UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Çivide

03 Eki 2009
Barış Acar

Anton Çehov
Bütün Öyküler I/1880-1884
(Çev:Mehmet Özgül)
Cem Yayınevi
İstanbul
4. Basım
2005
s. 140-142.

İndirmek için tıklayın:
Öykü forumdan kaldırılmıştır. (Bkz.:Forum İşleyişi).

Kategori:

Re: Çivide

Öyküde bir deyim yanlış anlamda kullanılıyor. Öncelikle bu yanlış kullanıma değineyim. Tümce şöyle:

""
İçeri girdiklerinde börek ve kızarmış kaz kokusu burunlarının direğini sızlattı.

Buradaki "burnunun direği sızlamak" deyiminin anlamını, Ömer Asım Aksoy "Deyimler Sözlüğü" eserinde şöyle açıklamış:

1. Bir yerinin acısı, burun direğini sızlatacak kadar aşırı olmak.
2. Yakınlarından birinin durumuna çok üzülüp acımak.

Sanırım bu tümceye uygun düşecek deyim "ağzının suyu akmak" ya da "ağzı sulanmak" olmalıydı.

Öyküye ilişkin yorumumu daha sonra ekleyeceğim.


Re: Çivide

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
___________________________________________________________________

ÇİVİDE (1.irdeleme metni)
Hazırlayan : Gülay Aslan

1.Öykü Struçkov ve arkadaşlarının Struçkov’un doğum günü için onun evine gidişleriyle başlar. Struçkov küçük memurdur, arkadaşları da. Küçük memur olmasına karşın evinde bir hizmetçisi vardır. Doğum günü için yapılan yemek ve alınan konyak küçük memur bütçesinin çok üstündedir. Buradan Struçkov’un küçük memur yaşamının üstünde bir yaşam sürdüğü anlaşılır.

2.Katya, Struçkov’un karısıdır. Struçkov’un Katya’ya “Tabur görüşünüze hazırdır, komutanım!” diye seslenmesi Katya’nın, Struçkov’un evdeki konumlarıyla ilgili ipucu verir. Katya bir komutan gibi emir veren Struçkov’da bir er gibi emirleri düşünmeksizin yerine getirendir. Yani evde Katya’nın sözü geçer.

3.Konuklar duvardaki uzun çivide gördükleri şapkayı tanırlar. Şapka; şeritli, sırma işlemeli pırıl pırıl bir şapkadır. Şapkadaki ayrıntılar şapkanın sahibiyle ilgili ipuçları verir. Çivideki şapka “hatırı sayılır”, önemli bir kişi”ye aittir. Şapkanın “hatırı sayılır” sahibi odada Katya ile baş başadır. Katya, Struçkov’u aldatmaktadır. Buna aldatmak demek doğru mudur, çünkü Struçkov bu durumun ayırımındadır. Struçkov durumu kanıksamış görünür, umursamaz, gördüklerinden kaçar. Evde gördüklerine karşın açlığını unutmaması, yiyeceği yemekleri düşünmesi bir başka açıdan da yaşamına ne kadar yabancılaştığını da gösterir bize.

4.Çivide gördükleri ikinci şapka sansar kürkündendir. Struçkov şapkayı tanır. Şapka Prokatilov’undur. Struçkov’un umursamazlığı, korkaklığı burda da sürer. Eve gelenlerin kimler olduğunu, odada Katya ile neden yalnız kaldığını bilmesine karşın duruma tepki göstermez, kaçar. Küçük memur Struçkov, yaşadıkları karşısında zavallılaşan, küçülen biri nsana dönüşür. “Struçkov” adı da “ufak tefek, küçük” anlamıyla onun kişiliğiyle bütünleşir. Öyle ki Prokatilov ile karısının kendisiyle ilgili konuşmasını duymasına karşın tepkisizdir. Karısı onu aptal yerine koyar. Kahraman tepkisizliğini, umursamazlığını, yaşamına yabancılaşmasını yıkabilir, ancak bu kişileirn sayesinde rahat bir yaşam sürdüğünün bilincindedir, rahatlık uğruna kendini, karısını, yaşamını feda eder, onursuz bir yaşamı da umursamaz, bir maske takarak uutmaya çalışır.

5.Çehov, “Çivide” sözcüğüyle Struçkov’un rahatsızlığını okura, az da olsa Struçkov’a anımsatır. Öykünün de adı olan “Çivide” sözcüğü Struçkov’a yaşamı boyunca batacak bir rahatlığın simgesidir. Evde pişen güzel yemeklerin, evi dolduran kızarmış kaz kokusunun, iyi konyakların, böreklerin hiçbiri doğum günü olan Struçkov için değildir. Her şeyin en iyisi ona iyi bir yaşam sağlayan çivideki şapka sahipleri içindir. Struçkov bunların kendi doğum günü için olmadığını bilmesine karşın sahte yaşamından kopmaz, öykü boyunca bunları yiyeceği anı düşler, sonunda da yer. Parlak geleceğine bir zarar vermemiştir. Yaşamını garantiye almıştır. Struçkov kişiliğine uygun davranmıştır.

