UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Darren Aronofsky - The Wrestler

26 Şub 2009
Barış Acar

Aronofsky'nin son filmi Wrestler'ı (Güreşçi) izledim. Çok beğenmeyeni olacaktır ama ben başarılı buldum. Özellikle, daha önce büyük bir beğeniyle Eyes Wide Shot'ta izlediğim, omuz hizasından nadiren ayrılan kamera ve belgesel izleniminin çok başarılı yansıtılmasına hayran oldum. Oyunculuklar, kurgu, müzik... güzel bir film.

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Bu filmi ben de izledim ve gayet başarılı buldum. Aslında film klişe sayılabilecek bir konuya sahip; ancak yönetmenin etkisiyle kendisini seyrettiriyor.

images.jpg

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Mickey Rourke Güreşçi filmindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu dalında oskara aday gösterilmişti. Filmi ben de en kısa zamanda izlemeyi planlıyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Güreşçi Filmi İran'ı Kızdırdı

Bu haberi ilk duyduğumda, önce şaşırdım. İzlediğim filmde İran'la ilgili ne olabilir ki diye. Filmin yönetmeni Aronofsky müthiş dikkatli bir adam; böyle bir hatayı yapmış olamaz diye düşündüm. Sonra detaylarını okuyunca sinirim bozuldu. Meğer Ram'in dövüştüğü Ayetullah karakteri ve ringde gösteri yaparlarken onun taşıdığı bayrağın kırılması sahnesiymiş İran'ı kızdıran. Dinlerin simgeselliğinden geçmiş (en azından öyle olmasını düşündüğüm) doğu toplumlarındaki kişilerin bu konularda daha zihni açık olduğunu sanırdım. Sözü edilen sahne tümüyle Amerikan rüyasının içiboşluğuna, sürüp giden gösteri dünyasının kofluğuna ve düşmanlıklar yoluyla kişilerin nasıl sömürüldüğüne odaklanmıştı.

Buradan şu sonuca ulaştım: Bireysellikler kurum çatısı altında biriktikçe alıklık kat sayısı artıyor demek ki.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Sözü edilen sahne tümüyle Amerikan rüyasının içiboşluğuna, sürüp giden gösteri dünyasının kofluğuna ve düşmanlıklar yoluyla kişilerin nasıl sömürüldüğüne odaklanmıştı.

Halbuki yönetmenin filmde, Amerikan sistemine yönelttiği eleştiriler İran'ın yüzünü güldürmeli.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Wrestler'ı (Güreşçi) nihayet izledim. Aronofsky'nin film yönetimini ve tercihlerini beğendim. film boyunca oldukça az bir oyuncu çıkıyor karşımıza ancak Mickey Rourke'un perfprmansı (ya da vücudunun iriliğinden de olabilir) sahneyi dolduruyor.

Filmde güreşçilerin birbirlerine nazik davranışlarının ısrarla ön planda tutulması diikat çekiciydi. Yönetmenin bunu, güreşçilerin yaşantılarındaki zorluklardan dolayı birbirlerine karşı anlayışlı olmalarını sağlayan bir argüman olarak kullandığını düşündüm.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Wrestler'ı (Güreşçi) nihayet izledim. Aronofsky'nin film yönetimini ve tercihlerini beğendim. Film boyunca oldukça az bir oyuncu çıkıyor karşımıza ancak Mickey Rourke'un performansı (ya da vücudunun iriliğinden de olabilir) sahneyi dolduruyor

Bugün her ne hikmetse bu film aklımdaydı hep.

Mickey Rourke'un striptizci sevgilisi ve kızıyla ilişkisi filmin önemli denge noktalarıydı. Bu ilişkilerin içinden bakınca güreşçinin dünyasına daha iyi giriyoruz. Şov dünyasının parlaklığının eleştirisi bir yana yaşamdaki bu dengeler filmin alt metinlerini oluşturuyordu.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Mickey Rourke'un striptizci sevgilisi ve kızıyla ilişkisi filmin önemli denge noktalarıydı.

Ben bu iki kadınla kuramadığı ilişkinin filmi daha çok klişeleştirdiğini düşünüyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Ben bu iki kadınla kuramadığı ilişkinin filmi daha çok klişeleştirdiğini düşünüyorum.

