Darren Aronofsky - The Wrestler
Aronofsky'nin son filmi Wrestler'ı (Güreşçi) izledim. Çok beğenmeyeni olacaktır ama ben başarılı buldum. Özellikle, daha önce büyük bir beğeniyle Eyes Wide Shot'ta izlediğim, omuz hizasından nadiren ayrılan kamera ve belgesel izleniminin çok başarılı yansıtılmasına hayran oldum. Oyunculuklar, kurgu, müzik... güzel bir film.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bu filmi ben de izledim ve gayet başarılı buldum. Aslında film klişe sayılabilecek bir konuya sahip; ancak yönetmenin etkisiyle kendisini seyrettiriyor.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Mickey Rourke Güreşçi filmindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu dalında oskara aday gösterilmişti. Filmi ben de en kısa zamanda izlemeyi planlıyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Güreşçi Filmi İran'ı Kızdırdı
Bu haberi ilk duyduğumda, önce şaşırdım. İzlediğim filmde İran'la ilgili ne olabilir ki diye. Filmin yönetmeni Aronofsky müthiş dikkatli bir adam; böyle bir hatayı yapmış olamaz diye düşündüm. Sonra detaylarını okuyunca sinirim bozuldu. Meğer Ram'in dövüştüğü Ayetullah karakteri ve ringde gösteri yaparlarken onun taşıdığı bayrağın kırılması sahnesiymiş İran'ı kızdıran. Dinlerin simgeselliğinden geçmiş (en azından öyle olmasını düşündüğüm) doğu toplumlarındaki kişilerin bu konularda daha zihni açık olduğunu sanırdım. Sözü edilen sahne tümüyle Amerikan rüyasının içiboşluğuna, sürüp giden gösteri dünyasının kofluğuna ve düşmanlıklar yoluyla kişilerin nasıl sömürüldüğüne odaklanmıştı.
Buradan şu sonuca ulaştım: Bireysellikler kurum çatısı altında biriktikçe alıklık kat sayısı artıyor demek ki.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Halbuki yönetmenin filmde, Amerikan sistemine yönelttiği eleştiriler İran'ın yüzünü güldürmeli.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Wrestler'ı (Güreşçi) nihayet izledim. Aronofsky'nin film yönetimini ve tercihlerini beğendim. film boyunca oldukça az bir oyuncu çıkıyor karşımıza ancak Mickey Rourke'un perfprmansı (ya da vücudunun iriliğinden de olabilir) sahneyi dolduruyor.
Filmde güreşçilerin birbirlerine nazik davranışlarının ısrarla ön planda tutulması diikat çekiciydi. Yönetmenin bunu, güreşçilerin yaşantılarındaki zorluklardan dolayı birbirlerine karşı anlayışlı olmalarını sağlayan bir argüman olarak kullandığını düşündüm.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Bugün her ne hikmetse bu film aklımdaydı hep.
Mickey Rourke'un striptizci sevgilisi ve kızıyla ilişkisi filmin önemli denge noktalarıydı. Bu ilişkilerin içinden bakınca güreşçinin dünyasına daha iyi giriyoruz. Şov dünyasının parlaklığının eleştirisi bir yana yaşamdaki bu dengeler filmin alt metinlerini oluşturuyordu.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Ben bu iki kadınla kuramadığı ilişkinin filmi daha çok klişeleştirdiğini düşünüyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Amerikan yaşam tarzı içinde yalnızlaşan, klişe bir karakter için evli, çocuklarıyla ilişkisi bir şekilde devam eden bir özel yaşam kurulsaydı; bu ilişki biçimi daha klişe olurdu. Sevgilisi ve kızıyla yaşadığı noksan ilişkisinin, karakterimizin "gelgitlerini, zaaflarını, yalnızlığını, açmazlarını" anlamamız için daha iyi fırsat sunduğunu düşünüyorum.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Ben ise tam da bu nedenle ilişkilerinin yarım ve eksik kalmasının klişeye daha uygun olduğunu düşünüyorum. İşiyle kurduğu ve de başka bir şeyle kuramadığı ve yine bu sebeple işiyle daha da fazla derinleşen bir ilşki üzerine giden adam, yıkılmış, toparlanamaz tedavi edilemez bir yalnıza daha yakın. Hele de yaptığı iş bir şeyleri üreten değil, işi yapan vücudunu da ölesiye tüketen bir işken bu adamın hayatında daha farklı bir ikili- üçlü ilşki kurulamazdı.
