Black Mirror
Bu diziyi izleyin.
Bu dizinin şu ana kadar gösterime girmiş sadece üç bölümü var. Her bölümü ayrı yönetmenlerce çekilmiş. Bölümlerin ortak yanları şu; günümüzün teknolojik kavramlarına "kara bir ayna" gözüyle bakan, tuhaf uçlarda gezinen, bir ucu felsefi yaklaşımlar.
İlk iki bölümünü izlemiştim. Son bölümünü izlerken diziyi durdurup, bunları yazmak istedim.
Dizinin adı: Black Mirror
Türü : Karar vermek kolay değil.
Re: Black Mirror
Bu dizinin bölümleri ile ilgili daha ayrıntılı bir şeyler yazmayı düşünüyorum. Özellikle üçüncü bölüm uzun kafa yormalarına gebe gibi duruyor.
Ben burada küçük bir parantezle, bir eklenti yapmak istiyorum; sabit fikir bir dergi. bu derginin ayda bir yaptığı ve de çok zevkli şekillere dönüşen "sözünü sakınmadan" toplantıları var. Bu toplantılarda; Murathan Mungan, cemil Kavukçu, küçük iskender gibi sanatçılarla yapılan söyleşiler var.
Dizinin son bölümünü izledikten sonra bu söyleşilerin Ayfer Tunç'la ilgili olan bölümünü izlemeye başladım. (Özür dilerim, dostlarla iyi bir şeyi paylaşma isteği bende hep o tatların ortasında gelişiyor.) Sohbetin gelişimini de izlediğim dizinin konusuna iliştirdim doğal olarak.
Demem şu; bence bu söyleşilere bir baksanız kötü olmaz.
http://www.sabitfikir.com/soylesi/ayfer-tuncla-sozunu-sakinmadan-video
Söyleşilerin ana sayfası:
http://www.sabitfikir.com/kategori/soylesi
Buradan eski söyleşileri görüntülü olarak izleyebilirsiniz.
Kayıt etme özelliklerine sahipseniz kayıt edebilirsiniz.
Re: Black Mirror
Diziyi izleyeceğim, ama özellikle Ayfer Tunç söyleşisiyle kurduğunuz bağı merak ettim.
Re: Black Mirror
Söyleşide "medya" konusu da işlendi. Dizinin üç bölümü de "megya" ile ilgiliydi.
Re: Black Mirror
Söyleşide medya konusunun nasıl işlendiğini ve bunun diziyle ilgili sizin tarafınızdan kurulmuş bağını anlatsanız keşke. (Yoksa anlatacaksınız ve ben çok acelesi mi davranıyorum.)
Re: Black Mirror
İlk bölümden yönetmenin amacını anladığımı söyleyemem. Medya eleştirisi, kitle psikolojisinin siyasetle ilişkisi, bu ikisi arasındaki gelgitler... Hele ki eylemi gerçekleştiren kişinin Turner Prize sahibi bir video sanatçısı olması işi daha da karmaşıklaştırıyor. Diğer bölümleri de izleyip üzerine düşünmeli.
Re: Black Mirror
"Sabahattin Ali öyküleri bugün yazılamaz. Çünkü Sabahattin Ali öykülerinden kim bilir kaçını, her sabah gazetelerde okuyor insanlar." Gibi bir cümle vardı orada. Medyanın her şeyi, yanımızdaki insanı, komşumuzu, uzakta başına bir felaket gelmişi bir şekilde değiştirdiğini biliyoruz. Öteki kavramının daha genişlemesi, yabancılaşma gibi etkiler. Bir şeylere alıştırıldık.
"Merhamet yorgunluğu" adlı bir kavramdan söz edildi. Bunun üzerinde düşünüyorum.
Edebiyat sonuçta insanları ilgilendiren bir kavram. Ama insanların önemsedikleri, ilgilendikleri neler?
Böyle aklıma geldiğince yazarak konuyu açıklayamayabilirim. Daha çok düşünmem gerek bu konuda.
Re: Black Mirror
Yazarak düşünmeyi öneriyorum.
Re: Black Mirror
Filmin yapımcısı olan Charlie Brooker, How TV Ruined Your Life (Televizyon Yaşantını Nasıl Mahvetti?) adlı bir diziye de imza atmış. Nedense bizzat medyanın kendisi aracılığıyla yapılan medya eleştirisini samimi bulamıyorum bir türlü.
Re: Black Mirror
Bunun başka yolları da var tabi ki. Ama bugün özellikle düşünülmesi gereken konulardan birisi medyanın (medya dediğimiz sözcüğü de açmak gerekecek, yazılı basın, televizyon, internet diyebiliriz) özellikle sanat ve edebiyatı etkilemesi. Yıldan yıla düşen bir okuyan insan sayısını neye bağlamalıyız? Ben oturup Tv izleyemez, gazete okuyamaz oldum. Nedeni de neyle ilgilenmem, neyi bilmem gerektiği konusunda ortalığın sürekli olarak bulandığı. Bir gün, bir hafta herkesin çekişe çekişe tartıştığı bir konu, kısa bir aradan sonra hatırlanmıyor bile. belki bu da iyi bir şey. Bilemiyorum. Ama sanırım böylesine önemli, değerli araçları yerinde kullanamayan ilkeller gibi görüyorum insanları. Televizyonu bir çift öküzün ardına bağlayıp tarlayı sürmeye çalışıyormuşuz gibi geliyor bana.
Re: Black Mirror
Guardian'dan Black Mirror üzerine yazdığı yazıyı okuyorum:
Bu satırlar bana fazlasıyla muhafazakâr geliyor.
Re: Black Mirror
İlk bölüm dışındakileri sevemedim. Bana yeni bir şey söylemiyorlardı. Ancak ilk bölümün çarpıcılığının gizlediği sinirimi bozan şeyler var. Onlar üzerine bir şeyler karalayabilirim belki.
NOT: Mehmet Sürücü'nün Sabit Fikir'deki Ayfer Tunç röportajıyla kurduğu ilgiyi okumayı dört gözle beklediğimi yeniden belirtmeliyim. (Keza filmleri izlememe neden olan itki oydu.)
Re: Black Mirror
Re: Black Mirror
Ben ödevimi yaptım: Karanlık Ayna. Şimdi, Sürücü'den sözünü verdiği ödevi yapmasını (dizinin Ayfer Tunç söyleşisi ile bağını kurmasını) bekliyorum.
NOT: Yukarıdaki iletilerde şaka yollu belirtiyor olsam da, Uzun Hikâye açısından şunu önemli buluyorum: İnternetin yanlış kullanımlarından biri, değerli bulduğumuz şeyi başkalarının da değerli bulacağını umarak, ancak aslında gerçekten hiçbir çaba göstermeksizin sadece işaret etmekle yetinmemiz. Böylece gerçekten onun üzerine düşünüp düşünmediğimiz, düşündüysek bunu neden aktarılabilir hale getirip düşünceyi billurlaştırmadığımız gibi soruların havada kalması...
Uzun Hikâye'yi kurar ve onun içinde eylerkenki amacımız her zaman "düşünceyi/ yorumu paylaş" oldu. Facebookvari haliyle "internette gördüğün her şeyi paylaş, böylece bireyselleştiğini düşünürken anonim/ edilgen bir karakter ol" düşüncesinin tam zıttının işletilebilir olduğunu göstermekti. Bu sebeple yoruma giden her çabanın çok değerli olduğunu düşünüyorum. En azından kendim (biri bana bir şeyi gösterdiğinde, sırf onun düşüncesine değer verdiğim için) böyle eylemeye çalışıyorum.