UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Citizen Dog

17 Şub 2009
abdullah şahin

Az önce uzun zamandır seyretmediğim, uzakdoğu sinemasından "Citizen Dog" adlı bir film seyrettim. Film, izleyenleri ikiye bölmüş durumda. Kimileri Amelie v.b. filmlere öykündüğünü iddia ederken kimileri ise filmi özgün bulduğunu söylüyor.

Filmi çok beğenmemiş olmakla beraber filmin bir yeri şu sıralar aklımı kurcalayan "çağımızda hızlı olmak adına yaşamı ıskalamak" şeklinde özetleyebileceğim fikri depreştirdi. O bölüm kısaca şöyle gelişir: Yaşadığı büyük şehirden köye dönen başrol oyuncusu, köyde her şeyin ağır ilerlediğini, hiç kimsenin bir şeyi hızla yapmak adına koşuşturmadığını fark eder. Bu kez yaşadığı yerdeki anlamsız aceleciliğin gereğini ne olduğu üzerine kafası karışır.

Bu kareler bana geçenlerde Gündüz Vassaf'ın bir yazısını anımsattı. Bu vesileyle sizlerle bu güzel yazıyı paylaşmak istedim.

Kategori:

Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yavaşlayalım, yavaş yaşayalım

""
GÜNDÜZ
VASSAF

Yazın bitmesiyle, yaşadığım yerde kalanların şehre dönüşünü, çevremde pek insanın kalmayacağı günleri, derinlemesine yazıp okuyabilmem için bir fırsat olarak beklemiştim.
Yazmaya başladım. Başladım ama havanın, doğanın güzelliğine baktıkça masa başında oturmam, fikirlerimle baş başa kalmam bana bencillik gibi geldi.
Düşüncelerim, hayatın anlamıyla ilgili görüşlerim, iki kutup arasında gidip gelmeye başladı.
Bir tarafta kendime şu telkinde bulunuyordum.
İnsana yakışır olan, beyninin, yapabileceklerinin hakkını vermesidir. Bunu yapmaması yaratılışına hakarettir. Hele başka canlılarla kendimizi karşılaştırdığımızda, bunca yeteneklere sahip bizlerin düşlerimizi gerçekleştirmek için çaba göstermememiz yaşamımızı anlamsız kılar, türümüzün özelliklerine ters düşer.
Diğer yandan da kendime şöyle diyordum.
Yaptıklarının heyecanı ve gururunda kaybolacağına etrafına bak.
Dünya, doğa tarih boyunca ne çektiyse, türümüzün doyumsuz merakından, ille bir şeyler yapma hırsımızdan çekti. Şunu bunu yapalım derken, zekamızın sonsuzluğunda, çabalarımızın tükenmezliğinde kendimizi yücelttik, doğayı, başkalarını küçümsedik, ezdik.
Yaptıklarımızda, yarattıklarmızda tür olarak o kadar hızla yol alıyoruz ki, nereden gelip nereye gittiğimizi kestiremez olduk.
Kabımıza sığamamanın zararlı olabileceğini düşünmemeyi tercih ettik.
Yaptıklarımıza hayranlığımızdan, teknolojiyi ilerleme sandığımızdan, değişimlerin tüketicisi konumuna girdikçe, birbirimizden ve doğadan koptuk, sağduyumuzu dumura uğrattık, inandıklarımızın iflasında kendimize tapar olduk.
Sevmeyi unuttukça sevilmeyi arzular olduk.
Ben, ben, ille ben, önce ben diyerek kendimizi abarttık.
Türümüzün avcı toplayıcı ve tarım dönemlerinde, bugünkü kadar dinlenmeye vaktimiz yoktu ama dinlemesini biliyorduk. Günümüzde uzmanlaştıkça, yaşamın bütününü göremez olduk, evrene açılırken evrenden koptuk, evlerimizin, kentlerimizin elektriği yıldızların ışığını söndürdü.
Yavaşlayalım.
Yavaş yaşayalım.
Karşıdan karşıya ışıkların komutanda geçerken sağ sola bakmayı unutmayalım.
Bu acele, bu hırs niye? Nereye?
Yavaşlayalım.
Yavaş yaşayalım.

Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&Date=01.02.2009&ArticleID=919581


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yavaşlık üzerine düşünmüş bilge yazar deyinde benim aklıma hemen Milan Kundera düşer.

""
"Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan kimse elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır."

Bkz.: Milan Kundera - Yavaşlık


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Barış Acar dedi ki:
Yavaşlık üzerine düşünmüş bilge yazar deyinde benim aklıma hemen Milan Kundera düşer.

""
"Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan kimse elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır."

Bkz.: Milan Kundera - Yavaşlık

Bilgeceymiş gerçekten.


Re: Şu Sıralar İzlediklerimiz, Okuduklarımız Üzerine

Yazı çok hoş, çaktırmadan yapılan kitap önerisini ise göğsümle yumuşattım ve yakın zamanda okunacaktır... Bir sorum daha olacak; benim gibi çok fazla felsefe okumamış, kuram bilgisi pek istemeyen, çok ağır olmayan(kuram,teknik bilgi açısından ve terimsel olmayan bir dile sahip olan) ne gibi kitaplar önerebilirsiniz? Bu konuyu tartışacak bir başlık değil gerçi ama...