İZLEK: Rahat bir yaşam için onurundan vazgeçen insan kendine, çevresine yabancılaşır.


Re: Çivide

Çehov'un ironiyi enfes bir şekilde, dozunu iyi ayarlayarak kullandığı öykülerinden biri "Çivide". Bunu da öykü boyunca adım adım örmeyi başarır. Öncelikle çivideki şapka temsiline değineyim:

Yazar, öyküsüne Struçkov'un güzel bir doğum günü akşamı geçireceğine, her şeyin yolunda gideceğine dair bir izlenim yaratarak başlar. Sanki eşi ve evdekiler dört gözle onun eve gelmesini bekler. Ancak birazdan öğreniriz ki yaşanacaklar hiç de Struçkov'un düşündüğü gibi değildir. Eve geldiğinde kimse onlarla ilgilenmez, onları düşünmez. Ev erkânı, yüksek mevkideki başka birinin memnuniyetini sağlama yolunda uğraşırlar. Burada yazarın memur takımını sadece amirlerinin şapkasını kullanarak kontrol etmesi öykünün en güçlü ironik öğelerinin başında geliyor. Şapkanın kişiyi güçlü bir şekilde temsil etmesi dönemin bürokratik, şematik zihniyetini açığa çıkarması bakımından önemli. Yazar, okuyanın hayalinde bir şapka ve karşısında ezilip büzülen, hareket edemeyen ufak tefek kişiler ironisini çok güçlü bir şekilde kurmuş. Neredeyse öykü boyunca memur takımı amirlerini unutarak şapka ile cebelleşir. Şapkanın sahibi görünmez olur, artık şapka gücü elinde bulundurur. Bu ironik, çarpık yer değişikliği eve ikinci gelişlerinde karşılaştıkları "sansar kürkünden şapkayla" belirginleşir. Artık şapka, koşullu uyarıcıya dönüşür ve şapkayı gördükleri anda kaçmaya çalışırlar. Oraya niçin geldiklerini, içeride neler olduğunu merak etmeyerek...

Burada Gogol'un "Palto" öyküsünü anımsamamak elde değil. Sanırım iki öykü arasında çok güçlü bağlar kurulabilir.


Re: Çivide

___________________________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ

ÇİVİDE 1. İRDELEME METİN ELEŞTİRİLERİ

•Öykü “Sosyalistler karılarını bile paylaşır” iftirasıyla yıllarca sosyalizme saldırılmanın temelini oluşturan öyküdür. Soğuk Savaş döneminde Sovyet Rusya’da yaşanıyormuş gibi Türkiye’de anlatılmıştır. Oysa öykü dönemi 1880 dir. İrdeleme öykünün bu özelliğini belirtmeliydi.

•Memurların üzerindeki baskıların günlük yaşantılarında da sürdüğü bu anlamda ‘’Memurun Ölümü’’ öyküsüyle görülen benzerlik vurgulanabilir.

•Karakterlere verilen adların komik olması, kişiliklerine uygun adlarının olması ne anlama geliyor?

•Şapkalar neyi simgeliyor.

•Çivinin simgesel bir anlamı olabilir mi? Örtülen bir şeyi mi anlatıyor?

•Struçkov’un arkadaşlarının tavrı ele alınmamış. Olanları Struçkov için şans olarak ele almaları o dönemde neye karşı geliyor ?


Re: Çivide

Demokritosun bildirileri ve Abdullah'ın yorumları öyküyü daha anlamlı kıldı, benim açımdan. Öyküdeki ironi dikkat çekici. Öykünün başında, yazar bizi bambaşka bir yere götürecek gibi gelse de minval birden değişiyor; neyle; şapkayla. Bürokrasinin egemenliği, bireyin tavizleri oluveriyor... Arkadaşlarının tavrını, tepkisizliğini de bir ironi olarak almak gerekir sanırım. Mevcut düzen içinde yükselme, kişinin özel hayatından tepki vermesiyle gelişir, gibi bir kritik...


Re: Çivide

Struçkov, garip bir umursamazlık içinde. Sanki orada olan biten onunla ilgili değil. Eve gelen arkadaşlarından biri gibi üçüncü şahıs olarak yaklaşıyor olaylara. Tecahül-i ârifane denebilecek türden bir davranış geliştirmiş.

