UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Majid Majidi - Cennetin Rengi

13 May 2010
eren

Rang-e khoda (1999) İngilizceye iki farklı biçimde çevrilmiş: The Color of God ve The Color of Paradise. DVD'si Türkiye'de Cennetin Rengi adıyla piyasaya çıkmış. Bunda, sünnî islâmla şii islâm arasındaki tanrı anlayışı farkının bir etkisi var mıdır acaba? Belki de Farsçadaki "khoda" (خدا) kelimesinin anlam yelpazesi Türkçede (ve İngilizcede) tek bir kelimeyle karşılanamayacak kadar geniştir, o yüzden çevirinin anlamı koruması zaten teknik olarak mümkün değildir ("lost in translation"). Bana, Tanrının Rengi ya da Hakk'ın Rengi daha uygun görünüyor.

Film "tanrının görünmezliği" meselesini merkezine alıyor. Bütün insanlığın görmeleri mümkün olmayan bu hedefe, "hakk"a yürümesi, kör bir çocuğun tanrının rengini aramasında, onun, dünyanın "şekli"ni algılamak için kullanabildiği tek aracı olan elleri vasıtasıyla toprağı, ağaçları, canlıları yoklayarak tanrıyı görümeye çalışmasında vücut bulmuş. Adı Muhammed olan bu kör çocuk, tanrının nasıl olup da kör çocukları diğer çocuklardan daha fazla sevdiğini anlayamadığını okuldan alınıp bir marangozun yanına çırak olarak verildiği ilk gün yüksek sesle sorguluyor. Onun "Madem tanrı beni daha çok seviyordu, neden beni kör yarattı" diye soruşuyla ondan kurtulmak isteyen babasının "Madem biz tanrının sevgili kullarıyız, bu çektiğimiz çile neden? Neden karım öldü, neden kör bir çocuğa bir ömür boyu bakmak zorundayım?" diye soruşu arasında kurulan paralellik "kör bir çocuğun maceraları" konulu bir film izlemediğimizi açıkça ilan ediyor.

Film boyunca sesler üzerinden yapılan ayrım oldukça dikkat çekici. Aynı ortamda Muhammed'le (film boyunca olumsuz bir tip olarak resmedilen) babasının farklı sesleri duyması, Muhammed ormanın neşeli, güzel seslerini duyarken, babasının pes, uğursuz sesler duyması, ses düzeyinde kurulan iyi-kötü karşıtlığı filme çok şey katıyor. Doğa, Muhammed'in ellerinde tanrıya dönüşüyor. Onun ağaçlarda, toprakta neler yazdığını (kör alfabesi kullanarak) okumaya çalışması, kuşların ne hakkında konuştuğunu yine aynı alfabeyi kullanarak anlamaya çalışması, elindeki bu sofistike aracı her fırsatta yardıma çağırması çarpıcıydı.

Filmle ilgili aklıma takılan tek "olumsuz" yan, babanın "mutlak kötü" olması, vicdanının hep çok geç devreye girmesi herhalde. Bunun, hikâye için bir gereklilik olduğu da söylenebilir elbette. Majidi'nin diğer filmlerinde "baba"yı canlandıran Mohammad Amir Naji'nin insancıl performansları düşünülürse, "baba"nın (Hossein Mahjoub) bu filmde bu denli "şeytanca" gösterilmesinin bir nedeni olmalı Smile

Kategori:

Re: Majid Majidi - Cennetin Rengi

Cennetin Rengi'ni izleyeli uzun zaman oldu, ama bazı silinmeyen izlenimleri var hala içinde, bir taraflarda. Filmi tekrar izleyip, baba'nın "kötü" olması ile ilgili bazı şeyler yazılabilir mi diye düşünmek istiyorum. Çünkü ben baba'da kötülükten çok daha farklı bir şeyler hissetmiştim. Çıkar yol bulamamış, hayatın acılarının üzerine yüklendiği birisi. Babaya kızdığım, ondan nefret ettiğim yerler de olmuştu ama çok da rengi belli değildi bu duyguların.


Re: Majid Majidi - Cennetin Rengi

eren dedi ki:
Bana, Tanrının Rengi ya da Hakk'ın Rengi daha uygun görünüyor.
Orijinal adı üzerinden yorum yapamıyorum, ama film üzerinden düşündüğümde bana da bu ad daha yakın geldi. Filmde tablo gibi bazı sahneler dışında en çok aklımda kalan babaanne oldu; onun torununa yaklaşımı sevgi dolu olmasının yanısıra çok bilinçli idi, gözleri görmeyen bir çocuğa, çaresiz, işe yaramaz biri gibi davranmıyordu, müthiş bir özgüven veriyordu çocuğa onun varlığı, bu ilşki çok etkileyiciydi.
Bana baba çaresiz ve güçsüz birini anlattı daha çok yani
Mehmet Sürücü dedi ki:
Çünkü ben baba'da kötülükten çok daha farklı bir şeyler hissetmiştim. Çıkar yol bulamamış, hayatın acılarının üzerine yüklendiği birisi.
bu fikre katılıyorum.
Çocuğun ve adamın tanrıyı sorgulamlarından sonra filmin sonunda çocuğun tanrıya dönük konuşmaları bana biraz yönetmenin konuyu zorla taşımak istediği bir nokta gibi geldi. Benim filmde sevmediğim nokta idi.
Son olarak, filmde dikkat çekici bir öge de doğayla birlikte sunulan renklerdi.


Re: Majid Majidi - Cennetin Rengi

"Madem tanrı beni daha çok seviyordu, neden beni kör yarattı" diye soruşuyla ondan kurtulmak isteyen babasının "Madem biz tanrının sevgili kullarıyız, bu çektiğimiz çile neden? Neden karım öldü, neden kör bir çocuğa bir ömür boyu bakmak zorundayım?"

Bana Dostoyevski'nin "Karamazov Kardeşler"inden bir şeyler andırdı. Soruların, soruların hedefi olan yanıtların karşılıklarında insanların oldukları konumlar var her zaman. Doğru ne kadar istesek de hiçbir zaman tek olmadı. Baba ile oğulun doğrusu gibi...
Gelin tartışalım bu konuyu, "doğru kaç tane, kaç boyutlu, kaç şekildedir"
saygılarımla.