UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Endülüs'te Raks

22 Ağu 2010
Barış Acar

Önce müzik:

Münir Nurettin Selçuk'un sesinden dinlediğimiz eseri, Yahya Kemal Beyatlı'nın yazdığı şiirinin sözleriyle de takip etmeli:

""
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli...

Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sineden: "Ole!" (Kaynak)

Bir süredir beni meşgul eden, etrafında dönendiren, kafamın içinde fırdolayı gezinen bir şarkı oldu “Endülüs’te Raks”. Türk müziğinin tutkunu sayılmam pek. Hatta nağmelere oturmak için zorlanan sözler yüzünden sıkça alay konusu ettiğim olmuştur onu. Rakı sofrası dahil olmak üzere tercih ettiğim bir tür olmadı bu müzikler. Bunun sebepleri ve sonuçları başka bir tartışmanın konusu.

Oysa bir süre önce Cihan Başbuğ’un ritimleri eşliğinde Özgen Güven Bulkan'ın yorumuyla tanıştım Münir Nurettin’in bu eseriyle. Kutlanması, kutlu kılınması için bir türlü doğru yol bulunamamış bir doğumgününün gecesinde, sahile inen merdiven basamaklarında, kırılmış mızrabına karşın en dirençli sesleri çıkaran utun eşliğinde duydum onu. Afalladım. Daha önce de, muhtemelen pek çok kez, duymuş olmam gereken bu şarkıyı ilk kez dinledim. O günden sonra da dilime takıldı.

Münir Nurettin'in Kürdili Hicazkâr makamına getirdiği yeni bir soluk olarak kabul edilen eser, yürük semai usulünde söylenmiş. Yine Cihan ve Özgen'den öğrendiğime göre, batı müziğindeki vals ritimlerine karşılık geliyormuş şarkının ritmi.

Biraz araştırınca, şiirin, Yahya Kemal'in kendi sesinden kaydedilmiş bir kopyasına da ulaştım: Kendi Sesinden Yahya Kemal (İndirmek için tıklayın)

Öğrendiğim kadarıyla şarkının en iyi yorumlarından biri Nesrin Sipahi'ye ait:

Timur Selçuk, Sipahi'nin ve pek çok farklı yorumcunun yaklaşımını eleştiriyor:

""
Endülüs’te Raks
Ölçülü, edepli bir coşkunun baş yapıtı.Nazım’ın “Güneşi içenlerin türküsündeki”gibi, bıktırmadan bizleri sürükleyen dörtnala coşku; "Bütün büyük sanatçılar devrimcidirler' in" kanıtı sanki, şiiriyle, bestesiyle.Cumhuriyet dönemi örnekleri içerisinde, serbest form ve makam uygulaması açısından çok özel bir eser.Ben bunlara “destan şarkılar” diyorum. Ancak günümüzde yorumlandığında “raks ortasında bir durup”dedikten sonra solistin ve sazların neden durduklarını anlayabilmiş değilim.Zihin özürlülere konser mi veriyorlar, durmak fiilini neden görselleştirme gereği duyuyorlar? Münir babanın üç ayrı ses kasetinde de bu şarkı kesmeden icra edilmiş, el yazması notalarda da bu böyle. Araştırın ondan sonra söyleyin benim tembel kardeşlerim.Son olarak, şarkının hemen başında,"zil , şal ve gül” bölümünde,”ZİL” sözcüğünden hemen sonra, sazların ve solistin müziği kestikleri bir örnek dinledim”, ben yaptım oldu” dercesine.Tabii izin vermedim. Bir süre sonra bu şarkı “Dizi Şarkı” olarak bölümler halinde yayınlanırsa şaşırmayın! Müzikhol şarkıcıları, alkollü kafalara şarkı söylerken,"gözümde yaş” dediklerinde gözlerini gösterirler.Bu anlaşılabilir.Çakırkeyif dinleyen kafalar, bir noktadan sonra harfleri ayırt edemezler, ve istenmeyen yanlış anlaşılmalar olabilir!.Allah rızası için söyleyin, siz hiç Münir babayı, sahnede, “raks ortasında bir durup” dedikten sonra, hazırola geçmiş bir vaziyette düşünebiliyor musunuz? Ne zaman gelecek bu “müsamere” yaklaşımının sonu? (Kaynak)

Şarkının farklı yorumları için bkz.: Endülüs'te Raks

Yaşamımda ilk kez, Klasik Türk Müziği'yle ilgili bilgimi derinleştirmek, en azından bir süre bu türün içinde ilerlemek gereksinimi duyuyorum.

