UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Uzun Hikâye FM

06 Eyl 2008
Barış Acar

Gönül Yarası filminde Meltem Cumbul'un seslendirdiği "Etek Sarı Sen Etekten Sarısın" türküsü çok hoşuma gitmişti. Paylaşayım istedim:

Dailymotion - Gönül Yarası / Etek Sarı Sen Etekten Sarısın

NOT: Filmi izlemeyi düşünenlerin yukarıda filmden aktardığım kısmı izlememesini tavsiye ederim. Ama öte yandan yorum muhteşem bence...

""
Etek Sarı Sen Etekten Sarısan sarısan
Etek Sarı Sen Etekten Sarısan sarısan
Kurban Olam Beydağının Karısan karısan

Sordum Sual Ettim Kimin Yarısan yarısan
sordum sual ettim kimin yarısan yarısan
Ben Sormadan Dolu Gibi Döküyi
ben sormadan gözlerinden yaşlar dökili dökili

Bir Köynek Diktirdim Kolu Düğmeli düğmeli
bir köynek diktirdim kolu düğmeli düğmeli
Herkes Kaderine Boyun Eğmeli eğmeli
herkes kaderine boyun eğmeli lele eğmeli

Deli Gönlüm Çirkine Bel Bağlama bağlama
deli gönül çirkine bel bağlama bağlama
Sevdiğin Yar Malatya'yı Değmeli değmeli
sevdiğin yar malatya ya değmeli değmeli

Bir Köynek Diktirdim Hasa Bezinden
Alem Düşman Oldu Senin Yüzünden
Eğer Gurbet Ele Gider Dönersem
Ahdım Vardır Öpeceğim Yüzünden

Kategori:

Re: Uzun Hikâye FM

Eren'le bir sürü mesai yaptık türkü yüzünden. İbrahim Tatlıses, Ceylan, Yadigar, Dilber Ay, Hasan Durak yorumlarını bulduk. Malatyalı yorumcu Hasan Durak'ınkinde karar kıldık sonunda:

Hasan Durak - Etek Sarı Sen Etekten Sarısın


Re: Uzun Hikâye FM

Elbette elimizde bir kayıt yok amma sevgli Gülay bu türküyü pek bir güzel okur.
hatta Barış Gülay' a bu türküyü sık sık okuturdu.

Dilerim bir gün Barış Gülayı' ın sesini kaydeder ve onu da buraya yükleyebiliriz.

Not: Gülay bir ses sanatçısı değildir, bir türkçe öğretmenidir. Aynı zamanda forum sevenlerimizdendir.


Uzun Hikâye FM

Bu şarkının bir de Kazancı BEdih ve gurubu tarafından yorumlanmış hali bende mevcut...Gayet de güzel ama sözler de biraz fark var...


Re: Uzun Hikâye FM

Barış Acar dedi ki:
Elif'in yoğun isteği üzerine:

Dailymotion - Sezen Aksu / İzmir'in Kızları


Elif neden istedi bu parcayi bilmiyorum (bu arada ilk kez dinliyorum, Sezen Aksu'nun son albumundenmis parca) ama ben bu parcanin sozleriyle Necati Cumali'nin "Igneci"sini birbirine baglamadan edemeyecegim. Wink


Re: Uzun Hikâye FM

Yok, İzmirli bir kıza aşık olmadım. "hiç bir topuk tıkırtısı..." deyişi çok geliyor kulağıma. Forum ne kadar güzelleşti, renklendi. Dinlediğimiz, sevdiğimiz müzikleri de paylaşabileceğiz. Ne güzel!


Re: Uzun Hikâye FM

Bir de sevgili arkadaşlar, forumu bir bakıp gitmek için kullanmasalar. Duydukları, ilgilendikleri, sevdikleri şeyleri bizimle paylaşmak için azıcık daha gayret gösterseler, gör nasıl şenlenecek ortalık. Tongue


Re: Uzun Hikâye FM

Kimseyi rencide etmek istemem ama, foruma girip iki satır bir şeyler yazmayı bizlere çok görenlerin adlarını ifşa edeceğim. İnsan bir masanın etrafında oturanların yanına gelip oturur, sonra hiçbir şey demeden kalkıp gider mi? Bunun gibi bir şey yani.(Bu örneği kimseden alıntılamadım, kendi benzetmem) O şahısların kim olduklarını gayet iyi biliyorum. Bir "merhaba bile demeden" çekip gidiyorlar. Tanrım! Nop!
Misal, ben, yüzüme menekşe yağımı sürme saatim geldi, ama bakın buradayım.


