UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



İntihar Manifestosu

27 Haz 2010
NastasyaFilippovna

Ağzından çekip aldığım sigaranın neredeyse sonuydu. Geç kalmıştım.
İçime çektim, paketimizde hiç sigara kalmamıştı da sanki, son nefesti bu, geri kalan ömrüm boyunca bir sigaradan çekebileceğim son nefes.
Bana simsiyah gözleriyle baktı. Üstünde bir şey yoktu, altında onu on yaşındaki bir çocuğa dönüştüren kırmızı çizgili beyaz pantolonu. Bir ara fark ettim, bana değil elimdeki bitik sigaraya bakıyordu.

Yanına gittim, ellerim kadar sigara kokuyordu yüzü, öptüm. Başını ellerinin arasına aldı, parmakları kıvırcık saçları arasında kayboldu. Hıçkırmaya başladı. Onu ilk kez böyle görüyordum.

Elimde onu gördüğüm ilk güne dair birkaç anı, karşı duvardaki çatlaklarda kaybolmuş zihnim. Canlı bakmayan gözleri, çok değil birkaç gün sonra beni görünce canlı bakmaya başlamıştı. Güzel cümleler dökülür olmuştu, güzel dişlerinin ardından. Aklının kayıp olduğunu söyleyip duruyordu. “Kalbim şiirler okuyor sana,” diyordu, “yalnız sana”.

O zaman arayıp arayıp bulamadığım adamın karşımda olduğunu anlayabilecek olgunluktaydım. Tam da düşecekken tutmuştu sanki beni, hem de ne tutmak.

“İnsaf et!” dedim hayata, “20 yaşındayım. Artık gidebileceğim bir yer yok. Gidecek olsam benimle gelecek bir ‘ben’ bulamam. En sevdiğim parçalarım burada, sevdiğim adamla kalacak. 20 yaşındayım ve bütün bir hayatı eksik yaşamayı göze alamam, insaf et”.

Ellerimde yara izleri vardı, çoğu zaman cümlelerimin tükendiği anlarda derime batırıp çıkarttığım kalemlerin izleri. İyi bir hayatın şartları çoğu zaman farklıydı bende ve hiç ulaşamıyordum ona. Bazı kadınlar gelip geçiyordu gözlerimin önünden, hayatlarına son vermiş kadınlar. “Neden?” diye soruyordum onlara, kendime sormaya cesaretim yoktu. Onlardan aldığım cevabı kendime mi uyarlayacaktım bilmiyorum. Hayatımı kaybediyorum, diye sitem edemiyordum, bir hayatım yoktu, hissetmiyordum. “Şimdi de bu,” diyordu içimden biri, “şimdi de sevdiğim adam gidiyor”.

Sonsuzluğun paçasına yapışmaya çalışan, hayat aşığı, kokuşmuş kalplerin, çalışmayan beyinlerin esiri olmuş insanlar gibi değil de, yaşanacak çok fazla şeyi elinin tersiyle itip, “hadi ben gidiyorum” diyebilen insanlardan olmak istermişim.

Çevreme bakınca tutunacak çok fazla dal görüyordum. Burada onunla kalırsam çok fazla şeyim vardı. Aşık olduğum bir benlik, sevdiğim bir adam, fotoğraflarım, kedilerim, sokaklarım, şarkılarım, gökyüzüm, renklerim, renksizliklerim, kitaplarım, kahramanlarım… “Tam şimdi,” dedim, “bırakılmayacak bu kadar çok şey varken. Tam şimdi”.

Ve hiçbiri cesaret edemedi söylemeye, aslında hiçbir şeyim yoktu.

Kategori:

Re: İntihar Manifestosu

"İntihar Manifestosu" deyince aklımda 1. İntihar eden kişi asla..., 2. İntihar biçimi ancak ve ancak... vb. gibi uzayıp giden bir listeden oluşmuş, gerçekten "bildirge"yi çağrıştırır bir biçem geldi nedense.

nastasyafilippovna'nın biçemine ilişkin söyleyebileceğim şey ise aynı öyküyü farklı kişileştirmelerle yeniden denemesi olacak. İkinci tekil şahısla diyalog, üçüncü tekil şahıs kullanma, mekân yaratma gibi çabalar öyküyü yazarının gözünde yabancılaştıracak, böylece onu nesnel biçimde görmesinin yolu açılacaktır.


Re: İntihar Manifestosu

nastasyafilippovna, öncelikle öykünüzü birkaç kere peşpeşe okudum. Çünkü haksızlık etmek istedim. Veya sizi kandırıp "harika, mükemmel" gibi tanımlarla tek ayağım havada yorum yapmak istemedim. Yukarıda okuduğum öyküde temelde bir dil sorunu olduğunu hissettim. Doğrudan olaya veya düşünceye girişildiğinden yazarın içdünyasının pek bir yansımasını sezebildiğimi söyleyemem. Bununla birlikte yapılacak çeşitli çalışmalar kaleminizi daha da yetkinleştirecektir diye düşünüyorum.

Saygılarımla...


Re: İntihar Manifestosu

Öykü için teşekkürler. Sanırım "dil"le ilgili sıkıntıları herkes sezmiş. Ben de öykünün diline ısınamadım. Bunun nedenlerinden birisi de devrik cümlelerin fazlalığı.
Sıfateylemlerle nitelenen adlar çok fazla. Bir örnek:

""
Canlı bakmayan gözleri


Re: İntihar Manifestosu

bütün karışıklıkları eksikleri fark ettim aslında ama kadının kafası karışık zaten, o yüzden batmaz diye düşündüm.
bütün yorumlar için teşekkür ederim..


Re: İntihar Manifestosu

"İntihar Manifestosu" başlığından sonra metin okuyucunun menifesto beklentisini sekteye uğratıyor,devamında naif duygularla yazılmış bir metin buluyoruz. Anlatıcının biraz içedönük anlattığı duygu durumunun nedenlerini,olanları çok anlayamadım, sanki kopukluklar var.

""
“Tam şimdi,” dedim, “bırakılmayacak bu kadar çok şey varken. Tam şimdi”.

Ve hiçbiri cesaret edemedi söylemeye, aslında hiçbir şeyim yoktu.

Metinde intiharın belki de sebebi olacak tam tezat iki durumun ark arkaya düşünülmesi/yaşanılması/hissedilmesi/dile getirilmesi durumu öyküde en beğendğim bölüm oldu.
Nastasya'nın kaleminin ucu hep açık olsun.