UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Senin Sorun Ne?

30 Tem 2011
Barış Acar

Herkesin her şeye bir cevabı var. Avrupa, bir kez daha Franz Ferdinand'ın öldürülmesi olayındaki gibi çarpık gebelikler taşıyan, herkesin her türlü sorun karşısında tokat gibi bir cevabı olduğu bir döneme giriyor. Türkiye ise zaten sorunun ne olduğunu bile bilmeden verilmiş kesin cevaplar ülkesi. Gün geçmesin ki birileri, bu iş kesin böyledir, arkasında bu vardır, bu da böyle yapılmalıdır, diye ahkâm kesmesin.

Olası tüm cevapların tuzu kuruluğunun ötesinde felsefeyle öyle ya da böyle uğraşmış kimse bilir ki; yürek isteyen asıl mesele, dilin dönmemekteki bütün ısrarına rağmen "doğru soru"yu sormak için ter dökmektir.

Vesileyle bu başlıkta kendime bir soru arayacağım. En azından deneyeceğim. Katılmak ister misiniz?

Kategori:

Re: Senin Sorun Ne?

Senin sorun ne? Smile


Re: Senin Sorun Ne?

Barış Acar dedi ki:
Kim bilir, ne çok yenilgi insan olmaya?


Re: Senin Sorun Ne?

Kim bilir, yenilgi yeter mi insan olmak için?


Re: Senin Sorun Ne?

"'Kim bilir' diye başlayan soru olabilir mi?" demiştim.

O günden beri düşünüyorum. Düşündükçe bu çıkmaz sokak daha açık seçik hale geliyor gözümün önünde. "Kim bilir" lafı zaten önceden kimsenin bilemeyeceği yargısını gizliden taşıyor içinde. Yetmezmiş gibi bir de "bilmek"le "sorma"nın tezatı eklenince üzerine daha da imkânsızlaşıyor "kim bilir"li soru üretmek.

Olanaksız mı?


Re: Senin Sorun Ne?

Barış Acar dedi ki:
Doğru soru, bir başka soru olabilir mi?


Re: Senin Sorun Ne?

Soru, sorulan mıdır hep?


Re: Senin Sorun Ne?

Kısa videonun sonundaki konuşma çok anlamlı. Bundan sonraki sorularımız, gelecekteki sorunlar üzerine olacak: "Nüfus yoğunluğu, bozulan denge vb. Yanıtı ilk bulan ise soruyu soran olacak, yani bilim."

Bu anlamda da bilimin soru sormanın ta kendisidir.


Re: Senin Sorun Ne?

Soruyu soran ben miyim, yoksa dil mi?

Barış Acar dedi ki:
Dilim benim mi?


Re: Senin Sorun Ne?

Yuvarlak bir dünyanın kıblesi hangi yöndedir?


Re: Senin Sorun Ne?

"Yolun tam olarak neresinde hasar alır yeni bir ayakkabı ve umursamaz?"
Kuytudaki Kelimeler s.54


Re: Senin Sorun Ne?

Tüm doğru, doğrular, doğru sorulmuş bir sorunun sonucu mudur?


Re: Senin Sorun Ne?

Önemli, büyük sorularla (İnsan varlığının nedeni nedir?, ruh var mıdır, ölümsüz müdür?,Yaşamın gerçeği nedir?) önemsiz küçük soruların (Çayıma çok mu şeker koydum?, bugün hangi renk elbisemi giysem, iki tane daha alsam mı?) arasında nasıl bir ayırım gözetebiliriz?

Yanıtı karmaşık veya olmayan sorunun, yanıtı sıradan, basit olan soruya üstünlüğü nedir?


Re: Senin Sorun Ne?

Mehmet Sürücü dedi ki:
Tüm doğru, doğrular, doğru sorulmuş bir sorunun sonucu mudur?

İşte bu soruyu yanıtlayabilirim:

"Tüm doğrular cevaplanmış bir sorunun sonucudur; ki bu bizi, ister istemez, yanlışa çıkarır."


Re: Senin Sorun Ne?

Smile
O zaman doğru sorular bizi doğrulara, doğrular da yanlışa çıkarıyor. Bu çemberde sorunun çok fazla bir önemi kalmıyor, filmin kahramanı "yanlış" mı dememiz gerekir?


Re: Senin Sorun Ne?

Sormanın güzelliği dururken cevaplamanın kepazeliği buradaki "yanlış"ı açıklamaya yeter de artar, değil mi? Smile


Re: Senin Sorun Ne?

"Kişinin, kendi üzerine soruları arttıkça, yanıtları azalır."

"Kişiyi kişi yapan, kendisine”sahip olması” yada, sanki yoğun bir çabalama sonucu, kendisini “bulması” değildir. - kendini aramasıdır; bu arama edimini de sürekli kılabilmesidir."

Oruç Aruoba_Yürümek

Barış Acar'ın sözleri bana Aruoba'nın yukarıdaki yorumlarını anımsattı.


Re: Senin Sorun Ne?

O halde: Yanıttan bagımsız her soru aslında kendine yetebilen bir çıkarımdır.


Re: Senin Sorun Ne?

Soruyu; yanıtı çağıran ama aslında gelişiyle pek de hoşnut olmayan bir ev sahibine benzetsek...

Misafiri geldiğinde onu rahat ettirmeyle pek ilgilenmeyen sanki onu davet eden kendi değilmiş gibi davranan hatta misafirinden çay servisi filan da bekleyebilen bir ev sahibi.

Yanıt, bu duruma tepki verse, "çağırılmadığım yerde durmam" dese ve gitse aslında...

Ama yanıt; pişkinlikle o çatı altında kalabilmenin yollarını arayacak hep.


Re: Senin Sorun Ne?

Soruları çoğaltmak, soru sormak bir yanda dururken, anlamı-sözcük neden bizi daha çok ilgilendiriyor?

Yanıt, soru'nun karşıtı, olumsuzu mu? Bir şeyler sormadan yaşayamaz mıyız?

Daha çok soru sormuş olanın sermayesi nerededir?

Sormak, bir takıntı, bir alışkanlık, bağımlılık olabilir mi?


Re: Senin Sorun Ne?

oktay dedi ki:
Yuvarlak bir dünyanın kıblesi hangi yöndedir?

Yukarıdaki iletilerdeki videoda Dawkins'in altını çizdiği gibi, bu soruyu yanıtlamanın imkânsızlığı ortada. Ancak, yine aynı vurgunun ışığında, şu söylenebilir sanıyorum: "Kıblenin yönü olmaz; tüm yönlerin kesiştiği yerdir kıble."


Re: Senin Sorun Ne?

bir yön, yol, yöntem sorununa "ilahi ve kesin çözümdür" kıble(bknz: bakara 144). tüm "büyük filozofların" hep "hakikate gitmede" bir yöntemleri olmuştur . hermenuetik, platoncu diyalektik, hegelci kurgul felsefe vs.vs.vs...

müslümanlar da "kıbleye dönerek" namaz kılarlar, beşeri sözlere dökülmüş "ilahi kelamın" -ki bu onu yoruma açar ve kesinliğini sekteye uğratma riski ortaya çıkar- dünyadaki bir merkezde toplanıp kristalleştirilmesi isteğidir burada sözkonusu olan. kıble böylece bir "düzen" de sağlamış olur, "karmaşaya" bir "nizam verir".

ama "müslümanlar" herhangi bir yöne dönseler de kıbleyi ıskalamaları imkansız. bu durumu iki şekilde okuyabiliriz: 1) "hakikat" birdir,değişmez; değişen ona ulaşma yoludur gevezeliği.. (klasik sav, ezoterizm de pek sever bunu kullanmayı yada o zaten bunun tarafından kullanılmanın adıdır)
2- yöntem, "hakikatten" önce gelmektedir, allah kıblenin bir etkisidir, fiksiyonel bir sonuçtur. vazgeçilmez olan "hakikat" değil ama her zaman bir *yöntemdir. öyleyse, "yorum" "hakikatten" önce gelmektetir. hakikat, bir sebep değil bir sonuçtur, bir çıkarsamadır son kertede bir varsayımdır. bu, her "idealin" yazgısı..

*"bir" ifadesi "belirli" anlamına geldiği gibi, "herhangi bir" anlamına gelen belirsizliktir de.


Re: Senin Sorun Ne?

melike şenyüksel dedi ki:
Ama yanıt; pişkinlikle o çatı altında kalabilmenin yollarını arayacak hep.

Buna katılmamak elde değil. Belki de "yanıt" çağrılmadan geldiği evde rahatsızdır; keza "soru"nun birini çağırdığı bugüne dek işitilmedi (genelde yanıtlardır soruyu çağıran ve bu davete yanıt veren soru artık soru değildir).


Re: Senin Sorun Ne?

Zaman nedir? Benim sorum bu olurdu.


Re: Senin Sorun Ne?

Çağan dedi ki:
Zaman nedir? Benim sorum bu olurdu.

Yılmaz Öner'in bu konuda bir kitap başlığı olarak sorduğu soru bana hep çok iyi gelmiştir: "Zaman Niçin İçimizde, Nasıl Dışımızda?"

(Bir de belgesel buldum Öner üzerine yapılmış. Tavsiye ederim. Smile )