UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Ne Müdürler Var

05 Tem 2010
nuridem

Bir gün önce İstanbul’dan yola çıkan Fethiye otobüsü serin ve kükürt kokulu bir sonbahar sabahı, girişteki demir kapanı takırdatarak Yatağan otogarına girdi ve bir sigara içimi kadar bekledikten sonra Muğla yönüne doğru hareket etti. Otobüs kalkar kalkmaz, onun bıraktığı gri egzoz dumanları arasında, elinde siyah, köşeli bir çanta bulunan, orta yaşlarda, kırmızı yüzlü, koyu takım elbiseli, şişmanca bir adamın sağına soluna bakındığı görüldü. Bu adam Köylü Bankasının üç yüz müfettişinden biriydi ve kasabaya ilk kez geliyordu. Müfettiş, bir süre çevreyi yorgun, çapaklı gözleriyle kolaçan ettikten sonra otogarın çıkışındaki telefon kulübesine doğru yavaş ve kendinden emin adımlarla yürüdü. Ama telefon kulübesine girmedi, çantayı ayaklarının arasında yere koyarak kulübenin yanında yüzünü bulvara döndü ve orada bir süre bekledi, ceketinin içinden cep telefonunu çıkardı, bir yerleri aradı. Telefon görüşmesi sırasında, yorgunluktan şişmiş gözlerini kısarak karşıdaki minibüs duraklarına uzunca süre baktı, sonra telefonu kapattı, çantasını eline aldı ve hızlı adımlarla bulvarın yukarısına doğru yürümeye başladı.

Kategori:

Re: Ne Müdürler Var

"Dikkat Müfettiş Var" adı altında kitaplaştırmayı düşündüğün bir öykümü daha beğeni ve eleştirilerinize sunuyorum. Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Belli bir müfettiş tiplemesinin geliştirilmesindeki zorluğu anlıyorum. Haklısınız. Ancak kitaplaştırmayı düşündüğüm öykülerde, sadece belli bir müfettişin (Cabbar Bey gibi) etrafında gelişen olayları değil, çokluk kahramanları memur ve müfettiş olan trajikomik olayları ele almayı düşünüyorum.


Re: Ne Müdürler Var

Elinize sağlık. Nedense ben ilk öyküdeki müfettişi görünce bütün hikâyelerin "polis müfettişi" hikâyeleri olacağını düşünmüştüm. Oysa biraz daha düşününce o öyküdeki Cabbar Bey'in polis müfettişi olduğuna dair bir ima olduğunu hatırlayamadım. İşi hakkında tek bildiğimiz sahte bir emeklilik raporu hazırlamakta olduğuydu.

Cokun Uyanık'ın hikâyesine dönecek olursak... Ayrıntılar bu hikâyede de kendini hemen belli ediyor (şaşkın tavuk benzetmesi, pancar motoru gibi homurdanan kamyonetler, müdürün müfettişe "üstat" diye hitap edişi, vs.). Mekânlar ve insanlar gözümde kolayca canlanıyor. Anlatımın canlılığı ilgiyi hep uyanık tutuyor. Müfettişin telefon kulübesine doğru yürümesi ama kulübeye girmeyip cep telefonunu kullanması okuyucuya yapılan güzel bir şaka gibi olmuş. Tam "Acaba hikâye hangi dönemi anlatıyor? Adam telefon kulübesine doğru ilerlediğine göre 90'lar olmalı" diye düşünürken adam cep telefonunu çıkarıveriyor.

Bir ayrıntıya pek iyi ikna olamadığımı söylemeliyim. Bir banka müfettişinin İstanbul'dan Muğla'ya otobüsle gitmesi bana pek akla yatkın görünmedi. Bu pozisyondaki bir görevlinin gideceği yere uçakla gitmesi gerekmez mi? Böyle bir durumda Coşkun Uyanık'ın en yakın havaalanına kadar uçakla gelip (Dalaman?) yolun kalanını -bankanın ona tahsis ettiği- otomobille kat etmesini beklerdim. Öykü bütünüyle uzun yolculuğun müfettişi yorup kafasını karıştırması üzerine kurulu olduğundan (en azından ben öyle anlıyorum, bu kadar uzun bir yolculuk yapmamış olsa müfettişin böyle bir hatayı yapmayacağını düşünüyorum) bu ayrıntı üzerine biraz daha düşünmek gerektiği kanısındayım.