Re: Uzun Hikâye FM

Uzun Hikâye FM yayınına devam ediyor efendim.

Türk Sanat Müziğiyle çok fazla aram olmadığını bilenler bilir. Bunun yanında Kalan Müzik'in arşiv serisine büyük bir hayranlık duyarım, yapıp ettiklerini -çok yakın markajlı olmasa da- takip etmeye çalışırım.

İşte bu çalışmalardan biri sırasında ulaştığım Özdal Orhon'un "Sularda Kaybolurken Hayaller Birer Birer" yorumunu dinledim. Etkiledi beni.

Mediafire - Özdal Orhon - "Sularda Kaybolurken Hayaller Birer Birer"

Özdal Orhon Yaşamı

Ekşi Sözlük'te şöyle bir not da buldum:

""
klasik türk müziği solisti. 60'lar sonrasının en başarılı seslerinden biri olarak anılır. uzun yıllar istanbul belediye ve devlet konservatuarlarında öğretim üyeliği yapmıştır. erkan oğur'un da hocasıdır. bir ömürlük misafir, özdal orhon'un ödevi üzerine yapılmış bir bestedir.


Re: Uzun Hikâye FM

""
elif yazdı;
şahısların kim olduklarını gayet iyi biliyorum. Bir "merhaba bile demeden" çekip gidiyorlar. Tanrım! Nop!
Misal, ben, yüzüme menekşe yağımı sürme saatim geldi, ama bakın buradayım. Nop!

Menekşe yağı mı, ama sen bana böğürtlen yağı sür demiştin. Yüzümdeki lekeler neden arttı diyorum bende. Shock


Re: Uzun Hikâye FM

Türk Sanat Müziği sevenlere: O Zamanlar...


Re: Uzun Hikâye FM

Ben açamadım Orhon'u. Bilgisayar oyunları çıkıyor. Oyun oynanınca ve kazanılınca açılıyodur belki diye düşündüm ama olmaz herhalde.


Re: Uzun Hikâye FM

Açtım. Dinliyorum. Teşekkürler arkadaşlar. Dinlediğiniz, beğendiğiniz müzikleri paylaşmayı unutmayın. Becerebilseydim, bilebilseydim yollamayı, Hakan Şenocak'ı yollardım Uzun Hikâye FM'e.


Re: Uzun Hikâye FM

Özdal Orhon müthiş bir ses. Paylaşım için teşekkürler. ELimde paylaşabileceğim şarkılare var ama nasıl paylaşılacağını bilmiyorum. Bunun kısa bir anlatımı ve herkesin Uzun Hikaye FM e katılımlarını bekliyorum... Handshake


Re: Uzun Hikâye FM

Bu radyoyu basindan beri ilgiyle takip ediyorum. Esasinda buna benzer bir fikir benim de aklimda zaman zaman sekilleniyordu. Ama girisip girismemek konusunda karar veremiyordum. Erbarme dich konusundaki mesajimi da bu anlamda bir deneme olarak gondermistim. Bununla birlikte bu basligin selameti acisindan bir uyarida bulunmayi gerekli goruyorum. Yeni Kullanıcı İçin Notlar'da soyle demistik:

""
Uzun Hikâye, Internet ortamında görülmeye alışılmış forumların çoğunluğunun aksine öyküleri, müzikleri, kitapları, filmleri değil, özgün yorumları ve düşünceleri paylaşmak ve asgari nezaket çerçevesinde tartışmak için kurulmuş bir forumdur.

Bunu goz onunde bulundurarak bu baslik altindan paylasmak istediklerimizi belirli bir anlayisa dayandirmamiz gerekiyor. Bir albumun tamamini degil de o albumden en cok begendigimiz bir tek parcayi, ya da bir sanatcinin en cok 3-4 parcasini paylasarak, o sanatci ve album hakkinda fikir verebilir, sizinle ayni zevki paylasanlari da yazacaginiz yorumlarla ve vereceginiz bilgilerle yonlendirebilirsiniz. Hatta boylesi, soylediginiz seyi daha degerli kilar (bence). Butun bir albumun download (indirme) linkini gondermekse baska bir yere dogru gidiyor. Albumun neredeki hangi sunucuda oldugunun, kimler tarafindan hangi siteye yuklendiginin de bir onemi yok, cunku binlerce albumu ucretsiz olarak indirmeye acan o kadar cok site var ki, bir sure sonra bu baslik, o sitelerin indekslenmesinden baska bir ise yaramamaya baslar. Oysa bizim amacimiz, dusuncelerimizi, duygularamizi, o bir tek parcanin bizde yarattigi kalp carpintisini paylasmak. Bu yuzden baslik "Uzun Hikaye Devasa Muzik Arsivi" degil, "Uzun Hikaye FM".


