UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kitle Kültürünü Sökmek*

20 Şub 2011
Barış Acar

Amerika’nın kötü çocuğu Hubert Selby Jr., Türkiye’de pek tanınmıyor. Şimdiye dek yayıncıların girmek istemediği bir alanı tanımlıyor onun yazdıkları. Hoş, 1960’larda öykülerini yayımlayan editörün tutuklandığını düşünürsek anlaşılmaz bir eğilim de sayılmaz bu. Ayrıntı Yayınları, “Yeraltı Edebiyatı” dizisinde, Kerouac’tan sonra Selby’nin romanlarını yayımlamaya başladı. Yayın dünyamız adına bu cesur girişimde “Brooklyn’e Son Çıkış”ı “Bir Düş İçin Ağıt” izledi. Bu kitapları, yazarın gerçek anlamda sansasyon yaratan “Hücre” ve “İblis” kitaplarının izleyeceğini de şimdiden müjdeleyebilirim.

Kolektifliği ve Şiddetiyle İşçi Sınıfı

Selby’nin birbirinden tehlikeli birkaç yönü var. Öncelikle pop kültürün ve “Amerikan rüyası”nın egemen olduğu bir çağda alt tabakaların öyküsünü anlatıyor. Ne tüketim toplumunun şaaşası ne reklamların yarattığı illüzyon çekiyor onu. Beat kuşağına yakın görünse de, bohem yaşantıyla ilgilenmiyor Selby. O, içinden geldiği toplum katmanını, işçi sınıfı yaşantısını anlatmayı yeğliyor. İşte, burada daha tehlikeli olanla yüz yüze geliyoruz. İçinde yaşadığı sınıfı, politik tutumundan sokaktaki yaşantısına dek tüm gerçekliğiyle ele alıyor Selby; onu yüceleştirmiyor ya da yargılamıyor. Birleşme ve dayanışma duygularının yanında, pop kültürün ezici baskısı altında lümpenleşmiş, cinsel olarak takıntılı, şiddetle dolu bir sınıfın portresini korkusuzca çiziyor.

“Brooklyn’e Son Çıkış”ın Harry’si, bir yandan sendika temsilcisi olarak grev organize ediyor bir yandan da çetelere bölünmüş mahallesinde adam pataklayıp travesti barlarda zaman geçiriyor. “Bir Düş İçin Ağıt”ın hüzünlü kahramanları sürekli uyuşturucunun baskıladığı bir yaşantı içinde ümitsizce heyecan verici bir şeyler olmasını bekliyorlar. Para, şöhret ve refahla geleceği düşünülen heyecan ise hep arkakapıdan, acıyla, öfkeyle, şiddetle üzerlerine geliyor. Bu yüzden Hubert Selby, Yeraltı Edebiyatı içinde ayrıksı bir yerde. Herkesin anlayabileceği bir dile sahip olmadığı gibi anlayanların da kolay kolay kabul edeceği bir içeriği anlatmıyor.

Siyasal yozlaşmanın bu kadar yoğunlaştığı, bir yandan sınırların ortadan kalkarken bir yandan ortak dilin kaybedilmeye yüz tuttuğu Türkiye’nin bugünkü sosyo-kültürel ortamında Selby’nin kalemi bir kat daha önem kazanıyor. Kitle kültürünü her yönden söken, kendine ve dünyaya karşı samimi bir yazarla tanışıyoruz.

"Edebi"lik Tuzağına Düşmeyen Dil ve Anlatı

Selby’nin kullandığı dil hiç de temiz bir dil değil. Edebiyatın ve anlatının sınırlarını sonuna dek zorluyor. Bilinçli olarak bozuk bırakılmış, kahramanın ruh durumu boyunca birbirine bağlanarak uzayıp giden cümleler, bağırtılardan oluşan büyük harflerle yazılmış paragraflar… Selby, sokağın yaşantısını sokağın diliyle karşımıza getiriyor. Anlatısını kesecek hiçbir yapaylığa izin vermiyor. Popüler edebiyatta sıklıkla karşılaştığımız edebileştirilmiş sefalet yerine, edebilik tuzağına düşmeden edebiyata yeni içerikler eklenebileceğini gösteriyor.

Tüketim toplumuna sirayet etmiş “kolay lokma” anlayışının çok uzağında, yenilir yutulur yanı neredeyse hiç olmayan bir yazar Hubert Selby. Onun yazdıklarının “kötücül” yönü belki Georges Bataille ile kıyaslanabilir. Bataille’a referans olarak gösterilen aristokrasi eleştirmeni Sade yerine, burjuva dünyadan konuşan Selby’ye daha yakından bakmak gerekiyor. “Şimdiye dek yazılmış en rahatsız edici roman” olarak tanımlanan “Hücre”nin ve “İblis”in git gide kötüleşen, kendini ancak dekadansın, cinayetin ve cinnetin içinde tanıyan kahramanlarını, kuramsal olarak Bataille’ın geliştirdiği karanlık anlatıyla ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır.

Uli Edel’in 1989’da sinemaya uyarladığı “Brooklyn’e Son Çıkış”ı yeni kuşaklar çok iyi anımsamıyor belki; ama Darren Aronofsky’nin bol ödüllü “Bir Rüya İçin Ağıt”ının akıllardan çıkmama sebebi, Selby’nin anlatısının bugünün dünyasını fazlasıyla tanımlıyor olmasında yatıyor. Okudukça, içine girdiğimiz yeni toplumsal düzeni daha iyi anlamamızı sağlayacak bir yazar Hubert Selby.

* Bu yazı, 19.02.2011 tarihli Birgün Kitap ekinin 95 nolu sayısında yayımlanmıştır.

Kategori:

Re: Kitle Kültürünü Sökmek*

Tanıtım yazılarını çok seviyorum, teşekkürler Barış Acar. Bir Rüya İçin Ağıt'ın roman uyarlaması olduğunu bilmiyordum, öyle olabileceğini de düşünmemişim.


Re: Kitle Kültürünü Sökmek*

Kendi sesinden Selby:

Ömer Türkeş'in Brooklyn'e Son Çıkış üzerine güzel bir yazısı:
Brooklyn’e Son Çıkış - Hubert Selby Jr.

Bir de Selby'nin romanları üzerine İngilizce bir inceleme ekleyeyim:
Understanding Hubert Selby Jr. - James R. Giles


Re: Kitle Kültürünü Sökmek*

Cihan Başbuğ dedi ki:
Tanıtım yazılarını çok seviyorum, teşekkürler Barış Acar. Bir Rüya İçin Ağıt'ın roman uyarlaması olduğunu bilmiyordum, öyle olabileceğini de düşünmemişim.

Aslında tanıtım yazılarından çok haz etmem. Ancak Hubert Selby, son yıllarda beni en çok etkileyen yazarlardan biri oldu. Özellikle yakında Türkçesi yayımlanacak "The Room" ve "The Demon"ın çeviri süreçlerini de yakından takip ettiğim için bir nevi borç oldu bu yazıyı yazmak. Umarım içinde taşıdığı kavramsal şema da bir parça tartışma konusu olabilir.