Tekrar elinize sağlık. Bize güzel öyküler okutuyorsunuz.


Re: Ne Müdürler Var

Merhaba,

Öykünüzü büyük bir keyifle okudum. Mekân yaratımları gerçekten çok başarılı. Öykünün kurgusu da tıkır tıkır işliyor bence. Yalnızca bir yerde sorun yaşadım. Eğer Coşkun Uyanık'ın öykünün sonundaki şaşkınlığına okuyucunun da katılması bekleniyorsa o takdirde öykünün içinde kent ismi ya da mekânın neresi olduğunu belli edecek detaylar kullanmamak daha iyi olabilir gibi geldi bana. Bu anlamda köftecinin varlığı da bir soru işareti doğuruyor insanın aklında.

Kimi ayrıntıların öyküdeki varlık nedenini çözemedim. Yine köfteci üzerinden örnek vereceğim. Burada yeni bir mekân yaratıp karakterimize yemek yediriyorsunuz; ama bunun öykünün genel dokusuna pek bir katkısını göremedim ben. Acaba burada birileriyle tanışacak ya da kente dair bir takım fikirler mi edinecek diye düşündüm. Öyle olmadı. Öyküde bu tip "gerekirlik"ler biraz mekanik bir yaklaşım gibi görünebilir, ama ben epey işlevsel olduklarını düşünüyorum.

Öte yandan müfettiş tiplemesi çok güzel incelenebilecek bir konu. Ancak dönem belirlenimini yapmakta fayda olduğu düşüncesindeyim. Keza bundan 15-20 yıl öncesinin müfettişi ile bugünün bankacılık sistemi içinde yer alan müfettişin epey değiştiği düşüncesindeyim. Eren'in kastettiği de büyük olasılıkla bu noktada diye düşünüyorum. O zamanlar banka müdürlerinin lise mezunu olabildiği, bankacılığın henüz pazarlamacılığın bir kolu olarak görülmediği yıllardı. Bu detaylar üzerinde yoğunlaşmak o gün için de bugün için de çok farklı veriler ortaya çıkarabilir.

Ellerinize sağlık.


Re: Ne Müdürler Var

Profesyonel edebiyat eleştirmenlerini aratmayan yorumlarınız gerçekten çok etkileyici ve keyif verici. Bana ışık tutuyor. Sağolun.


Re: Ne Müdürler Var

nuridem’e keyifli öyküsü için teşekkürler. Düşüncesine katılıyorum. Müfettiş önyargısını diğer müfettişlere doğru yönlendirmeye çalışmasını yerinde ve ilham verici buluyorum. Özellikle bu tür bir yaşamı, binbir anlatım zenginliğiyle derinleştirecek olan otellerin, otel odalarının, uzun yol güzergâhlarındaki konaklama tesislerinin, taşranın o gizemli yalnızlığının da öykülere çok şeyler kazandıracağını düşünüyorum.

Öykünün içindeki birkaç konudaki düşüncelerimi iletmek istiyorum.

""
“çimen kokulu bir sonbahar sabahı.”

Sözcüklerde bir farklılık, uygun ve yerinde olmayan bir şeyin olduğunu düşündüm ilk okuduğumda. Sonbahardan ziyade, çimen kokusu hep ilkbahara özgüdür gibi bir önyargıyla yaklaştığımızdan mıdır nedir? Ardından otobüsten indiği yerde çimenlerin yeni biçilmiş olacağı, bu nedenle bir çimen kokusunun gelmiş olabileceğini düşündüm. Daha sonraki çevre betimlemelerinde gözümde canlananlar bir “kısmen ölü doğa” parçalarıydı. Yatağandaki santralin çevreye etkilerine değinilmesi şüphesiz yerinde bir yaklaşım.

