UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Hasan Ali Toptaş - Balkon

22 Oca 2013
turgut

"Balkon"
Hasan Ali Toptaş
Ölü Zaman Gezginleri

İletişim Yayınları
2011
sf. 9-13

Kategori:

Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Öykünün alt katmanına yerleşen tarih anlatımının, ya da yakın tarih eleştirisinin aktarımına hayran kaldım. Resmi geçitler, düşman algısı...peki ya aşağıda birey olması unutulan genç ve gözündeki balkon güzeli...


Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Bu öyküde bir sorun olduğunu benden başka düşünen yok mu?


Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Biraz açabilir misiniz acaba?


Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Aslında doğrudan görüş istedim; bir yorum girmeden önce. Keza benim dayanacağım yargı biraz sert olacak ve yönlendirici olmak istemiyorum.

Belki kısaca şunu söyleyebilirim baştan: Örneğin Araby öyküsüyle bu öyküyü anlatım biçimi, dilsel tercihler vb. açılarından karşılaştırdığımızda bir fark göze çarpmıyor mu hemen?


Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Ne kadar doğru bir noktadan tutabildim sorunuzu, bilemesem de, şu biçimde bir girizgâh yapabilirim sanırım. Balkon, her yanıyla benzetmelere, söz sanatlarına boğulmuş veya boğulmak istenmiş bir öykü. Dolayısıyla bu yöntem, divan geleneğinden kalan şöyle bir ifade uygun düşer sanırım, "süslü nesir", metnin içinde verilmek isteneni eritmiş, dildeki "güzelliği" ön plana çıkartmak amacı güdülmesi de durumu/olayı geri çekerek sadece bir çeşit "dil cambazlığına" dönüşüme sebebiyet vermiş. Hiç değilse bana öyle görünüyor.

Ancak bunun ne kadar yanlış bir tercih olarak kabul edilebileceği noktasında birtakım tereddütlerim var çünkü anlatılmak istenen, son raddede, bir çeşit izlenim yahut hayâl, düş. Bu düşlü atmosferin verilmesi gibi bir maksat düşünülmüş olamaz mı acaba?


Re: Hasan Ali Toptaş - Balkon

Sorun düşsel atmosferde ya da bir nevi biçim-içerik ilişkisinde tüketilebilecek tercihlerde değil bana kalırsa.

İtirazım elbette turgut'un da dikkatini çeken noktalara, tamlamalara, anlatım dili olarak tercih edilen klişelere. Neredeyse tek sözcüğüne bile inanmadan okuduğum ruh durumu tahlillerinin bir karakterin inşası için kullanılmasına.

Anlatıcının kimliklenmesi için yapıldığı söylenecekse de bana bu çok inandırıcı gelmiyor. Keza bu kez anlatıcının fazla edebi kaçıyor olduğu gerçeği gelip yüzümüze çarpıyor. Yok eğer bunda bir insanlık hali saptaması yapılıyorsa bu kez de yazarın kalbinde alçakça bir değer yargısı görüyorum. Yani neresinden tutsam elimde kalıyor, "kuşluk vaktinde yüreğinde bozkırın sessizliği usul usul uçuşan saçları izleyen" anlatıcı.