UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Metin Tespitinden Metinsel Eleştiriye*

10 Kas 2012
acarcagdas

Türkoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Günay Kut'un onuruna uluslararası boyutta düzenlenen "Metin Tespitinden Metinsel Eleştiriye" sempozyumu Boğaziçi Üniversitesi rektörlük salonunda 1-2 Kasım tarihlerinde gerçekleştirildi.

Yalnızca ilk gününü takip edebildiğim etkinliğin konuşmaları ile dikkat çeken başlıklar şöyleydi:

1. Oturum
Mertol Tulum
Türk/Osmanlı külliyatının yeniden basımında karşılaşılan telaffuz sorunları halen aşılabilmiş değil. Arapça kökenli sözüklerin kaynak dilde okunduğu şekliyle mi, yoksa Türkçe okunuşa uydurularak mı okunacağı konusu tartışılmaya devam ediyor. Transkripsiyon meselesine gelince ise, bilimsellik kaygısıyla akademik çalışamalarda kullanılan işaretler, bu külliyatı okumayı kolaylaştıracağına zorlaştırırken genel okuyu kitlesine ise tamamiyle kapatıyor.

Dahası, bu metinler henüz okuyucunun önüne gelmeden, araştırmacılar tarafından çözümlenme aşamasında iken türlü zorluklarla karşılaşılıyor. Diller genel olarak başka dillerden yalnızca sözcük ithal edip kullanma yoluna giderken Osmanlı literatüründe yabancı dillerden dilbilgisi kurallarının da ithal edilmiş olması, metinlerin yorumlanmasını iyiden iyiye zorlaştırıyor.

Öye yandan, Kamûs-ı Türkî'de de görüldüğü üzere, çoğu sözcüğün bir yüksek edebiyat tarafından okunuşu, bir de sokakta halk tarafından telaffuzu bulunuyor. Bu durumda ise yeni Türkçe'ye transkripsiyon meselesinde bir de bu nokta üzerine düşünüp belirli bir üslup ve okunuşu takip etmek gerekiyor.

İnci Enginün
Eski metinlerin okunuşundaki zorluklar konusunda ilginç bir örnek olarak Y. K. Karaosmanoğlu'nun işgal dönemindeki gazete yazıları verilebilir. İlk okunuşta tuhaf imla hatalarıyla okunan bu metnin, yazarın anı yazıları sayesinde, İngiliz bir komutan tarafından "harfiyen" yayımlanmasını isteyip gayrimüslim bir çevirmene çevirttiği bir metin olduğunu sonradan öğreniriz.

Benzer biçimde, realizm akımının Osmanlı aydını üzerindeki etkisini takiben edebi metinlerde şivelerin artması, yine bugün bu metinlerin araştırmacılar tarafından okunmasını zorlaştırmaktadır. Tabii öte yandan bu metinler, dönemin şive özelliklerini yansıtması açısından ilginçtir. Yine Batıcılık anlayışıyla dönemin Fransızca etkisi altında yazılmış metinlerindeki bir başka sorun, kimi özel isimlerin Fransızca telaffuzu ile yazıya geçirilmesidir. Hegel'in "Ejel" olarak yazıya geçmesi, bu nedenle okunuş açısından ciddi sıkıntılar doğurmaktadır.

Son olarak, eski metinlerin farklı dönemlerdeki farklı edisyonları arasındaki 1) editör elinden geçerek gösterdiği değişim, 2) özellikle gazete yazılarının derlenip kitaplaşması sırasında uğradığı değişiklikler, akademik araştırmalarda kullanılan kaynağın detaylı olarak belirtilmesini zorunlu kılmaktadır. Aksi hâlde aynı yazarın metinlerinin farklı edisyonları, bir diğerini şaibeli konuma sokacaktır.

2. Oturum
Mehmet Kalpaklı
Osmanlı metinlerinde geçen "meclis" kavramı ve sohbet/eğlence anlayışı, antik Yunan'ın "symposium" geleneği ile hemen hemen aynıdır. Elbette antik Yunan'daki şölen anlayışı da yine Orta Doğu'nun sofrabaşı etkinliklerinin devamı niteliğindedir. Şölen ile meclis, şu özellikleri bakımından ciddi benzerlikler gösterir:

- şarap tüketimi
- sohbet-söyleşi
- erotik müzik ve sakiler

Bu anlamda hem yapısal, hem tematik olarak Greko-Roman şölen, Osmanlı meclis geleneğine paraleldir.

Not: Sempozyumun tamamı çok daha zengin olmakla birlikte, kısmen katılabildğim etkinlikte benim notlarım yukarıda yazılanlardan ibarettir.

*Yazı, aynı anda kişisel blogum olan Durgun Diionysos'ta yayımlanmıştır.

Kategori: