UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Delinin Gözyaşları

17 Haz 2009
melisa unalan

Güneş yerini yavaş yavaş yıldızlara bırakıyor. Bulutları lacivert bir hüzün kaplamış. Karanlığa inat gülüşler yükseliyor kalabalıktan. Umarsız kahkahalar, şen konuşmalar. Çöken geceye inat zılgıtlar yankılanıyor boşlukta. Bir köşede yemek yiyor kadınlar. Kucaklarında ki çocukları huysuzluk etmeye vakit bulamadan çekiliyor kulakları.

Tüm mahalle düğün alanında. En güzel elbiseler takımlar çıkarılmış sandıktan. Renkli mendiller ellerde: Kenarları en güzel pullarla süslenmişi işlemeli mavi, sarı, yeşil, kırmızı mendiller. Davuldan çıkan ses yükseldikçe havaya çıkan mendil, azalmasıyla sesin yere eğiliyor. Rüzgâra kendini teslim etmiş uçurtma gibi, bir yere eğiliyor bir bulutlara koşuyor. Genç bir delikanlının elinde.

Yerden aldığı plastik şişeleri belindeki eski kemere takmış bir kadın çemberin ortasında. Oynarken izleyip şişelerin hareketlerine seviniyor. Düştükçe kirli şişeler yere sinirleniyor. Üzerinde bir gömlek. Bir zamanlar renginin beyaz olduğu anlaşılıyor aralıklı siyahların, siyah kirlerin çizgilerinden. Bacağında ki erkek pantolonu dizlerinden yırtılmış. Saçları kısa kesilmiş ensesini zor kapatıyor. Beyazlaşmış saçları griye dönmüş aylardır yıkanmamaktan. Halay çekiyor kalabalık çemberin ortasında. Tek başına .. Belki kirlenmekten korkan ‘ temiz ’ insanlar tutmamışlar elinden. Belki de kendisi kabul etmemiş kirli elini, elleri temiz ama yürekleri kirli insanlara vermeyi. Halaydan en çok keyif alan O olmalı. Durmadan oynuyor. Kahkahalar atıyor. Mavi gözleri renk renk parlayan lambaların altında ışık ışık yanıyor.

Birden susuyor davul.Acı bir kadın sesi. Kına yakılacak geline. Yavaş yavaş yürüyor gelin. Kırmızı bir bez parçası siyah saçlarını örtüyor. Gözlerini indirmiş yere ağlıyor daha kına yakılmadan. Yükseliyor kadının sesi.

Kadınlar da başlıyor ağlamaya. Gözyaşlarını ilk esen rüzgarda kurutmak üzere salıyorlar yalancı kirpiklerinden.

Gelin kaldırmıyor başını yerden. Onun gözyaşları ilk esen rüzgarda kuruyacak kadar yalancı bir kibriti söndüremeyecek kadar az değil.

Deli kadın yavaşça sokuluyor kalabalığa. Gelinin önünde duruyor. Kırmızı eldivenli ellerini ellerine alıyor ve gözlerine bakıyor mavi gözleriyle. Bir dakikadan daha az bir süre bakışıyorlar.Sonra itilip dışarı atılıyor deli kadın kovuluyor kalabalıktan. Bir dakikalık bakıştan bile anlıyor kızın mutluluktan ağlamadığını. Bir dakikalık bakıştan ne anlamlar çıkarıyor. O kızı da alıp gitmek istiyor dağlara. Ama biliyor yüreği, deli aklı biliyor gücünün yetmeyeceğini..

Genç kızın gözyaşları gibi sessizce akıp gidiyor meydandan …. Gözyaşlarını kirli gömleğin yırtık koluyla silerek gidiyor…

Kategori:

Re: Delinin Gözyaşları

Öykü için teşekkürler Melisa.

Gözüme çarpan bir iki hataya değineyim:

""
Kucaklarında ki çocukları huysuzluk etmeye vakit bulamadan çekiliyor kulakları.

Sanki şöyle daha iyi olacak:

""
Huysuzluk etmeye vakit bulamadan çekiliyor kucaklardaki çocukların kulakları.

""
Bacağında ki erkek pantolonu...

""
Bacağındaki erkek pantolonu...

""
Onun gözyaşları ilk esen rüzgarda kuruyacak kadar yalancı bir kibriti söndüremeyecek kadar az değil.

Bu cümlede iki defa tekrarlanan "kadar" anlatımı bozmuş. İçinden çıkamadım. Ayrıca "rüzgar"ları "rüzgâr" olarak düzeltmeli.

""
Sonra itilip dışarı atılıyor deli kadın kovuluyor kalabalıktan.

Yukarıdaki cümlede "kadın"dan sonra virgül gelmeli. Bir de devrik cümlelerde imlaya özellikle dikkat etmeli diye düşünüyorum.

Bu küçük yanlışların dışında öyküde deli kadının ortaya çıkışında ve kayboluşunda bir sorun olduğunu düşünüyorum. Öykünün başında hiç izini görmediğimiz bir karakterin öykünün belirleyici kişisi olması biraz yadırgatıcı. Bunun için bu karakterin başlangıçtan itibaren ve daha detaylı üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Yine baştaki eğlence havasını bozan unsurlar satır aralarında hissettirilse öykünün gücü fazlalaşacak.