Re: Uzun Hikâye FM

Eren zorunlu bir açıklamayı dile getirmiş, teşekkürler.

Ben daha çok internette zaten paylaşımda olan parçaları burada dolaşıma sokuyorum. Bunun için de Last.fm, Dailymotion gibi siteleri kullanıyorum dinletmek istediğim parça olduğunda. Buralarda arama yapıp, ilgili linki FM'e kopyalıyorum.

Ancak halihazırda paylaşımda olan bir parça değilse paylaşmak istediğim; o zaman Mediafire devreye giriyor. Mediafire ücretsiz hosting alanı sağlayan bir portal. Burada email adresinizle bir hesap yaratabilir, sonra da yüklemek istediğiniz parçayı (tabii önce zip formatında sıkıştırarak) mediafire'daki bu hesaba ekleyebilirsiniz. Orada parca için verilen linki herhangi bir url'yi mesajınıza ekler gibi (yazı alanının üst kısmındaki url komutuna bastığınızda gelen kodlar arasına) eklerseniz Uzun Hikâye FM'de parçanızı yayımlamış olursunuz.

Kolay gelsin.


Re: Uzun Hikâye FM

Barış Acar dedi ki:
Ancak halihazırda paylaşımda olan bir parça değilse paylaşmak istediğim; o zaman Mediafire devreye giriyor. Mediafire ücretsiz hosting alanı sağlayan bir portal. Burada email adresinizle bir hesap yaratabilir, sonra da yüklemek istediğiniz parçayı (tabii önce zip formatında sıkıştırarak) mediafire'daki bu hesaba ekleyebilirsiniz. Orada parca için verilen linki herhangi bir url'yi mesajınıza ekler gibi (yazı alanının üst kısmındaki url komutuna bastığınızda gelen kodlar arasına) eklerseniz Uzun Hikâye FM'de parçanızı yayımlamış olursunuz.

Mediafire'a uyelik zorunlu degil. Dogrudan siteye gidip istediginiz parcayi yukleyip paylasim linkini alabilirsiniz. Soz konusu olan tek parca oldugu surece zip formatinda yuklemenize de gerek yok. Ancak sitenin Ingilizce oldugunu soyleyeyim. Bu isi yaptigini bildigim ve Turkce arayuzu olan site yok.

Kolay gelsin.


Re: Uzun Hikâye FM

Biraz da farklı semalara geçelim:

2006'da çekilen filmiyle (Walk The Line) ve yanlış anımsamıyorsam çıkardığı oyunculukla en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazanan Joaquin Phoenix'in performansıyla yeniden gündeme gelen 60'ların muhalif ve ünlü rock yıldızı Johnny Cash'in "Walk the Line" parçası:

GoogleVideo / Johnny Cash - Walk the Line

(Parçanın daha iyi bir yorumu Youtube'da mevcut ama site kapalı olduğu için buraya GoogleVideo'dan ekliyorum.)


Re: Uzun Hikâye FM

filmde bu parçayı seslendiren oyuncu muydu?
yoksa Johnny Cash'in kendi sesi miydi?


Re: Uzun Hikâye FM

Oscar boş yere değildi elbet filmdeki bütün Cash parçaları Joaquin Phoenix tarafından seslendiriliyordu. Wink


Re: Uzun Hikâye FM

Uzun Hikâye FM'in bugünkü konuğu, benim de henüz dün tanıştığım, sonra da aman allahım bunca zaman nasıl haberim olmamış diye dövündüğüm, Ali Farke Touré.

