UzunHikâye Öykü, inceleme, eleştiri



Çamaşır

16 Oca 2014
Ezgi Erol

çamaşırlar. çoraplar. mutfak bezleri. pantolonlar. külotlar. tişörtler ve külotlu çoraplar. hepsi tek tek yıkanmalı. her biri birbirinden ayrı. birbirine karıştırılmamalı. eger külotlar ve mutfak bezleri yanlışlıkla karışmışsa, özellikle külotlar mutlaka yeniden yıkanmalı. yani hiç bir durumda birbirine karıştırılmamalı. mutfak bezleri her zaman her durumda yalnız kalsın. mümkünse. ama külot ve çorap da mutlaka birbirinden ayrı tutulmalıdır. bir cinsel organı örten ile ayağa giyinen birlikte yıkanamaz. ama atletler mesela, tabi ki külotlarla yıkanabilir. tişörtler de. ama gözden kaçırmayın. eger beyaz renkliyseler. çünkü beyaz renkliler 90 dereceyle yıkanır.

ne zaman siyah ya da koyu renklileri ya da `normal`renklileri beyazlar ile farkında olmadan birbirine karıştırsam ve o camaşırlara külotlar da karıştıysa ve makine 90 dereceye ayarlanmadıysa, külotları yeniden ekstra yıkamak isterim. aslında benim öyle 4-7 kilo kapasiteli bir makineye ihtiyacım yok. her biri 1 kilodan dört ya da üç makine yeter bana. külotlar bir makinede, çoraplar ve pantolonlar bir makinede , mutfak bezleri bir makinede. pijamalar ve külotlar birlikte. bu arada sütyenler de onlarla birlikte yıkanabilir.

peki nevresimler? yastık kılıfları, çarşaflar, yorgan yüzleri? mutlaka 90 derecede yıkanmalı. renkliyseler? renkli kullanılmazsa iyi olur. açık renkli kullanmaya özen gösterin.

çamaşırlar renge ve cinsine göre de ayrilmali. peki ya hangi çamaşırın ne kadar kirlendiği? ayrıştırmada kirlilik de esastir. bir çorapla bir külodu bu yüzden de birlikte yikayamazsiniz. ama bazen tişörtler de çoraplar da hatta külotlar da kendi aralarında kirlilik derecesine göre de ayrılmak zorundadırlar. kirlilik derecesi; hassas kirliler, dayanıklı kirliler, cok kirliler olarak ayrılır. kirlilik tanımı aynı zamanda kumaşın cinsine de bağlıdır.

örneğin sentetik olup cok kirli olan şey ile yünlü olup çok kirli olan sey ayni değildir. çünkü genel olarak yünlüyü zaten yüksek derecede yıkayamazsınız; yoksa çeker, küçülür, bir daha giyemeyebilirsiniz. o yüzden yünlü giyindiginizde kirletmemeye dikkat etmelisiniz. hele bir de beyaz ise; kirletmeyeceğinizi düşündüğünüz temiz, beyaz mekanlara gitmelisiniz. hassas ve hafif kirletmelisiniz. o yüzden beyazlar ve beyaz yünlüler temiz yollar, temiz odalar içindir. toplu taşıma araçları için değildir mesela. kalabalıklar için de değildir. terlememelisiniz ve kokmamalisiniz. ve unutmayın: beyazları 60 ve 90 derece arasında yıkamalısınız.

eğer renkli kıyafetler giyiyorsanız bircok yere gidebilirsiniz. çünkü üzerine yağ dökmediğiniz sürece beyaz çamaşırlarla aynı kumaştan olsalar da yıkandığında lekenin geçmediğini en ufak ayrıntısana kadar göstermeyecektir. gözleriniz lekenin kaldığını, kısacası yıkanıp da çıkmadığını seçemeyecektir. bu yüzden siyah ve koyu renkli çamaşırları soğuk ve 30 derece arasında yıkarken, normal renklileri soğuk ve 40 derece arasında yıkarsınız. yani zaten lekenin çıkması için bir çaba yoktur genelde siyah, koyu, normal renkliler için. önemli olan rengi korumaktır. solar ise eski gibi gözükür. ve giyilmez. solan renkler tercih edilmez.

gri hariç.

pantolonları da lütfen ters çevirmeyi unutmayın. ve tişörtlerle yıkayın.

ya bir külot hem çok kirli hem de renkliyse; bu konuya hiç girmeyelim. ama isterseniz tencerede bir kaynatın ya da kısa bir süre kaynar suda bekletin.

