UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Daniil Kharms - Küt

12 Şub 2010
eren

Yaz. Bir yazı masası. Sağda bir kapı. Duvarda bir resim.
Resim bir at çizimi, atın ağzında bir alçıtaşı çingene vardır. OLGA PETROVNA odun kesiyor. Her vuruşunda Olga Petrovna'nın kelebek gözlüğü yerinden fırlıyor. YEVDOKİM OSİPOVİÇ koltukta oturup tütün içiyor.
OLGA PERTOVNA: (Baltasını kütüğe vurur, ama kütük kırılmaz)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: (Kelebek gözlüğünü yerine takar, kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: (Kelebek gözlüğünü yerine takar, kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: (Kelebek gözlüğünü yerine takar, kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: (Kelebek gözlüğünü yerine takar) Yevdokim Osipoviç! Rica ederim, lütfen "küt" deyip durmayın.
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Pekâlâ, pekâlâ.
OLGA PERTOVNA: (Baltayla kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: Yevdokim Osipoviç. "Küt" demeyeceğinize söz vermiştiniz.
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Pekâlâ, pekâlâ Olga Petrovna. Artık söylemeyeceğim.
OLGA PERTOVNA: (Baltayla kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PERTOVNA: (Kelebek gözlüğünü yerine takar) Bu yaptığınız çok ayıp. Yetişkin, orta-yaşlı bir adam basit, insanca bir ricayı anlayamıyor.
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Olga Petrovna! İşini huzurla yapabilirsin. Seni artık rahatsız etmeyeceğim.
OLGA PERTOVNA: Rica ediyorum, gerçekten rica ediyorum: en azından şunu keseyim.
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Elbette, elbette, kesmeye devam edin.
OLGA PERTOVNA: (Baltayla kütüğe vurur)
YEVDOKİM OSİPOVİÇ: Küt!
OLGA PETROVNA baltayı bırakır, ağzını açar, ama hiçbir şey söyleyemez. YEVDOKİM OSİPOVİÇ oturduğu koltuktan kalkar, OLGA PETROVNA'ya bakar ve yavaşça yürüyüp gider. OLGA PETROVNA kımıldamadan durur ve gözünü dikip uzaklaşmakta olan YEVDOKİM OSİPOVİÇ'e bakar.
(Perde yavaçşa kapanır)

Yazan: Daniil Kharms
Çeviren: Eren İnan Canpolat
"Clunk"

Kategori:

Re: Daniil Kharms - Küt

Bu yazı bana şunu düşündürdü; tamam, her öykü kesin bir son ile, olayların nedeninin anlatıldığı bir kapanış ile bitmek zorunda değil. Peki ama en azından okuyucuya o kişi ve yapıp ettikleri hakkında bir şeyler düşündürecek, en azından hissettirecek kadar da bir şey olmazsa ne olur? "Nedensellik", romanın olmazsa olmazı, karakter çiziminin çok önemli bir parçası. Burada anlatı tiyatro metni biçiminde düzenlenmiş, tamam ama okuyucuyu bu denli yarıyolda, sanki ilk perdenin sonunda bırakmaya ne demeli?

"Böyle yazı da olmaz ki kardeşim" değil tabii ama madem ortada yazı/edebiyat kuramı var onca...

Bu arada, "atın ağzında bir alçıtaşı çingene vardır" kısmında bir karışıklık olmuş sanırım. Çingene ile ilgili bir şey var mıydı? "Atın dişleri arasında bir alçıtaşı vardı" denebilir.

Peki neden alçıtaşı olabilir diye kullanım alanlarına bir baktım. 18. ve 19. yüzyıllarda özellikle Amerika'da buğday tarlalarında toprağın verimliliğin artması için, Bronz devrinde Girit'te ağaçların azaldığı dönemde yapıların inşası için kullanılmış bu alçıtaşı. Olga'nın kütükleri kesiyor olmasıyla atın yiyecek olarak ancak alçıtaşı bulabilmesi arasında bağlantı çok mu uzak olur bilemiyorum. Bir de bal likörü içinde kullanılırmış.


Re: Daniil Kharms - Küt

acarcagdas dedi ki:
Bu arada, "atın ağzında bir alçıtaşı çingene vardır" kısmında bir karışıklık olmuş sanırım. Çingene ile ilgili bir şey var mıydı? "Atın dişleri arasında bir alçıtaşı vardı" denebilir.

Bu konu biraz karışık. İki farklı İngilizce çevirisinde "gypsy" ve "gypsum" olarak geçiyor. Ama bana henüz pek bir şey çağrıştırmadığı için nasıl çevrilmesi gerektiğinden emin olmak zor ("alçıtaşı" mı "çingene" mi? İkisi de tuhaf değil mi?). O nedenle bir de Rusça'sını çevirtmeye çalışacağım bir arkadaşıma. Bakalım...


Re: Daniil Kharms - Küt

Yevdokim Osipoviç bana babamı anımsattı ve onun bazen karşısındaki çaresiz bırakan, şaşırtan zaman zaman kızdıran şaka anlayışını.


Re: Daniil Kharms - Küt

Bu öykünün bitişi üzerine geçen gün yazdığım yorum tam yatmamıştı aklıma.
"Sonuç kısmı böyle olmalıdır bir kurmaca metninin" demek istemiyordum ama "çözüm" bölümü çok açık olan yazılarda sınırın ne olabileceği konusu aklıma takılıyordu.