Çehov'un dengeleri neden bu şekilde kurduğunu düşünmek gerekir.


Re: Çivide

__________________________________________________
İNSANCIL ATÖLYESİ
ÇEHOV ÖYKÜLERİ İNCELEME SEMİNER KÜMESİ
__________________________________________________

ÇİVİDE (Son İrdeleme Metni)
Hazırlayan : Gülay Aslan

“Çivide” öyküsü Çehov’un sıklıkla ele aldığı “memur yaşamını” anlatan başlangıç dönemi öykülerindendir. Öykü üçüncü tekil anlatımla yazılmıştır. Daireden çıkan küçük memur takımından beş-on kişi arkadaşları Struçkov’un doğum gününü kutlamak için Struçkov’un evine doğru yürümektedir. Struçkov, yol boyunca yiyeceği yemekleri hayal eder, arkadaşlarına anlatır. Uzun bir yürüyüşün ardından eve gelirler.

İyi yemekler, konyaklar, evde bir hizmetçinin olması Struçkov’un memur yaşamının üstünde bir yaşam sürdüğü izlenimi yaratır bizde; ancak durum böyle değildir.

Paltolarını çıkarmaya hazırlanan memurlar duvarda askı olarak kullanılan çivide gördükleri şapkayı tanırlar. Şapkayı gören memurların rengi atar, şaşırırlar; çünkü şapka müdürlerine aittir. Bu durumun memurlar üzerindeki etkisi, iş dışına taşmış ast üst ilişkilerinin boyutunu gösterir bize. Memurlar üzerindeki baskı gündelik yaşamlarını altüst edecek kadar ağırdır. Çehov’un “Memurun Ölümü” adlı öyküsünde de bu ilişki biçiminin yol açtığı korkuyu başka bir memurun yaşamında farklı bir biçimde görürürüz.

Müdürün, odada karısıyla yalnız olduğunu söyleyen Struçkov onları rahatsız etmemek istercesine fısıltıyla konuşur. Hep birlikte müdür gidene kadar bir meyhanede vakit geçirmeye giderler. Struçkov, evinde bile yaşamına karışan müdürüne itaat etmiş, onu rahatsız etmekten çekinmiştir. Tersi bir davranış sergilemiş olsa bedelini ödeyeceğini kestirebilmiştir. Struçkov ezilen, baskı altına alınan, haklarına saldırılan küçük memuru temsil eder. Struçkov bu yönüyle evrensel bir tiptir.

Meyhanede bir buçuk saat kadar oturan Struçkov’la memurlar eve döndüklerinde çivide sansar kürkünden başka bir şapka görürler. Struçkov şapkayı tanır. Şapka Prokatilov’undur. Katya ile Prokatilov’u yalnız bırakmak için yine çıkıp meyhaneye gideceklerdir. Tam çıkacakken onların konuşmalarını duyar. Prokatilov, böylesi çirkin bir adamın bu kadar güzel bir karısının olmasına şaşar. Struçkov’un karısı Katya da onu onaylar, aptalların şanslı olduğunu söyler. Konuşulanlara dayanamayan Struçkov’un acı çektiğini inler gibi konuşmasından anlarız.

Acı çeken, ancak bu durumu da kanıksamış görünen, şapkaları görünce ne yapacağını önemli bir görevi yerine getirir gibi eksiksiz yapan Struçkov’un, güç karşısında ne duruma geldiğini, ne kadar küçülüp çaresizleştiğini görürüz. Çehov’un öykülerindeki kişilere kişiliklerine uygun adlar vermesi de rastlantı değildir. Küçük memura “ufak, tefek, yongagil” anlamında Struçkov, sansar kürkünden şapkası olan adama “gelip geçengil” anlamında Prokatilov demiştir.

Çivide öyküsünde şapkalar konum ve gücü anlatır. Birinci şapka kokartlı, sırma işlemelidir. Şapkadaki kokart asker şapkalarında bulunan ya da belli bir topluluğa özgülüğü anlatan bir işarettir. Sırma işlemeli olması da rütbe anlatır. İkinci şapka sansar kürkündendir. Şapkanın sansar kürkünden olması onu takan kişinin varsıl biri olduğuna işaret eder; çünkü kürk lüks tüketim malıdır, . İkinci şapka da bu özelliklerinden ötürü parasal gücü simgeler. Şapkalar Çarlık Rusyası’nda bürokrasi ile burjuvaziyi imler. Struçkov bu iki şapka arasında yani despotik bürokrasi ile burjuvazi arasında kalan küçük memurun sıkışmışlığını, ezilmişliğini anlatır bize.