Kategori:

Re: Çamaşır

Türkçe karakterlerin ve büyük harflerin kullanılmaması gibi nedeni öyküden anlaşılmayan biçimsel tercihlerin öykünün önüne geçtiğini düşünüyorum.


Re: Çamaşır

Öyküde küçük harf ve sözcüklerin yazımının özensiz tercihi öyküdeki karakterin takıntılı ve düzen tutkunu haliyle bir tezat oluşturuyor.Öykü bu nedenle aksıyor belki de.


Re: Çamaşır

Karakter sorunu Türkçe klavyeye ulaşım olanağı olmadığında sık karşılaşılan bir durum, ki yazarı bu sorunu kısa sürede çözdü. Cümle başlarındaki küçük harf tercihinin ise bilinçli olduğunu düşünüyorum.

Teknik detaylar dışında da söylenecek şeyler olmalı.

Öyküyü birkaç yönden çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Öncelikle gayet sezdirmeden başarılmış bir karakter yaratımı olduğunu düşünüyorum. Gözünün üzerinde kaşı vardı, harikulade tebessüm ederdi yerine, eylemleri tarafından okurun gözünde biçimlendirilmiş bir karakterle karşılaşıyoruz. Yalnızca bu da değil. Asıl sorun daha derinde. Bu karaktere bir cinsiyet biçiyoruz hemen. Onun bir kadın olduğunu düşünüyoruz. Oysa öykünün hiçbir yerinde belirtilmemiş bu. Yazarın anlattığı şeye ve onu anlatış biçimine bakarak asıl hedefinin bu kimliklenmeye odaklandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Eşyaların tasnifi konusunda kılı kırk yaran tutum ve en temiz duruma ulaşmak için gösterilen aşırı hassasiyet kimlikteki parçalılığı ve onun arkaplanındaki tarihsel izleri okumamıza olanak veriyor.

Öte yandan kurgu da en az karakter yaratımı kadar güçlü görünüyor bana. Kısa cümlelerle kesik kesik konuşan, kullandığı makine kadar otomatize olmuş bir zihnin, neredeyse kullanma kılavuzu ayarında tekdüzeleşmiş diline tanıklık ediyoruz bu kurgu sayesinde. Başlangıçta birinci tekil şahısla başlayan dil, öykü ilerledikçe yerini emir kipindeki talimatlara bırakıyor. Haliyle emir kipiyle konuşan bu kullanma kılavuzu tonu okuru öykünün dışına itiyor. (İlk okuyuştaki yadırgamanın sebebinin bu olduğunu düşünüyorum ben). Herhangi bir empati kurmamıza izin vermiyor. Oysa ki her gün bu talimatlara uyup yaşantılarını tasnif eden, belirlenmiş kurallara ve değeri kendinden menkul ilkelere (temizlik) göre yaşayan bizleriz. Bu, belki de öykünün en başarılı bulduğum yeri oldu.

Klasik öykü anlatım şemasından hayli uzakta tutulmuş bu dikkatli dil için Ezgi'ye teşekkürler.