Dailymotion / Ali Farka Touré - Diaraby

Hakkında kısa bir bilgi:

""
Teoride Afrika müziğinin Batılılar tarafından sevilmemesi için birkaç tane iyi neden var. İlk olarak Batılılar için armoni çok önemlidir, sonra bunu görsellik takip eder. Ancak Afrika müziğinde armoni ve görsellik arka plandadır, daha çok müziğin ruhuna önem verilir. Böyle bir durumda, Afrika ve Batı müziği arasında füzyon oluşturmaya çalışan sanatçıların karşısında bariz bir önyargı vardır. Fakat son yıllarda söz konusu önyargı birkaç Afrikalı müzisyen tarafından yıkılmıştır. Bu etkileşimin başını geçtiğimiz Mart ayında hayata gözlerini yuman, namı değer “Nehrin blues” adamı Ali İbrahim Touré çekmiştir. Ülkemizde pek fazla bilinmeyen veya belki kulaktan dolma bilgilerle tanıdığımız bu sanatçıyı biraz tanıyalım.

Ali İbrahim Touré, İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü 1939 yılında Mali’nin Timbutku bölgesinin ücra bir köyünde Sorhai’li, on çocuklu, bir ailenin en ufak çocuğu olarak dünyaya geldi. Ne yazık ki diğer dokuz çocuk bebeklikten öteye geçemedi ve aralarında hayatta kalan sadece kendisi oldu. Hayata olan bu bağlılığı, inatçılık ve azim olarak gören aile lideri, Ali İbrahim Touré’ye “eşek” anlamına gelen “Farka” lakabını taktı. Asil bir aileye doğan Ali “Farka” Touré (AFT) Mali kültürüne göre müzik ile uğraşamazdı. Müzik ile sadece profesyonel müzisyen ailenin üyeleri uğraşabilirdi. Ancak lakabına uygun olarak tam bir “inatçı eşek” olan sanatçı, on yaşında merak sardığı gitar sayesinde müziğe bulaştı. Gelenekselliğe inanan ailesi tarafından dışlanan sanatçı, bunu pek umursamayıp ruhunun aç olduğu yönde ilerlemeye karar verdi.

Genç yaşta ruhlar ile iletişim kurabildiğine inanan AFT, bundan dolayı dinleyenlerin ruhunu çıkarttığına inanılan “gurkel” (tek telli Afrika gitarı) enstrümanına yönlendi. Daha sonra Njarka (tek telli viyolin) enstrümanı üzerine ustalaşan sanatçı, on yedi yaşında izlediği o dönemin büyük gitaristi Gineli Keita Fodeba sayesinde bir anda gitara kaydı. Kendi kendini eğiten sanatçı gurkel üzerinde çaldığı stilleri gitar üstünde uygulamaya başladı ve bambaşka bir “blues” stili ortaya çıkarttı. 1960’larda Mali’nin başkenti Bamako’ya gelen Ray Charles, Otis Redding ve en önemlisi John Lee Hooker gibi uluslararası sanatçıları dinleme fırsatına sahip olan AFT, Afrika-Amerika müziği ile tanıştı. Müziğini bir kuvvet, başkaldırı olarak sahneye taşıyabilen ve sahneyi tek bir başına dolduran John Lee Hooker, özellikle AFT’yi derinden etkiledi.

1970’lerde bağımsızlığını kazanan Mali, yerel müzik gruplarına destek vermeye başladı. Böylece ülke tanıtımını sağlamış oldu. Bu grupların arasında AFT’nin bulunduğu “Troupe 117”’de vardı. AFT bu grup ile birlikte dünyanın en önemli kentlerinde konserler verdi ve farklı müzik akımlarına kanallarını açtı. Grubun dağılması ile birlikte kendi başına yola devam eden sanatçı, özellikle Mali’nin çok zengin, on dilli kültüründen uyarladığı geleneksel ve ritim dolu besteleri ile Batı Afrika’da kendisine sağlam bir kariyer elde etti. Aynı zamanda ses mühendisliği yapan sanatçıya, Batı dünyasında ilgi gittikçe arttı.