Amerikan yaşam tarzı içinde yalnızlaşan, klişe bir karakter için evli, çocuklarıyla ilişkisi bir şekilde devam eden bir özel yaşam kurulsaydı; bu ilişki biçimi daha klişe olurdu. Sevgilisi ve kızıyla yaşadığı noksan ilişkisinin, karakterimizin "gelgitlerini, zaaflarını, yalnızlığını, açmazlarını" anlamamız için daha iyi fırsat sunduğunu düşünüyorum.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Amerikan yaşam tarzı içinde yalnızlaşan, klişe bir karakter için evli, çocuklarıyla ilişkisi bir şekilde devam eden bir özel yaşam kurulsaydı; bu ilişki biçimi daha klişe olurdu. Sevgilisi ve kızıyla yaşadığı noksan ilişkisinin, karakterimizin "gelgitlerini, zaaflarını, yalnızlığını, açmazlarını" anlamamız için daha iyi fırsat sunduğunu düşünüyorum.

Ben ise tam da bu nedenle ilişkilerinin yarım ve eksik kalmasının klişeye daha uygun olduğunu düşünüyorum. İşiyle kurduğu ve de başka bir şeyle kuramadığı ve yine bu sebeple işiyle daha da fazla derinleşen bir ilşki üzerine giden adam, yıkılmış, toparlanamaz tedavi edilemez bir yalnıza daha yakın. Hele de yaptığı iş bir şeyleri üreten değil, işi yapan vücudunu da ölesiye tüketen bir işken bu adamın hayatında daha farklı bir ikili- üçlü ilşki kurulamazdı.
Filmin kahramanı güreşçi, çıktığı son gösteride seyircilere "siz benim ailemsiniz" diye haykırırken yalnız kalmak benim kaderim demenin başka bir yolunu bulmuş oldu.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

bakınız.com'da Güreşçi üzerine güzel bir değerlendirme yazısı okudum. Yazar, Randy ve Cassidy tiplerini "beden" üzerinden analiz etmiş. Özellikle Sonbahar ve Hunger'ı beden kavramıyla ele alan Senem Aytaç'ın yazısıyla birlikte çok iyi geldi bana. Amerikan Güreşi'nin Türkiye'ye ilk olarak "pankreas" adıyla geldiğini anımsatmasına ise çok güldüm:

The Wrestler: Bir Beden İncelemesi - Onur Ertuğrul


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

İzlediğimiz bir film ya da okuduğumuz bir kitap hakkında edindiğimiz fikirler başka görüş ve izlenimlerle birleşince ne de çok zenginleşiveriyor film ya da kitap. Bazen o eser hakkında ortaya konan düşünce ve izlenimlerin eserin gerçeğinden daha fazla bir şey olduğunu düşünüyorum. Paylaştıkça zenginleşen şey sadece bizdeki yansımaları değil eserin kendisi de paylaşıldıkça gelişip zenginleşiyor sanki.

Barış'a bu yazı için de teşekkürler. Flowers


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Dönüp dönüp Güreşçi'den bahsediyor; takmış bu adam diyeceksiniz belki ama, film üzerine yine güzel bir yazı okudum: The Wrestler Sanırım bu iki yazıyla birlikte film üzerine düşüncelerimi daha fazla yazmam gerekmiyor. Keza ne söylemek istedimse söylemişler. Ellerine sağlık.

Filmin klişenin sularında dolandığını düşünen arkadaşların aksine, bana ileride dönemi anlatan bir kült film olarak nitelenecek bir yapımla karşı karşıyayız gibi geliyor.

Yukarıda linkini verdiğim Filmatine blogunda yayımlanmış olan yazıdan, Aronofsky'nin Amerikan toplumuna bakışını da özetlediğini düşündüğüm, Amerikan güreşiyle ilgili kısmı aktarmak istiyorum:

