bu olaya neden kimsenin müdahale etmediğini düşünerek kendisinin de müdahale etmiyor olmasına gerekçeler bulmasıyla ilgiliydi. Evet öyküde kullanılan kelimeler aynı ama bence her iki öykü arasında temelde çok büyük farklılıklar var.
Birinde gerçekleşmeyen bir suç karşısında zaten gece karanlıkta kormuş birinin bu kormuşluğuyla hiç bir olaya karışamayacağının bilince olarak hayalinde bir olay uydurması, diğerinde ise elinde güç unsuru olabilecek bir bıçak olmasına rağmen ve güpegündüz gerçekleşmekte olan bir oaly hakkında sessiz kalması.
Edgü bu öyküyü "Gelip Geçenler" öyküsünden esinlenerek yazmış olabilir ama bu "Çığlık" öyküsünün "Gelip Geçenler" öyküsünün izinde olduğu anlamına gelmez bence.
Barış beni aksine ikna edene kadar bu konuda ki fikrim budur.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Öyküde bir gerilim unsuru olarak görmüştüm bu cümleyi, neden bu adamın elinde bir bıçak var acaba diye düşünmeye başlayıp olay şimdi ilginç bir hal aldı derken bu sorumun cevabı geldi.
Bu cümleye birlikte öykü benim için gizemini yitirdi.
Ama en azında yerde sürüklenen adamın neden hiç bağırmadan yardım istemeden karşı koyduğuna bir açıklama getirmemesi öykü için söyleyebileceğim olumlu bir şey. Böylece olayları tanığın kendi ağzından dinlediğimiz için bu kısımın belirsiz kalması öykünün gerçekliğini zedelememiş.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Nurten'in kastettiği gibi bire bir bir karşılıklık aramadım iki öyküde; yalnızca birbirini çağrıştıran iki öykü olduğunu düşündüm bu iki öykünün. Elbette Edgü'nün iyi bir Kafka okuru olduğunu da bildiğimden...
Öte yandan Nurten değinmiş; benim için de öykünün kilit taşı olabilecek bir yere: Elde bıçak ebegümeci kesmeye gelen adam. İnternette bulduğum bir iki ebegümeci fotoğrafı da yüklüyorum aşağıya. Genelde meskenlerin yakınlarında, duvar diplerinde biten bu bitki öyküde bir metafora karşılık gelmekte diye düşünüyorum. Şifa verici bu bitkinin toplanmak için kesilmesi bir yandan bireyin kendini koruması için bir yolken, öte yandan da doğaya karşı girişilmiş çok daha kapsamlı bir kendi hesabına katletme girişiminin uzantısı. Dolayısıyla öyküde olaya müdahil olma olmama ile başlayan süreç aslında bizim yaşama müdahil olurken yalnız ve yalnız kendimizi düşünerek bakmamızın da bir uzantısı.
Böylece nereden geldiği belli olmayan "çığlık"ın da -aynen Munch'un tablosunda olduğu gibi- doğadan yükseldiğini iddia etmek olası.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Ben iki öykü arasındaki yakınlığı, bir sorun karşısında kendisi için ahlâkî bir duruş belirlemeye çalışan bireyi ele alışları olarak görüyorum. Zira her iki öykünün anlatım biçimi olan iç monologlarda da görülebileceği gibi kişi, tamamen vicdan muhasebesine yakın bir sorgulayışa girişiyor. Kendisini haklı görüyor, edilgenliğinin nedenlerini dışarıda arıyor, kim olsa benim gibi yapar diyor... İnsanî bir rahatsızlık içinde kıvranıp duruyorlar.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Güzel anlatmışsın Abdullah, benim dilim dönmemişti.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Bu tümceler öyküyü özetliyor kanımca. Birini zor bir durumdan kurtarmak için ciddi bir gerekçemizin genellikle olmadığı söylenir ki "Niçin yapayım, yardım edeyim?" şeklinde bunu ifade ederiz. Ancak anlatıcı farkında olmadan sadece olayı gördüğünü söylüyor. "Görme"nin geçerli bir gerekçe uyandırmadığı kanaatinde. Fakat Edgü farkına varılmadan söylenmiş bu sözün en geçerli gerekçelerden biri olduğunu sık sık vurguluyor. Ki öykü olayı izlemek üzerine kurulu.
Bu sözler düşüncemi pekiştiriyor. Görmüşseniz olaya müdahilsiniz, siz vazgeçseniz bile hafızanız size olayı hatırlatacaktır.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Çığlık, forumda beraber okumak istediğim ama biraz uzun bulduğum bir öyküydü. Çok uzun olmamış. Kafka'nın öyküsünü çağrıştırıyor; bu biraz daha hayatın içinden geldi, böylece daha yakından sorgulattı bazı kavramları. "Ben orada olsaydım ne yapardım?" sorusunu direkt sordurdu bana.
Ebegümeci konusunda Barış'a teşekkürler, ve yorumlarına katılıyorum.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Evet, Abdullah'ın yargısındaki gibi, burada mesele ben ile öteki arasında dönüyor yoğun olarak. Ötekilik de bir çeşit benlik olarak tanımlandıktan sonra kaçınılmazca etik bir probleme dönüşüyor.
Çığlığı atan ise kanımca -belki Munch yorumumla çelişecek ama ben çok çelişmediğini de iddia edebilirim- ben ve ötekinin birleştiği geniş ve genel bir insanlık durumu...
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Bence de çığlığın kaynağı bu. Bu öğeyi Edgü fantastik bir şekilde öyküye dahil ederek "vicdanın sesi" denen kavramı somutluyor. Şu tümceler de çığlığın o durumu gören herkesin içinden yükseldiğini belirtiyor.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Buradaki ara cümleyi biraz açmam gerektiğini hissediyorum.
