Candarma Bekir
"Candarma Bekir",
Sabahattin Ali, 1935
Değirmen,
YKY, İstanbul
2009: 99-103
Kaynak: Candarma Bekir
Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi
"Candarma Bekir",
Sabahattin Ali, 1935
Değirmen,
YKY, İstanbul
2009: 99-103
Kaynak: Candarma Bekir
Öykü forumdan kaldırılmıştır. Bkz.: Forum İşleyişi
Re: Candarma Bekir
Hikaye anlatıcısı efendi olunca bana Sabahattin Ali'nin kendisidir gibi geldi. Devletin sorduğu diğerlerini de Çallı Halil Efe haklamış heralde. Önceleri sadece soruyorlar dediğini tanışınca anlattığına göre. Bu hikaye de betimlemeler Kazlar'dakinden çok daha başka bir tad veriyor okuyucuya. Şimdi iyi bir hikaye anlatıcısı var karşımızda ama bu sefer de hikayeyi anlatan o değil Çallı
Re: Candarma Bekir
Bilindiği gibi S. Ali, Aydın Hapishane'sinde yatarken daha sonra "Kuyucaklı Yusuf" romanının başkahramanı olacak Yusuf'u bizzat burada tanır. Aynı hapishanede Halil Efe ile tanışır ve onun öyküsünü "Candarma Bekir" adıyla işler. Aşağıya bununla ilgili notu ekliyorum:
Yukarıdaki notla ilgili kaynakça ekleyemiyorum; çünkü bu notları Kuyucaklı Yusuf'la ilgili yapılan yerel bir araştırmanın sonuçlarından çıkardım.
Re: Candarma Bekir
Yine de şu sorular havada kalıyor: Hangi yerel araştırma, kim ya da kimler tarafından yapılmış, yayımlanmışsa nerede yayımlanmış? Kaynak güvenilmez de olsa sözümüzün aynı güvensizlikten pay almaması açısından bunların belirtilmesinde yarar var.
Re: Candarma Bekir
Bu hikaye Egemenin de belirttiği gibi "Kazlar" öyküsüne nazaran oldukça etkili bir anlatıma sahip. Hatta öyküde neredeyse hiçbir fazlalık yok. Öyküyü okuyup bitirdiğinizde "eee şu ne oldu, buna ne olacak, şimdi ne olacak?" gibi sorularla yorulmuyorsunuz. Aklınıza takılan sorular ise anlatım eksikliğinde değil anlatıcının hikayecilik ustalığından kaynaklanıyor.
Hem öykü yeni sorulara kapı aralıyor hem de kendi içinde çemberini tamamlıyor. Böylece anlatıcı, Halil efeye karşı beslediği merağa ve ilgiye sizi de ortak ediyor.
Gel de merak etme şimdi, iki başı bozuk ve o diğer ata ne olduğunu...
Re: Candarma Bekir
Bu soruları yanıtlamaya çalışayım. Sözünü ettiğim çalışma, şu an görevde mi bilmiyorum, Kuyucak belediye başkanının Yusuf'un asıl hikâyesini açıklığa kavuşturup onu Kuyucak'ın simgesi hâline getirme çabalarının neticesi. Sanırım bu bilgileri Yusuf'un çalışma yapıldığında hayatta olan eşinden ediniyorlar. Sanırım diye şerh düşüyorum; çünkü elimdeki notlarda bunu açıklayan bir bilgi mevcut değil.
Re: Candarma Bekir
Sanırım elindeki notlar; ders notu vb. gibi bir şey. Basılı değil. O kadar düzgün yazılmış görünce basılmış olabileceğini düşünmüştüm. Teşekkürler.
Re: Candarma Bekir
Hikâyenin adının "Halil Efe' değil de "Candarma Bekir" olması düşündürüyor beni.
Re: Candarma Bekir
Evet, ders notu denebilir; ama gerçeklik payı yüksek.
Re: Candarma Bekir
Sabahttin Ali'nin Candarma Bekir'i Aydın hapishanesinde tanıdığına ilişkin iki alıntı:
Kaynak: Asım Bezirci, Sabahattin Ali,çınar yayınları 4. basım,1992, istanbul, syf 33.
Kaynak:Asım Bezirci,Sabahattin Ali, çınar yayınları 4. basım,1992, istanbul, syf 123.
Re: Candarma Bekir
Teşekkürler Nurten.
Re: Candarma Bekir
Öyküyü Halil Efe'nin ağzından dinliyoruz. Dolayısıyla Candarma Bekir hakkında doğruyu mu söylüyor Halil Efe, insanların önünde kendini küçük düşürdü diye mi öldürdü onu kestirmek zor. Öte yandan Candarma Bekir'in sözünün ağzında kalmasının hikâyenin adının Candarma Bekir olmasıyla ilgisi olduğunu düşünüyorum. Sanki bu tek taraflı anlatıda kıssayı seviyor da, diğer tarafın sözünü duyamamak S. Ali'nin canını sıkıyor. Bu yüzden öyküye adını Candarma Bekir veriyor diye düşünüyorum.
Gerçekten neydi Candarma Bekir'in diyeceği? Belki de atı anasına, karısına götürmesini isteyecekti; belki başka bir şey. Belki Halil Efe bunu sezdiği için tetiği hemen çekiverdi. Atları devlet sordu dediğine göre, Candarma Bekir'in atını satıp devam etmiş yoluna.
Bu arada devlet sordu dediği cümlenin içinde atla adamların aynı anda geçmesi ürkütüyor insanı.
Son olarak, dedem Çallı'dır. Bizim oralarda pek namlıdırlar. Şöyle derler Çallılar için: "Çallıyla yılanı bir çuvala koymuşlar. Yılan, kurtarın beni demiş!" Hoş bunu da dedemden dinledim ya! Eğlenceli adamdı; nerede bir muziplik varsa aklına gelir, bizimle dalga geçerdi. Halil Efe'yi daha iyi anlıyorum dedemi düşündükçe.
Re: Candarma Bekir
Barış'ın bu konuda söylediklerine ek olarak bu soruyla ilgili aklıma şu olasılık da geliyor. Halil Efe'nin maceraları anladığımız kadarıyla Candarma Bekir'le sınırlı değil. Devletin hesabını sorduğunu bildiğimiz ama neden hesap sorduğunu bilemediğimiz bir adam ve bir at daha var. Belki de bu olaylarla ilgili yazmayı düşündüğü bir iki öykü daha vardır Halil Efe hakkında. Bu sebeple her birine farklı isimler düşünmüş olabilir.
Re: Candarma Bekir
İki başıbozukla ne demek istediğini anlamadım. Yola çıkarlarken candarmanın bindiği at var yanlarında neden Halil Efe'den iki at soruyorlar.
Yazar, bu öyküde de, yine dönemin, aslında bugünün de, tuhaf, insanlık dışı uygulamalarına dair ayrıntılar veriyor bize:
Sevk sırasında eller önden mi, arkadan mı kelepçelenecek, yasayla belirlenmiş mi bilmiyoruz ama uygulamada iş candarmanın insafına kalıyor, bunu anlıyoruz.
Halil Efe, candarmayı yediği dayağın öcünü almak için, ona öfke duyduğu için öldürmüyor, hatta ona öfkesinin geçtiğini anlıyoruz:
Ama başkalarının ne düşündüğünü umursuyor, başkalarının gözünde haysiyetini kurtarmak için öldürüyor.
Hem döneme(!), hem o dönemin kurumlarına(!), hem insanlarına(!) dair bilgiler veriyor öykü.
Re: Candarma Bekir
Farklı iki mahkumu kastediyor.