İlk albümü, “Ali Touré Farka”yı 1976 yılında Fransız bir müzik şirketi ile çıkarttı. Bu şirket ile sonra birkaç albüm daha çıkartan sanatçı, bulunduğu ülkelerde ve çevresindeki insanların aşırı sömürücü yapısını gördükçe, kendisine karşı ilgi ne olursa olsun bu ilgiye karşı çok duyarsız kaldı, çünkü samimiyete ve saflığına inanan bir yapıya sahipti. Böylece, diğer Malili sanatçılar gibi, farklı Batı kentlerine yerleşmenin aksine AFT, Niafunké adlı kasabasına yerleşmeye karar verdi. Onun için çiftçilik müzik kadar önemliydi. Zaten nerdeyse verdiği her röportajda dediği gibi, o kendisini bir müzisyenden öte bir “çiftçi” olarak görüyordu. Kendi kasabasında, güvende olduğu insanlar ve alışkın olduğu ortamda müzik yapan bir çiftçi. Kazandığı maddi gelir ile köyünde bir çiftlik kurdu ve müziğe olan tutkusunu aynı şekilde toprağa aktardı. Bir vadinin müziğe ilham olacağı, müziğinin toprağına işleyeceği, sakin ve sessiz bir yerleşime ihtiyacı vardı. Bir taraftan da, müziğini genellikle sanattan öte bir eğlence unsuru olarak gören Batı’dan uzak olmak istedi, onlardan yaptığı müziği anlamalarını beklemedi ve bir uğraş sarf etmedi. Ancak AFT köyüne ne kadar sığındıysa, Batı dünyası ona bir o kadar ilgi göstermeye başladı.

1987 yılında, dünya müzik piyasasında sofistike bir yere sahip olan World Circuit, (http://www.worldcircuit.co.uk) AFT’nin kendi adını taşıyan albümünü ilk defa Afrika dışında bastı. 1990 yılında bunu “The River”, ve üç sene sonra Nitin Sawhney ve Taj Mahal’ın da konuk oldukları “The Source” adlı albümü takip etti. Geleneksel Mali müziğini (Çağdaş Kuzey Afrika Blues’un ana damarı olarak da gösterilebilir), Kuzey Amerika ve Britanya Blues temaları ile harmanlayan sanatçı, zarif parçaları sert ve haşin gitar tınıları ile, yavaş ve istediği şekilde saygı görmeye başladı. Sonra 1994 yılında, Los Angeles’ta Amerikalı gitar üstadı Ry Cooder ile en popüler albümü “Talking Timbutku”yu kaydetti. AFT bu albümde “çöl blues” tarzını rock temaları ile harmanladı. Albüm inanılmaz olumlu kritiklerle karşılandı, Grammy Ödülü kazandı ve AFT’yi bir anda dünya medyasının önüne çıkardı. Dünya, geç keşfettiği bu Afrikalı sanatçıdan daha fazla eser bekledi. Ancak sanatçı tüm bu ilgi karşısında kendi kabuğuna çekildi, Mali’deki pirinç tarlalarını terk etmeye hiç niyeti yoktu.

Çiftliğinden çok zor ayrılan sanatçının bu tavrına karşılık, 1999 yılında World Circuit’tan yapımcı Nick Gold, Niafunké’ye gitti. Orada, tam çiftliğin içinde, AFT için jeneratörlerle çalışan mobilize bir stüdyo kurdurdu. Böylece sanatçı sabah çiftçi olup, akşamları da herkesin aşk ile bağlandığı müzisyen kimliğine büründü. Bunun sonucu olarak 1999 yılında Afrika melodileri ve ritimlerinin ağırlıkta olduğu “Niafunké” adlı albüm piyasaya çıktı. Bu, AFT’nin o zamana kadarki en başarılı çalışması oldu. Sonra sanatçı çok uzun bir sessizliğe girdi. Bu dönemde World Circuit, “Radio Mali” ve “ Red & Green” adları altında AFT’nin 1975-1988 tarihleri arasında çıkartmış olduğu albümleri tekrar yayınladı. Sanatçı bu arada 2004 yılında köyünün belediye başkanı oldu ve müziğinden kazandığı tüm parayı kanalizasyon, jeneratör ve yeni yollar için harcadı.

Bu uzun sessizlik sonrası sanatçı 2005 yılında Mali’nin en usta Kora (21 Telli Arp) çalgıcısı Toumani Diabaté ile başkent Bamako’da “In The Heart Of The Moon” adlı albümü kaydetti. Albüm, bir otel odasına kurulan seyyar stüdyoda, ağırlıkla doğaçlama olarak, tek bir kayıtla tamamlandı. Sadece bir parça tekrar kaydedilmek zorunda kalındı çünkü dışarıda yağmur fırtınası başlamıştı ve seyyar stüdyo bunu kayıt dışı bırakacak kadar teferruatlı değildi. Bu albümde AFT ve Toumani Diabaté’ye piyano ve gitarda Ry Cooder, basta Sekou Kante ve Cachaito Lopez, vurmalı çalgılarda Joachim Cooder ve Olalekan Babalola katkıda bulundu. “In The Heart Of The Moon”, sanatçıya ikinci Grammy ödülünü kazandırdı. Aynı yıl AFT Avrupa’da bir seri konser verdi ve onu sahnede görmek isteyen hayranlarının açlığını giderdi. Bu zincir konserler esnasında sanatçı kemik anseri olduğunu öğrendi.