Daha önce çığlığın doğa olduğunu söylemiştim. Az önce ise geniş ve genel bir insanlık durumudur dedim. Aslında her ikisinde de aynı şeyi imlemeye çalışıyorum büyük oranda. Çünkü benim gözümde tek tek insanların ötesinde insanlık denen soyut kavram da aynen bitkiler ya da evren de olduğu gibi doğaya -onun üzerindeki varoluşa- dönük bir tanım çerçevesini oluşturuyor.
Biz genellikle "insanlık" gibi bir terimi kültürel bir terim, bu yüzden de doğal olanın karşıtı olarak algılıyoruz. Oysa bu yaklaşım kavramı içleminden bağımsızca ele almaktan kaynaklanan yabancılaştırıcı bir tutum. Belki de tanımlarken dilimizin zorlukla döndüğü bu yabancılaşmayı öykü bir çığlığın içine kolaylıkla sığdırıyor...
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Kimin söylemiş hatırlamıyorum, hatırladığım kadarıyla: Başkalarını kurtarmak, kendini kurtarmaktır. Burada kişi ebegümeci ile sağlıklı yaşamaya çalışarak, bir yandan kendini korumaya çalışırken, bir yandan yalnız bırakma ve yalnız kalma olgusu ile essında kendine zarar veriyor.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Bir taraftan da bahane ürettiğinin bilincinde. Kahramanımız iki kişilikle bunu yürütüyor. Bölünmüşlük söz konusu.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Öyküde yoğun hissettiğim bir duygu da "suç, suçlu" kavramlarının çok çabuk kayabileceği, yer değiştirebileceği. "Suç"u gücün belirlediği... Kişi, bağıran ben değilim, derken, daha çok bir suçlu gibi konuşuyor.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Sanırım Edgü'nün anlatmaya çalıştıklarından biri de bu. Yer yer bu eylemsizliğin kaynağına işaret etmekle beraber "cesaret eksikliğinden, toplumsal kabullerden, bencillikten" örülmüş edilgenliğin karışıklığına ve bireyin istediği takdirde bir şekilde bahane üretmeye hazır bir yapıya sahip olduğuna dikkat çekiyor.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Evet, bu durum, kişinin vicdanî sorumluluğunu daha da artırıyor. Her an izleyen veya izlenen olabilirsin.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Ben bu iki öykünün benzerlikleri hakkında söylenen her şeyin aslında iki öykü arasında ki farkları vurguladığı düşünüyorum.
Birbirine paralellik taşıdığının altının çizildiği bir olay karşısına susmak ve kendini bu durumda haklı bulmaya çalışmak olgusu her iki öykü için o denli farklı ki. Üstelik "Gelip Geçenler" öyküsünün konusu da bence bu da değil zaten.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Re: Ferit Edgü - Çığlık
"Çığlık" öyküsünde çığlığın kime ait olduğunun belirsiz kalmasının Muhc'un tablosuna en çok yaklaştıran unsur olduğunu düşünüyorum. Çünkü tabloda çığlığı atan kişi çıkan sesle çevresinde bir bozulma yaratabilmiş ancak kendisi olmayan kulaklarını elleriyle kapayarak çığlığının yaratacağı değişikliğe olan inançsılığını da belirtmiştir. Öyküde de atılan bu çığlık olayın sonucunu ve olaya müdahale edilmeyeceğini gerçeğini değiştirmiyor.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Evet, inkârı mümkün olmayan bir olay var. Güzel bir sembol olarak düşünülebilir değindiğin nokta.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Çığlığın adamın vicdanının sesi olma ihtimali de var. Aslında çığlık adama aitse gerçekten Edgü "çığlık" tablosunda kendi çığlını duyamayan adama hak verenlerin en azında burada karşı çıkmalarını istemiş olabilir.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Diğer öyküde, öykü kahramanı belki de olabilecek böyle bir olaya karşı kalınabilecek duyarsızlığı anlatıyordu. Bu öyküde kişi içinde bulunduğu durumda takındığı tutumla çok barışık değil, barışmaya çalışıyor. Korkaklığının, ikiyüzlülüğünün, bencilliğinin kendisine kaybettirdiklerinden habersiz. Habersiz mi?
Re: Ferit Edgü - Çığlık
"Bu olayın sonucu ne olursa olsun değişmeyecek dolayısıyla çığlık atmak işe yaramayacaktı" sonucu çıkabilir elbette bu durumda da aklıma şu soru takılıyor yerlerde sürüklenen adam neden hiç bağırmıyor.
Belkide duyulan o ses üç kişi tarafından yaka paça sürüklenen adamın attığı bir çığlıktır. Öyküde çığlığın ona ait olmadığı vurgulanıyor ama bu fikir çığlığın gizlice olayı izleyen anlatıcıya ait olma ihtimali kadar olası geldi bana.
Re: Ferit Edgü - Çığlık
Ben de tam burada bu iki öykünün merkezlerinin birbirinden uzaklaştığını söylüyorum. " Gelip Geçenler" öyküsünde kişi ıssız bir yokuşu tırmanırken kalabileceği olağan üstü olayları düşünerek zaten belirmeye başlayan korkularının iyice esiri olup belki de yarattığı korkudan heycandan bir nevi zevk alarak(korku-gerilim filmlerini izlemekten hoşlanmak gibi) bu kurgunun içinde kendini duyumsamaya çalışıyor. Bu öyküde ise anlatıcı hiç bir şekilde içinde olmadığı ve olmamak için elinden geleni yaptığı bir suç ile karşı karşıya.