UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Konferans

18 Ağu 2011
oktay

Konferans henüz başlamamış olmasına rağmen salon fısıltının sessizliği ile dolup taşmıştı. Gözlerimle görmemiş olsaydım mümkünü yok bine yakın kişinin böyle bir uyum sergileyebileceğine inanmazdım. Tabii yine de, sadece gözlerime güvenerek durumu geçiştiremezdim: Bir açıklama da yapabilmeliydim. Neyse ki aklıma bebeklerin somut bir neden yokken sadece başka bir bebek ağladığı için ağlamaya başlayabildikleri üzerine daha önce okuduğum makaleler geldi. Pekala, buradaki insanlar yetişkin oldukları için –bebek ve yetişkin birbirinin zıttı olduğuna göre- ağlama ve gürültü yapma da ters çevrilmiş ve yerini fısıltı ile medeniyete bırakmış olabilirdi. Evet,evet öyle olmalıydı ; yoksa nasıl olurdu ki! Bir bilinmez daha açıklığa kavuşturulduğu için kendim ve insanlık ile tekrar gurur duydum. İyi ki insandım; iyi ki bilinçli, akıllı bir yaratıktım.

İnsanlık gururu koltuklarımı kabartırken konuşmacıların yerlerini almaya başladığını fark ettim. Hepsi birbirinden şık giyinmiş hanımefendi ve beyefendilerin hareketlerindeki ölçü ve nezaketle karışık edep insanı büyülüyordu. Sanki; bu seçkin insanların ayaklarının altında bir cetvel vardı da, her bir adımın nereye basması gerektiğini hesaplayıp öyle adım atıyor; oturma organlarındaki bir barometre ve elektrionik açı ölçer sandalyeye ne şekilde oturulması gerektiğini belirliyor; kulaklarındaki lokalizasyon cihazı fısıldayan dinleyicilerden mantıklı bir şeyler söyleyenleri anında tespit ederek onlara uygun jestler ile –iki kez bu jestler ve mimiklerin muhattabı olduğumu söylemek isterim!- karşılık veriyorlardı. Diğer dinleyiciler de olanlardan benim kadar etkilenmiş olmalılar ki, fısıltılaşmalar neredeyse kesilmişti. Bu sırada, terleyen bir erkek konuşmacının kaşlarının hemen üzerindeki mikro-higrometre sayesinde terini mükemmel bir zamanlama ile silmesi fısıltılaşmaları büsbütün ortadan kaldırıvermişti.Ya işaret parmağının alnın üzerinde kayışındaki zarifliğe ne demeliydi! Neredeyse kendimi tutamayıp alkışa başlayacaktım; neyse ki yanımdaki kadın durumu fark edip usulca elime dokunuverdi de yakışıksız bir durumun ortaya çıkmasına mahal vermedik. Böyle bir davranışta bulunursanız; değil iki, yüz iki kez de jest ve mimiklerle onurlandırılsanız bir tekinin kıymeti harbiyesi yoktur. Bunu aklımda tutup, minnetimi belli eder bir şekilde kadının güzüne baktığımda o da tıpkı elime dokunuşunda olduğu gibi bir incelikle elini elimin üzerinden çekiverdi.

Bu arada nihayet, gereken tüm hazırlıklar da tamamlanmıştı: Yaka mikrofonlarını konuşmacılar kendi elleri ile olması gerektiği şekilde takmış - Söylenene göre, kürsüdekiler otolojik bilgelikleri sayesinde konuşmalarını tam da kulaklarımızın frekansına göre ayarlayarak konuşabiliyorlardı...-, görevlilerin rastgele koydukları su şişeleri ile bardakları asıl yerlerine koymuş, kürsünün yerini değiştirmiş ve kameranın en uygun açı ile çekim yapabilmesi için ayarlamalar yapmışlardı. Bu arada bazı dinleyicilerin de yerleri değiştirilmişti, neyse ki hali hazırda bu cemiyetin bir parçası olan ben, kendisi için en uygun yeri seçebilenlerdendim. Üstelik, bu seçimdeki başarım da bir jest ile ödüllendirilmişti; ne diyebilirim ki, bir konferansta üçüncü kez!.. Kim bilir, belki bir gün kürsüdekilerin konuştuğunu bile duyarım.

Kategori:

Re: Konferans

İyi hesap edilmiş bir öykü olmuş. Laughing out loud


Re: Konferans

""
İyi hesap edilmiş bir öykü olmuş.

Öykü diyebilir miyiz?


Re: Konferans

Neden demeyelim?