UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Leyla Erbil - Üç Başlı Ejderha

16 Şub 2013
Cihan Başbuğ

Leyla Erbil'in elimizdeki son eseridir "Üç Başlı Ejderha". Kitaba adını veren öyküsünün yanında "bir kötülük denemesi" de kitabın iki uzun öyküsünden diğerini oluşturur. Kitabın bu iki "novella"sında ilki; Roma, Bizans ve Osmanlı katmanlarının iç içe geçmiş halidir ve yazar, daha önce de kullandığı gibi çapraşık anlatımıyla, bu üç kesitin aynı kitaba adını veren üç başlı ejderha heykelinde olduğu gibi içi içe geçen kesitsel bütünlük/ayrılıklarını anlatır.

Üç Başlı Ejderha, İstanbul'un en eski Yunan sütunudur. Sütun, üç yılanın birbirine dolanmasından oluşan bir sarmaldır. Üç Başlı Ejderha, insanlık tarihine, İstanbul Sultanahmet Meydanından bakan bir gözdür ve bu göz tarihin tüm talanını, yıkımını farklı bir saldırıya "insanlığın zamansızlığa uğratılması"na bağlar. Yani, üzerinde yaşanılan uygarlığın, bundan öncekilerin de yaptığı gibi bir öncekini unutturmasının, tarihten silmesinin travmatik boyutlarını ele alır.

İşkence gören eski sevgilinin kendine işkence edenleri unutması, "onların bir suçu yok, sistemin kurbanıydılar" gibi kitabın karakteri kadını şaşırtan açıklamasını, üç başlı ejderhanın başına gelenler kadar ilginç bulur... Yine kahramanımız, niceleri gibi Vaftizci İoannes Kilisesi'nin İmrahor Camisine dönmesini, Ayasofya'nın talanını Küçük Ayasofya'da oturan yoksul ve cahil Aziz Sergius'un bedeniyle görmeye çalışır. Ve tarihsel yıkım karşısında sadece irkilir. Boyutlarını asla bilemeyeceği, o denli büyük bir yıkım...

Yinede yazara bu uzun hikayeyi yazdıran sanıldığı gibi tarihi saptamalar değil, Maraş olayları sırasında ailesinden altı kişiyi (eşi,çocukları, babası ve ağabeyleri) kaybeden Leyla Ülver'in mahkeme tutanağıdır. Eserin garipliği de buradadır. Roma'dan, Bizans'tan ya da Fatih'in aklındakilerden bir anda Maraş Olaylarına atlarsınız ve tutanaktaki gerçekliğin, içinizde bırakabileceği donuklukla öykü biter.

Bana kalırsa Leyla Erbil,"medeniyet" üzerindeki yatay ilerlemenin, bir içi savaş ve kıyım boyutuyla sürdüğünü, halkanın son parçası olan "Türkiye" ortak kültürünün, uygarlık adına çok fazla bir yol almadığını kesit anlatımla başarılı bir şekilde ifade etmiştir. Eskiden bu yana akıp giden zamanın insan ruhundaki caniliği, yıkıcılığı hiç mi hiç değiştirmediğini anlatmıştır.

Bir kent tarihi, bir bireyin tarihi, bir ailenin tarihi üçü de insanın vahşiliği karşısında çaresiz yıkılır gider.

Yazarın, daha önce "Kalan"da Mehmet Sürücü'nün de ifade ettiği, kopuk anlatım ya da aklımızda yer alan nıoktasız düşüncelerin kağıda dökümünü kullanırken üç virgül (,,,) kullandığını görecektir okuyucular.

Son olarak eklemek istediğim ise, yazarın daha önce "Cüce"de denediği şekilde, bir noktaya bakıp onun fotoğrafını çektiği ve bu fotoğrafın on belki de yüz senelerce gerisine giderek gördüklerini, bugünkü acılarla harmanlayarak anlattığı kitabı Üç Başlı Ejderha, okunması gereken bir kitap. Daha kitabın ikinci hikayesi var ama kütüphane kapanmak üzere. Sanırım Erbil okumaları, onu anlama çabaları hep aynı zevkle sürecek. Yazarın söylediği gibi "12 Eylülden evvel bu toplumun kendinden öncekilerle yüzleşmesi gerekiyor. Birgün su kemerlerinden geçiyorduk, ne güzel yapmış Romalılar dedim eşime. Şoför bunları biz yaptık dedi. Yaşadığı toplumda herşeyi biz yaptık diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Sakatlanmış olarak yaşıyoruz hepimiz. " *

Alıntı için Travmadan saçılan çığlık

Kategori:

Re: Leyla Erbil - Üç Başlı Ejderha

Daha önce "Üç Başlı Ejderha"yı kısa da olsa konuşmuştuk. Kitabın ek bölümü halinde yer alan "Bir Kötülük Denemesi"nin ,şair Ece Ayhan'ın ölümümden hemen sonra ve ona karşı bir öfke akabinde yazıldığını az önce bir arkadaşımdan öğrendim. Aralarında bitmek bilmeyen bir öfke, tartışma hatta nefret halinin iki taraftan birinin ölümüyle bile bitmediği kesin.

Leyla Erbil'in ajanlıkla, dava arkadaşlarını, dönemin aydınlarını mahkemeye vermekle suçladığı Ece Ayhan ise Leyla Erbil'in ailesine sataşmaya kadar götürüyor işi.

Öykünün neden şairin sağlığında yazılmadığı, neden sonrasında bir kızgınlığın metni doğurduğu içerik tartışan okuyucular olarak bizleri ilgilendirir pek tabii. Yani Sabahattin Ali'nin "İçimizdeki Şeytan"ı yazdığı gibi kalemini kişisel kavganın bir aracı olarak kullanma metni ne kadar değersizleştirir ya da metne ne kadar bunların düşünülmesi gerekir. O nedenle kitabı tekrar okuyup bu bakış açısıyla değerlendirmekte fayda var. Necmiye Alpay'ın yazısından :

""
Sanıyorum, “Bir Kötülük Denemesi”ni bir Ece Ayhan eleştirisi gibi okumak, olabilecek en ilkel edebiyat okumalarından biridir. Her şey bir yana, metnin her uğrağında, gerçeklik ile anlatılanlar arasında ince bir pay, bir aralık bırakılmıştır.

kaynak: Ece Ayhan ve Leyla Erbil: “Öbür Dünyada Devam Eden Hesaplaşma”