UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Let the Right One In

01 May 2009
Barış Acar

Abdullah'ın tavsiyesi üzerine Let the Right One In'i izledim. Gerçekten ilginç bir vampir filmi olmuş. Hatta linkini verdiğim yazıdan, Dreyer'ın 1932 yılı yapımı vampir filmiyle karşılaştırıldığını gördüm. Onu da edinip izlemek lazım.

Filmde canımı sıkan şey olarak sadece kadının yatakta yanma sahnesini gösterebilirim. Onca güzel ve sakin efektin arasında çok kaba durmuş.

Bu arada kız müthiş seçilmiş. Hakikaten insanın kanını donduruyor.

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Film, hikâyenin ve Kuzey Avrupa'nın soğukluğunu güzel bir şekilde kaynaştırarak harika bir atmosfer yaratmış. Kızla beraber vampirleri içimizden biri hâline dönüştürerek vampir filmlerinin temel klişesi ile oynuyor. Bir fırsat daha yaratıp izlemek gerek.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Özellikle vampir hikâyelerinin çok dokunmadığı bir alanı, vampirlerin çocuk olarak nasıl yaşadıklarını sorgulaması filmin albenisini arttırmış bence. Ancak filmin aksayan yanları da yok değil. Sanırım Nurten yarın bunları üzerinde duracak.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Barış dedi ki:
Let the Right One In'i izledim. Gerçekten ilginç bir vampir filmi olmuş.

Aşağıdaki eleştiri film hakkında ipuçları içermektedir.

Filmin yaklaşımı gerçekten övgüye değer. Ancak bazı sahnelerin varlığı filmin zayıflamasına sebep olmuş. Kuzey avrupa ülkelerinde güneşli saatlerin azlığının ve güneşin etkisinin zayıf olması sebebiyle bu coğrafyaya özgü olan vampir hikayeleri geleneğine saygımızdan vampirlerin varlığına inandık diyelim, ancak vampirlerin ısırdığı kişilerin hemen vampire dönüşmesi ve güneş ışığıyla alev alıp yanmaları gerektiği gibi kabullenmelere karşın bu film biraz daha çağdaş bir yaklaşımı hakediyordu diye düşündüm.

Vampir çocuğun ısırdığı bir kadın hemen ertesi sabaha bir vampire dönüşüverdi. Keşke bu kadın birkaç gün kendini hasta ve yorgun hissetseydi; her zaman yediği şeyleri yiyemez olup yediklerini çıkarsaydı, güneşten neden olduğunu anlamadığı bir şekilde canı yansaydı, bu sebeple güneşe çıkmak istemeseydi. Yani dönüşümü yavaş yavaş olsaydı ve vampire bile dönüşemeden bu durum onu öldürseydi ya da acılara dayanamayıp intihar etseydi, hayran olacaktım filme. Ne yazık ki sıradan bir yaklaşımla bu kadın ve kocasının vampir kızla (Eli) karşılaşmaları bu karşılaşmanın sonuçları filmi zayıflatmış.

Oscar'ın babası ve onun sevgilisi olduğunu düşündüğümüz adamla birlikte aynı masada oldukları sahnenin de film için çok gerekli bir sahne olmadığına inanıyorum. Eli Oscar'a eğer kız olamasaydı da kendisiyle arkadaşlık edip etmeyeceğini bu durumda bile kendisinden hoşlanıp hoşlanmadığını sorduğunda Oscar ona, cinsiyetinin duygularını değiştirmeyeceğini söylüyor. Yönetmen Oscar'ın bir ilişki için cinsiyetlerin farklı olmak zorunda olmadığı bilincine babasının da bir eşcinsel olduğunu göstererek kanıt vermek istemiş olabilir. Ama ben baba ve arkadaşıyla çekilen sahnenin Oscar'ın bu kararında çok etkili olduğuna inanmadım.

Eli'nin kendisine zarar vereceğini bile bile Oscar'a boyun eğmesi Eli'nin bir birliktelikte nasıl da uğruna türlü fedakârlıkların yapılabileceği bir eş olabileceğinin kanıtlarıydı ve çok güçlüydü. Örneğin Oscar'ın verdiği şekerleri yemesi, eve usulünce davet edilmediği halde eve girmek zorunda kalması sonucunda olanlar.(Bunlar ancak film izlendiğinde anlaşılabilecek ayrıntılar, daha fazla açamadığım için üzgünüm ancak filmi izlediğinizde bu sahnelerden sizin de çok etkileneceğinize eminim.)


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Film hakkında internette bir şeyler ararken şu adreste şöyle yazıyordu;

""
Eli'nin kan ihtiyacı babası tarafından giderilmektedir. Fakat zamanla Eli'nin durumu iki çocuğun da başını belaya sokar...

Ancak ben filmde kızın birlikte olduğu adamın kızın(Eli'nin) babası olduğunu düşünmüyorum. Bence bu adam bir zamanlar çocuk olan ve Eli'ye olan hayranlığından dolayı ona hayatını adayan biri. Tıpkı filmin sonunda Oscar'ın yapacağı gibi. Eli vampir olduğu için daha farklı bir zaman diliminde yaşı yavaş yavaş ilerlerken (yani yaşlanmazken)Oscar çabucak yaşlanacak ve zamanı gelince yerini başka Oscar'lara bırakacak.