UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kaybolan İnsanlar

22 Oca 2013
Cenk Uras

Üşüyeni de oldu kederden, terleyeni de keyiften.
Bir bebek ağladı karşıki evde ve bir baba arandı acele ile; “akşam gelirken bez almayı unutma.!" “Sakın unutma.!"

Şarkı söylüyordu adam bir kadının kulağına ve aşklarını yatırmışlardı denize karşı bir masaya. Birbirlerine değil, aşklarına aşık gibiydiler. Öpüştüler! Düşündü kadın:” acaca beni seviyor mu?” Düşündü adam: evlenme teklif etsem kabul eder mi?

Aynı anda terk edildi koca memeli bir diğeri; ağzı viski kokan bir adamın tek cümlelik tiradı ile ve ışıklar yandı karşı kıyıda. Işık aldı içine azıcık, ışıklar içindeki mazisini düşündü… onu da azıcık.

Pahalı giysileri olan kadınlar için opera başladı büyük salonda. Gözucuyla birbirlerinin ayakkabılarına baktılar ve parlayan mücevherlerini okşadılar.
Şak! …Şak!… Şak..!

Sesleri duyan iki sarhoş ah etti! derinden. Ellerinde bir şişe şarap ve sığındıkları ev gibiydi bedenleri. Yorgun ve harap. İsyan ettiler alışkanlık gereği ve biraz da küfür ettiler feleğin çemberine.

Bir perde indi birdenbire şehrin tam kalbine..
Baba o akşam eve gelmedi.
Aşklarını masaya yatıran çift, “evlendik mutluyuz” diye ilan verdi gazeteye..
Koca memeli kadın ağzı viski kokan başka bir adamın kollarına attı kendini .
Pahalı giysileri olan diğerleri şımardı kocalarına bir çocuk gibi.

Ne kadar çoktular bu insanlar!.
Fakat birbirlerini neden hiç fark etmediler?
Bu sorunun cevabını hiç merak etmediler!
Hepsi kendi öğretilmişliklerine savruldular; şehrin sokaklarına karışarak kayboldular.

Kategori: