UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Hece Öykü

31 May 2009
Nurten Öztürk

Önce, bu başlığı açarken yaşadığım ikilemi paylaşmak istiyorum. Derginin adı büyük harflerle yazılmış, forumda yalnızca baş harfler büyük. "Hangisine göre yazacağım? " teredütü yaşadım, sonra görüldüğü gibi yazdım.
Uzun zamandır öykü dergisi almıyorum, geçen kitapçılara baktım raflarda öykü dergisi olarak yalnızca HECE ÖYKÜ' yü buldum. Önce dosya konusu ilgimi çekti. 32. sayının dosya konusu: "Türk Halk Hikâyeciliği-1". Bu ana başlık ile halk hikâyeciliği çeşitli açılardan: Öyküleme, kurgu,tema, anonim özellikleri, barındırdığı melodramik unsurlar incelenmiş ve halk hikâyelerinin ilk dönem romanlarına, günümüz öykülerine etkilerine, yansımalarına değinilmiş.

Re: Hece Öykü

""
Önce, bu başlığı açarken yaşadığım ikilemi paylaşmak istiyorum. Derginin adı büyük harflerle yazılmış, forumda yalnızca baş harfler büyük. "Hangisine göre yazacağım? " teredütü yaşadım, sonra görüldüğü gibi yazdım.

Forum başlıklarında büyük harf kullanımı bağıran bir ifade içerdiği için genelde kullanılması hoş kaçmıyor. İletiyi buna göre düzenledim.

Dergiden notlarını heyecanla bekliyorum.


Re: Hece Öykü

""
Dergiden notlarını heyecanla bekliyorum.

Ben de.


Re: Hece Öykü

Sevgili Nurten, derginin inceleme konusu olarak belirlediği "Türk Halk Hikâyeciliği-1" dosyasında hangi hikayelerini ele almışlar?
Bize örnek verebilir misin? Okuduklarını bu başlıkta paylaşmanı ben de merakla bekliyorum. İyi okumalar.


Re: Hece Öykü

Murathan Mungan, okuduğumuz döneme denk gelseydi sanırım bu dosya bizim için daha canlı bir dosya olurdu. Okurken bu gereksinimi hissetmiştim aslında, yani, halk hikâyeleri üzerine genel bir inceleme. Sonra hep olduğu gibi, uzun sürer böyle bir toparlama, deyip, kendi kendime önerimden vazgeçmiştim. Neyse, HECE ÖYKÜ, emek vermiş biz de oradan okuyalım.

Dergide ilk okuduğum, Necip Tosun'un, Halk Hikâyelerinde Melodramik Unsurlar başlıklı yazısı oldu.

Halk hikâyelerinde en önemli temanın aşk olduğu, aşkın doğasından yararlanılarak hikâyenin kolayca melodrama yaslandırıldığı ve klişelerle anlatıldığı, şu cümlelerde özetlenmiş:

""
Mutlu bir aşkın anlatılmaya değer yanı daha sınırlıdır.(...) Bu nedenle bir aşkın hikâyeye değmesi için zor, imkansız olması ve çoğunlukla mutsuz bitmesi gerekir.Aşkın büyüklüğü ile imkânsızlığının trajikliği öykünün hedeflediği bir şeydir. Birikimimize bakarsak geleneksel edebiyatımızda tüm aşklar imkânsızdır. (...) İmkânsız aşkta, İmkânsızlık hem aşkı büyüten bir durum hem de aşkı sonuçlandıran bir neden olarak ikili bir işlev görür. Aşka ulaşılmama gerçği aşkı kamçılar, cazip hale getirir. Âşık bunu aşmak için çırpınır,yaralanır. Bu yara, aşkı gitgide büyütür.

Yazınsal bir amaç gütmeden, dinleyiciye iyi vakit geçirtmeyi amaçlayan hikâyeler dilden dile anlatılırken anlatıcı çok önemli bir aktör. Zaman zaman anlatıcının , mimikleriyle, ses tonuyla, sıralamada yaptığı değişikliklerle ufak değişimlere uğrayan hikâyelerin klişeleri pek değişmemiş. Geniş kitlelere kolayca ulaşmakta gene melodrama yüklenilmiş. Diğer melodram unsurları ve yazarın melodramın kullanılışına bakışı metinde şöyle özetlenmiş:

""

İyiler ve kötüler, doğrular net bir şekilde çizilmiştir. Duygular hep uçlarda dolaşır. Aşk zaman zaman insanüstü bir seviyeye ulaştırılmış buna karşılık önüne pek çok engel çıkarılmıştır. iyiler acı çekmekte, isteğine ulaşamamaktadır. Karanlık entrikalar, gerilim ve şaşırtıcı değişimler yaşanmaktadır. (...) çoğunlukla dinleyenden gözyaşı beklenmektedir.(...) Anlatım şekilci ve kolaycıdır. Hüzün, yenilmişlik yaşamsal bir gerçeği ifadeden çok, gözyaşı sömürüsüne hizmet eder. Duygular hep uçlardadır. Duygular, estetizme, acılar deneyime dönüşmüş değildir. (...) Kısaca her durumda melodram sanat katına yükselmemiş duygulardan oluşur. Çünkü duyguların anlam yükü değil, bizzat kendi metne yansımıştır.


Re: Hece Öykü

""
Aşkın büyüklüğü ile imkânsızlığının trajikliği öykünün hedeflediği bir şeydir. Birikimimize bakarsak geleneksel edebiyatımızda tüm aşklar imkânsızdır.

Aslında dünya edebiyatı da bu durumun örnekleri ile doludur: "Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun" akla gelen ilk örneklerden.

Devamını bekliyorum.


Re: Hece Öykü

Bu dosyayı okuyunca, Necati Mert'in:"Halk Hikâyeleri Yeniden Yazılır ve Yorumlanırken" başlıklı yazısında fark ettim ki, yeniden yazılan hikâye ve yazan yazar sayısı oldukça fazla.

Dergide adı geçenler: Recep Şükrü Güngör: Hüsn ile Aşk ; Sadık Yalsızuçanlar: Kerem ile Aslı, Fatih Okumuş: Süleymen ile Belkıs, İskender Pala:Leyla ile Mecnun,Münire Daniş: Tahir ile Zühre, Necdet ekici: Arzu ile Kamber, Sennur Sezer: Şahmaran, Feridun Andaç: Frehad ile Şirin, Adnan Binyazar: Elif İle Mahmut, Adnan Özyalçıner:Âşık Garip ile Şahsenem, Osman Şahin:Saçlı yılan ile Selvihan, Turgay Fişekçi: Leylâ ile Mecnun, Nazan Bekiroğlu:Yûsuf ile Züleyha. (Timaş, Turkuvaz, Kapı, Merkez Kitaplar tarafından yayımlanmış.)

Yazar, metninde, yazar ve yayınevlerinin "yeniden yazarken" hikâyeye nasıl yaklaştıklarına, hikâyeyi daha çok hangi ilgi ile bugüne taşıdıklarına dair, kısa kısa değerlendirmelerde, tespitlerde bulunuyor. Tespitlerden bazıları:

""
" Sözgelimi Sennur Sezer, Hikâyenin mitolojiyle ya da dini anlatılarla buluşan kahramanlarına dikkat çeker.Örneğin Sirenler'e. Örneğin Adem ile Havva'nın cenetten kovulmalarına, elma hikâyesine. Osman Şahin, halk ağzından ve yerel sözcüklerden yararlanır (...) Feridun Andaç da Osman şahin gibi halk ağzından ve yerelden söz devşirmekte(...) Ancak Ferhat ile Şirin'in farklılığı anlatıcılarındadır. Biri hikâyeyi anlatır bölüm bölüm. Diğeri de hikâyeyi yorumlar yer yer, ara olaylarında gezinir(...) Hikâyeleri verili özlerine sadık kalarak yazanlar ise hikâyelerin aynı zamanda dillerine de sadıktırlar."

Tespitlerde bulunurken hikâyelerin yeniden yazılmasına dair genel fikrini de paylaşıyor:
""
"Halk hikayelerini yeniden yazmak, beyti nesre çevirme işi gibi görünür bana. İnsafsızlık sayılmazsa eğer, bu da galiba cürümdür."
diyor. Bu fikrini şu satırlara dayandırıyor olmalı Necati Mert:
""
"Halk hikâyeleri yazılı bir metne dayanmaz. Sözeldir.(...) ve destan anlatma geleneğinden çok şey vardır üzerlerinde. Sözgelimi köy odası,khve,düğün gibi kalabalık mekânlarda ve erkek meclislerinde saz ve ezgi işliğinde sunulur hikâye.(...) Sunan mimikleriyle olsun, ses taklitleriyle olsun bütün oyunculuk hünerini göstermek gerilimi düşürmemek zorundadır. Kimi hikâyeciler saz çalmayı bilmez,türkülere gelindiğinde ellerindeki değneği saz çalıyormuş gibi yaparlar, ama gülünç olmamalıdırlar. Diyeceğim, halk hikâyeleri fazlasıyla anonimdir. O kadar ki dinleyenlerden şiirlere karşılık verenler, hikayeciye katılanlar olur. Hikâyeler her defasında yeniden şekillenir adeta. Halk hikâyesi sazın, ezginin, mekânın ve bizzat anlatıcının ve dinleyenlerin katkılarıyla kazanır tarifini." Günümüz için yazıya geçirilenler bütün bunlardan mahrumdur"
Bu açıdan bakıldığında kısmi cürümden söz edilebilir bence de.


Re: Hece Öykü

""
Bu dosyayı okuyunca, Necati Mert'in:"Halk Hikâyeleri Yeniden Yazılır ve Yorumlanırken" başlıklı yazısında fark ettim ki, yeniden yazılan hikâye ve yazan yazar sayısı oldukça fazla.

Dergide adı geçenler: ...

Bunca isimden bahsedilmişken Murathan Mungan'ın "Şahmeran'ın Bacakları" öyküsünden bahsedilmemesi talihsizlik olmuş. Yoksa dergi içinde başka bir bağlamda bu öyküden söz ediliyor mu?