E. M. Forster'ın "Aspects of the Novel" kitabını (Roman Sanatı, Adam Yayıncılık) okurken bugün bu konuda biraz daha düşünmüş oldum.

"Merak, insan yetilerinin en düşüklerinden biridir" diyor kitabında; "hikâye/anlatı" (story/narrative) ile "olay örgüsü" (plot) arasında farkın "nedensellik" (causality) olduğunu belirtiyor.

Mağarada birbirine hikâyeler anlatan ağzı bir karış açık insanlar ile zalim sultanlara olay örgüsü anlatılamaz diyor. Onlar için neden-sonuç ilişkisinden yoksun, "daha sonra" dedirtecek bir anlatı gerekli olduğunu söylüyor. Merak, insanın en temel özelliklerinden biri ve kişiyi fazla ileri götürmüyor, ancak her zaman bir adım öteye, olsa olsa.

Buradan şu iki sonucu çıkardım. Birincisi, "merak"ın tek başına etkin bir yöntem olmadığı; ikincisi ise nedenselliğin önemi. Ama "nedensellik" konusunda şöyle bir sorun çıkıyor o zaman. Yukarıdaki yazıda bu unsur yok değil, birbirini izleyen olaylar, birbirinden etkilenen durumlar anlatılıyor. Peki ya kapanış cümleleri?

""
OLGA PETROVNA baltayı bırakır, ağzını açar, ama hiçbir şey söyleyemez. YEVDOKİM OSİPOVİÇ oturduğu koltuktan kalkar, OLGA PETROVNA'ya bakar ve yavaşça yürüyüp gider. OLGA PETROVNA kımıldamadan durur ve gözünü dikip uzaklaşmakta olan YEVDOKİM OSİPOVİÇ'e bakar.
(Perde yavaçşa kapanır)

Bu bitişe karşılık "Hayır efendim, bu olsa olsa ilk perde niteliğinde, tamamlanmamış bir yazıdır" demememiz için nasıl savunulabilir böyle bir yaklaşım?

Kayboldum.


Re: Daniil Kharms - Küt

Elbette klasik anlatı metinleri için doğru tezlerle konuşuyorsun Çağdaş, ancak gözden kaçırdığın nokta bu metnin tam da bu anlatı kalıplarını yıkmaya yönelik olması. Dadacılıkta olduğu gibi absürd tiyatroda da yerleşik sanatsal anlayışı, giderek estetik doktirinler tarafında yönetilen, didaktik, metalaşmış sanatsal görüngünün yok edilmesini hedef alır. Bu yüzden metnin temel hedefi metnin olaksızlığıdır (belki şöyle demeli: alımlayıcı etkinliği dışında metnin olanaksızlığı). Metin ancak alımlayıcı tarafından sanat yapıtı halinde bir araya getirilebilir.

1994-95 yıllarında, Beckeet'tan etkilenip bir takım deneysel tiyatro-metinler üretmiştim. Bağlamını bulursam belki buraya da aktarırım. Böylece konuyu farklı yönlerde tartışma olanağı buluruz.

NOT: Yazı içinde verdiğim bağlantılardan özellikle Moran'ın "Alımlama Estetiği" yazısına giden ikinci linke bakmanı öneririm.


Re: Daniil Kharms - Küt

Okumaya başladım. "Edebiyat Kuramları ve Eleştiri" kitabından alınma sanırım bu kısım.
Kuramsal çerçeveye oturtmaya çalışırken her şeyi dışarıda bırakmaya ya da "procrustean bed" denen şeye başlayıp sözkonusu nesneyi çerçeveye göre kırpmaya başlıyor olmak ilginç.


Re: Daniil Kharms - Küt

Atina civarında, yaşadığı yerin önünden geçen insanları evine davet edip bu kişileri evindeki demir yatağa göre ya kesip biçen ya da çekiştirerek boylarını uzatan, Yunan mitolojisinden bir kahraman. Evinde sakladığı ikinci bir yatak sayesinde hiçkimse bu yataklara tam olarak sığamadığı için çok kimseler katletmiş Procrustes. Kendisi Poseidon'un oğlu.

Sonunda bir gün Theseus (Atina şehrinin kurucusu, babası hem Poseidon hem Aegeus -adını Ege Denizi'ne veren tanrı-; her iki tanrı da Aetra ile aynı gece beraber olmuş), Procrustes'i kendi yatağına yatmaya zorlamış ve bu sefer zalim olmuş kurban.

Yukarıda aklıma gelen "procrustean bed"i böylece kısa olarak anlatayım dedim. Etimoloji dersinde anlatmıştı hocamız Bülent Aksoy.


Re: Daniil Kharms - Küt

Bana güzel ortalar açıyorsun Bay Çağdaş. Smile

Evet, tam da bu. "Dil" bir zorbalık alanı değil mi zaten; Onat Kutlar'ın da dediği gibi?

Benim sana senin bana kendi gerçekliğini dayatma biçimin. "Bilim" ise buna ilişkin ürettiğimiz yeni tanrı / ortak dil / common sense!

theseus_procrustes.jpg