UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Kahvehane

05 May 2010
Mehmet Sürücü

Kahvehaneler ile ilgili bir şeyler karıştırırken rastladığım Reşat Nuri Güntekin'in hoşuma giden aşağıdaki satırlarını paylaşmak istedim.

""
Bu satırları küçük bir kasabada rastgele girdiğim bir kahvede, vakit öldürmek için yazıyorum.

Saat daha altı buçuk; yani İstanbul’da çoluk çocuğun sinema matinelerine gittikleri saat. Halbuki biz, burada gecenin ortasında gibiyiz.

Yemek çoktan yendi; dükkanlar çoktan kapandı. Sokakta bizim asma lambamızın ışığından başka ışık yok

Lambanın tütün dumanıyla daha bulanmış görünen ışığında etrafıma bakıyorum. Duvar kenarındaki peykeler dolu, ortadaki irili, ufaklı masaların etrafı dolu. Tavla pulları, dominolar, iskambil kağıtları durmadan şakırdıyor. Dokuma peştemallı kahveci, ara sıra ocaktan çıkarak ortadaki büyük saç sobaya bir odun, tezgahın önündeki hunili gramafona bir gazel, yahut taksim plağı koyuyor. Karşı köşe galiba memurlara mahsus… Fötr şapkalarını, ortalarını kırmadan, melon gibi giymiş dört kişi kağıt oynuyor; ötekiler onları seyrediyorlar, aralarında konuşuyorlar. Yahut gazete okuyorlar. Yanımdaki masada yetmişlik bir ihtiyarın etrafında birkaç sakallı oturuyor. Ara sıra kulağıma gelen kelimelerden anlaşıldığına göre bir mütekait general… İhtiyarlık acı şey! İri vücudu çökmüş, yüzü gibi elbiseleri de buruşmuş; eski heybetinden yalnız süngü ucu gibi sivri Alman bıyıkları kalmış…

Reşat Nuri Güntekin-Kubbealtı Akademi Mecmuası-Nisan 1981

Kategori:

Re: Kahvehane

BElirttiğiniz kaynaktan bunun bir kitap mı yoksa süreli yayın mı olduğunu anlayamadım. Confused


Re: Kahvehane

Haklısınız kaynağı eksik bildirmişim.
Kaynak: Ehlikeyfin Kitabı-Hazırlayan Fatih Tığlı-Kitabevi Yayınları-Sayfa 161-162
Dalgınlığıma verin lütfen.


Re: Kahvehane

Ne demek, bu hatayı zaman zaman hepimiz yapıyoruz. Handshake


Re: Kahvehane

Bu, metnin tamamı mı?


Re: Kahvehane

Metnin tamammı kitapta 161. sayfadan 168. sayfaya kadardır. Ben sadece o kadarını alıntıladım. Dilerseniz tamamının fotograflarını çekip rapide yüklemeyi deneyebilirim.


Re: Kahvehane

Reşat Nuri'den bir alıntı daha yapmak istiyorum;

""
Ömer, mekteplerden birinde edebiyat muallimiydi.
Merhumu yakından tanımış olanlar pek iyi bilirler; bazen bir şeyi diline dolar, günlerce onu tekrar ederdi. O zaman da bir şey tutturmuştu: "İlim başka, irfan başka... Arif başka, alim başka diyordu.
Derin bilgisi ve çok okumasıyla şöhret almış bir muallim arkadaşı bir gün Ömer'e takılmak istedi: "Ömer Bey, 'ilim başka irfan başka' diyorsunuz. Ben buna pek akıl erdiremiyorum. Lütfedin de bana bunu bir anlatın" dedi.
Ömer, "Başkadır cancağızım, dedi, kızmazsanız bir misalle anlatayım. Mesela siz çok okumuşsunuz, alimsiniz, fakat arif değilsiniz. Bizim ser-hademe okumamıştır. Binaenaleyh alim değildir, fakat ariftir"
Muallim arkadaşı biraz bozuldu. Fakat Ömer darılacak bir insan olmadığı için renk vermedi; herkesle beraber güldü, geçti.
Sekiz, on gün kadar sonraydı. Ömer, bir gün muallimler odasına sevinçli bir havadisle geldi; 'Müjde', diyordu. Avusturya'dan iki yüz vagon şeker geliyormuş... Şeker, dehşetli ucuzlayacak'
Ömer, sık sık İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisi’ne gidip geldiği için diğer bazı arkadaşlarla beraber alim dediğimiz arkadaş da havadise inandı ve memnuniyet gösterdi.
Bir, iki dakika sonra odaya giren ser-hademeye Ömer, aynı havadisi tekrar etti. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla: 'İnanma beyim; yem borusudur bu. Avustrya şekeri bulsa kendisi yer' dedi.
Ömer çocuk gibi ellerini çırparak zıplamağa başladı. Alim arkadaşa; 'Yalan mı söylemişim cancağızım, dedi, bak, siz bütün ilminize rağmen bu havadise inandınız. Fakat o, yutmadı cancağızım. Çünkü onda ilim yok amma irfan var.

