Salt İnsana Yöneliş
Haldun Taner
"Salt İnsana Yöneliş"
Kızıl Saçlı Amazon/ Yaşasın Demokrasi/ Tuş,
Ankara, Bilgi Yayınevi, 1998,
s. 214-231.
İndirmek için tıklayınız:
Öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).
Haldun Taner
"Salt İnsana Yöneliş"
Kızıl Saçlı Amazon/ Yaşasın Demokrasi/ Tuş,
Ankara, Bilgi Yayınevi, 1998,
s. 214-231.
İndirmek için tıklayınız:
Öykü forumdan kaldırılmıştır (Bkz: Forum İşleyişi).
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öyküye bayıldım.
diye bitmiş öykü.
Öyküdeki gençlerin, edebiyatla, sanatla ilgilenmeleri, kendilerini paralamaları, bir de dergi çıkarmaya kalkışmalarında hoşlandıkları, aşık oldukları kızın gözüne girme çabası, aşk meşk meselesi söz konusu ama uğraştıkları alanla gerçekten ilgili olduklarını sanıp buna inanıyorlar da. Günümüzde durum çok vahim. Toplumsal konumlarına çalışan, saygınlık kazanmak, çevrelerinde değer, itibar görmek için sanatla edebiyatla, dergiyle uğraşan, salt bu sebeple civarda dolaşan ne çok ne çok numaracı var. Bir öykü de onları anlatmak için yazılmalı.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öyküde geçen O'Neill ve Priestley için...
Elif'in de değindiği gibi yazın meraklısı olan bir yığın farklı insanın iç dünyalarını yansıtmaya çalışmış H. Taner. Bence son derece de başarılı olmuş. İnsanların zaaflarıyla, çelişkileriyle var oldukları sanırım H. Taner öykülerinin gerçklerinden biri. Kendine akacak yollar arayan ve farklı yerlerde noktalanan 12 yaşam son derece etkili anlatılmış. Arttırma'da da bahsettiğim gibi yazar, girdiği her çevrede insanları başarıyla gözlemleyebilmiş ve bu yönünü her öyküsünde ustalıkla kullanmış.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öykünün yazıldığı dönemde çıkan edebiyat dergilerine ya da dergilerdeki ürünlere pek ağır taşlar atıyor Taner. Dergi çıkaranların ya da ürün verenlerin edebiyatı önemsediklerine, bunu mesele edindiklerine inanmıyor, sevgiliye ulaşmanın bir aracı haline geliyor hem ürün hem dergi:
Öykünün isminin “Salt İnsana Yöneliş” olmasında da bir muziplik var. Sanki felsefi bir anlam içeriyormuş gibi ama aslında öykü kişilerinin asıl mesele edindikleri mevzuuyu işaret ediyor. Pek çok edebiyat dergisinin ömrünün kısa kısa kıpkısa olmasının nedeni Haldun Taner’in bu tespitinde gizli olsa gerek.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öykü üzerinde, özellikle dönemin sanatsal oluşumları, dergileri vb. üzerinde durarak, daha çok ayrıntıya inmek lazım. Ancak daha önce ben "Reis" üzerinde durmak istiyorum. Bu karakter nedense baştan sona bir erkek olarak canlandı benim gözümde. Sanki kadın kimliği getirilip sonradan eklenmiş gibi ona. Satır aralarında anaçlık vb. değinilerde bulunuluyor; ancak bunun karakteri kadın olarak kurmada yeterli olduğunu düşünmüyorum. Sanki Haldun Taner karakteri erkek olarak görmüş, öyle kurmuş; sonradan vazgeçip kadın yapmış gibi geldi bana.
"Salt insana yöneliş" adlandırması, dönemin hümanistik yaklaşımı, İkinci Dünya Savaşı sonrasının varoluşçuluktan beslenen acı çekmiş insancıllığını anımsatıyor. Öte yandan, Kant'ın Salt Aklın Eleştirisi izlenerek insanın dünyasının algısı tarafından sınırlanmışlığı da öykünün temel sorunlarından biri olabilir.