Çarlıkla yönetilen Rusya’da Çar’ın mutlak gücünün etkisi bürokraside de kendini belli eder. Çar Pedro’nun 1722’de getirdiği “Rütbeler Tablosu”nun etkisi 1880’lerde de sürer. Rütbeler Tablosu, 14 sivil rütbeden ve bunların askeri karşıtlarından oluşan yerleşik bir sıradüzen getirmiştir. Soyluluk, ister yaşam boyu ister çocuklara geçirilebilen türden olsun doğrudan sivil ya da askeri bir hizmette belli yükseklikte bir makama bağlanmıştı. Herhangi bir askerlik ya da memurluk görevi gereğince doğrudan soyluluk verme, Karyerizm* ve kölece bağlılığa yol açıp monarşiyi despotça bir bürokrasiye dönüştürmüştür. **

Böyle bir ortamda memur olan Struçkov’un davranışı dönemi gereğidir. Despotik bürokrasideki yerini alabilmesi için bedelini ödemelidir. Gerek müdürün gerekse Prokatilov’un Struçkov’un evine istedikleri zaman gelip karısıyla baş başa kalması Struçkov’un kariyeri açısından önemlidir. Struçkov’da “bürokratik engelleri” aşıp rütbe yükseltecektir. Bu yolda ilerleme biçimi arkadaşlarınca da yadırganmaz. Döneminde bu olağan karşılanır.

Katya, kocasının işten saat kaçta geleceğini, doğum günü yemeğinin saat kaçta yeneceğini bilmesine karşın bunların olacağı saatte müdürle daha sonra da Prokatilov’la baş başa kalır. Katya’nın bu davranışı zorunluluktan mı isteyerek mi yaptığını bilemeyiz. Öyküde bu duruma ilişkin ipucu bulunmamaktadır. Ancak dönemin koşulları düşünüldüğünde, despotik bürokrasi göz önüne getirildiğinde zorunluluktan olduğunu düşünebiliriz.

Kişisel hırsları kamçılayan, devlet memurlarını soyluların üstünde bir konuma yükselten bürokratik sıradüzen ahlaki bozulmayı da beraberinde getirmiştir. İş yaşamları boyunca üstlerinin “elindeki sopadan” tir tir titreyen insanların erdemlerini, ahlaklarını yitirmemeleri ve sağlam karakterli kimseler olarak kalabilmeleri olanaklı değildir. Böyle insanlardan oluşan bir toplum ve bu toplumda büyüyen birey gördüğü sağlıklı olamaz. Toplumun bir parçası olan gördüğü ahlaksızlıklara, erdemsizliklere ya karşı çıkar ya da onları kanıksar. Toplumun büyük çoğunluğunca onaylanan davranışa karşı çıkmanın bedeli vardır. Karşı çıkarsa bu bedeli öder. Kanıksarsa toplumun ahlaksızlığına, değer yitimine ortak olup onlara benzer. Küçük memur Struçkov durumu kanıksamış, yaşadığı toplumun bir parçası olmuştur. Karşı çıkmanın bedelini göze alamamıştır.

Günümüzde de bu durumun biçim değiştirerek sürdüğünü görmekteyiz. Bir işi kısa yoldan halletmek için rüşvet vermek ya da almak. Kurumların, insanların ahlaksızlığından, güvenilmezliğinden ortaya çıkan, bunun üzerinden para kazanan noterlerin varlığı gibi pek çok örnek insanların düşünmeden kabullendiği, garipsemediği durumlardır. Bunların toplumca kanıksanmış, benimsenmiş, sorgulamadan kabullenilmiş durumlar olduğu görülebilir. Çivide öyküsü de bu durumun Rusya’da yaşanmış başka bir biçimini örneklemektedir.

Öykü Çarlık Rusyası’nda geçmektedir. Ancak öyküde anlatılanlara benzer şeyler Soğuk Savaş döneminde Sovyet Rusya’da yaşanıyormuş gibi Türkiye’de anlatılmıştır. Bu anlatıma göre Sovyet Rusya’da erkekler evlerine gelince askıda şapka gördüklerinde karılarının başka bir erkekle birlikte olduğunu anlar, evden çıkıp giderler. Bu anlatımla “Sosyalistler karılarını bile paylaşır” iftirasıyla sosyalizme saldırılmıştır.

*Karyerizm: Kariyer yapma, bir meslekte ne pahasına olursa olsun yükselmek amacıyla gösterilen çaba ve davranışlar.

** Andrzej Walicki, Rus Düşünce Tarihi 1760-1900, Aydınlanmadan Marksizme,
Çev. Alâeddin Şenel, V Yayınları, Ankara, 1987, s.23 ve s.32.