UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Suna No Onna - Woman in the Dunes

22 May 2010
Mehmet Sürücü

Suna No Onna - Woman in the Dunes-1964

http://www.imdb.com/title/tt0058625/
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=suna+no+onna&nr=y&pt=woman+in+the+dunes

Film vardır izlersiniz sadece, film vardır izlerken gördükleriniz bir göründüğünden, olduğundan başka şeylerdir, izlerken onu başka bir dile çeviriye uğraşırsınız. Suna No Onna bu türde çaba gerektiren bir film.

Bir Böcekbilimci, Japonya’da çölde, bir hafta sonu hem gezmekte hem de inceleme, araştırma yapmaktadır. Böcekbilimci yaptıklarına dalıp gidince şehre dönüş arabasını kaçırır. Oradan geçen bir köylü o gecelik kalması için bir yer bulabileceğini söyler. Onu çölün ortasında, derin bir çukurda, yalnız yaşayan bir kadının yanına, ip bir merdivenle indirip bırakır.

Kadın yalnız yaşamaktadır. Çukurun etrafı çıkılamayacak kadar yüksektir. Kaygan kumlar bu çıkışı olanaksız hale getirmektedir. Kadın adamın karnını doyurup, içecek su verir. Yemek yerken masanın üzerine kadının açtığı şemsiyeye şaşıran adam, şemsiyenin nedenini sorduğunda, kadın, çölde olduklarını, çukura gece gündüz durmadan kum yağdığını söyler.

Gecenin bir vakti adam kadının seslerine uyanır, kadın bir kovaya kürekle kum doldurmaktadır. İple bağlı kovayı yukarıdan köylüler tahta bir çıkrıkla çekmektedirler. Adam kadına bunu neden yaptığını sorar. Kadın eğer gece dolan kumları yukarı çıkarmazlarsa evinin kumlara gömüleceğini söyler. Kadın tüm gece çalışıp evin etrafındaki kumları yukarı gönderir. Adam hiçbir anlam veremez olup bitene.

Ertesi sabah çukurdan çıkıp gitmeyi bekler. Gelen giden kimseler yoktur çukurun yanına. Öfkeyle kumdan duvarlara tırmanıp çıkmaya çalışır, kumlarla beraber aşağılara yuvarlanır. Daha sonra her akşam kadınla beraber kum fırtınalarıyla dolan kumları aktarmaya başlar. Ve tüm olup bitenlerle içinizde uyanan bir “her şey boş” duygusu “parçalı-bulutlu” “gitmeli-gelmeli” film boyunca hep yanınızda olur.

Filmin başlangıcı böyle.

Sonrasında adamın bitmez tükenmez kaçma, kurtulma, kadının fedakârca evinin kumlara batmaması için verdiği insanüstü çabaları sürüp gider.

“Bir çukurdan kaçıp kurtul(a)ma” bu duyguyu hepimiz biliyoruz. Bunun çoğunlukla kendimiz, yaşadığımız çevremiz, işimiz, evliliğimizle örtüşen nedenleri olabiliyor. İşte bu film baştan sona kadar o tepeden aşağıya akıp duran kumu bile size sadece bir “kum” olarak gördürmüyor.

Filmin en güzel yanlarından birisi de hiçbir şekilde sizi izlerken bir karamsarlığa itmemesi. Böcekbilimci başarısız bir kaçma girişiminden sonra köylülerce yakalanıp tekrar çukura atıldığında umudunu kesmez. Çukurun ortasına tahta bir kova yerleştirirken kadın bunun ne işe yarayacağını sorduğunda; üzerine ince bir örtü koyup, karga yakalamak için tuzak yapacağını, kargayı yakaladığında ayağına bir pusula bağlayıp yadım isteyeceğini anlatır. Kadın güler. Kargalar bir dahaki yıl geleceklerdir. Yinede adam her gün tuzağını kontrol eder. Sonra bir sabah bakar ki kovanın içerisinde…

Sanırım bu kadar yeter. Film izlerken aynı zamanda düşünmek de istiyorsanız bence bu filmi izleyin.

Kategori: