UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



İki Yılı Geride Bırakırken

23 Haz 2010
eren

Takvim yıllarını, aylarını, haftalarını temel alan bu türden değerlendirmelerin ("iki yılın ardından", "üç aylık durum raporu", "24 hafta sonra", "seksen günde devri alem", vs.) içime sinmeyen bir yanı vardır. Üzerine söz söyledikleri dönem bir şeyin başlayıp bittiği, bir şeyin köklü bir dönüşüme uğradığı, "doğal" sayılabilecek bir dönem değildir genellikle. O nedenle, esasında ne söylerlerse söylesinler, başlıklarından ibaretmiş gibi görünürler bana. Okumakta olduğunuz yazı da, benzer bir gözle bakanlara, "Uzun Hikâye'de iki yılı geride bıraktık"tan başka bir mesaj vermeyen kuru ve sıkıcı bir yazı olarak görünebilir. Ben yine de, şimdiye dek yaptıklarımızın genel bir değerlendirmesini yapmanın, Uzun Hikâye'nin dönüşümüne de tesadüf eden bu dönemde yararlı olacağı kanaatindeyim.

Teşekkür
Öncelikle bir forum kullanıcısı olarak forum içerisinde geçirdiğim bu iki yılın bana kattıkları için diğer forum kullanıcılarına teşekkür etmeliyim. İlkokul, ortaokul ve lise yılları boyunca aldığım onca edebiyat eğitiminden sonra, bir edebî metnin nasıl okunması gerektiğini bana öğretenin Uzun Hikâye olduğunu söylemeliyim (buradan Millî Eğitim Bakanı'na sesleniyorum).

Forumun yazarak iletişim kurma pratiğime yaptığı katkıyı anlatabilmemse mümkün değil. Forumda geçirdiğim bunca zamanı -başka her şeyi bir kenara bırakıp- yalnızca bir yazma pratiği/ alıştırması olarak ele alacak olsam, işin yalnızca bu yanına bakacak olsam herhalde sırf bunun için bile foruma bir teşekkür borcum var. Kafanın içinde şekilsiz bir kütle gibi duran düşüncenin yazıya aktarılması için geçen sürenin, zaman içinde ne kadar azaldığını görüp hayrete düşüyorum, desem inanır mısınız?

Ve tabii forum sayesinde yazabildiğim haikular, az sayıda öykü, film ve kitap değerlendirmeleri, tuttuğum notlar, yaptığım çeviriler. Bunların niteliğini benim takdir etmem elbette mümkün değil, ama benim için bütün bunları yapabilmiş olmak, yapmaya cesaret edebilmiş olmak bile büyük önem taşıyor.

Uzun Hikâye, benim açımdan, iyi niyetli bir birlikteliğin, az sayıda kişiyle bile olsa, ne kadar verimli sonuçlar doğurabileceğinin güzel bir örneğini oluşturdu. Bu nedenle foruma değerli zamanlarını ayırıp muhtemelen başka pek çok problemle dolu olan zihinlerinde ona yer ayırdıkları için, forumun kimi zaman aksayarak da olsa yoluna devam etmesine omuz veren herkese nasıl teşekkür edebileceğimi bilmiyorum.

Bazı Rakamlar
İki yıl süresince Okuma Odası'na 13 yazarı konuk etmişiz. Bu 13 yazarın toplam 121 öyküsüne ek olarak Bir Nefeslik Ara'larda da toplam 29 öykü okumuşuz.

44 öykümüzü birbirimizle (ve internet kullanıcılarıyla) paylaşmışız. Toplam 86 öyküyü İngilizceden Türkçeye çevirmiş, çevirileri nasıl daha da geliştirebileceğimiz üzerine kafa patlatmışız.

Hiç hesapta yokken 152 haiku (ve saymaya üşendiğim kadar nazire) yazmışız. Edebiyat ve sinema üzerine uzun uzun yazışmışız (toplam 187 başlık, 1252 mesaj)

Bunlara ek olarak öykü atölyeleri yürütmüş, öykü üzerine düşünmüş (öykü ve kuram), öykü dergileri ve dergiciliği üzerine konuşabilmek üzere girişimlerde bulunmuş bol bol da sohbet etmişiz.

Kısa Bir Değerlendirme
Zaman zaman iniş çıkışları olsa da iki yıl boyunca istikrarlı sayılabilecek bir tempo yakaladık. Aktif kullanıcı sayımız, ne yazık ki umduğumuz düzeye hiçbir zaman gelmedi (birkaç haftalık aşırı hareketli dönemleri saymazsak). Üç yüze yakın kullanıcının kaydolup yalnızca bir avuç kullanıcının aktif kullanıcı olarak varlık göstermesinin nedeni olarak pek çok şey sayılabilir, ancak listeyi kim hazırlarsa hazırlasın, insanların düşünceyi yazarak ifade etmek ve özgün düşünceler üretmek konusunda yaşadığı sıkıntılara bir şekilde değineceğine inanıyorum. Bu durum, blog ortamının gelişmesiyle değişiyor gibi görünse de zaman alacağını kestirmek zor değil.

Zaman zaman yolumun düştüğü İngilizce forumlara, bloglara bakınca, oralarda yürütülmekte olan tartışmaları izledikçe, neden internetteki Türkçe içeriğin bir türlü o niteliğe kavuşmadığına hayıflanıp dururdum. Uzun Hikâye'yle hayıflanmanın bir adım ötesine geçip o içeriği Türkçede oluşturmak için bir girişimde de bulunmuş olduk. Meğer düşünmek ne kadar zormuş! Birilerinin bize ezberletip durduklarının dışına çıkıp kendimize ait düşünceler üretmek, duygularımızı bize özgü biçimlerde ifade etmek ne kadar meşakkatli bir işmiş.

İnsanların internette bütün sorumluluklarından sıyrılma, kendilerini bir bilgisayar oyunu başındaymış gibi hissetme eğiliminde olduğuna değinmiştik. Hiç kimsenin hiçbir şeye karşı sorumluluk hissetmediği bir ortamın kendi dengesini bulması, kendi geleneklerini oluşturması zaman alıyor. Dünya bu anlamda ergenlik çağını kapatmak üzere. Oysa Türkiye'nin, birkaç ayrıksı örnek dışında, kat edeceği çok yol var. Youtube, Twitter, Facebook gibi popüler platformlarda Türkiyeli kullanıcılar hâlâ nefret içerikli yorum yazan "ergenlik" grubuna dahiller ne yazık ki. Ergenlikten çıkıp olgunluğa erişmemiz ne kadar sürecek diye düşünmeden edemiyor insan. Uzun Hikâye'de amaçsız tartışmalara, nereye varacağı belli olmayan güdük polemiklere girmedik; bu nedenle de internet kimliklerimizin arkasına saklanma ihtiyacı hissetmedik. Elbette türümüzün tek örneği değiliz ve öyle olmamasından da çok mutluyuz. Ama böyle platformların yaygınlaşıp insanlara ulaşması da pek hızlı gerçekleşen bir şey değil. Yine de umutsuz olmak için bir neden yok.

Değişen Ne?
Forum platformu düşüncelerin kısa notlar halinde paylaşılabilmesi için çok uygundu. Tek bir cümleyle, hatta tek bir ifadeyle gelişmekte olan bir tartışmaya katkıda bulunmak, ona yeni bir boyut kazandırmak mümkündü. Düşüncelerin ifade edilebilmesi için bütünlüklü bir "yazı"ya dönüşmesini zorunlu kılmıyordu. Bu nedenle forum hâlâ Uzun Hikâye'nin, deyim yerindeyse, "harman olduğu yer." Üstelik "Okuma Odası" için başka bir yöntem düşünmek de pek kolay değil.

Öte yandan, forum platformu değişik içerik öğeleri arasında bir ayrım yapmadığından, kullanıcıların bütünlüklü biçimde dile getirdikleri düşüncelerinin kısa duyurular, sohbet içerikli mesajlar ve forumun öteki öğeleri arasında kaybolması riskini de bünyesinde barındırıyordu. Değişimle birlikte bunlar arasında bir ayrım yapmış, kalıcı içeriği daha fazla görünür kılmış oluyoruz. Forumda okumakta olduğumuz öykülerin hep elimizin altında ve gözümüzün önünde olması; gönderilen yazıların kullanıcılarla (ve ziyaretçilerle) ana sayfada buluşması; haikularımızın, öykülerimizin kendilerini gösterme şansını yakalaması yeni arayüzün en önemli getirileri. Yeni arayüzün, okunan bir kitap, izlenen bir film hakkında biraz daha bütünlüklü değerlendirmeler yapılmasını da özendireceği kanaatindeyim.

Kategori:

Re: İki Yılı Geride Bırakırken

Forumu yeni kullanmaya başlayanlar için oluşturduğumuz "Hakkımızda" bölümünde kısaca değerlendirmeye çalıştığımız duygu ve düşünceleri Eren, çok güzel detaylandırmış. Gerçekten, her zaman, içinden geçtiğimiz sürecin heyecanları, sıkıntı ve zorluklarına baskın geldi, gelmeyi de sürdürüyor.

Yeni yapı, "yazmak" edimine ve dolayısıyla bireyin kişiye dönüşmesine katkı sağlayan düşünme süreçlerine daha çok katkı sunuyor. Bunu en iyi şekilde değerlendirebilmek ise, yine Eren'i çok güzel işaret ettiği gibi, "çağruhu" olarak olgunluk sürecine daha hızlı girmemizle paralellik taşıyor. Dilerim, yazılanlar yaşamı daha güzel hale getirir.


Re: İki Yılı Geride Bırakırken

En yalnız olduğum dönemlerde, konuşacak kimseyi bulamadığım zamanlarda, oturup düşüncelerimi paylaşabileceğim, birşeyler öğrenebileceğim bir dost oldu forum. Üzerine konuşacağım filmler izleyemediğimde bile, bu filmlerin hayalini kurabilmek,yalnızlığını unutmak benim için çok anlamlı... Haikuyla tanışmak, birbirimizin zevklerine, beğenilerine ortak olabilmek ise tekrardan üniversitede olabilmek kadar anlamlıydı benim için. İyiki forum var, iyiki yaşamımda anlamlı bağımlılıklar da olabileceğini biliyorum.


Re: İki Yılı Geride Bırakırken

Form'a katılalı çok bir zaman olmadı. Ama bana çok fazla yararı oldu.
Sabahları erken kalkıyorum. Yaşamımın sıradanı olarak. Formun bana yararı, sabah kalkar kalkmaz, iyi, değerli, özel bir şeyler okuyup, yapabildiğim kadarıyla bir şeyler yazmaya çalışmak oldu. Bir anlamda form beni sabah kalkar kalkmaz okumaya ve yazmaya yönlendirdi diyebilirim. Bunlar da bana hani"güne nasıl başlarsanız öyle gider" inancının getirisi gibi, daha bir "yazı" ya, (Barış bey'in "yazı"sı)yazılmışa yaklaştırdı.
Hepinize minnet borçluyum. Saygılarımla.


Re: İki Yılı Geride Bırakırken

İki yıl mı olmuş forum oluşturulalı. Aman Allahım! Ne çok yaşlanmışım!