Filmin kahramanı güreşçi, çıktığı son gösteride seyircilere "siz benim ailemsiniz" diye haykırırken yalnız kalmak benim kaderim demenin başka bir yolunu bulmuş oldu.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
bakınız.com'da Güreşçi üzerine güzel bir değerlendirme yazısı okudum. Yazar, Randy ve Cassidy tiplerini "beden" üzerinden analiz etmiş. Özellikle Sonbahar ve Hunger'ı beden kavramıyla ele alan Senem Aytaç'ın yazısıyla birlikte çok iyi geldi bana. Amerikan Güreşi'nin Türkiye'ye ilk olarak "pankreas" adıyla geldiğini anımsatmasına ise çok güldüm:
The Wrestler: Bir Beden İncelemesi - Onur Ertuğrul
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
İzlediğimiz bir film ya da okuduğumuz bir kitap hakkında edindiğimiz fikirler başka görüş ve izlenimlerle birleşince ne de çok zenginleşiveriyor film ya da kitap. Bazen o eser hakkında ortaya konan düşünce ve izlenimlerin eserin gerçeğinden daha fazla bir şey olduğunu düşünüyorum. Paylaştıkça zenginleşen şey sadece bizdeki yansımaları değil eserin kendisi de paylaşıldıkça gelişip zenginleşiyor sanki.
Barış'a bu yazı için de teşekkürler.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Dönüp dönüp Güreşçi'den bahsediyor; takmış bu adam diyeceksiniz belki ama, film üzerine yine güzel bir yazı okudum: The Wrestler Sanırım bu iki yazıyla birlikte film üzerine düşüncelerimi daha fazla yazmam gerekmiyor. Keza ne söylemek istedimse söylemişler. Ellerine sağlık.
Filmin klişenin sularında dolandığını düşünen arkadaşların aksine, bana ileride dönemi anlatan bir kült film olarak nitelenecek bir yapımla karşı karşıyayız gibi geliyor.
Yukarıda linkini verdiğim Filmatine blogunda yayımlanmış olan yazıdan, Aronofsky'nin Amerikan toplumuna bakışını da özetlediğini düşündüğüm, Amerikan güreşiyle ilgili kısmı aktarmak istiyorum:
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Yazı, gayet başarılı ve filmi tekrar izleme isteği uyandırıyor. Yazarın şu değerlendirmesi sanırım filmin can alıcı noktalarından birini oluşturuyor:
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
"Hunger" ve "The Wrestler" filmlerini Fatih Özgüven şöyle eleştirmiş:
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=928008&Yazar=FAT%DDH%20%D6ZG%DCVEN&Date=29.03.2009
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
"Güreşçi" filmi gündemimizde daha bir süre yer alacağa benzer. En son "Altyazı" dergisinin son sayısındaki Fırat Yücel'in film hakkındaki eleştirisini okudum. "Gerçek-sahte" izlekleri üzerinden, filme şimdiye kadarki söylenenleri temele alarak çok güzel bir bakış açısıyla yaklaşmış.
Dergiyi edinemeyenler için en kısa zamanda yazıyı tarayıp bu başlığa eklerim. -Tabii Barış'ın yardımıyla.-
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Abdullah sayesinde, az önce, Fırat Yücel'in Altyazı dergisinin bu sayısındaki Şampiyon/ Güreşçi (Wrestler) ile ilgili yazısını okudum.
Yücel filmle ilgili olarak iki hayati noktaya parmak basmış: İlki, Amerikan güreşinin şov amaçlı, başı sonundan belli, sahtecilik üzerine kurulu doğasına odaklanıyor. Şöyle diyor Yücel:
İkinci olaraksa, spor temalı ya da gösteri dünyasına odaklanan benzer filmlerin sonundaki mitoslaştırma ile Wrestler'ın sonundaki çöküntü arasındaki farklılık öne çıkıyor.
Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine
Yücel'in yazısı filmi tekrar izleme hevesi uyandırdı. Yazar; filmin dinamiklerini, metaforlarını çok güzel yakalamış.