Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
Erişilemez Kırlar
Lord DunsanyDağlar şöyle dedi: "Zamanın yorgunluğunu üzerinde taşıyan yaşlılar, saçları kırlaşmış olanlar bize iyi bakın, bize karşı adil olun. Zamanın bastonunu kıracak ve ayağını tökezletecek kadar çok şey gördük. Ama yine de heybetli kalacağız, hatta şimdi olduğu gibi, çocuklarının kemiklerini barındıran ve yaptıkları için gözyaşı döken yaşlı akran kardeşimiz denizin sesini işiterek. Uzakta, uzakta her şeyin üzerinde biz varız; küçük şehirlere onlar yaşlanıp da bizi bırakıncaya, tarih oluncaya kadar arkadaşlık ederiz. Biz ebediyen var olan dağlarız. Ve yavaşça uzak diyarlardan toplanıp geldi bulutlar; güneş ışığı, uçurum uçurum üstünde, dağ dağ üstünde Kafkasların Himalayalara benzerliğinde fırtınaların gerisine geldi ve bulutların aydınlık yüksekliklerinden dağların zirvelerine boşça baktı."Ya, geçin gidin", dedi dağlar. Ve bulutlar düşündüğüm ya da hayal ettiğim gibi cevap verdi. "Geçip gideriz, tabi ki geçip gideriz ama bizim erişilemez kırlarımızda Pegasus* dolaşır. "Burada Pegasus dörtnala koşar ve her sabah tarlakuşlarının ona uzak kırlardan getirdiği şarkılara kulak verir. Onun nal sesleri güneşin doğuşunda sanki kırlarımız gümüştenmiş gibi yamaçlarımızda yankılanır. Şafak rüzgârını açılmış burun delikleriyle soluyarak, yukarı dikilmiş başı ve titreyen kanatlarıyla, görkemli zirvelerimizde durur ve etrafı seyreder. Burnundan solur ve uzak geleceğin şaşılacak savaşlarını görür, tanrıların dizlerini örten yün kıvrımlarındaki büklüm ve kırışıklıklara öfkelenir.
*Pegasus Yunan mitolojisinde yer alan kanatları olan, uçan, efsanevi bir attır.
Çeviri: Hüseyin Demirtaş
Re: Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
Lord Dunsany' nin bu öyküsününde defalarca okunarak anlamını tamamlayacağını düşünüyorum. Çeviri için teşekkür ederim.
Öyküyü okurken bir iki yerde cümleyi anlamakta zorlandım. hem akıcılığı hem de anlamı kesintiye uğratan yerleri aşağıdaki gibi işeretliyorum.
Çeviri ile ilgili bir altyapım olmadığı için bu kısımlar hakkında bir önerim malesef yok
Re: Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
Çeviri için teşekkürler. Ben de Nurten Aksakal gibi, öykünün kimi yerlerini anlamakta zorlandım.
Edatlar, tümleçler... sanki uygun yerde kullanılmamış, bu nedenle metnin akılcılığı bozuluyor, ya da, anlaşılması güçleşiyor diye düşündüm. Birkaç örnek:
(Alıntıladığım cümlelerin altına yazdıklarımın doğruluğundan emin değilim, sadece birer öneri)
"şimdi olduğu gibi" tümcesi cümlenin başka bir yerinde olsa cümle daha anlaşılır olacak gibi geldi bana.
yükseklik işaret ediliyor burada sanırım.
"küçük şehirlere" tümcesi "arkadaşlık ederiz" in hemen önünde olsa cümle daha anlaşılır olacak diye düşündüm.
"Ve uzak diyarlardan yavaşça toplanıp..."
"her sabah" cümlenin başka bir yerinde kullanılmalı, ama neresi uygun, bilmiyorum. Pegasus mu her sabah kulak verir, tarlakuşları mı her sabah getirir, vurgu hangisine?
Açılmış burun delikleriyle şafak rüzgârını soluyarak
Re: Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
Hüseyin'in ellerine sağlık. Yoğunluğum yüzünden daha önce zaman ayıramadım. değerlendirmelerim ağağıda:
Bu bağlamda "unpasturable"ı Türkçeye çevirmek pek kolay değil tabii. Bence Erişilmez gayet güzel olmuş.
Özgün metnin paragraf düzenine sadık kalınması taraftarıyım ben. O zaman diyalogların akışı da daha kolay verilebilir.
Burada "ye" "siz" ("you") anlamına geliyor olmalı ("You pass away"). Çeviride bu iyi anlaşılmıyor bence.
Re: Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
eren in önerileri gayet güzel ancak ben behold us, even us. the old ones the grey ones daki yaşlı, gri olan tanımlarına ne olmuş neden almamış anlayamadım... that wear feet of time ne demek bir kalıp mı?
Re: Lord Dunsany - Erişilemez Kırlar
Thus spake the mountains: "Behold us, even us; the old ones, the grey ones, that wear the feet of Time. Time on our rocks shall break his staff and stumble: and still we shall sit majestic, even as now, hearing the sound of the sea, our old coeval sister, who nurses the bones of her children and weeps for the things she has done.
Zaman kayalıklarımızda bastonunu kırıp ayağını tökezletecek biz o zaman da hala heybetli duracağız,...