""
Amerikan Güreşi, güreş sporunun Amerikan versiyonu olmakla, bu dalın aslında ne kadar zeki (!) ya da şov amaçlı yapıldığına dair toplumsal ipuçları vermekte. Amerika’nın o ünlem işaretli üstün zekası ile şov düşkünlüğünün kusursuz biçimde yan yana gelmiş hali. Filmde de gördüğümüz üzere, ringe çıkmadan evvel yapılacak her hareketin, vurulacak her darbenin soyunma odasında rakipler tarafından önceden konuşulması, maç sırasında da düzmece darbelerle, bol miktarda akrobasiyle, abartılı şiddet ve öfke göstermeliğiyle tamamen şov amaçlı oluşu sürpriz değil. Tabii her spor içinde belli miktarlarda şov amacı barındırır. Fakat Amerikan Güreşi, sporun rekabet ve onun getirdiği hırs ciddiyetini bütünüyle eğlenceye kanalize etmiş bir yapıda. Çizgi romanlardan çıkmış gibi çıplak, iri kıyım ve öfkeli bu insanların tek amacı eğlendirmek. Bakımlı olmak zorundalar. Kendi imkanlarıyla manikür yapıyor, saçlarını boyatıyor, solaryuma gidiyorlar. Seyirciler de, güreşçiler de, onların sadık hayranları da o ring üzerinde olan hiçbir şeyin gerçek olmadığının farkında. Ama eğlendirmek için birbirlerini havada savuran, fiziksel dezavantajlarına rağmen fizik kurallarına meydan okuyan, çıkabildiği kadar yükseğe çıkıp kendini rakibinin üzerine bırakan bu adamların sahnede kestikleri rol kadar, onları çığlıklarla, alkışlarla, gözyaşlarıyla destekleyen seyircilerin ruh halleri de ilginç. Kocaman bir salonu doldurmuş yüzlerce, binlerce kişinin ortak olduğu kitlesel bir rol kesme vakası.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

""
Dönüp dönüp Güreşçi'den bahsediyor; takmış bu adam diyeceksiniz belki ama, film üzerine yine güzel bir yazı okudum: The Wrestler Sanırım bu iki yazıyla birlikte film üzerine düşüncelerimi daha fazla yazmam gerekmiyor. Keza ne söylemek istedimse söylemişler. Ellerine sağlık.

Yazı, gayet başarılı ve filmi tekrar izleme isteği uyandırıyor. Yazarın şu değerlendirmesi sanırım filmin can alıcı noktalarından birini oluşturuyor:

""
Sağlıklı ama delik deşik vücudu, yorgun yüz ifadesi ve yakın gözlüğü ile mükemmel bir tezat yaratıyor. Bir Orta Dünya savaşçısı veya 80’lerin hard rock efsaneleri gibi duran karizması, sarı yelelerini kapatan süpermarket bonesi ile yerle bir oluyor. Kısacası, 80’li yılların en karizmatik, yakışıklı ve kabiliyetli aktörlerinden birisi olan, ama kendisinin de itiraf ettiği gibi tembelliğinin, sorumsuzluğunun sonucu dibe vuran Mickey Rourke bu filmde Randy 'The Ram'in bedeninde kendisini oynuyor.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

"Güreşçi" filmi gündemimizde daha bir süre yer alacağa benzer. En son "Altyazı" dergisinin son sayısındaki Fırat Yücel'in film hakkındaki eleştirisini okudum. "Gerçek-sahte" izlekleri üzerinden, filme şimdiye kadarki söylenenleri temele alarak çok güzel bir bakış açısıyla yaklaşmış.

Dergiyi edinemeyenler için en kısa zamanda yazıyı tarayıp bu başlığa eklerim. -Tabii Barış'ın yardımıyla.-


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Abdullah sayesinde, az önce, Fırat Yücel'in Altyazı dergisinin bu sayısındaki Şampiyon/ Güreşçi (Wrestler) ile ilgili yazısını okudum.

Yücel filmle ilgili olarak iki hayati noktaya parmak basmış: İlki, Amerikan güreşinin şov amaçlı, başı sonundan belli, sahtecilik üzerine kurulu doğasına odaklanıyor. Şöyle diyor Yücel:

""
'Gösteri toplumu'nun asıl korkutucu yanı, tüm bu yalan ve göz boyamaların seyircide sahici hislere neden olabilmesidir. Zor kabullenilebilir asıl şey budur.

İkinci olaraksa, spor temalı ya da gösteri dünyasına odaklanan benzer filmlerin sonundaki mitoslaştırma ile Wrestler'ın sonundaki çöküntü arasındaki farklılık öne çıkıyor.

""
Sıradan bir Hollywood filmi, böyle bir anlatıyı "o her şeye karşın dünya şampiyonu" gibi bir noktaya sürüklemekten kendini alamazdı. Çünkü bu tür filmlerin gözünde, bir insanın hayatı, ancak böyle bir mertebeye sahip olduğu düşünüldüğünde anlam kazanabilir.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yücel'in yazısı filmi tekrar izleme hevesi uyandırdı. Yazar; filmin dinamiklerini, metaforlarını çok güzel yakalamış.