Ehlikeyfin Kitabı-Hazırlayan Fatih Tığlı-Kitabevi Yayınları-Sayfa 166-167


Re: Kahvehane

Yazının devamında şu satırlar var;
"Anadolu âlim değildir, fakat ariftir. Kolay tesir altında kalmaz; vakalar karşısında öyle sağlam mantığı, öyle umulmaz sezişleri vardır ki insanı hayrette bırakır. Eğer bu cins zekânın kafalarda ot gibi kendiliğinden bitmeyip biraz da bilgi, görgü ve yaşayış tesiriyle meydana geldiğini kabul ediyorsak bunda kahvelerin rolünü mutlaka tanımağa mecburuz.
Kahve; dünyanın en asil ve kıdemli demokratı olan bu milletin, uzun zaman, toplantı yeri oldu. "
Ehlikeyfin Kitabı-Hazırlayan Fatih Tığlı-Kitabevi Yayınları-Sayfa 168-169


Re: Kahvehane

Sanırım, Reşat Nuri'nin bu notlarına ek olarak kahvehane-kıraathane ayrımı üzerinde de durmak gerekiyor. Ben, ne yazık ki arada sırada okuduğum birkaç makale dışında konuya pek vakıf değilim. Osmanlı modernleşmesinde insanların bir araya gelip gazete ve dergiler okuyarak siyaset ve ekonomi üstüne hummalı tartışmalara girdiği kıraathanalerin, tıpkı burada Reşat Nuri'nin de dile getirdiği gibi bir eğlece yeri olmanın ötesinde anlamları da olduğunu gözden kaçırmamak lâzım. Bir de Yeniçeriliğin ilgasında (Osmanlı resmî tarihinde Vakayi Hayriye olarak adlandırılır) en az Yeniçeriler kadar, onların uğrak yeri olan kahvehanelerin sahiplerinin de zulme uğradığını eklemek gerek belki.


Re: Kahvehane

Kahve ve kahvehane tarihiyle ilgili bir yazı için bkz.: Kahve ve Kahvehaneler - Tunç İşoğlu


Re: Kahvehane

Çocukluğumda, köydeki kahvehanede üç yüze yakın kitap olduğunu tahmin ediyorum.(Çocukluğumuzdaki ölçülerin abartılı olduğunu biliyorum, her şey o zamanlarda bize daha büyük, daha çok, daha uzak gibi gelir)

İlk kez Fakir Baykurt'u, Aziz Nesin'i Orhan Kemal'i yaşar Kemal'i ve bunlar gibi pek çok değerli yazarı oradaki kitaplardan tanıdım. Sonra değişen, bir bozulmayla gelen şeyler buralardan kitapları kaldırdı gitti. O zamanlar köylülerin okuduğunu biliyorum. Bunu gördüm. Şimdi okumuyorlar.

Dün bir nedenle Bandırma garajındaki kahvehaneye girdiğimde, bir rafta 35-40 kadar kitap dikkatimi çekti. İçlerinde Steinbeck, Sartre, Camus Hemingway gibi yazarların yanında, Aziz Nesin, Orhan Kemal gibi yazarlarımızın kapakları koparılmış, yırtılmış, üzerine çay dökülmüş, hırpalanmış da olsa kitaplarının orada olmaları bana mutluluk verdi.

Bu şunu çağrıştırdı bana; her kitap “Paralel Evren”ler, farklı dünyalar arasında yolculuk yapmaya yarayan birer “Kurt Deliği”, bir “Zamanda Yolculuk Makine”si. Ulaşılması, fark edilmesi, kullanılması sıradan insanlara bir el uzatmalık mesafede oluşları çok güzel bir şey.


Re: Kahvehane

Mehmet Sürücü dedi ki:
Dün bir nedenle Bandırma garajındaki kahvehaneye girdiğimde, bir rafta 35-40 kadar kitap dikkatimi çekti. İçlerinde Steinbeck, Sartre, Camus Hemingway gibi yazarların yanında, Aziz Nesin, Orhan Kemal gibi yazarlarımızın kapakları koparılmış, yırtılmış, üzerine çay dökülmüş, hırpalanmış da olsa kitaplarının orada olmaları bana mutluluk verdi.

Sanırım kahvehanelerin işletilmesiyle ilgili bir kanun ya da yönetmelik yüzünden (bildiğiniz gibi kıraathane "okuma evi" demektir) bütün eski kahvehanelerde karanlık bir köşede gazetelerin kuponla dağıttığı ansiklopediler, nobel ödüllü yazarların kitapları setleri bulunur. Birileri okusun diye değil de işletmenin yönetmeliğe uygun olması için orada durur o darmadağın olmuş kitaplar, ansiklopediler. Bu nedenle, bir kahvehane de "gerçek" kitaplar görmek ilginç bir deneyim olurdu herhalde benim için de...