Öleceği kesinleşen sanatçı, kendisine yakışır şekilde veda etmek üzere en son albümünü hiç ara vermeden kaydetmeye oyuldu ve böylece ölüme karşı yarış başladı. Şansımıza “Savane” adlı albüm AFT’nin ölümünden birkaç hafta önce tamamlandı ve geçtiğimiz Haziran ayında World Circuit etiketi ile yayınlandı. “Savane” sanatçının kaydettiği en geleneksel albüm ve tek kelime ile yöresel akustik bir blues şöleni. Duyabileceğiniz en saf ve derin blues temalarını içeren albüm, müziğin ana damarının aktığı bilinmez bir ülkeye açılan kapı gibi. Kesinlikle sanatçının başyapıtı, ancak ne yazık ki kendisi son halini dinleyecek kadar yaşamadı.

67 yaşında hayata gözlerini yuman, Afrika’nın bu en olağanüstü sanatçısı, artık geride bıraktığı albümler ile müzik setimize konuk olacak. Onun müziğini bilenler onu tekrar iç çekerek anımsayacaklar, bilmeyenler veya yeni tanıyanlar ise bambaşka bir dünyaya yol almanın heyecanını duyumsayacaklar…

Kaynak / Sosyomat - "Zekeriya Şen 05/10/2006" entry'si

Ek bilgi isteyenler:

Ali Farka Touré

Parçalarından kimi örnekleri kısa bölümler halinde Last FM'de bulabilirsiniz: link


Re: Uzun Hikâye FM

""
Hindistan’ın efsanevi bestecisi ve sitar üstadı Ravi Shankar (gerçek adı Robinda Shankar), 7 Nisan 1920’de, 5 erkek kardeşin en küçüğü olarak Varanasi’de dünyaya geldi.

10 yaşına geldiğinde abisi Uday Shankar’ın Hint Müzik Ve Dans Topluluğu ile turlara katılmaya başlayan Shankar bu sayede birçok farklı kültür ve farklı türde müziği tanımaya başladı. Bu gelişimi konusunda bir avantaj olsa da Shankar, müziğin, dansın, şöhretin egemenliğindeki bir ortamda yetiştiğini ve bu nedenle çocukluğunu çok fazla yaşayamamış olmaktan biraz üzüntü duyduğunu belirtir.

Shankar, 1934’te Uday’ın topluluğu ile birlikte seyahat ederken Calutta All-Bengali Müzik Konferansı’nda Alauddin Khan ile tanıştı. 1980’lerde doğduğu tahmin edilen Khan birçok enstruman çalıyordu ve birçok müzisyenin hayatında dönüşüme neden oldu. Bu müzisyenler oğlu Ali Khan, kızı Annapurna Devi ve Ravi Shankar’ı da içeriyordu. Khan 2 yıl Uday’ın topluluğunda yer aldı. Bu süre içerisinde Shankar’ın hayatının odağı müziğe dönüştü. 18 yaşına geldiğinde abisinin yanındaki rahat yaşantısını geride bırakıp Khan’ın öğrencisi olmaya Maihar’a gitti. Bu Shankar’ın yaşantısında önemli bir değişimdi çünkü Paris’teki lüks hayatından uzaklaşarak disiplin altına girmesini gerektiriyordu. Alauddin Khan çok disiplinli bir öğretmendi. Günde ortalama 18 saat müzikle ilgileniyorlardı. Shankar’ın bu katı disipline uyum sağlamakta zorlandığı zamanlar da olmuş ve bir keresinde Khan’ın yanından kaçtıktan sonra geri dönmeyi seçmiştir. Khan’ın kendisini ikinci oğlu gibi kabul ettiğini belirten Shankar, O’nun için ”Baba sahip olduğum tek Guru’ydu ve O’ndan çok şey öğrendim.” der.