""
“Meşhur Köfteci Mahir” yazılı bir lokantaya girdi. Buranın köftesinin lezzetli olduğunu Muğlalı bir arkadaşından duymuştu.

Bu satırlardan, müfettişimizin bildiği bir yerde, tanıdığı birisinin önerisiyle Meşhur Köfteci Mahir lokantasına girdiğini anlıyorum. Demek ki kendisine bir kasabada, bir mekan önerilmiştir ve o bu mekanı bilerek seçmiştir. Öykünün sonundaki nerede olduğunu bilmemesine bu durum çelişki oluşturmuyor mu acaba?
Yani oraya şunu düşünerek gittiğini söyleyebilir miyiz;
“Bir arkadaşım bana Muğla’nın Yatağan ilçesinde, Meşhur Köfteci Mahir adlı bir lokantaya gitmemi önermişti.” Bunu öykünün üzerine kurulduğu dalgınlığı daha da derinleştiren bir ayrıntı olarak mı görmemiz gerekir yoksa? Köfteci hikâyede bir sorun yaratıyor olabilir mi?

""
Otobüs kalkar kalkmaz, onun bıraktığı gri egzoz dumanları arasında, elinde siyah, köşeli bir çanta bulunan, orta yaşlarda, kırmızı yüzlü, koyu takım elbiseli, şişmanca bir adamın sağına soluna bakındığı görüldü.

“bakındığı görüldü” sözcüklerinde nedenini çıkaramadığım, sanki biraz da farklı sözcüklerle düşünülmesi gerekebilecek bir yan var gibi geldi bana.

""
"...çantasını eline aldı..."

eline sözcüğü sanki gereksiz gibi diye düşündüm.

""
Kaldırım kenarına park etmiş siyah bir otomobilin yanında durdu, alnını otomobilin camına dayayarak içeriyi gözetledi. Otomobilin içinde hiçbir canlılık belirtisi sezilmiyordu.

“gözetledi” sözcüğünün yerine başka bir sözcük konsa daha uygun olacak sanırım…

""
"karşı tepenin eteklerindeki dere boylarında kümelenmiş"

“dere boylarında” çoğul olmamalı sanırım. Böylesi bir kullanımda iki dere olduğunu düşündürüyor bana. Anlatılmak istenen tam olarak “bir derenin kenarı boyunca” ise, “dere boyunda” daha uygun olmaz mı acaba?

""
“…kirasını peşin ödediği…”

“kirasını” değil de “ücretini” dense daha yerinde olur sanırım.

Öykünün kurgusu konusunda söylenenlere ekleyeceğim bir şey yok. Anlatımı akıcı, sürükleyici buldum. Eline sağlık nuridem. Müfettişimizin dönüşünü gözleyeceğiz.


Re: Ne Müdürler Var

Tamam, ben editörlerimi buldum! Yoluma ışık tutan güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Öykülerimin devamı gelecek.


Re: Ne Müdürler Var

Toprak Işık, eğer şimdiye kadar okumadıysanız, öykülerini beğeneceğinizi tahmin ettiğim bir yazar. Web sayfasında iki örnek öyküsü de bulunuyor. Ben özellikle iki öykü kitabını, Halat Gösterisi ile Kız Ararken'i tavsiye ederim. Pişman olmayacaksınız Smile


Re: Ne Müdürler Var

Öykülerinizdeki akıcılık, zengin görsellik ve yalın dili oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Ancak "Çamurdan bir Hikaye" ve "Ne Müdürler Var" isimli öykülerinizi okurken kendimi sanki aynı öyküyü okuyormuş gibi hissettim. Tek ve birbirine benzer ana karakter üzerinde aynı eleştirel bakış ve neredeyse birbirinin aynı son. Söylediğiniz üzere çıkaracağınız kitapta sadece birini kullanmanızı salık veririm. Zira kendinizi tekrar etmiş havası oluşturabilir düşüncesindeyim. Karakter yönünden daha zengin öykülerinizi de sabırsızlıkla bekliyorum.
Ellerinize sağlık.