Re: Hece Öykü

Nurten, senin gibi ben de Mungan'ı aradım metinde; ama yok. Yukarıda, son yıllarda, bu konuda yazanlar listelenmiş.Listenin haricinde adı geçen bazı yazar ve şairler de var: Nazım Hikmet, Fuzuli... Belki dosyanın devamındadır Mungan.


Re: Hece Öykü

""
Nurten, senin gibi ben de Mungan'ı aradım metinde; ama yok. Yukarıda, son yıllarda, bu konuda yazanlar listelenmiş.Listenin haricinde adı geçen bazı yazar ve şairler de var: Nazım Hikmet, Fuzuli... Belki dosyanın devamındadır Mungan.

Mungan'ın öyküsü nazireden çok serbest çağrışımlara dayalı bir anlatıyı karşılıyor diye anımsıyorum. Yine de birkaç yere bakmak gerekir.


Re: Hece Öykü

Tespitlerde bulunurken hikâyelerin yeniden yazılmasına dair genel fikrini de paylaşıyor:

""
"Halk hikayelerini yeniden yazmak, beyti nesre çevirme işi gibi görünür bana. İnsafsızlık sayılmazsa eğer, bu da galiba cürümdür."
diyor. Yukarıdaki iletimde bu alıntıyı yorumlamak için yanlış bir alıntı kullanmışım. Gerçi bu alıntının yorumu kendi içinde; ama biraz daha açmak için alıntıya devam etmek lazım:
""
" Çeviri, velev ki uzamn elinden çıkmış olsun çeviridir çünkü; ayrıca şiir başka, nesir başkadır. (...) Hemen her halk hikâyesi - ki ağırlık nesirdedir- yeniden yazılma sırasında hemen her zaman az veya çok aslından bir şeyler yitirmekte."

Aşağıdaki alıntı, yeniden yazmanın getirdiği eksiltmelerden ziyade, sözlü anlatılagelen bir türün yazıya geçirilirken kaybettiklerini vurguluyor.

""
"Halk hikâyeleri yazılı bir metne dayanmaz. Sözeldir.(...) ve destan anlatma geleneğinden çok şey vardır üzerlerinde. Sözgelimi köy odası,khve,düğün gibi kalabalık mekânlarda ve erkek meclislerinde saz ve ezgi işliğinde sunulur hikâye.(...) Sunan mimikleriyle olsun, ses taklitleriyle olsun bütün oyunculuk hünerini göstermek gerilimi düşürmemek zorundadır. Kimi hikâyeciler saz çalmayı bilmez,türkülere gelindiğinde ellerindeki değneği saz çalıyormuş gibi yaparlar, ama gülünç olmamalıdırlar. Diyeceğim, halk hikâyeleri fazlasıyla anonimdir. O kadar ki dinleyenlerden şiirlere karşılık verenler, hikayeciye katılanlar olur. Hikâyeler her defasında yeniden şekillenir adeta. Halk hikâyesi sazın, ezginin, mekânın ve bizzat anlatıcının ve dinleyenlerin katkılarıyla kazanır tarifini." Günümüz için yazıya geçirilenler bütün bunlardan mahrumdur"
Bu açıdan bakıldığında her iki durumda da kısmi cürümden söz edilebilir bence.
Peki ya kazandırdıkları?


Re: Hece Öykü

Abdullah dedi ki:
Mungan'ın öyküsü nazireden çok serbest çağrışımlara dayalı bir anlatıyı karşılıyor diye anımsıyorum. Yine de birkaç yere bakmak gerekir.
Benim bildiğim hikâyenin iskeleti korunuyor, tabi bu yeniden yazmak anlamına gelir mi, gelmez mi, bunun ölçüsü nedir? bilmiyorum. Öte yandan yukarıdaki liste, yazarın "okuduklarım" diye belirttiği bir listedir.


Re: Hece Öykü

""
Belki dosyanın devamındadır Mungan.

Olabilir.

""
Öte yandan yukarıdaki liste, yazarın "okuduklarım" diye belirttiği bir listedir.
bu da olabilir.


Re: Hece Öykü

Okunmamış olduğuna eminim. Here

Bu da olabilir. Laughing out loud


Re: Hece Öykü

nurten aksakal dedi ki:
Sevgili Nurten, derginin inceleme konusu olarak belirlediği "Türk Halk Hikâyeciliği-1" dosyasında hangi hikayelerini ele almışlar?
Bize örnek verebilir misin?

Nurten, senin sorduğun anlamda, baştan sona incelenmiş bir hikâye yok. Zaman zaman örnekler için kullanılmış bölümler ya da motifler var, alıntıladığım yazılarda olduğu gibi. Daha aktarmadığım ama aktarmayı düşündüğüm başlıklar var.


Re: Hece Öykü

""
Daha aktarmadığım ama aktarmayı düşündüğüm başlıklar var.

Hepimiz ilgiyle takip ediyoruz. Şimdiden teşekkürler.