1944 sonlarında müzik eğitimini tamamlayan Shankar, bundan sonra seyahatlere ve turlara çıkmaya başladı. Tüm bu zamanlarda orkestra için 2 beste yaptı; Yehudi Menuhin, flüt virtüözü Jean Pierre Rampal, Hosan Yamamoto ve birçok müzisyen için şarkılar yazdı. Passage albümü için Phillip Glass ile birlikte çalıştı. “Shankar Family & Friends” ve “Festival of India” albümlerinde George Harrison ile birlikte çalıştı. Ali Akbar Khan ile birlikte müzik yaptı. Doğu’nun müziğini Batı’ya taşıyan en önemli müzisyen kabul edilen Shankar, Hindistan, Kanada, Avrupa ve Birleşik Devletler’de film müzikleri yaptı ve bale için kompozisyonlar yazdı. Amerika Sanat ve Edebiyat Akademisi’nin onur üyesi ve Birleşmiş Milletler Kürsüsü’nde bestekar üye oldu. 1949’dan 1956’ya kadar All-India radyosunun müzik direktörlüğünü yaptı. Çok yönlü bir sanatçı olan Shankar, kendi ülkesi Hindistan ve dünyanın birçok yerinde 14 doktora, Padma Vibhushan, Desikottam, Magsaysay, iki Grammy, Japonya’dan Fukuoka Büyük Ödülü, Kristal Davos Ödülü, Küresel Büyükelçilik ve daha birçok ödül ve onura layık görüldü.

Albümleri geleneksel tınılar içeren Shankar, 1987 yılında “Tana Mana” kaydı ile elektronik ortam ile enstrumanları biraraya getiren kendine özgü bir teknik kullanarak müziğini yeni çağa taşımış oldu.

Kaynak

Hint müziğinin dünyaca tanınmış ismi Ravi Shankar'dan kızlarından Anoushka ile yaptığı bir parça (Bu arada Norah Jones'un da onun kızı olduğunu ben de henüz öğrendim):

Dailymotion / Ravi Shankar ve Anoushka

Philip Glass'la da müzhiş projelere imza atmış bu sitar ustası için kuralı bozup bir parça daha ekleyelim, eskilerden bir iki yorum:

Dailymotion / Ravi Shankar ve Alla Rakha Khan Charukeshi

Daha orkestral bir parça:

Dailymotion / Arpan (Ravi Shankar for George Harrison)


Ramizem

Ben bu turkuyu ne cok severmisim meger. Ramizem'le birkac yil once Kolektif'in Balkanatolia albumunde karsilastigimda hem cok sevinmis, hem de vokalistin (Asli Dogan) turkunun hakkini veremeyen yorumuna uzulmustum. Hic olmazsa bu turkuyle yeniden karsilasmami sagladigi icin Kolektif'e bir tesekkur borcum vardi. Simdi yillar sonra bu turku yeniden aklima dustugunde YouTube'ta daha guzel bir yorum bulmayi umarak kollari sivadim. Neyse ki arayisim uzun surmedi. Havva Karakas'in sevimli yorumunu gorup birkac kez ust uste dinledim. Umarim sizler de benim kadar begenerek dinlersiniz.

Indirmek icin tiklayin... (3'45'')

Izleyebilenlere bu yorumu Havva Karakas'in sempatik jest ve mimikleriyle YouTube'tan izlemelerini oneririm.

""

Ramizem (Bir evler yaptırdım)

Bir evler yaptırdım bre Ramizem
Sazdan samandan.(Amman Amman)

İçine girilmez bre Ramizem
Tozdan dumandan.(Amman Amman)

Bir evler yaptırdım bre Ramizem
Kaleye karşi.(Amman Amman)

Nasıl çıkacaksın bre Ramizem
Babana karşi.(Amman Amman)


Re: Uzun Hikâye FM

Bugun Baris'in babasi ameliyat oldu. Kendisine acil sifa dileklerimi iletebilmek icin muzik arsivime soyle bir goz attim ama zaten pek buyuk olmayan arsivde ne yazik ki isteedigim gibi bir parca bulamadim. En sonunda elimdekilerle yetinmekten baska sansim olmadigina karar verdim. O nedenle Baris'in babasi icin Muzeyyan Senar'dan geliyor: Vardar Ovasi...

Indirmek icin tiklayin... [(3'58'') (3.65MB)]


Re: Uzun Hikâye FM

Uzun hikAye FM dinleyenleri olarak, Barış'a ve ailesine ve tüm yakınlarına geçmiş olsun dileklerimizi iletir, acil şifalar diler, her şeyin yolunda gitmesini umar, Bariş'in tez zamanda dönmesini dört gözle beklerik.


