UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Çamurdan Bir Hikaye

01 Tem 2010
nuridem

Yapışkan, sıcak bir akşam üstü, fıstık yeşili arabasını görünce, gölette bir başına olta sallamakta olan şişman, dev cüsseli adamın Başmüfettiş Cabbar Bey olduğunu anlamıştım. Manzara şöyleydi: Girişte çamurlu, batak bir yol, yolun üzerinde derin tekerlek izleri, kenarda genç bir çınar ağacı ve ağacın dallarının birinde sallanan bir otomobil çamurluğu. Üzerinden şıpır şıpır sular akmakta olduğundan çamurluğun az önce oraya asılmış olduğu belliydi. Az ötede sık koruluğun koyu gölgesi altına park edilmiş, tekerlekleri alabildiğine çamura bulanmış arabanın bagaj kapısı açıktı. Arabanın hemen yanındaki tahta masanın üzerinde kırmızı renkli birkaç dosya bulunuyor, cılız ve uyuz bir köpek ayaklarını masaya uzatmış, isteksizce masadaki müsveddeleri kokluyordu. Cabbar Bey başına geniş, hasır bir şapka geçirmiş, altına kalın bir minder alarak koca gövdesiyle kıyıdaki beton duvarın üzerine oturmuş, bir heykel gibi hiç kıpırdamadan balık tutuyordu. Görünüşe bakılırsa bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Ortalıkta diri ya da ölü hiçbir balık görünmüyor, hemen yanı başında naylon poşetlere doldurulmuş çamurların içinde solucanlar kıpırdanıyordu.

Kategori:

Re: Çamurdan Bir Hikaye

"Dikkat Müfettiş Var" adıyla kitaplaştırmayı düşündüğüm öykülerimden birini sizlerle paylaşmak istedim. Eleştiri ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim.


Re: Çamurdan Bir Hikaye

Öncelikle Uzun Hikâye'ye hoş geldiniz. "Çamurdan Bir Hikâye"yi bir çırpıda okudum. Anlatımı çok canlı, ayrıntılar yerli yerinde. Mizahî üslubun da başarıyla kullanıldığını düşünüyorum. Hikâyenin basitliğine karşın anlatımdaki gidiş gelişler ve müfettişin kestirilmesi güç davranışları öyküyü zenginleştiriyor.

Öte yandan "dağınık ve unutkan polis müfettişi"ne Komiser Columbo'dan beri aşinayız. Özellikle öykünün başını okurken bu çok bildiğimiz karakterle karşı karşıya olduğumuzu düşündüm. Her ne kadar öykü bu dağınık müfettişin bir cinayet davasını başarıyla çözmesini konu almıyorsa da Columbo'nun gölgesinin çok koyu biçimde öyküde dolaştığını düşündüm (yanlış hatırlamıyorsam Kemal Sunal da bu dağınık müfettiş tiplemesini canlandırdığı bir TV dizisi yapmıştı). Bu nedenle, bu bildik ve belirgin karakterler bunca çok işlenmişken, Cabbar Bey'in özgün bir öykü kişisi olarak özgürleşmesinin biraz güç olduğunu düşünüyorum. Columbo'da, Guy Ritchie'nin Sherlock Holmes'unda ya da benzer başka karakterlerde karşımıza çıkan müfettiş tiplemesinden belirgin biçimde ayrılmadan Cabbar Bey'in kendi denizinde yol alması öykünün diğer bütün öğeleri yerli yerinde olsa bile pek kolay değil gibi geliyor bana.

Öykünün sonunda gülümsedim. Bunun, bu öykü için önemli olduğu düşüncesindeyim. Okuru gülümsetebiliyor. Üstelik öykünün sonuna geldiğimde anlatıcının olay yerine arabasıyla geldiğini de unutmuştum. Bu da öykünün sonunu benim üzerimde daha etkili kıldı. Buna rağmen, anlatıcının konuyu her seferinde çamurluğa getirmesi, en sonda anlatıcının da kabul ettiği gibi hikâyeyi biraz sıradanlaştırıyor. Belki çamurluk üzerine yapılan sohbetleri ufak başka hikâyelerle zenginleştirmek bu sıradanlığı kırmak konusunda yararlı olabilir.

Serinin diğer öykülerini de merakla bekliyorum. Alkış

İki ayrıntı gözüme takıldı:

""
kaportası sola eğik

Bu bana pek bir şey çağrıştırmıyor. En azından kaportanın hangi bölümünün sola eğik olduğu belirtilmeli gibi geliyor.
""
arabanın bagaj kapısı açıktı

Bagaj kapağı denmiyor mu o zımbırtıya? Gerçi bundan pek emin değilim. Belki de bagaj kapısı deniyordur, ya da arabanın bagajı tıpkı bir cenaze arabasınınki gibi kapaklıdır.


