Çekirge
Güneş kapkara göğün ardında kaybolurken, ardında kan renginde lekeler bıraktı. Kızgın kumlar, sert rüzgârla, sık sık yer değiştiren tepecikler oluşturdu. Çekirge kolonileri üç koldan, dört koldan, beş koldan tepeciklerin, altında, üstünde, yanında, önünde, tepesindeydi.
Re: Çekirge
Okuduğum satırlar ürkütücü doğrusu ancak öykü güzel..
Re: Çekirge
Tebrikler
Re: Çekirge
Bu kıpkısa öykü bana Terrence Malick'in 1978'te çektiği muhteşem filmi Days of Heaven'ı anımsattı.
Tek itirazım "kan renginde lekeler" tamlamasına. Özellikle de buradaki "kan rengi" ifadesi sorunlu geliyor bana. Düşünmeli.
Ellerine sağlık.
Re: Çekirge
Evet, müthiş sahnelerdi; ben de şimdi anımsadım.
"Kan kırmızı" desek nasıl olur?
Re: Çekirge
Barış, sorunu anladığımı söyleyemem; anlamadım. Düşünüyorum.
Teşekkürler, hepinize!
Re: Çekirge
Nurten Hanım, canlı ve etkileyici bir betimleyişiniz var. Fakat, güneş kaybolduktan sonra göğün kararması gerekirken, zaten kararmış bir gökyüzünde kaybolan bir güneşi algıladım anlatımınızda. Barış beyin dikkat çektiği "kan renginde lekeler" tanımlaması biraz yabancı durmuş bana göre de. Belki tarif ettiğiniz manzaraya tam oturmamış diye düşündüğümdendir. Paylaşımınız için teşekkürler.
Re: Çekirge
Güzel öykü, öyküye yol açan değil midir?
Re: Çekirge
Barış Bey, sizin etkileşiminizden bana da bir yansıyış düşüverdi. Bakalım nasıl bir cümleye hayat verdi bu durum.
Re: Çekirge
Güneş büsbütün kaybolmadan, son ışıkları boğumlarına yükleyip yuvasına yollanan karıncayı çok sevdim. Yaşamı bir yerlere saklamak gerekiyordu.
Re: Çekirge
hasanparlak, eleştiriniz doğrultusunda yeniden baktım öyküye; sizinle aynı şeyi okumadım. " kaybolurken" sözcüğü bir süreci işaret ediyor, diye düşünüyorum.
Eleştirileriniz için teşekkürler.
Re: Çekirge
Nurten'in öyküsünü yeniden okuduğumda sevdiğim bir şey daha keşfettim:
Bu anlatımda beni hep cezbeden bir şey olmuştur. Doğulu için "sayı" Batılı için ifade ettiğinden farklı bir şeyi anlatır. Batılı onu sıra yapmak ve zahmetsizce dilediği sıraya sıçrayabilmek için kullanırken; Doğulu basamakları tek tek tırmanmayı sever: Yalnızca beş koldan değildir onun için çekirgelerin tepecikleri kuşatması; önce üç koldan, sonra dört koldan, en sonunda beş koldandır: Yani, sezgisel bir biçimde Doğulu zaman olgusunu yaşantısının temeline oturtmuştur; bir şeyi üçe, beşe, yediye ayırsa da, bu eylemin bir süreye karşılık geleceğini bilir ve dilde bunu böyle temsil eder. Yola çıkışı eylemdendir.
Bu dili seviyorum.
Re: Çekirge
Ben de bu tespiti çok sevdim, yani tespitten faydalandım. Yani, Nurten Öztürk de yazınca böyle yazarmış, yoo, niye kıskanayım.
Re: Çekirge
Bunun böyle olduğunu bilirm de, bu kadar güzel toparlayamam... Teşekkürler Barış.
Re: Çekirge
Merhaba,
"Micro fiction" başlığı altında İngilizce'ye çevirmeli bunu.
Neden olmasın?