Re: Uzun Hikâye FM

Ben de Mustafa Amcama acil şifalar diliyorum, BArış Ağabey'e de aynı dileklerimi iletiyorum. Seni hep Akbük'te görmek istiyoruz Mustafa Amca...


Re: Uzun Hikâye FM

Sanıyorum Barış'ın internete girebilmesi bir kaç gün daha mümkün olmayabilir. Bu durumda Mustafa amcanın sağlık durumu hakkında ki gelişmeleri ben aktarayım.
Perşembe öğleden sonra ameliyat oldu. Yaklaşık iki saaat sürdü. Mustafa amcanın aynı zamanda yüksek tansiyonu olduğu için o gece biraz zor geçmiş. Bizi biraz korkuttu ama şimdi durumu iyiye gidiyormuş. Doktor ameliyatın başarılı geçtiğini söylemiş. Şimdilik ne zaman taburcu olacağı belli değil. Yarın sabah telefonda Barış'a Uzun Hikaye FM dinleyicilerinin selamını ve iyi dileklerini ileteceğim.


Re: Uzun Hikâye FM

Merhaba,

Ben de forumla ilgili bulduğum bir gruptan bahsetmek istiyorum: Morphine, 89-99 yılları arasında müzik yapan, Massachusetts'li bir alternatif rock üçlüsü. Müzikleri blues ve daha çok jazz etkilenimli, ancak asıl bahsetmek istediğim grubun bassist/vokalist'i Mark Sandman'in yazdığı sözler, hatta şarkı sözlerinin yanında, müzik eşliğinde (bazen lirik biçemde, bazen dümdüz) anlattığı kısa-kısa öyküler.

Örneğin :

Morphine - My Brain :

My brain was out of tune,
My whole brain was out of tune.
I don't know how to tune a brain, do you?

I went in to a brain shop.
They said they'd have to rebuild the whole head.
I said well, do what you gotta do.
Do what you gotta do.

When I got my brain back, it didn't work right.
When I got my brain back, it didn't work right.
Haven't really have a good idea, since i got it fixed.

Kabaca bir çevirimsi :

Beynim :

Beynimin akordu bozulmuştu,
Bütün beynimin akordu bozulmuş.
Beyin akort etmeyi bilmem ben, siz bilir misiniz?

Ben de bir beyin dükkanına gittim.
Dediler ki bütün kafayı baştan yapmaları şartmış.
Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın dedim,
Ne gerekiyorsa yapın.

Beynimi geri aldığımda düzgün çalışmıyordu.
Beynimi geri aldığımda düzgün çalışmıyordu.
Aslında tamir ettirdiğimden beri beynimi, aklıma hiç iyi bir fikir gelmedi.

Edebiyat ile sıkı bağını, Kerouac adlı şarkıda da görmek mümkün, Kerouac'a saygı duruşu, sevenlerine hediye bir methiye aslında :

(...) Kerouac the observation machine,
His words the words so many words just
The words the words are drumsticks pounding out drum beats. (...)


Re: Uzun Hikâye FM

okoseoglu dedi ki:
Ben de forumla ilgili bulduğum bir gruptan bahsetmek istiyorum: Morphine, 89-99 yılları arasında müzik yapan, Massachusetts'li bir alternatif rock üçlüsü. Müzikleri blues ve daha çok jazz etkilenimli, ancak asıl bahsetmek istediğim grubun bassist/vokalist'i Mark Sandman'in yazdığı sözler, hatta şarkı sözlerinin yanında, müzik eşliğinde (bazen lirik biçemde, bazen dümdüz) anlattığı kısa-kısa öyküler.

"My Brain"de anlatilan gercekten carpici. Sozleri gorunce belki YouTube'ta bir klip ya da bu parcayi kullanarak hazirlanmis bir video bulabilirim diye arattim, ama ancak iki kisa kayit gorebildim. Belki, eger elinde varsa, okoseoglu bizimle parcanin kaydini da paylasmak ister? Biz de hikayeyi yazarinin agzindan dinleriz...

Not: Paylasim icin genellikle kullanim kolayligi nedeniyle MediaFire'i kullaniyoruz. Uyelik istemiyor. Yuklemek istediginiz parcayi secip hizlica yukluyorsunuz, sonra da paylasim linkini foruma giriyorsunuz. Genellikle bir albumden 1 bir sanatcidan da en cok 4-5 parca paylasiyoruz. Smile