UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Döngü

26 Ara 2012
Mehmet Sürücü

Doğduğunda sadece başında yakından bakıldığında görülebilecek ince, sarımsı tüyler vardı.

Güz, bahar, aylar hatta yıl geçti. O sarımsı tüyler ne büyüdü, ne de karardı.

İçten içe, hep böyle kel kalmasından korkmaya başladık.

Yavaş yavaş başındaki o sarımsı tüyler dökülüp, yerine daha koyu, daha diri, kahverengimsi birşeyler çıkmaya başladı. Sevindik.

Ama çok yavaş uzuyorlardı. Yaz günleri sıcak havalarda güneş çarpar, kış günü serin, soğuk havalarda üşür korkusuyla, şapkasını başından hiç çıkaramadık.

Başı ne rüzgar bildi ne güneş.

Bir gün birisi, bir yakınımız mıydı, bir arkadaşımızın hanımı mı; “Kafasını sıfır numara tıraş edin, sonra ustura ile kazıyın” dedi. Öyle yaptık. Kafası uzun zaman, olmamış, sarı bir karpuz gibi ışıdı. Başa dönmüş gibi olduk.

Bir gün, alttan alta, saç diyebileceğimiz bir şeylerin daha sık, daha koyu çıkmakta olduğunu gördük. Daha çok sevindik. Yüzümüz güldü.

Beş yaşına geldiğinde, çok sık olmasa da, uçlarına doğru hafif kahverengileşen, harikalar harikası balrengi sarı saçları vardı. Omuzlarına, sonra beline kadar uzadılar. Saçlarına sevgiyle, beğeniyle, her teline titreyerek bakıyordu. Biz de her fırsatta saçlarının güzelliğinden, ona ne kadar yakıştığından söz edip, bu beğenisini paylaşıyorduk.

Yıllar geçti. Saçları daha da gürleşip ışıldadı.

Banyoya kapanıp saatler süren saç taramaları, yıkamalar, garip garip kıvrımlı nesnelerle saçlarına şekiller vermeler başladı sonra. Fırçanın ucundaki bir saç teline baktı uzun uzun, korkuyla. Yanlarda örgü yaptı, kelebek şekilli, uğurböceği şekilli, rengarenk tokalarla yanlardan toplayıp, ardına döktü tümünü, başının üzerinde topuz yaptı, gözlerinin üzerine birkaç bukle düşürüp bize ardından baktı.

Her gün daha fazla uğraşmaya başladı saçlarıyla. İstediği gibi olmayınca, oflayıp-pufladı. Kızdı. Tokaları, firketeleri, saç kurutma makinelerini, bigudileri yerlere çaldı. Kırdı.

Saçlarını beğenmiyordu artık.

Bizse o sapsarı bir bal dalgası dökümlü saçlarından daha güzel saçlar olmayacından emindik ve bunu ona her fırsatta söylüyorduk.

İnanmadı.

Bir gün ortalıktan kayboldu. Birkaç saat sonra geldiğinde donup kaldık; o güzelim saçları, simsiyah, kopkoyu bir renge boyanmıştı.

Biz ona nasıl bakacağımızı, o, bize ne diyeceğini bilemedik önce, sonra güzel olduğunu, saçlarının bu renginin çok yakıştığını söyledik. Evet. Biliyordu. Bu saçlar çok yakışmıştı ona. Mutluydu. Neşemiz kaçmıştı ama belli etmemeye çalıştık.

Bir zaman sonra tokalar, firketeler, saç kurutma makineleri, bigudiler tekrar yerlere çalındı. Tekrar kırıldı.

Yine kayboldu bir gün. Kestane rengi saçlarla döndü. Sonrası günlerde koyukahve, küllükahve, karamelkahve, Jenniferlopezrengi,kızıl, bakır rengi saçlarla tekrarlandı bu.

En sonra balrengi saçlarla döndü eve. Biz, her zamanki gibi, saçlarına bu rengin çok yakıştığını, çok güzel olduğunu söyledik. Evet. Biliyordu. Bu saçlar çok yakışmıştı ona.

Fırçayı alıp aynanın karşısına geçti.

26.12.2012/Bandırma

Kategori:

Re: Döngü

Son dönem öykülerinize göre çok zayıf buldum bu çalışmayı nedense.

Belki "öykü dinlenmeli" lafım burada kendini tam tamına gösteriyor. Her yazı öykü değil, her öykü çalışması ille sonuçlanacak da değil bana göre.