(Biliyorum, forumun bir görünüp bir kaybolan, kendi yazısına cevap atıp diğer yazılara/çalışmalara pek katılamayan üyesiyim. Bunun verdiği üzüntü ile birlikte...)
Sonra bunları http://www.flashfictiononline.com/ adresinde çalışma yürüten insanlara iletiriz belki.
Neden olmasın?
Sevgiler...
Re: Çekirge
Eleştiri ve öneriler de dikkate alınarak son şekli ...
Re: Çekirge
Bence bu güzel öyküye nazire olarak herkes kendi "çekirge sürüsü"nü yazmalı.
Re: Çekirge
Nazire.
Re: Çekirge
hasanparlak ve ben daha önce birer nazire eklemiştik. Şimdi eren'inki üzerine bir daha yazasım geldi.
Re: Çekirge
"Boşluğu dolduran çekirge sürüsü" birden pek güçlü bir metafor olarak ürküttü beni. "Nazire" sanki hakettiği ilgiyi görmemiş okuyucularından.
Re: Çekirge
Eren'in naziresini yeniden okuduğumda bir takım sıkıntılar gördüm. "Çünkü..." ile başlayan açıklama cümleleri öykü içinde çok yadırgatıcı durabiliyor. Bir de "gibi" aynı cümle içinde iki kez tekrarlanmış.
Re: Çekirge
"gibi" benim de dikkatimi çekmişti, hatta bir önceki cümlede de var. "Çünkü", Barış, sen deyince dikkatimi çekti.Evet, sana katılıyorum hatta "yadırgatıcı" dan ziyade gereksiz olmuş.
Bak, demedim mi gereken ilgi gösterilmemiş deyi.
Re: Çekirge
"hasanparlak, eleştiriniz doğrultusunda yeniden baktım öyküye; sizinle aynı şeyi okumadım. " kaybolurken" sözcüğü bir süreci işaret ediyor, diye düşünüyorum."
"Sözcük" ne tür bir sürece işaret ediyor anlayamadım. Zira "kapkara gök" ve güneşin kan rengi veya başka herhangi bir renge sahip lekeleri, bir arada izlenmesi mümkün olmayan iki şey. Bu durumda anlatıcının da güneşin kayboluşunu izlemesi ve kan rengi lekeleri fark etmesi, kapkara yani tanım gereği her yanı kara gökyüzünde maalesef mümkün değil.
Su.
Re: Çekirge
Her ikiniz de (Barış ve Nurten) haklısınız. Bir deneme daha yapalım o zaman
Re: Çekirge
Kısasa Kısas:
Re: Çekirge
Tamam, senin dediğin gibi olsun Şaka bir yana, güzel söylemişsin gerçekten. Eline sağlık.
Re: Çekirge
Teşekkürler.
Bir ara da "Vesile" diye bir kıpkısa öykü yazalım.
Re: Çekirge
Kıbrıs konusunda bir şeyler öğrenmeye çabalarken, tarihi boyunca bir çok defa çekirge istilalarına uğradığını, Osmanlı'nın adaya vali olarak atadığı bazı paşaların çekirge savaşlarıyla geceli gündüzlü uğraştıklarını okumuştum.
Aşağıdaki linkte bununla ilgili ilginç bir yazı var.
http://www.kibrisgazetesi.com/popup.php/cat/2/news/59995/PageName/Ic_Haberler
(Biraz konu dışı bulabilirsiniz. Özür dilerim)
Re: Çekirge
Aslında öykünün siteye yüklendiği ilk günden beri aklımda, efsanevi yönetmen Terrence Malick'in Days of Heaven filmi var ve ünlü çekirge sahnesi:
Re: Çekirge
Barış paylaşım için teşekkürler çok etkileyici bir filme benziyor. Çocukluğumun kabusu Arılar filmini de hatırlattı. Çekirge sürüsü gibi çöktünüz yediniz bitirdiniz tabirinin capcanlı betimlemesi nerelere getirmiş zihinleri.