Kategori:

Re: Endülüs'te Raks

Wikipedia'nın aynı adlı başlığında Klasik Türk Müziği'ne ilişkin şöyle bir not var:

""
Klasik Türk Müziği, klasik Batı müziği ve Hint müziği ile beraber dünya üzerinde süreklilik ve gelenek oluşturma bakımından mevcut üç klasik müzikten birisi olarak kabul edilir. Bu terimdeki "Türk" ve "klasik" kelimeleri, Cumhuriyet döneminde Osmanlı Devleti'nden süregelen müziğe karşı Batı müziği taraftarlarınca ileri sürülen bazı iddialara cevap vermek için türetilmiştir. Bu iddialardan en önemlisi Osmanlı müziğinin Türkler'in değil, Bizans ve İran müziği kaynaklı olduğuna dair olan tezdir. Hüseyin Sadettin Arel ve Rauf Yekta gibi Batılı müzik çevrelerince de saygın görülen kimi müzikologlar, bu iddiaları belge ve bilgilerle çürütmüşlerdir.

(Vurgu bana ait.)

Daha önce Evin İlyasoğlu'nun hazırlamış olduğu Zaman İçinde Müzik kitap/cd çalışmasından Bizans Müziği örnekleri dinlemiştim. Odeon Müzik'in 1924-1926 kayıtlarına bakarak bu konuda biraz daha bilgi edinmeye çalışacağım.


Re: Endülüs'te Raks

Timur Selçuk da, "Babamın Şarkıları" albümünde Endülüs'te Raks'ı seslendirmiş. Epey çağdaş bir orkestrasyonla icra edilmiş bu parçayı dinlemek isteyenler için: mediafire link


Re: Endülüs'te Raks

Yahya Kemal, Ümit Yaşar Oğuzcan'la beraber Sanat Müziğine en çok söz veren şairlerden. Yahya Kemal, Münir Nurettin Selçuk birlikteliği ise Sanat Müziğine altın çağını yaşatmıştır. "Dönülmez Akşamın Ufkundayız" gerek sözleri, gerek saba makamındaki müziğiyle klasikler arasına girmiştir. "Aziz İstanbul"u da listeye eklemek mümkün.

Endülüste Raks ise şairin diğer eserlerinden oldukça farklıdır. İspanya izlenimlerini aktardığı şiiri ise Münir Nurettin'in bestelenmesiyle halka sunulmuştur. Yani şiir, şarkı haline gelince paylaşılmıştır. Bu da az yazan şairin Münir Nurettin'le olan dostluğunu anlamaya yeten bir örnektir. Özgen'in de katılımıyla, Sanat müziği konuşmalarının artması dileğiyle...


Re: Endülüs'te Raks

Klasik Türk Müziği konusundaki çalışmaları dolayısıyla tanıdığım İhsan Özgen'le Cumhuriyet Kitap'ta yapılmış bir söyleşide*, Özgen, Doğu ve Batı müziğinin birleştirilmesi konusunda Kronos Quartet'ı örnek göstermiş. 1973 yılında kurulmuş bir yaylı çalgılar grubu Kronos Quartet.

Myspace sayfasından kimi parçaları dinlenebiliyor: bağlantı

*ÖZTOP, Erdem. "Sanat Toplum İçin Önemli Bir Terapi", Cumhuriyet Kitap, S. 1019, 27 Ağustos 2009, s. 14-15.