Re: Çamurdan Bir Hikaye

Bir de şu:

""
arabamı gölet yanında unuttuğumu

"Göletin yanında", "göletin kıyısında" ya da "gölet kenarında" olsa daha iyi olacak sanki.


Re: Çamurdan Bir Hikaye

""
Yapışkan, sıcak bir akşam üstü, kaportası sola eğik, yeşil renkli arabasını görünce, gölette bir başına olta sallamakta olan şişman, dev cüsseli adamın Başmüfettiş Cabbar Bey olduğunu anlamıştım.

Şu an yorgunluktan ancak öykünün ilk cümlesini okuyabildim. Ne güzel bir giriş cümlesi olmuş. Kendimi Eymir Gölü'nün yanıbaşında hissettim.

En yakın zamanda tamamını okuyacağım.


Eren'e

Yazma sevincimi arttıran değerli yorumların için teşekkür ederim. Önerin doğrultusunda giriş cümlesini değiştireceğim. Doğrusu arabadan, kaportadan pek anlamam ama burada iri yarı bir insan olan müfettişin, arabanın, şoförün oturduğu sol yanını çökerttiğine vurgu yapmak istemiştim.


Barış Acar'a

Güzel yorumun için çok teşekkür ederim. Giriş cümlesi...Ama ben şimdi ne yapacağım? En iyisi "kaportası sola" eğik ifadesini değiştirerek, yeşilin cart bir yeşil olduğuna vurgu yapmak...


Re: Çamurdan Bir Hikaye

TDK'nın kaporta için belirlediği ilk iki anlam şöyle:
1. Otomobilde kaput veya ön kapak.
2. Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış örtü.

Bildiğim kadarıyla daha çok ikinci anlamda kullanılıyor, yani bütün arabanın dışını örten metal örtü olarak. Dolayısıyla bu örtünün sola eğik olması çok fazla şey çağrıştırmıyor -en azından bana. Dediğiniz gibi, belki de arabanın başka bir özelliğine vurgu yapmak daha iyi olur Smile ("Sol kapısının kolu yerinden çıkacak gibi duran"?) Cümleyi ilk okuduğumda müfettişin arabayı bir yere çarptığını, kaportanın o nedenle yamulduğunu düşünmüştüm. Biraz da o nedenle müfettişin "hiçbir yerinde çizik bile yoktur benim arabamın" diye böbürlenmesi tuhaf görünmüştü.


Re: Çamurdan Bir Hikaye

"Çal Deresi'nde" öykünüzün öncesinde "Çamurdan Bir Hikaye" yi okumak istedim. İyi de etmişim.
Cümleler beni hızlıca sürüledi öykünün sonuna değin ve pek çok da gülümsetti doğrusu.

Bir öykünün gücü acaba okuyanı yaşamından alıp başka bir hayata bakar kılmak mıdır? Eğer bu ise gerçekten bir zaman ben de Köpek acaba raporları ne yapar? Balık misinayı çeker mi? Yahu bu adam ne zaman anlayacak "çamurluk" olayını vesaire bir konuk gibi izledim durdum.

Ve gülümsedim sonunda arabayı da unutunca o kıyıda kahramanımız:)

Çok güzeldi.
Öykülerinizi sırasıyla okudukça sanırım anlatım diliniz, üslubunuz dolaylı daha da zihnimde biçimlenecek yaratılarınızdaki tavrınız.

Ellerinize sağlık.


Re: Çamurdan Bir Hikaye

Hikayeyi okuyunca Başmüfettiş Cabbar Bey'in -yoksa Cabbar Üstat mı desem, zira anlatıcı öykünün sonuna doğru Cabbar Üstat diyor.-orada balık avladığına inandım, tavırlarıyla biraz beceriksiz dedektifi anımsatsa da "Başmüffetiş" sözcüğünün bu çağrışımı güçlendirdiğini düşünüyorum.Öyküde yadırgadığım bir şey olmadı,olay örgüsü,anlatım biçimi olayı canlı kılmış,hatta sürükleyici, öyle ki, ben de arabanın uutulduğunu farketmedim anlatıcı söyleyene kadar. Bir tek şuna takıldım, onca imaya rağmen çamurluğun kendine ait olup olmadığını düşünmeyen Cabbar Bey, “O çamurluk senin olmasın sakın?” sorusuna belki " yok canım" gibi bir cevap verirdi yani hemen bakmazdı diye düşündüm.
Ellerinize sağlık!