UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Ayak_kabı

03 Ağu 2013
Mehmet Sürücü

1960’larda ayağında onlar vardı; altları ince tırtıklı, ayak bileğinin altına kadar yükselen, önleri oval; karalastikler.

70’lerde de onlar vardı ayaklarında.

Sonra 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde…

Bir gün, Ana çeşit çeşit ayakkabılar var, kayışlısı, tokalısı, derisi, ruganı, kalın topuklusu, ince topuklusu, topukları uzun olanı, kısa olanı, binbir çeşit ayakkabı, bıkmadın mı bu karalastikleri giymekten, hiç özenmiyorsun o güzelim ayakkabılara dedim.

Yüzüme baktı, Onlar yıpranmıyorlar kolay kolay, ötekiler öyle değil, dedi.

Çeşit çeşit, sayısını bilmediğim ayakkabı eskittim. Baba ocağına her gelişimde, aynı tipte, hiçbir zaman yeni mi değil mi anlayamadığım o ayakkabılar karşıladı beni eşikte, hep ayakkabılarım, yeni, boyalı, cilalı bir yabancı gibi durdu onların yanında.

Kategori:

Re: Ayak_kabı

Bir başka öykünüzde de ayrıntı olarak geçiyordu karalastikler. Oradaki anlatımı da çok beğenmiştim. Hangisiydi acaba?


Re: Ayak_kabı

Baba ocağı idi sanırım. gerçi orada sadece bir fotoğraf vardı galiba, anımsayamıyorum şimdi.


Re: Ayak_kabı

Ayrıca, "karalastik"in Barış Acar için farklı bir yeri olduğunu da düşündürttü bana bu, daha önce de düşünmüştüm bunu. sanırım kökenle, çocuklukla ilgilidir.


Re: Ayak_kabı

Evet, Baba Ocağı imiş anımsadığım öykü.

Ve, yine evet, babaannemi anımsatır bana da kara lastik. Öyküsünü yazmak zordur benim için çeşitli sebeplerden. Ancak yukarıdaki lafınız, kendi ayakkabılarını bir yabancı gibi görme, kafamdaki imajı çok güzel karşılıyor. Ayağa gereğinden fazla makyaj yapmanın çirkin bir tarafı olduğunu düşündürüyor sanki. İşte bir ayağa uygun bir kap, dahası ne, der gibi duruyor. Yalın duruşuyla küçümsüyor, eğleniyor bizimle.