Re: Çamaşır

merhaba,

hedeflenen "karakter yaratımı" ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum, ben öykü boyunca karakterin saplantılı titizliği dışında hiçbir şey bulamadım, hatta iyice detaylandırılmış kurallarının altında başka başka anlamlar yakalamaya çalıştım, ama bu çabam aşırı yorumlarla son buldu. hatta yazarının affına sığınarak belirteyim, karakterin obsesifliğini ilk paragrafta zaten yakalayan okur için öykünün devamında yeni bir şey bulamamak kısacık metni zorlayarak okumasına sebep oluyor. bence bu öyküde bir şey eksik ya da öykü derdine kıyasla fazla uzun.

"eger külotlar ve mutfak bezleri yanlışlıkla karışmışsa, özellikle külotlar mutlaka yeniden yıkanmalı." öncelikle belirteyim, bence mutfak bezleri mutlaka yeniden yıkanmalı Smile metne dönersem neden külotlar, burada neyi işaret etmeye çalışıyor, diye düşünüyorum ama cevabını bulamıyorum, metin böyle cümlelerle devam edip gidiyor. karakter belli ki kontrol delisi ve belki de evine gelen hizmetçiye bunları anlatırken öyküye başlıyoruz, ama başka?

"gri hariç." bu öyküde kendimce anlam aradığım ve aşırı yorumlara yüklendiğim bir başka cümle de bu oldu. nedense bu cümlenin oraya rastgele konulmadığını düşünmek istedim ısrarla. griyi ayrık tutan karakter için bir sürü özellik yakıştırmaya çabaladım, ama yine de öyküyle bütünlük sağlayamadım.


Re: Çamaşır

""
ne zaman siyah ya da koyu renklileri ya da `normal`renklileri beyazlar ile farkında olmadan birbirine karıştırsam ve o camaşırlara külotlar da karıştıysa ve makine 90 dereceye ayarlanmadıysa, külotları yeniden ekstra yıkamak isterim. aslında benim öyle 4-7 kilo kapasiteli bir makineye ihtiyacım yok. her biri 1 kilodan dört ya da üç makine yeter bana. külotlar bir makinede, çoraplar ve pantolonlar bir makinede , mutfak bezleri bir makinede. pijamalar ve külotlar birlikte. bu arada sütyenler de onlarla birlikte yıkanabilir.

öyküyü ben de sevdim. öte yandan, barış'ın aksine bu bölümde karakterin kadın olduğuna dair ipuçları olduğunu düşünüyorum. hatta, yalnız yaşayan bir kadın bu, onun için kapasitesi küçük olan çamaşır makinelerine ihtiyacı var...


Re: Çamaşır

oktay dedi ki:
hatta, yalnız yaşayan bir kadın bu, onun için kapasitesi küçük olan çamaşır makinelerine ihtiyacı var...

Ben kapasitesi küçük çamaşır makinesi ihtiyacının her şeyi ayırıp ayrı ayrı yıkayabilmek için olduğunu düşünmüştüm. Beyaz yünlüler, renkli yünlüler, beyaz sentetikler, vs.


Re: Çamaşır

elbette, "çamaşırları ayırmak" için birden fazla kazan istiyor ancak 1 kg. kapasiteye sahip bir kazan hiç de öyle ailenin ihtiyacını karşılamaya yönelikmiş gibi gelmiyor kulağa. 1kg.lık bir kazan tek kazak atınca doluverir Smile

bir de böylesine "temizlikçi" birinin kendi giyisileri ile başkalarınınkini aynı makineye atacağını da sanmıyorum.


Re: Çamaşır

Her şeyin "olması gerektiği gibi", yönergelere uygun biçimde yapılmasına kafayı takmış olan çamaşırcının neticede vardığı yer:

""
o yüzden yünlü giyindiginizde kirletmemeye dikkat etmelisiniz. hele bir de beyaz ise; kirletmeyeceğinizi düşündüğünüz temiz, beyaz mekanlara gitmelisiniz. hassas ve hafif kirletmelisiniz. o yüzden beyazlar ve beyaz yünlüler temiz yollar, temiz odalar içindir. toplu taşıma araçları için değildir mesela. kalabalıklar için de değildir. terlememelisiniz ve kokmamalisiniz.