Bu arada, öyküde geçen "dün erken, yarın geç olacaktır" ifadesi Lenin'in Ekim devrimini haber verdiği yazısının ayaklanmaları ateşleyen komutu olarak da bilinir.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öykünün adı Barış'ın sözünü ettiği Kant'ın eleştirisini ya da hümanist yaklaşımı çağrıştırıyor olabilir(ben de felsefi bir anlam içerdiğini düşünmüştüm) ama, Barış, öyküde bu konu irdeleniyor demek istiyorsa öykünün temel sorunlarından birinin bu olduğunu sanmıyorum. Belki Taner, edebiyata ya da sanata konu olması, incelenmesi, irdelenmesi gereken önemli kavramlar dururken yapılıp edilenleri teşhir etmek istiyor.
Barış'ın bu görüşüne de katılamayacağım. Taner'in gözünden kaçmazdı, karakter konusunda sonradan fikrini değiştirseydi önceki yazdıklarında gerekli düzeltmeleri yapardı diyecektim ama neden olmasın, kimi hatalar Taner'in gözünden de kaçabilir. Fakat ben öyküde başından sonuna, aşık olunan bir kadın gördüm. "reis" in öyküde öykünün yazıldığı dönem için bir anlamı olabilir belki.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öykü 1956 yılında yazılmış. Tarihi girip edebiyat bu tarihteki dergilere baktım. Türk Dili Dergisi çıktı kaşıma ilk. Benim öyküden çıkardığım sonucu(öykü kişilerinin dergi çıkarmaktaki, şiir, öykü, düz yazı vs. yazmaktaki maksatlarına dair iddia ettiklerimi) bu tür bir taramayla incelemem olanaksız. Ama o dönemdeki Türk Dili'ne dair bir fikir verir düşüncesiyle, Bilge Karasu'nun Metis Yayınları'ndan çıkan, Susanlar adlı kitabından küçük bir alıntı yapacağım:
Re: Salt İnsana Yöneliş
Aslında o yılların edebiyat dergiciliği üzerine, daha önce Eren'in göstermiş olduğu bir kaynak var internette: 1950'ler Türkiye'sinde Edebiyat Dergiciliği - Aslı Uçar (Bilkent Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi 2007, Tez Danışmanı: Süha Oğuzerdem).
Burada dönemin dergileri olarak Hisar, Varlık, Mavi, Yeditepe ve Pazar Postası incelenmiş. Ayrıca dönemin toplumculuk, gerçekçilik, Garip ve İkinci Yeni üzerine süregiden tartışmalarına da değinilmiş. Kimi istatistik ve künyelere de tezin sonunda yer verilmiş. Öyküyle kimi eşleştirmeler yapılabilir herhalde. Ancak titiz bir araştırmaya girişilmeden dedikodu boyutunda kalma ihtimali de güçlü olduğundan buna hiç girişmiyorum. Yine de teze bir göz gezdirmenin öykü açısından çok açıklayıcı olduğunu düşünüyorum.
Re: Salt İnsana Yöneliş
Barış'ın verdiği adresteki metni baştan sona değilse de, metnin ilgimi çeken kısımlarını okudum. İncelenen dergiler öyküde iddia ettiğim nedenlerle çıkan dergiler değil kuşkusuz. Pekçok şair, öykücü, eleştirmen yetişmesine olanak vermiş, edebiyatın gelişmesine olanak sağlamış dergiler. Ama metnin başlarında yüzün üzerinden derginin çıktığından söz ediliyor. Bu dergilerden birini hedef almış olabilir Taner; yani benim iddia ettiğim nedenler için.
Metinde ilgimi çeken bir bölümü, Taner'in de adı anıldığı için aşağıya alıntılamak istedim:
Re: Salt İnsana Yöneliş
Öyküyü okudum; ama düşüncelerimi toparlayıp yazamadım bir türlü; oysa öyküyü okumayı önermiş sorumluluk da almıştım.