Son olarak "tanrı anlatıcı"nın sakıncalarına dikkat çekmek isterim. Ben, öykü boyunca bize konuşan anlatıcının nerede konumlandığını merak edip durdum. Her şeyi bilip gören ve epeyce üstten bir dille bize anlatan bu "tanrı anlatıcı" yerine kalabalıktan bir göz konumlandırılsaydı öykünün samimiyeti kat be kat artardı.

Ellerine sağlık Melisa.


Re: Delinin Gözyaşları

eleştirileriniz için teşekkür ederim sayın barış acar.kalabalıktan birisinin açısından anlatmayı beceremedim.Samimi olmadı.Çünkü kız evleniyor ve kimse ona sormuyor düşüncelerini.Kimsenin pek umurunda da değil isteyip istememesi.Belki bundan bahsetmeliydim biraz. Karakterler nasıl sizce samimi mi yoksa karikatür gibi mi kalmış ??
tekrar teşekkür ederim Smile


Re: Delinin Gözyaşları

Bence karakterler kuruluş aşamasında gayet başarılılar. Ancak geliştirilmeleri gerekiyor. Bu yüzden anlatıcının konumu önemli. Senin kurguladığın anlatıcıyla -hem tanrısal anlatımdan kaynaklı olarak hem şiirsel üslup dolayısıyla- daha fazla detaya girmek olanaklı görünmüyor. Ancak karakterler gelişebilmek için anlatılmaya gereksinim duyuyorlar. Bence öykü güzel bir çizgide ilerliyor; ancak sıkılmamalısın. Umberto Eco'nun deyişiyle "anlatı ormanında gezinti" yapabilmelisin ki karakterler gelişip serpilsinler, daha çok hayat kazansınlar okurun gözünde.


Re: Delinin Gözyaşları

Barış'ın yorumunu okuyunca benim de dikkatimi çekti tanrı anlatıcı.

""
"Belki de kendisi kabul etmemiş kirli elini, elleri temiz ama yürekleri kirli insanlara vermeyi."

Anlatıcı bu kanıya nasıl varmış, neden ötekilerin yüreklerinin kirli olduğunu söylüyor diye düşündüm.

""
“En güzel elbiseler takımlar çıkarılmış sandıktan”

Düğün günü sandıktan en güzel elbiseler çıkarılırken gelinin başına neden "Kırmızı bir bez parçası" örtülüyor, gelinin örtüsünün özensiz oluşu neden?

Öyküsünü bizlerle paylaştığı için Melisa'ya teşekkürler... Umarım öykülerini forumla paylaşmaya devam eder ve umarım forumdaki öyküleri okuyup öykülerle ilgili düşüncelerini de bizlerle paylaşır.


Re: Delinin Gözyaşları

Öykü için teşekkürler, ben çok beğendim...


Re: Delinin Gözyaşları

yazım hatalarını düzeltmişler sağolsunlar, değinmiyorum o yüzden.

sanki bitmiş bir öykü gibi değil de bir taslak gibi. ana hatları belli sen üztünde daha çok çalışacakmışsın gibi.

bakış açısını beğendim ama. kimsenin anlamadığını bir delinin anlamış olmasında gizlenen bence gayet hoş.


Re: Delinin Gözyaşları

okumaya vakit ayırdğınız için,yorumlarınız için çok teşşekkür ederim.yeni öykülerimi yorumlarınızı dikkate alarak yazacağım Smile


Re: Delinin Gözyaşları

Öykünün başından sonuna değin cümlelerin gözümde canladırdığı sahnede "düğün" eşliğinde oluşan o coşku ile bir "deli" nin hesapsız coşkusu sanki sırt sırta duran birbirini yadsıyan iki unsur gibi algılansa dahi, "deli" kişi olması itibarı ile, "düğün" ise olay olmasından ötürü aslında birbirini kucaklayan bir coşkunluk halinde buluşmaktalar.

Gözümde kısa bir film gibi canlandırmaya çalıştığım kesitte en çok vurgulanması gereken (ki vurgulanmış zaten ama belki, biraz daha deli-dans etmek eyleminin coşusu arttırılabiilirdi) nokta bu diye düşündüm, coşkunluk hali.

Yukarıdaki yorumlar içinde Barış Bey'in "anlatıcı" nın nerede durduğu meselesi içinse bir kaç cümle söylemek isterim.

Sanırım anlatım dili dolaylı okuma beni biraz duraksattı. Şimdiki zamanın cümleler içinde getirdiği hız belki bazen tempoyu başka zamanlarla harmanlayarak rutin ritimden uzaklaştırılabilirdi. Bir metinde ritmin yazarının işaret edeceği noktayı göstermesi açısından önemi büyük diye düşünüyorum.

Seçilen konu-yer-kişiler-olay bence öyküselliğe çok yatkındı.
Sanırım yazım sürecinizin yoğunlaşması paralelinde anlatım dilinizde de okuyucuyu etkileyecek devinimler olacak.

Ellerinize sağlık.