Sonraki paragrafta da benzer cümlelerle karşılaşıyoruz. Hayat tersine dönmüş; bir şeyin temizliğinin, bakımının nasıl yapılacağı o şeyin kendisinden daha önemli hale gelmiş. Haz bütünüyle ortadan kalkmış, ya da temizliğin/bakımın ne derece mükemmel yapıldığından ibaret bir köşeye sıkışmış. Öykünün merkezinde bunun olduğunu hissettim ilk okuyuşumda. Bu merkezî meseleyle biçim (kesik kesik, makine gibi makine gibi bir dil) arasında bir uyum olduğunu düşünüyorum, evet. Ama (karakterle empati değil de) öyküyle bağ kurabilmek için bir şeyin eksik olduğunu hissediyorum. Nedir, bilmiyorum.


Re: Çamaşır

Öncelikle zaman ayirdiginiz; metni okudugunuz, yorum yaptiginiz icin tesekkür ederim.

Ilk olarak teknik detaylar üzerine ilk yapilan yorumlardan yola cikayim. Türkce karakterleri kullanmamis olmam ile büyük harfleri kullanmamis olmamin sebebi ayni degildi. Türkce harflerim yok klavyemde. Büyük harfleri kullanmamis olmamin sebebi özel olarak bu metnin icerigi ile ilgili degil. Genel olarak öykülerde `büyük harfleri kullanmak yerine hepsini kücük yazmayi tercih ediyorum. Cünkü bazilarini büyük ve bazilarini kücük yazinca metnin icerigi de bana göre türkcenin kurallari icerisinde bir hiyerarsinin öznesi oluyor. Ve icerigi degistiriyor.

Ikinci olarak Barisìn ifade ettigi karakterin cinsiyetine deginecek olursam, cinsiyeti gizlemek gibi bir derdim vardi. BU da bu isin toplumsal olarak zaten `kadin isi` olarak görülmesinden kaynaklaniyor. Diger yandan Oktay`in da dedigi gibi söz konusu olan kisinin bir kadin olduguna iliskin ipuclari var.

Öykünün konsepti bir kimlik tartismasi üzerine oturmaya calisiyor. Kisacasi renkler önemli, irklar gibi, cesitlilik önemli. Hepsini icice örmeye calistim. Aslinda Erenin en son yaptigi yorumu cok begendim. Ama benim icin ayni zamandada metnin o kismi sinif hiyerarsisinin de belirginlestigi yerdir.

Kisacasi alanlarin bir cok yerine nufuz etmis toplumsal hiyersileri evde yaptigimiz gündelik bir is üzerinden aktarmaya calisirken ayni zamanda bu pratiklerin de birer sosyal insa oldugunu kurmaya calistim. Kisacasi bazi sosyolojik tespitler üzerinden bir konsept düsünmeye calistim.

Ve aslinda bu metni öykü olarak degerlendirmeden önce bir sanat üniversitesinde yapmak istedigim bir is olarak basladim. Yani öykü tanimi belki de metne uygun degil. Sakinköftenin degindigi noktalardan kisinin kendini zorlayarak okumaya devam etmesi belki bundan kaynaklaniyor, is olus halinde. Bu yorumu yine de iyi buluyorum. Cünkü metnin o tüm bu sosyal insasinin obsesif yanini hissettirmek.

Asiri yorumlar yapma durumu, aslinda bu metnin bence en cok bekledigi ve ihtiyaci oldugu sey. Ve acikcasi bunlari duymak isterim.


Re: Çamaşır

Bugün, öykünün yazarıyla beraberdik. Benim "kullanım kılavuzu gibi" diyerek yaptığım benzetmede eksik kaldığını hissettiğim bir şeyi açıverdi sohbet sırasında. Öyküye ilham olan olay bir hapishane yaşantısından gelir imiş. Dolayısıyla bu, öyküde hissettiğim tekmil verir gibi olguları sıralama durumuna da açıklık getirmiş oldu.